Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/1419 E. 2021/1346 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1419
KARAR NO: 2021/1346
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/07/2021
NUMARASI: 2021/330 Esas – 2021/596 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/11/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/128 Esas Sayılı dosyası kapsamında davalı şirket hakkında 18.07.2019 tarihinden itibaren 1 yıl süre ile konkordato kesin mühleti verilmiş olduğunu, işbu kararın 04.03.2021 tarihine kadar uzatıldığını, Konkordato Komiserliği tarafından taraflarına gönderilen yazıya istinaden müvekkili şirketin borçlu şirketten asıl alacağının 21.972,78-TL olarak bildirilmesi gerekirken taraflarına sehven bu alacağın 15.762,10-TL olarak bildirildiğini, ancak dosya kapsamında borçlu tarafından borcun sadece 11.682,00-TL’sinin kabul edildiğini, işbu alacağın 11.682,00-TL’sinin, … Limited Şirketi tarafından keşide edilen … Bankası Çarşı-Bağcılar/İstanbul Şubesi’ne ait 02.04.2019 keşide tarihli, … seri numaralı çeke ait olduğunu, söz konusu çeke ilişkin olarak taraflarınca İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile 08.04.2019 tarihinde kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığını, icra takibine konu alacağa faiz işlemeye devam ettiğinden vekalet ücreti, masraf ve 08.04.2019 takip tarihli faiz miktarı olmak üzere alacaklarının doğma ihtimali bulunduğunu, taraflarınca Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/128 E. Sayılı dosyasına 27.01.2021 tarihli beyan dilekçesi ile işbu husus bildirilmişse de Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04.03.2021 tarihli duruşmasının 1 numaralı kararı ile davalı şirketin konkordato talebi kabulü ve konkordato tasdikine karar verildiğini, dava borçlunun konkordato sürecinde Mahkeme huzurundaki gerçeğe aykırı beyanına karşı ikame edildiğinden ve konu davanın arabuluculuk başvurusu zorunlu olmadığından taraflarınca arabuluculuk başvurusu yapılmadığını, bu nedenle müvekkili şirketin davalı şirketten alacağının 21.972,78-TL olduğunun tespitine karar verilmesini talep dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/128 Esas sayısı ile açılan konkordato davasında, 25.02.2019 tarihinden başlamak üzere müvekkili şirket aleyhine 6183 sayılı yasaya göre yapılan takipler de dâhil olmak üzere hangi nedene dayanırsa dayansın takip yapılamayacağına dair ihtiyati tedbir kararı verildiğini, davalı şirketin ise bu karara muhalefet etmek suretiyle konkordato ilanından sonra İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, icra takibinin iptaline ilişkin İstanbul 29.İcra Hukuk Mahkemesi tarafından kabul olunmuş 2020/295 Esas Sayılı dosya 2020/485 Karar numarasıyla 16.09.2020 tarihinde ilgili icra takibinin iptaline hükmedildiğini, İİK konkordato hükümlerine göre toplanan alacaklılar kurulu öncesi konkordato komiser heyeti tarafından tüm alacaklıların kayıtlarının alındığını, davalı şirket yetkilisinin 12.02.2020 tarihinde 80 numaralı alacaklı olarak konkordato komiser heyetine 15.762,10-TL alacağının bulunduğunu, kesin mühletin alacaklılar bakımından sonuçlarını sayan İİK 294. Madde ”Tasdik edilen konkordato projesi aksine hüküm içermediği takdirde kesin mühlet tarihinden itibaren rehinle temin edilmemiş her türlü alacağa faiz işlemesi durur.” hükmü uyarınca ve tarafımızın alacaklılar kurulunda oylamaya sunulan konkordato projemizin faiz işletilmeden ödeneceği hususu belirtildiğinden beyan edilen tutarın 4.080,10 TL’lik faiz ve diğer ilaveleri ihtiva eden tutar 25.02.2020 tarihinde müvekkili tarafından reddedildiğini, kalan faizin işletilmemiş 11.682,00-TL tutarın ise kabul edildiğini, Konkordato dava dosyasının 04.03.2021 tarihinde mahkemenin İİK 305. Madde hükümlerine göre konkordato tasdikinin tüm şartları sağladığını, konkordato tasdikinden itibaren 6 ayı ödemesiz süreden sonra 2 yılda üç aylık taksitler halinde faizsiz olarak ödenmesini, İİK. 306. Madde uyarınca konkordato talebinin kabulü ve tasdikine karar verildiğini, davacının alacak tutarını konkordato komiserliğine farklı, mahkememize farklı, icra takibine farklı beyan edip kendi hataları nedeniyle bu davayı açtığını, bunun yanında hem tedbir kararına muhalefet etmek suretiyle icra takibi başlatıldığını, hem de konkordato kurumuna, İİK kanununa ve alacaklılar arası eşitliğe aykırı olarak faiz talep ettiğini, bu nedenlerle alacak tutarının ne kadar olduğunun tespitinin sağlanmasını, davacının basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğini ve alacak tutarını doğru beyan edemediği hususlarının nazara alınarak vekalet ücreti ve dava masraflarının davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “7155 Sayılı Kanun ile 6102 TTK.’nın 5. Maddesinden sonra gelmek üzere eklenen 5/a maddesi uyarınca bu kanunun 4. Maddesinde belirtilen ticari davalardan konusu bir miktar paranın alacak ve tazminatları hakkında dava açılmadan önce arabuluculağa başvurmuş olması dava şartıdır. Belirtilen kanunun 23. Maddesi ile 6325 Sayılı Kanunun eklenen 18a/2. Madde de ise arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması durumunda bir işlem yapılmaksızın usulden reddine karar verilir düzenlemesi bulunmaktadır. Davanın 02/04/2021 tarihinde açıldığı, dava açıldığı tarih itibari ile arabuluculuğa başvurmanın zorunlu olduğu buna rağmen davacı tarafça belirtilen yükümlülüğünün yerine getirilmeden davanın açılmış olduğu, tarafların arabulucu prosedürü içerisinde bir miktar paradan kaynaklanan olumsuz durum nedeniyle anlaşma sağlanması halinde iş bu davanın açılmayacak olması olgusu karşısında çözüme ulaşılabilecek bu yolun denenmediği görüldüğünden bu durumun zorunlu arabuluculuk kapsamında kabul edilmesi gerektiği sonucuna varılmış, olup açılanan davanın dava şartı yokluğundan reddine, …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın borçlunun konkordato sürecinde Mahkeme huzurundaki gerçeğe aykırı beyanına karşı tespit mahiyetinde ikame edilmiş olup bu davada arabuluculuk başvurusunun zorunlu olmadığını, görüldüğü üzere dava tespit davası olup niteliği itibariyle bir alacak veya tazminat davası olmadığını, borçlunun konkordato sürecinde Mahkeme huzurundaki gerçeğe aykırı beyanına karşı işbu davanıın ikame edildiğini, dolayısıyla huzurdaki davanın tespit mahiyetinde bir dava olup işbu davanın arabuluculuk başvurusunun zorunlu olmadığını beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, konkordato projesi tasdik edilen şirketten olan ve çekişmeli hake gelen alacağın İİK’nın 308/b maddesi uyarınca tespiti ile konkordato projesine dahil edilmesi davasıdır. Konkordato sürecinde davacı 15.762,10 TL alacak kaydı yaptırmıştır. Kaydedilen bu alacağın ise 11.682,00 TL’si şirket tarafından kabul edilmiş, ancak kalan 4.080,10 TL’si ise kabul edilmemiştir. Bunun üzerine konkordato komisyon heyeti tarafından davacının oylamada 11.682,00 TL olarak hesaba katılacağı 10.06.2020 tarihli yazı ile davacıya bildirilmiştir. Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/03/2021 tarih, 2019/128 E. – 2021/207 K. Sayılı ilamı ile davalı … Limited Şirketi’nin konkordato talebinin kabulü ile konkordatonun İİK’nın 306. Maddesi uyarınca tasdikine karar verilmiştir. Davacı, davalı şirketten asıl alacağının 21.972,78 TL olarak bildirilmesi gerekirken sehven 15.762,10 TL olarak bildirildiğinden ve dosya kapsamında borçlu tarafından borcun sadece 11.682,00 TL’si kabul edildiğinden bahisle davalı şirketten alacağın 21.972,78 TL olduğunun tespitine karar verilmesi istemiyle eldeki davayı açmıştır. Görüldüğü üzere davacı taraf konkordato komiserine bildirmediği 6.210,68 TL(21.972,78-15.762,10) alacak ile konkordato komiserliğine bildirilip da alacaklı tarafından kabul edilmeyen 4.080,10 TL alacağı dava konusu etmiştir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 299. Maddesinde, alacaklıların, komiser tarafından 288 inci madde uyarınca yapılacak ilânla, ilân tarihinden itibaren onbeş gün içinde alacaklarını bildirmeye davet olunacağı, alacaklarını bildirmeyen alacaklıların bilançoda kayıtlı olmadıkça konkordato projesinin müzakerelerine kabul edilmeyecekleri düzenlenmiştir. Aynı yasanın 300. Maddesinde ise komiserin, borçluyu iddia olunan alacaklar hakkında açıklamada bulunmaya davet edeceği ve alacakların varit olup olmadığı hakkında borçlunun defterleri ve belgeleri üzerinde gerekli incelemelerde bulunarak bunların neticesini 302 nci madde gereğince vereceği raporda belirteceği ifade edilmiştir. Bu düzenlemeden de anlaşıldığı üzere konkordato sürecinde bildirimde bulunulan bir alacağı kabul edip etmememe yani çekişmeli hale getirme yetkisi konkordato talep eden borçluya aittir. Bildirimde bulunulan alacağı çekişmeli hale getirme yetkisi borçlu da olmakla birlikte bu durum davanın tek başına arabuluculuğa tabi olduğu anlamına gelmeyecektir. Bu durumda davanın hukuki niteliği de önemlidir. Zira eldeki dava adi nitelikte bir alacak davası değil konkordato sürecinden geçerek çekişmeli hale gelmiş bir alacak davasıdır. Buna göre, davanın hukuki niteliği itibari ile belirli bir miktar paranın konkordato hükümlerine göre tahsili amacına yönelmiş bir eda davası olduğunu kabul etmek konkordato sürecine katılan diğer alacaklılarda nazara alındığında menfaatler dengesine daha uygundur. 7155 sayılı Kanun’un 20. Maddesiyle TTK’ya eklenen 5/A maddesinde, Türk Ticaret Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak düzenlenmiştir. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu(HUAK)’nun 1/1. maddesinde Kanunun amacı, hukuk uyuşmazlıklarının arabuluculuk yoluyla çözümlenmesi olduğu belirtilmiştir. Maddenin 2. Fıkrasında ise tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri iş ve işlemlerin arabuluculuk yoluyla çözülebileceği, yani uyuşmazlığın arabuluculuk yoluyla çözüme elverişli olması gerektiği düzenlenmiştir. Bu halde İİK’nın 308/b maddesi uyarınca açılan alacak davasınından kaynaklanan uyuşmazlığın tarafların serbest iradesi ile çözülüp çözülemeyeceğinin tespiti gerekir. Her şeyden önce borçlu şirket konkordato talep ettiğinde borçları hakkında farklı bir hukuki rejim uygulanmaya başlanmakta ve sürece alacaklılar, konkordato komiseri ve konkordato mahkemesi dahil olmaktadır. Konkordato projesi komiser tarafından hazırlandıktan sonra İİK’nın 302. Maddesi uyarınca alacaklılar tarafından kabul edilmelidir. Bundan sonra konkordato mahkemesince şartların sağlandığı kabul edilirse gerektiğinde alacaklıların hangi ölçüde alacaklarından vazgeçtiği ve borçlunun borçlarını hangi takvim çerçevesinde ödeyeceği belirtip, konkordatonun yerine getirilmesini sağlamak için gerekli gözetim, yönetim ve tasfiye tedbirlerini almakla görevli bir kayyım tayin ederek konkordatonun tasdikine karar verir. Konkordatonun tasdiki ile birlikte konkordatoya tabi bütün alacaklar bakımından konkordato zorunlu ve bağlayıcı hale gelir (m.308/c). Bağlayıcı hâle gelen konkordato, konkordato talebinden önce veya komiserin izni olmaksızın mühlet içinde doğan bütün alacaklar için mecburidir. İİK’nın 308/b-2. Maddesine göre de, çekişmeli alacaklara isabet eden payın, konkordato projesinde gösterilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Bu halde çekişmeli hale gelen ve konkordato projesinde çekişmeli alacak olarak gösterilen alacak hakkında verilecek kararlar doğrudan konkordato projesini ve projeye dahil diğer alacaklıların menfaatini etkileyecek niteliktedir. Ayrıca çekişmeli alacak bakımından taraflar alacağın ödenmesi hususunda konkordato hükümlerinden farklı bir çözüm üzerinde anlaşamazlar. Zira İİK’nın 308/d. maddesinde, borçlu tarafından alacaklılardan birine konkordato projesinde öngörülenden fazla olarak yapılan vaatler hükümsüz sayılmıştır. Zaten aksi durum konkordato hukuku ile bağdaşmayacağından, diğer alacaklılara konkordatonun sakatlandığından bahisle İİK’nın 308/f maddesi hükmü uyarınca konkordatonun feshini isteme imkânı verir. Bir alacak çekişmeli hale getirildikten sonra konkordato süreci dışında borçlunun alacaklı ile anlaşması kanunun amacına uygun değildir. Bu halde borçlu tarafından çekişmeli hale getirilen alacaktan kaynaklanan uyuşmazlık hakkında tarafların serbest iradeleri ile tasarruf edebileceklerinin kabulü mümkün değildir. Kaldı ki, HUAK’nun 18/A-18. Maddesine göre, özel kanunlarda tahkim veya başka bir alternatif uyuşmazlık çözüm yoluna başvurma zorunluluğunun olduğu veya tahkim sözleşmesinin bulunduğu hâllerde, dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümler uygulanmaz. Konkordato sürecinde de, alacaklılar konkordato komiserine alacaklarını yazdırdıktan sonra, komiser tarafından borçludan bu alacak iddialarını değerlendirmesi istenmektedir. Bu süreç sonunda bir alacak iddiası borçlu tarafından kabul edilmediğinde çekişmeli hale gelmektedir. Alacak bildirimi üzerine borçlu, bildirilen alacağı değerlendirerek alacağı kabul etme imkanı da varken alacağı kabul etmeyerek çekişmeli hale getirmiştir. Konkordato sürecinde alacağın konkordato projesine dahil edilmesi için yapılan başvuru ve borçlunun bunun üzerindeki değerlendirme yetkisi ile sürecin işleyişinin tarafların ihtiyarında olmayıp alacağın projeye dahil edilmesi için bu usulün zorunlu olduğu da nazara alındığında, bahsi geçen bu usulün HUAK’nun 18/A-18. Maddesinde öngörülen alternatif uyuşmazlık çözüm yolu olduğu açıktır. Tüm bu açıklamalar ışığında, İİK’nın 308/b maddesi uyarınca açılan davada, taraflar arasındaki uyuşmazlık arabuluculuğa elverişli değildir. Dolayısıyla, eldeki dava TTK’nın 5/A maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuğa tabi olan bir dava değildir. İİK’nın 308/b-1 maddesindeki düzenleme, konkordato komiserliğine bildirilen ancak alacakları itiraza uğramış olan alacaklılar ile ilgilidir. Dolayısıyla konkordato komiserliğine bildirilmeyen alacaklar İİK’nın 308/b maddesi kapsamında değildir. Ancak bu durum konkordato komiserliğine bildirilmeyen alacakların genel hükümlere göre alacak davasına konu edilebilmelerine engel değildir. Bu halde de mahkemece verilecek kararın konkordato projesi ve konkordato hükümlerinden bağımsız olarak uygulanması söz konusu değildir. Dava konusu, çekişmeli alacak ile komiserliğe hiç bildirilmeyen alacak olup, her iki alacak iddiası da aynı sebepten kaynaklanmakta olup, ayrı davalarda görülmeleri mümkün değildir. Dava konusunun bir kısmı arabuluculuğa tabi olmadığından diğer kısmı yönünden arabuluculuğa başvurulmasına gerek yoktur. Hal böyle olunca Mahkemece davanın, arabuluculuk dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; mahkemece zorunlu arabuluculuğa başvurulmadan açıldığından bahisle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi isabetli görülmemiş ve bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-4 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, 2-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, 3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)g. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 11/11/2021