Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/1463 E. 2021/1048 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1463
KARAR NO: 2021/1048
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 14/07/2021
NUMARASI: 2020/360 Esas (Derdest dosya)
DAVA: Tazminat
TALEP:İhtiyati Tedbire İtiraz
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/09/2021
Taraflar arasında görülen davada, ilk derece mahkemesince verilen 25/02/2021 tarihli ihtiyati tedbir kararına davalı vekilinin itirazının reddine ilişkin 14/07/2021 tarihli ara kararının, davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesiyle; müvekkillerine ait ürünlerle ilgili davalının sosyal medya hesaplarından yayınlanan asılsız ve kötüleyici haberlerin TTK 55. ve devamı maddelerinde tanımlanan haksız rekabete sebep olması nedeniyle, haksız rekabetin tespiti ve men’i ile 500.000,00 TL manevi ve 1.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsili ile dava dilekçesinde adlarını bildirildiği internet sitelerindeki haksız paylaşımların HMK 389. ve 390. maddeleri uyarınca tedbiren durdurulmasına ve erişimin engellenmesine ve davalının //…com, //www.instagram.com/…, // twitter.com/… alan adlı internet siteleri ve sosyal medya hesaplarının kapatılmasına karar verilmesini talep etmiş, daha sonra 10/01/2021 tarihli dilekçesiyle aynı iddiaları tekrarla tedbir istemini yinelemiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesiyle; müvekkilinin ” …” tescilli markasıyla uzun süredir instagram hesabından ambalajlı ürünlerin etiketlerini, miktarlarını ve içeriklerini açıklayan paylaşımlarda bulunduğu, bu paylaşımların tüketicilerin anlaması için bir dizi araştırma yapması gereken teknik kelimelerin anlamlarını içerdiği, bu kapsamda davacıların ürünlerinin içindekiler kısmında bulunan ve ambalaj üzerinde yazılmış içeriklere bağlı kalarak tüketiciyi bilgilendirdiği, buna göre davacıların ürünlerinin kötülendiği ve asılsız beyanlarda bulunduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığı, bu paylaşımlardan da önce de tüketicilerin davacılara ait ürünlerle ilgili şikayetlerde bulunduğu dolayısıyla bu paylaşımlar ile tüketici şikayetleri arasında bir bağlantının bulunmadığı, sadece etiket içeriklerinde yer alan teknik bilgilerin açıklamasının yapıldığını belirterek davanın ve ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesini savunmuştur.
İHTİYATİ TEDBİR: Mahkemece, ön inceleme duruşmasında yazı cevapları geldikten sonra tedbir isteminin değerlendirilmesine dair ara karar oluşturularak ve yazı cevaplarının dosya içine sağlanmasından sonra 25/02/2021 tarihli ara kararıyla; toplanan deliller,dosya kapsamı ve davalı aleyhine İstanbul Anadolu 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 2020/615 E. sayılı dava dosyasına konu iddianame içeriğine göre, davacılar vekilinin tedbir talebinin yaklaşık ispat kapsamında haklı görüldüğü gerekçesiyle davalının kullanımında olan internet sitelerinde davacı şirketler aleyhine herhangi bir yorum ve görüş beyan etmemesi hususunda ihtiyati tedbir verilmiştir.
İTİRAZ: Davalı vekili itiraz dilekçesinde özetle; ihtiyati tedbir kararının tek dayanağının İstanbul 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 2020/615 esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporundaki, hünnap markalı ürünlerin sıradan keçiboynuzu özlerine göre düşük oranda kalsiyum ve demir barındırdığına ilişkin görüş paylaşımının haksız rekabet yarattığına ilişkin açıklamadan ibaret bulunduğu, paylaşımda yer alan açıklamanın şahsi bir çıkarım olmayıp, somut gerçeklere dayandığı, müvekkili tarafından gerçek olmayan bir hususun gerçekmiş gibi yansıtılmadığı,yapılan araştırmalar doğrultusunda tüketicinin bilgilendirildiği, ürünün kalsiyum ve demir oranlarının sıradan ürünlerle karşılaştırıldığında, yapılan paylaşımın gerçek olduğunun anlaşılacağı dolayısıyla TTK 55/1-A-1 bendindeki yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötüleme fiilinin oluşmadığı, HMK 389. maddesindeki şartların gerçekleşmediği ayrıca davacılar tarafından yaklaşık ispatın da yerine getirilemediğini belirterek ihtiyati tedbirin kaldırılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davalının kullanımında olan internet sitelerinde davacıların ürünleriyle ilgili herhangi bir yorum ve görüş beyan etmemesi konusunda teminat karşılığında tedbir verildiği, tedbirin verildiği tarihten itibaren tedbirin kaldırılması veya değiştirilmesi hususunda dosyaya yeni bir delil sunulmadığı gerekçesiyle 14.07.2021 tarihli ara kararıyla ihtiyati tedbire itirazın reddine karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ihtiyati tedbire itirazın reddi kararının hukuken hatalı olduğu, mahkemece verilen tedbirin tek dayanağının İstanbul 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 2020/615 esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporundaki, hünnap markalı ürünlerin sıradan keçiboynuzu özlerine göre düşük oranda kalsiyum ve demir barındırdığına ilişkin görüş paylaşımının haksız rekabet yarattığına ilişkin açıklamadan ibaret bulunduğu, paylaşımda yer alan açıklamanın şahsi bir çıkarım olmayıp, somut gerçeklere dayandığı, ayrıca ceza davası açılması için yeterli şüphenin bulunmasının yeterli olduğu oysa ki ihtiyati tedbir talebinde bulunan tarafın iddia ettiği hakkın varlığı ve bu hakkın tehlikede olduğu konusunda hakimde kuvvetli kanaat oluşturması gerektiği, bununla birlikte anılan ceza dosyasında alınan raporun eksik ve hatalı değerlendirmeleri barındırması nedeniyle ek rapor alınması için yeniden bilirkişiye tevdi edildiği, müvekkili tarafından gerçek olmayan bir hususun gerçekmiş gibi yansıtılmadığı, tüketiciye verilen noksan bilgilerin aydınlatılmasının amaçlandığı, gerçeğin yapılan araştırmalar neticesinde objektif bir biçimde ortaya konulduğu, müvekkili tarafından yapılan paylaşımlarda, davacılara ait …markalı ürünlerin aynı sektördeki diğer ürünlere göre daha olumlu yanlarının olduğunun da açıklandığı dolayısıyla müvekkilinin tarafsız açıklamalarda bulunduğu, paylaşımda ürünün besin değerinin 1 kg bazındaki değer üzerinden verildiği ayrıca hünnap firmasının 2020 sonu itibarıyla marketlerde satışa arz etmeye başladığı kendi ürününün dahi müvekkilin beyanlarını destekler nitelikte olduğu, eczanelerde satışı devam eden ürünün etiket bilgilerinde 100 gramda 94,3 mg. kalsiyum ile 2,7 mg. demir içerdiğine yer verilirken, markette satılan ürünün eczanede satılan üründen daha yüksek oranda kalsiyum ve demir içerdiğinin de net olduğu, davacıların ürününün, piyasadaki aynı nitelikteki bir çok ürüne nazara daha az demir içerdiğinin açık olduğu, haksız rekabet oluşturduğu belirtilen … markalı ürünlerin sıradan keçi boynuzu özlerine göre daha düşük oranda kalsiyum ve demir barındırdığı şeklindeki açıklamanın doğru ve gerçek bir etiket araştırmasıyla dahi açıkça tespit edilebileceği, müvekkilince hatalı ve dayanaksız bilgi ve sunulmadığı, ürünün eczanelerde satılarak yararlı olduğu olgusunun müvekkili tarafından iddia edilen bir husus olmayıp, davacılara, ürünün “…sadece eczanelerde” reklamından dolayı Reklam Kurulu tarafından idari para cezası kesildiği, nesnel bilgiler içeren paylaşımların haksız rekabet yaratmayacağı, müvekkilinin sosyal medya hesaplarında geniş bir kitleye hitap etmediğinin de açık olduğu, mahkemece yaklaşık ispatın gerekçesinin açıklanmadığı ve delillendirilmediği, salt ceza dosyasındaki iddianamenin dayanak gösterildiği, yaklaşık ispatın koşullarının somut olayda gerçekleşmediği dolayısıyla HMK 389.maddesindeki koşulların oluşmadığı, davanın esasını çözümler nitelikte tedbir kararı verilemeyeceği, tedbir kararının sadece uyuşmazlık konusu üzerinde verilebileceği, dairenin bu konuda verdiği emsal karar olduğu, kararda, muhtemel paylaşımlar hakkında tedbir verilemeyeceğinin vurgulandığı, davacıların ürününde yer alan etiket bilgilerinden yola çıkılarak hangi değerleri ne kadar içerdiği veya içermediğine yönelik söylemlerin hiç bir şekilde kötüleme veya asılsız beyan olarak kabul edilemeyeceğini belirterek ilk derece mahkemesinin tedbire itirazın reddine yönelik 14.07.2021 tarihli ara kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, haksız rekabetin tespiti, men’i ve haksız rekabet nedeniyle maddi ve manevi tazminatın tahsili istemine ilişkindir. İstinafa gelen uyuşmazlık, ihtiyati tedbire itirazın reddine dair ara kararını kapsamaktadır. İlk derece mahkemesince, yukarıda yazılı gerekçe doğrultusunda ihtiyati tedbire itirazın reddine karar verilmiş, bu ara karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık yönüyle re’sen yapılmıştır. Haksız rekabet 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 54. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir, TTK’nın 61/1 maddesi “Dava açma hakkını haiz bulunan kimsenin talebi üzerine mahkeme, mevcut durumun olduğu gibi korunmasına, 56 ncı maddenin birinci fıkrasının (b) ve (c) bentlerinde öngörüldüğü gibi haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesine ve diğer tedbirlere, HMK’nın ihtiyati tedbir hakkındaki hükümlerine göre karar verebilir.” hükmünü haizdir. Anılan hüküm uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için HMK 389 vd. maddelerindeki koşulların oluşması gerekir. HMK’nın 389/1. maddesi ise, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir.” şeklindedir. Aynı yasanın 390/3. maddesi, ”Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. TTK’nın 61. maddesinde belirtildiği gibi aynı yasanın 56/1-b ve c bendine göre, haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; ihtiyati tedbir yoluyla haksız rekabetin men’ini ve haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa, bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını talep edebilecektir. Başka bir anlatımla, haksız rekabetin tespiti ve men’ i davası açıldığında, davacı taraf HMK 61. maddesi uyarınca, haksız rekabetin durdurulması ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasını ihtiyati tedbir konusu yapabilecek olup, tedbiren haksız rekabetin durdurulmasını ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasını isteyebilecektir. TTK 61. maddesi yollamasıyla TTK 56/1-b-c bendindeki ihtiyati tedbirin temeli, esasen haksız rekabetin, haksız fiilin bir türü olması ve dava açılmadan önce başlayan ve dava açıldığında ve sonrasında devam edegelen haksız bir eylemin varlığının bulunması nedeniyle yargılama sırasında telafisi güç muhtemel zararların en aza indirilmesi amacına dayanmaktadır. Bu nedenle davalı vekilinin uyuşmazlığın esasını çözer nitelikte ihtiyati tedbir verilmeyeceğine ilişkin istinaf nedeni yerinde değilse de; yukarıda açıklandığı üzere TTK 61. maddesi kapsamında ihtiyati tedbir verilebilmesi için HMK 389. ve devamı özellikle HMK 390/3maddesinde tanımlanan” davanın esası bakımından haklılık” olgusunun birlikte gerçekleşmesi gerekir.Aksi halde tedbire hükmedilemez. Yine HMK 390/3.maddesi uyarınca, tedbir isteyen, tedbirin türünü ve neyin üzerinde tedbir istediğini açıklamakla yükümlü olduğu gibi HMK 391/-c bendi gereği, tedbire hükmeden mahkemece de, tedbir kararında tereddüde yer verilmeyecek şekilde, neyin üzerinde ne tür tedbir verildiği de açıkça yazılmalıdır. Somut olaya dönüldüğünde; ilk derece mahkemesi tarafından, davalının kullanımında olan internet sitelerinde, davacı şirketler aleyhine herhangi bir yorum ve görüş beyan etmemesi hususunda ihtiyati tedbir verilmiştir. İhtiyati tedbir ve itirazın reddine ilişkin ara kararlarda, HMK 389. maddesindeki koşulların ne şekilde oluştuğu açıklanmadığı gibi kabule göre de, HMK 391/1-c bendine aykırı olarak davalı tarafından hangi görüş ve yorumun yapılmaması gerekiği gösterilmemiştir. Esasen tarafların iddia ve savunması ve sunulan deliller ve tüm dosya kapsamına nazaran HMK 389 ve 390/3 maddesindeki koşulların oluştuğundan söz edilemeyecek olup, doğrudan kişi üzerinde sonuç doğuracak şekilde somutlaştırılmadan ne üzerinde ne şekilde verildiği açıklanmadan ihtiyati tedbire hükmedilmesi mümkün bulunmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin dosya kapsamına uygun düşmeyen tedbire itirazın reddine yönelik ara kararının kaldırılmasına ve yeniden yargılamaya gerek olmadığından davalı vekilinin ihtiyati tedbire itirazının kabulü ile ihtiyati tedbirin kaldırılmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle; İhtiyati tedbire itiraz eden davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesiin 14/07/2021 tarihli ara kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-İhtiyati tedbir talebine itirazın kabulü ile;25/02/2021 tarihli ara karar ile verilen ihtiyati tedbir kararının KALDIRILMASINA, 2-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak; a-İhtiyati tedbire itiraz eden Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istem halinde kendisine iadesine, b-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin verilecek nihai kararla birlikte ilk derece mahkemesince değerlendirilmesine, 3-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)-f maddesi uyarınca KESİN olarak oy birliğiyle karar verildi.