Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/1381 E. 2021/1602 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1381
KARAR NO: 2021/1602
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/05/2021
NUMARASI: 2021/55 Esas – 2021/335 Karar
TALEP: Zayi Belgesi Verilmesi
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/12/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün talep eden davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
TALEP: Talep eden vekili dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin kuruluşundan beri mali ve muhasebe konularında yetkili ismi olan ve müvekkilince mali müşavir olarak bilinen … isimli şahıs tarafından şirketin dolandırıldığı ve çeşitli yöntemlerle şirketin bilerek zarara uğratıldığının kısa bir süre önce tespit edildiğini, 15/01/2020 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına yapmış oldukları şikayet ile de 2021/8049 soruşturma numaralı soruşturma dosyası açıldığını, TTK 82/7 maddesi uyarınca iş bu davayı açma zaruretine sebep olduğunu, bu nedenlerle müvekkili şirkete ait defterlerin zayi olduğuna dair belgenin verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki talep hakkında yapılan yargılama sonunda, “Kanun maddesinde düzenlenen dava açma süresi, hak düşürücü süre niteliğinde olup Mahkemece resen nazara alınmak zorundadır. Mahkememizin 25/01/2021 tarihli tensip tutanağının 19 nolu ara kararında; davacıya zayi nedeniyle belge verilmesini talep ettiği ticari defter ve belgelerin neler olduğu kalem kalem açıklanmak ve bu kayıtların hangi tarihte zayi olduklarını öğrendiği tarihi bildirmek üzere süre ve imkan verilmiş, davacı vekili tarafından sunulan 10/02/2021 tarihli dilekçede zayi belgesi verilmesi istenen ticari defter ve belgeler tek tek gösterilmesine rağmen, bu defter ve kayıtların hangi tarihte zayi olduklarını öğrendiğini ve kısaca ziyaın öğrenildiği tarihi açıkça ifade etmemiştir. Ne var ki, davacının delil olarak dayandığı ve Mahkememizce celp edilen İstanbul CBS’ nin 2021/8049 Sr. S. dosyası celp edilmiş, aynı davacı vekili tarafından 15/01/2021 tarihinde yapılan şikayet başvuru dilekçesinin 2. sayfasının 2. paragrafında; “müvekkilimiz içerisinde bulunduğu durumu anladığı anda şüpheli …’ la olan tüm ilişiğini kesmiş, tüm vekaletnamelerden şüpheliyi azletmiş ve işten çıkarmıştır” denilmiştir. Bahse konu şikayet başvuru dilekçesinde geçen …, eldeki dava dosyası bakımından ticari defter ve belgeleri ziyaa uğratan mali müşavir / muhasebecidir. Davacı vekilinin bizatihi beyanlarında ve şikayet dilekçesinde durumu anladığında / öğrendiğinde …’ ın şirketle ilişiği kesildiği ve vekaletnamelerden azil edildiği belirtilmektedir. Soruşturma dosyası içinde bulunan ve davacı vekili tarafından sunulan Beyoğlu … Noterliğinin 22/07/2020 tarihli Azilnamesinde, …’ın tüm yetkilerden azledildiği, hatta azilname içeriğinde eldeki davaya konu 2015-2016-2017 yılı ticari defterlerden de ayrıca bahsedilmiş, davaya konu ticari defter ve belgelerin zayi olduğunun en geç bu azilnamenin çekildiği 22/07/2020 tarihi itibariyle öğrenmiştir. Böylelikle, hem azilnamede davaya konu ticari defterlerin açıkça zikredilmesi hem de şikayet dilekçesinin içeriği ve durumunun öğrenilmesine yönelik davacının bizatihi beyanları karşısında davacının noter tarafından düzenlenen resmi belge ile ziyaın 22/07/2020 tarihi itibariyle en geç öğrenildiğinin açık olduğu, eldeki davanın ise yukarıda değinilen yasa hükmündeki 15 günlük hak düşürücü süreden daha sonra 19/01/2021 tarihinde açılması karşısında davacının davasının hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddine, …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Talep eden vekili istinaf dilekçesinde özetle; 22/07/2020 tarihindeki azilnameden itibaren şirketteki sadece eksik evrakların değil, soruşturma dosyasında da görüleceği üzere birçok farklı hususta tespitlerin yapılıp doğan hasarları onarmak ve neticesinde ivedilikle ilgili yasal merciilere başvuru yapmanın bir miktar zaman aldığını, neticede 15/01/2021 tarihli şikayet dilekçesini sunduktan sonra da 19/01/2021 tarihinde İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen iş bu davanın başvurusunun yapıldığını, içerisinde bulunulan kötü şartların ve mağduriyetin göz ardı edilerek, azilname tarihinde tüm olaylara ve eksik tüm belgelere haiz olunduğu varsayımında bulunan mahkemenin kararının somut olmaktan çok uzak bir gerekçe olduğunu, bu şekilde bir kabulün yasaya ve vicdana uygun olmadığından bahisle ileride de doğabilecek telafisi mümkün olmayan hasarlar da hesaba katılarak düzeltilmesini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Talep, tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgelerin kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğradığı iddiasına dayalı zayi belgesi verilmesi istemidir. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, zayi belgesi verilmesine konu defterlerin TTK’nın 82/7. Maddesinde sayılan veya bu sayılanlara benzer nedenlerden dolayı zayi olup olmadığı, zayi belgesi verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, hak düşürücü sürenin geçip geçmediği noktasındadır. Davacı tarafça, şirketin mali müşaviri … hakkında şirketi dolandırıldığı iddiasıyla şikayetçi olunmuş ve İstanbul CBS’nin 2021/8049 Soruşturma sayılı dosyasına kaydedilmiştir. Davacı tarafça çekilen Beyoğlu … Noterliğinin 22/07/2020 tarihli Azilnamesinde, …’ın tüm yetkilerden azledildiği bildirildikten sonra 2015, 2016, 2017, 2018 yılı Yevmiye Defteri, Kebir Defteri, Envanter Defterlerinin de iade edilmesi ihtar edilmiştir. Davacı taraf ticari defterlerin zayi olduğundan bahisle zayi belgesi verilmesi istemiyle eldeki davayı açmıştır. Mahkemece 25/01/2021 tarihli tensip tutanağının 19 nolu ara kararı ile davacıya zayi nedeniyle belge verilmesini talep ettiği ticari defter ve belgeleri açıklaması için süre verilmesi üzerine davacı taraf sunduğu 10.02.2021 tarihli dilekçesinde zayi olan defterlerin 2015 yılı yevmiye defteri, kebir defteri, envanter defteri; 2016 yılı yevmiye defteri, kebir defteri, envanter defteri; 2017 yılı envanter defteri olduğunu beyan etmiştir. 6102 sayılı TTK’nın 82/7. Maddesinde; Bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgeler; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğrarsa tacir zıyaı öğrendiği tarihten itibaren onbeş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebileceği düzenlenmiştir. Anılan kanuni düzenleme gereğince hak düşürücü sürenin tacirin zıyaı öğrendiği tarihten itibaren işlemeye başlayacağı açıktır. Davacı tacir olup, TTK’nın 18/2. Maddesine göre her tacir basiretli bir iş adamı olarak hareket etmekle yükümlüdür. Bu kapsamda davacı tarafın mali müşaviri azlettiği azilnamede talep konusu ticari defterlerin de iadesini istediğine göre, azilnamenin muhatabına tebliğinden itibaren makul bir süre sonra ticari defterlerin iade edilmemesi üzerine, davacı tarafça ticari defterlerin iade edilmeyeceğinin ve ticari defterlerin zayi olduğunun öğrenildiğinin kabulü gerekir. Bu halde azilnamenin tebliğinden itibaren makul bir süre sonra davacının ziyaı öğrenmiş olmasına göre davanın açıldığı tarih itibariyle 15 günlük hak düşürücü süre geçmiştir. Hak düşürücü süreler kural olarak kesilmez ve durmaz. Bu nedenle ziyaın öğrenilmesinden sonra bir takım sebeplerle Mahkemeye geç müracaat edilmesi sonuca etkili değildir. Bu haliyle mahkemece davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından talep eden vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Talep eden vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Talep eden tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Talep eden tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)ç. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 23/12/2021