Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/1421 E. 2021/1341 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1421
KARAR NO: 2021/1341
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/04/2021
NUMARASI: 2020/649 Esas – 2021/512 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/11/2021
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin yetkisizliğine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA : Davacı vekili, müvekkili banka ile dava dava dışı … arasında akdedilen genel kredi sözleşmelerine istinaden davalının müşterek borçlu, müteselsil kefaletiyle kredi/krediler kullandırıldığını, kredi kartları tahsis edildiğini ve Kredili Mevduat Hesabı’nın tanımlandığını, kredilerin ödemelerinin süresinde yapılmaması üzerine hesap kat edilerek, kat ihtarının borçlulara keşide edildiğini, borcun ödenmemesi üzerine alacağın tahsili için başlatılan icra takibinin itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı, dava konusu alacağın kendisine ait olmadığını yakını olan … ile ilgili olduğunu, aynı bankaya daha önce bir başka kredi için kefil olarak imzasının alındığını ve bu kredi borcunun kapatılmasına rağmen yenilenen kredide aynı kefalet sözleşmesinin kullanıldığını, bu yeni krediden ve yenilenmeden haberinin olmadığını bu durumun bankanın kusuru olduğunu, Edremit’te ikamet ettiğini yetki itirazında bulunduğunu belirterek davanın reddine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: İlk derece mahkemesince, taraflar arasında imzalanan kefalet sözleşmesinin 4. maddesinde yetkili mahkeme olarak İstanbul mahkemeleri gösterildiği, genel kredi sözleşmesinin tarafları tacir olduğundan HMK 17. maddesi gereğince yetki sözleşmesi geçerli olduğu, davalının iş bu sözleşmeyi imzalamış olup her ne kadar tacir olduğu ileri sürülmemiş ise de, TTK. 7 maddesinde düzenlenen teselsül karinesi gereğince kredi sözleşmesinin tarafları tacir olduğundan sözleşmede yer alan yetki şartı müteselsil kefil olan borçluyu da bağladığı, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu 89. maddesi uyarınca para alacağına ilişkin davalarda aksi kararlaştırılmadıkça para borcu alacaklının yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğinden alacaklının bulunduğu yer mahkemesi de yetkili olduğu, 6100 Sayılı HMK’nın 6. Maddesine göre, genel yetkili mahkemenin davalı gerçek ya da tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğu, davalının ikametgahı adresi Edremit/Balıkesir olup, davacının yerleşim yeri Şişli/İstanbul olduğu, taraflar arasında yapılan sözleşmede ise yetkili mahkeme olarak İstanbul mahkemeleri olarak belirlendiği, somut olayda, İstanbul Anadolu Mahkemeleri’nin yetkili olduğuna dair herhangi bir düzenleme mevcut olmadığı gerekçesiyle mahkemenin yetkisizliğine, talep olması halinde dosyanın yetkili Edremit Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; sözleşmenin ifa yeri müvekkil bankanın Ferhatpaşa Şubesi olup, ifa adresi Ataşehir/İstanbul olduğundan İstanbul Anadolu Mahkemeleri ve İcra Müdürlükleri, somut olay bakımından yetkili mahkeme ve icra müdürlükleri olduğunu, müteselsil kefil olan davalı/borçlu …’in tacir sıfatı bulunmadığından, HMK’nun 17. maddesi uyarınca yapılan yetki sözleşmesi kendisini bağlamadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili için başatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, yetkisizliğine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı banka ile dava dışı asıl borçlu … arasında genel kredi sözleşmesi ve ticari kart sözleşmesi, davalı kefil ile ayrı bir kefalet sözleşmesi akdedilmiş, taraflar arasında imzalanan bu kefalet sözleşmesinin 4. Maddesinde İstanbul Mahkemelerinin yetkili mahkeme olarak gösterilmiştir. HMK’nun 17. maddesi gereğince; düzenlenen yetki sözleşmesi, tacirler arasında geçerlidir. Kredi sözleşmesinin müteselsil kefili olan davalı borçlunun tacir olduğu ileri sürülmediği gibi tacir olduğuna dair herhangi bir delile de dosyada rastlanılmadığından kefalet sözleşmesindeki yetki sözleşmesi kendisini bağlamaz. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu 89. maddesi uyarınca para alacağına ilişkin davalarda aksi kararlaştırılmadıkça para borcu alacaklının yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğinden alacaklının bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir. Somut olayda, genel kredi sözleşmesinin davacı bankanın Ferhatpaşa/Ataşehir Şubesince imzalanmıştır. Ferhatpaşa/Ataşehir, İstanbul Anadolu Mahkemelerinin yetki alanı sınırları içinde kalmaktadır. TBK 89. maddesi uyarınca, borcun ifa yeri tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir. Eğer bu belirleme yapılamıyor ise, anılan maddenin 1.bendi uyarınca, para borcu alacaklının yerleşim yerinde ifa edilir. Bu durumda, krediyi kullandıran banka şubesinin bulunduğu yerin ödeme yeri olduğu açıktır. Yani, tarafların sözleşme ilişkisinde ifa yeri anlaşılmaktadır; o da krediyi kullandıran banka şubesinin bulunduğu yerdir. Bu durumda ifa yeri, alacaklının merkez adresi değil, şube adresi olup, ifa yerine göre de, yetkili mahkeme İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi olduğundan, davalı borçlunun yetkiye yönelik itirazının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Açıklanan bu nedenle davacının istinaf başvurusunun kabulü ile İDM kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-3 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, 3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 11/11/2021