Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/1402 E. 2021/993 K. 09.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1402
KARAR NO: 2021/993
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/05/2021
NUMARASI: 2021/352 Esas (Derdest Dosya)
DAVA: Genel Kurul Kararlarının ve Pay Devrinin Yok Hükmünde Olduğunun Tespiti
TALEP: İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/09/2021
Taraflar arasında görülen davada, davacı vekilinin ihtiyati tedbir isteminin reddine ilişkin ilk derece mahkemesi kararının davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp, düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 07/09/2016 tarihinde vefat eden …’un 1/2 oranında mirasçısı olduğu, murisin davalı şirkette %90 oranında hissedar bulunup, vefatı nedeniyle diğer mirasçı dava dışı … ile birlikte davalı şirketin % 90 hissesine sahip oldukları, davalı şirketin 01/12/2016 tarihli genel kurulunda alınan karar ile müvekkilinin şirket ortaklığının onaylanmadığı, İstanbul Anadolu 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/755 esasa sayılı dosyasında görülen ortaklık payının tespiti ve tesciline ilişkin davada; mahkemece 2018/989 K. sayılı 28/12/2018 tarihli karar ile davanın reddine karar verildiği ancak İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 2019/1476 esas 2020/1097 karar sayılı ilamıyla, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın kabulü ile, müvekkilinin davalı şirkette %45 oranında pay sahibi olduğunun tespitine ve sicile tescili yönünde hüküm kurulduğu, karar temyiz aşamasında bulunup henüz kesinleşmemekle birlikte müvekkilinin payı yok sayılarak davalı şirket tarafından hukuka aykırı bir şekilde genel kurul toplantılarının yapılmaya devam edildiği ve çağrı yapılmadan 23/11/2018 tarihli genel kurul karar yapıldığı, 01/12/2016 tarihli genel kurul kararının yok hükmünde bir karar olduğunun ve müvekkilinin %45 oranında pay sahibi bulunduğunun mahkeme kararı ile tespit edilmesine rağmen, müvekkiline ait %45 oranındaki payın yarısının sahibi olarak hareket eden davalı …’in 5960 adet payını 3.kişi konumundaki davalı …’e devrettiği, müvekkilinin hissesinin yok edilmek istendiği, 13/05/2020 tarihli sicil gazetesine göre, şirket ortakları arasında davalı …’in de yer aldığı, her iki davalı arasındaki hisse devrinin onayına ilişkin 15/04/2020 tarihli genel kurul kararının da yok hükmünde olduğunu belirterek davalı şirketin 23/11/2018 tarihli ve 15/04/2020 tarihli genel kurulunda alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespiti ile 15/04/2020 tarihli genel kurul kararının yok hükmünde olması nedeniyle davalılar … ile … arasındaki hisse devrinin de yok hükmünde olduğunun tespitine ve müvekkilinin davalı şirketteki %45 oranındaki payının devrinin önlenmesi adına şirket pay defterine ve ticaret siciline şerh yazılmasına ilişkin ihtiyati tedbir verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar … Ltd.Şti. ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın, limited şirket genel kurul kararlarının iptali davası için yasada öngörülen üç aylık süre geçtikten sonra açıldığı, davacı tarafından, daha önce açılan İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/295 esas sayılı dosyasında da, 15/04/2020 tarihli genel kurul kararının yok hükmünde olduğunun tespitinin talep edildiği, bu nedenle eldeki davanın derdestlik nedeniyle de reddi gerektiği, davacının aktif husumetinin bulunmadığı zira müvekkili şirkette pay sahibi olmadığı gibi şirkette %45 oranında pay sahibi olduğunun tespitine ilişkin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi kararı henüz kesinleşmediğinden davacının ortak olduğunu ileri süremeyeceği dolayısıyla davacının bu davayı açmakta hukuki yararının da bulunmadığı, müvekkili …’in bir kısım payını davalı …’e devrinin hukuka uygun olduğu, yasal gerekliliklerin tamamının yerine getirilerek pay defterine işlendiği, davacının ihtiyati tedbir isteminin haksız olup, mahkemece verilen red kararının yerinde olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın üç aylık yasal süre geçtikten sonra açılması ve davacının davalı şirkette pay sahibi olmaması nedeniyle davanın süre yönünden ve aktif husumet yokluğundan reddi gerektiği, müvekkilinin iyiniyetli 3. kişi konumunda olup, hisse devri için yasada öngörülen tüm koşullar yerine getirildikten sonra payı iktisap ettiğini belirterek haksız davanın ve ihtiyati tedbir isteminin reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, HMK389. ve HMK 390/3 maddesindeki koşulların oluşmadığı, asıl uyuşmazlığı çözecek nitelikte tedbir kararı verilemeyeceği gibi taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirmesi nedeniyle ihtiyati tedbir isteminin 26/05/2021 tarihli ara kararı ile reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbir isteminin reddine ilişkin ara kararın hukuka aykırı olduğu, müvekkilinin davalı şirkette %45 oranında oranında pay sahibi olduğunun tespitine ilişkin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2019/1476 esas 2020/1097 karar sayılı kararına karşı davalı tarafından temyiz yoluna başvurulduğu, bu süre zarfında müvekkilinin payına bağlı haklarını kullanamaması nedeniyle telafisi imkansız zararlara uğrayacağının açık olduğu, murisinin vefat ettiği 07/09/2016 tarihi itibarıyla kanuni hak sahibi olması bir yana mahkeme kararı ile pay sahipliği tespit edildiğinden, temyiz incelemesi sonununa kadar müvekkilinin payları üzerinde tasarrufta bulunarak, ikame ettiği davalar neticesinde elde ettiği hakkına kavuşmasının engelleneceği, dava konusu 15/04/2020 tarihli genel kurulda müvekkilinin pay sahipliği hiçe sayılıp serbest şekilde hisse devri yapılarak genel kurul kararlarının alındığı, paylarının 3. kişilere devri ile birlikte pay sahipliği hakkının tamamen yitirilmesine neden olunacağı, bu durumun ciddi zarara sebebiyet vereceği, bu nedenle müvekkilinin %45 oranındaki payının üçüncü kişilere devrinin önlenmesi konusunda tedbir verilmemesinin hukuka aykırı olduğu, HMK 389 ve 390/3 maddesi koşullarının oluştuğunu belirterek, ihtiyati tedbirin reddine dair ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve müvekkilinin davalı şirket nezdinde tespit edilen %45 payının devrinin tedbiren önlenmesi adına davalı şirket pay defteri ve sicile yazı yazılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, limited şirket ortaklar kurulu kararının ve pay devrinin yok hükmünde olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Talep, pay devrinin tedbiren önlenmesi istemini kapsamaktadır. Davalı şirketin 23/11/2018 ve 15/04/2020 tarihli ortaklar kurulu kararlarının ve diğer iki davalı arasında yapılan pay devrinin yok hükmünde olduğunun tespitinin talep edildiği bu davada, davacı taraf, davalı şirkette % 45 oranında pay sahibi olduğunun tespitine ilişkin ilamın kesinleşmesi süreci gözönüne alınarak, anılan ilamda, davacıya ait olduğuna karar verilen %45 oranındaki payların üçüncü kişilere devrinin ihtiyati tedbir yoluyla önlenmesini talep etmiş, davalılar ise, davacının pay sahipliğine dair karar henüz kesinleşmediğinden davacının aktif husumeti bulunmadığı gibi hisse devrinin ve ortaklar kurulu kararlarının yasaya uygun ve geçerli olduğunu savunarak davanın ve ihtiyati tedbir isteminin reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, yukarıda yazılı gerekçe doğrultusunda ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiş, bu karara karşı, davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf nedenleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık yönüyle re’sen yapılmıştır. Davalı şirkette %90 pay sahibi olan ve davacı ile dava dışı …’in murisi …’un, 07/09/2016 tarihinde vefatı üzerine, davalı şirket tarafından 01/12/2016 tarihinde yapılan ortaklar kurulu ile TTK 596. ve 597. maddelerine göre, davacının, davalı şirkete ortak kabul edilmemesine ve %45 oranındaki murisinden gelen payının mevcut ortaklardan … ve … tarafından eşit oranda devralınmasına, payın gerçek değeri 500.000,00 TL’nin mirasçısı(davacı) hesabına ödenmesine karar verilmiştir. Bu karar üzerine davacı tarafından açılan ve İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/755 esas sayılı dosyasında görülen davanın reddine karar verilmiş ancak kararın davacı tarafça istinaf edilmesi üzerine; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 2019/1476 esas, 2020/1097 karar sayılı ilamıyla, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın kabulü ile, davacının, davalı şirkette %45 oranında pay sahibi olduğunun tespitine ve sicile tesciline karar verilmiş ancak bu kararın henüz kesinleşmediği anlaşılmıştır. İhtiyati tedbirin konusu, davacının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin kararı ile davalı şirkette sahibi olduğuna karar verilen %45 oranındaki payının devrinin önlenmesine ilişkin olmakla birlikte davada, davalı şirketin 23/11/2018 ile 15/04/2020 tarihli ortaklar kurulu kararlarının ve diğer iki davalı arasındaki pay devrinin yok hükmünde olduğunun tespiti istenmiş olup, dava konusu hisse devrinin 15/04/2020 tarihli ortaklar kurulunda onaylanan ve davalı … tarafından davalı …’e devredilen 5960 adet paya ilişkin olduğu saptanmıştır. Davalı şirketin sicil dosyası incelendiğinde; 18/02/2020 tarihli sicil gazetesine göre, şirketin esas sermayesinin 7.450.000,00 TL olup, her biri 25 TL’den toplam 298.000 adet pay bulunduğu, toplam sermayenin % 90 ‘ına tekabül eden 6.705.000,00TL sermaye karşılığı 268.200 adet payın, 3.352.500 TL karşılığı 134.100 adetinin miras yoluyla payı iktisap eden …’e ait bulunduğu diğer yarısının halen muris üzerinde göründüğü, geri kalan % 10 payın, % 5’inin 372.500 TL sermaye karşılığı 14.900 adet pay olarak davalı …’e, % 5’inin de aynı sermaye ve pay adeti ile dava dışı …’e ait olduğu anlaşılmıştır. Buna göre, davacının murisinden gelen %45 oranındaki hissesi 134.100 adet pay olarak halen murisi üzerinde kayıtlı olduğu gibi şirket ortağı davalı …’nın ise kendisine ait 14.900 adet payı bulunmaktadır.13/05/2020 tarihli sicil gazetesinde ilan edilen dava konusu 15/04/2020 tarihli genel kurulda; davalı …’in sahibi olduğu 14.900 adet paydan 5960 adetinin davalı …’e devri onaylanmıştır. Başka bir anlatımla, 15/04/2020 tarihli genel kurulda onaylanan hisse devri, davalı …’in, davacının murisinden gelen % 45 oranındaki payından yapılan devir olmayıp, adı geçen davalının daha önceden beri sahip olduğu % 5 oranındaki 372.500 TL karşılığı 14.900 adet payından yapılan devir olduğu anlaşılmıştır. 6100 sayılı HMK’nın 389/1. maddesine göre, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Bu düzenlemeye göre, sadece uyuşmazlık konusunda ihtiyati tedbir verilebilecek olup, dava konusu pay devrinin, davacının murisinden gelen % 45 oranındaki payına ilişkin bulunmaması, davalı …’in önceden beri sahibi olduğu 14.900 adet kendi ortaklık payından (%5) yapılan devir olmasına göre; ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmesi sonucu itibarıyla doğru olduğundan davacı vekilinin yerinde olmayan nedenlere göre istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati tedbir talep eden davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf karar harcı ihtiyati tedbir talep eden davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-İhtiyati tedbir talep eden davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 09/09/2021