Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/1439 E. 2021/981 K. 09.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1439
KARAR NO: 2021/981
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/07/2021
NUMARASI: 2021/186 D.İş – 2021/189 Karar
TALEP: Tespit (D.İş)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/09/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün İhtiyati haciz isteyen davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
TALEP: Talep eden vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin … AŞ ile … AŞ’ye ait 7 adet markayı şirketlerden bağımsız olarak satın aldığını, ancak markaları satan söz konusu şirketlerin alacaklıların müvekkili şirket ile belirtilen şirketler arasında irtibat kurmak suretiyle müvekkiline ait şirket merkezinde haciz işlemleri yaptıklarını, bu durumun müvekkili şirketin ticari itibarını zedelediğini, bu nedenlerle HMK 106.md gereğince müvekkili şirket ile markaları satan şirketler arasında organik bağ olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu ilk derece Mahkemesince dava hakkında, “davacı şirket tarafından hasımsız olarak dava dilekçesinde belirtilen şirketler ile organik bağ bulunmadığı yönünde tespit talebinde bulunduğu, iş bu tespitin hasımsız olarak talep edilemeyeceği, belirtilen şirketler ile organik bağ olup olmadığı hususunun hasımlı olarak açılacak eda davasının konusunu teşkil edeceği, davacı tarafın borçlu olmadığı halde iş yerinde yapılan hacizlere yönelik olarak ancak istihkak iddiasında bulunabileceği ve bu nedenlerle açılan hasımsız tespit davasının reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Talep eden vekili istinaf dilekçesinde özetle; markanın eski sahipleri ve davacı şirket arasında organik bağın olmadığı açık olmakla birlikte her gelen fiili haciz de; müvekkili şirket sahibi ve çalışanlarının çalışma istek ve şevklerinin kırıldığını, bu durumdan müvekkili şirketin kötü etkilendiğini, olası istihkak iddia ve davaları ile uğraşmamak adına tespit davası açıldığını, mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, tespit davasının açılabilmesi için varlığı gerekli olan dört temel şart bulunmakta olup söz konusu dört temel şartı da müvekkili şirketin sağladığını, müvekkili şirketin tespit davası açmasında hukuki yarar bulunduğunu, bunun sonucunda hasım göstererek eda davası açmak veya müvekkili şirket ile markaların eski sahibinin arasında organik bağ bulunmadığının açılacak istihkak davaları ile ispatlamak hem müvekkili şirket açısından hem de usul ekonomisi açısından sıkıntılar ortaya çıkaracağını, bu yüzden müvekkili şirketin ticari faaliyetine sağlıklı bir şekilde devam edebilmesi için markanın eski sahipleri ile müvekkili şirketin organik bağı olmadığının sayın mahkemece tespiti gerektiğini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Talep, markanın satın alındığı şirketler ile organik bağ bulunmadığının tespiti istemidir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 106/1. Maddesine göre, tespit davası yoluyla, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir. Ancak maddenin ikinci fıkrasına göre, tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır. Bunun yanı sıra maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz. Tespit davasının konusunu ancak hak veya hukuki ilişkiler oluşturur. Bu kapsamda her çeşit hukuki ilişki tespit davasının konusu olabilir. Buna karşılık, somut bir olaydan doğmayan, soyut hukuki ilişkilerin tespiti istenemez. Ayrıca davacının tespit davasına konu edilen hukuki ilişkisinin hemen tespit edilmesinde hukuki yararının bulunması şarttır. Bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığı yahut yokluğu, tespit davası açılabilmesi için yalnız başına yeterli değildir. Bundan başka, o hukuki ilişkinin var olup olmadığının mahkemece hemen tespit edilmesinde, davacının korunmaya değer, meşru bir hukuki yararının bulunması şarttır. Bu şartın gerçekleşmesi ise, davacının bir hakkı veya hukuki durumu güncel (halihazır) bir tehlike ile tehdit edilmiş olmasına; bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumu tereddüt içinde olması ve bu hususun davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmasına; yalnız kesin hüküm etkisine sahip olup, icraya konulamayan tespit hükmünün, bu tehlikeyi ortadan kaldırmaya elverişli olmasına bağlıdır. Davacının tespit davası ile istediği hukuki koruma diğer dava çeşitlerinden biri ile sağlanabiliyorsa, o zaman davacının tespit davası açmakta hukuki yararı yoktur. Somut olayda dava hasımsız olarak açılmış olup, dava sonunda elde edilecek hüküm davacının tespit davası açmasına neden olan tehlikeyi bertaraf edebilecek nitelikte değildir. Ayrıca soyut ve genel nitelikte tespit davası açılamaz. Bunun yanı sıra davacının zarar tehlikesine neden olan durumla ilgili olarak istihkak iddiasına ilişkin ilgili kanunda özel düzenlemeler bulunmaktadır. Dolayısıyla, yukarıdaki açıklamalar karşısında davacının eldeki davayı açmasında hukuki yararı bulunmamaktadır. Tespit davasının konusunun hak veya hukuki ilişki olması ve davacının tespit davası açmakta hukuki yararının bulunması, dava şartıdır. Somut olayda davacının hukuki yararı bulunmadığından HMK’nın 115/2. Maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğundan usulden reddi gerekir. Hal böyle olunca mahkemece tespit davasının reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından talep eden vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Talep eden vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf karar harcı talep eden tarafından peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Talep eden tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)ç. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 09/09/2021