Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/1378 E. 2021/978 K. 09.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1378
KARAR NO: 2021/978
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/05/2021, 03/06/2021(Ara Kararlar)
NUMARASI: 2021/323 Esas (Derdest Dosya)
DAVA: Haksız Rekabetin Tespiti-Men’i
TALEP: İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/09/2021
Taraflar arasında görülen davada; ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbir isteminin reddine ilişkin ara kararlarının ihtiyati tedbir isteyen davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip, gereği görüşülüp, düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
TALEP: Davacı vekili ihtiyati tedbir istemli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin yaratıcısı olduğu “…” sloganı ile tatil ve alışveriş konseptini bir araya getiren, satıcılarla alıcıları tatil-eğlence çatısı altında buluşturan ve alıcılarla-satıcıların karşılıklı alım-satım taahhüdünün de üstlenildiği özgün bir organizasyon olan “…” faaliyetinin özgün bir iş modeli olduğunun İstanbul 36.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/455 esas,2012/69 karar sayılı ilamı ile sabit olduğu, 17 yıldır düzenlemekte olduğu ve bu yaz Antalya … otel’de gerçekleştireceği bu etkinlikten davalıların haberdar olduğu gibi davalıların 2012 yılından itibaren bu etkinliğe katıldığı, katılım sırasında taraflar arasında imzalanan protokollerde, özgün iş modelinde müvekkilinin münhasıran hak sahibi olduğunun kabul edildiği ve bu iş modelini taklit eden ve iltibas yaratan organizasyonlarda yer almayacaklarının taahhüt edildiği, buna rağmen müvekkili tarafından 15-20 Haziran tarihlerinde gerçekleştirilecek etkinlikten hemen önce davalılar tarafından aynı otelde ve bire bir aynı “…” sloganı altında 23-29 Mayıs 2021 tarihlerinde gerçekleştirileceğinin öğrenildiği, müvekkilinin iş modelinin taklit edilerek iltibas yaratıldığı ve bu durumun haksız rekabet olduğunu belirterek, müvekkili tarafından hayata geçirilen özgün bir faaliyet modeli olan “…” etkinliğinin davalılarca aynen taklit edilmek suretiyle haksız rekabet yapıldığının tespitine, haksız rekabetin önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, işin aciliyetine binaen 23-29 Mayıs 2021 tarihlerinde gerçekleştirmeyi planladıkları etkinlik ile müvekkilinin faaliyeti ile haksız rekabet yaratacak surette başkaca etkinlik düzenlemelerinin HMK 389. ve TTK 63. maddeleri uyarınca tedbiren önlenmesine karar verilmesini talep etmiş, daha sonra ibraz ettiği 01/06/2021 tarihli dilekçesiyle de; dava dilekçesindeki açıklamaları tekrar ederek davalıların 23-29 Mayıs 2021 tarihinde gerçekleştirmeyi planladıkları etkinliğin bu kez 04-10 Haziran 2021 tarihine alındığını ileri sürerek tedbir istemini yinelemiş ayrıca mahkemece aksi kanaatte olunması halinde müvekkilinin oluşacak zararlara karşılık mahkemece takdir edilecek miktarın teminat olarak davalılarla depo edilmesi yönünde ihtiyati tedbir verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı …Ltd. Şti ve … Ltd.Şti vekilleri ayrı ayrı verdiği cevap dilekçelerinde özetle; müvekkilleri tarafından 23-29 Mayıs tarihlerinde yapılması planlanan etkinliğin davacının müdahaleleri nedeniyle 4-10 Haziran 2021 tarihlerine ertelenmek zorunda kalındığı, yapılacak etkinliğin davacının organizasyonu ile benzerlik taşımadığı, bu etkinlikte müvekkillerinin sadece kendi müşterilerini misafir edeceği, gelen müşteri sayısının 35-40 kişi ile sınırlı olduğu, davacı tarafından yapılan etkinliklerin ise 50’nin üzerinde firmanın katılımı ile gerçekleştirildiği gibi alıcılarla satıcıların buluşturulması özellikle yabancı firmalardan oluşan alıcıların belli bir alım taahhüdü ile Türkiye’ye getirtilmesi ve satıcı olan üretici firmalardan katılım bedeli alınarak sözleşme imzalanması ve satışlarda mal teslimi ile ödeme tahsilinin doğrudan davacı tarafından yapılması şeklinde olduğu oysa müvekkillerini kendi markasına ait ürünleri kendi müşterilerine sergilediği, alım veya satım zorunluluğu veya taahhüdünün olmadığı, davacının delil olarak gösterdiği ilamların başka şirketlere karşı açtığı davalara ilişkin olup, emsal teşkil etmeyeceği, mahkemece yapılacak yargılamada tarafların etkinliklerinin karşılaştırılması sonucunda aynı içerikte olmadıklarının anlaşılacağını belirterek ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARI: Mahkemece, dava dilekçesi ve sonrasında 01/06/2021tarihli dilekçeyle talep edilen tedbir istemleri dosya üzerinden incelenmek suretiyle; tedbir talebinin yargılamayı gerektirmesi ve uyuşmazlığın esasını çözecek veya böyle sonuç doğuracak mahiyette tedbir verilemeyeceği gerekçesiyle 24/05/2021 tarihli ve 03/06/2021 tarihli ara kararları ile reddedilmiştir. Bu ara kararlara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin, satıcılarla alıcıları eğlence ve tatil çatısı altında bir araya getiren ve alıcılarla satıcıların karşılıklı alım- satım taahhüdünü de üstlendiği özgün bir organizasyon olan … Günlerinin yaratıcısı ve hak sahibi olduğu, bu konseptin özgün bir iş modeli olduğunun İstanbul 36. Asliye Ticaret Mahkemesi 2011/455 esas, 2012/69 karar sayılı kesinleşmiş ilamı ile sabit bulunduğu, müvekklinin 17 yıldır düzenlediği ve bu yıl da gerçekleştireceği etkinlikten her iki davalının da haberdar olduğu, davalıların 2012 yılından beri düzenlenen bu etkinliğe katıldığı, katılımları sırasında imzaladıkları protokollerle etkinliğin davacıya ait özgün iş modeli olduğu ve iltibas yaratacak surette faaliyetlere katılım dahi gerçekleştirmeyeceklerini taahhüt ettikleri ancak davalıların müvekkiline ait etkinliğin kopyası niteliğinde etkinlik düzenleyeceklerinin öğrenilmesi üzerine, ihtiyati tedbir isteminde bulunulduğu, mahkemece tedbir istemlerinin afaki gerekçelerle ve Yargıtay ilamlarına aykırı olacak şekilde reddine karar verildiği ve hak arama özgürlüğünün engellendiği, ibraz edilen delililerin değerlendirilmediği, davalıların haksız rekabet yaratacak önlemler aldığının sunulan delillerle yaklaşık olarak ispat edildiği, bu şekilde eksik incelemeye dayalı hukuka aykırı red kararlarının Bölge Adliye Mahkemelerince kaldırılarak tedbir kararı verildiği veya ilk derece mahkemesine geri gönderildiği, müvekkiline gönderilen ve dosyaya sunulan şikayet mailleri incelendiğinde; davalıların etkinliğe katılanlara % 30 oranında indirim yapmak suretiyle satış yapmayı taahhüt ettiğinin anlaşılacağı, müvekkilinin iş modelinin taklit edildiği, davalıların tanıtım afişlerinin dahi iltibas yarattığı, müvekkilinin müşterilerine yine müvekkilinin eski çalışanı … vasıtasıyla ulaştıkları, adı geçen kişinin müşteri temsilcisi olarak bir çok fuara katıldığı hatta davalı … Ltd.Şti’nin standında temsilci olarak çalıştığı, müvekkili tarafından 15-20 Haziran da gerçekleştirilecek etkinlikten hemen önce davalıların 4-10 Haziran 2021’de bu etkinliği gerçekleştirecek olmaları nedeniyle karşı karşıya kalınan zararın büyüklüğü ve davalıların kötüniyetli hareket ettikleri gözetilerek 01/06/2021 tarihli dilekçeyle tekrar tedbir talebinde bulunulduğu, davalılar tarafından ertelenen etkinliğin en son 29 Haziran 2021’da yapılacağının öğrenildiği, müvekkiline ait işin taklit edilmesi ve müşteriler tarafından her iki organizasyon arasında bağlantı kurulması nedeniyle davalıların haksız kazanç elde edecekleri, davalıların haksız rekabet yarattıklarının kabul edilmesinin zorunlu olduğu, önce 23-29 Mayısta Antalya … otelde ardından 4-10 Haziran’da Bodrum … otele kaydırılan ve sonrasında 29 Haziran da aynı otelde gerçekleştirilecek ‘…’ isimli organizasyonunun tedbiren önlenmesinin zaruri olduğu, HMK 389. ve TTK 63. maddesindeki koşulların oluştuğu, mahkemece yargılamayı gerektiriyor gerekçesiyle red kararı verilmesinin hukuka aykırı bulunduğu zira ihtiyati tedbirin geçici hukuki koruma olup, davanın esastan çözülmesi veya nihai karar verilmesi anlamına gelmediği, tedbir kararı verilmediğinde telafisi güç zararların ortaya çıkacağı, bu zararın önüne geçilebilmesi bakımından ihtiyati tedbir verilmesinin önem arzettiğini belirterek ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbiren reddine ilişkin 24/05/2021 ve 03/06/2021 tarihli ara kararlarının kaldırılmasına, davalıların 29/06/2021 tarihinde gerçekleştireceği etkinliğin tedbiren durdurulmasına, terditli olarak öncelikle her türlü teminatın yatırılması karşılığında ilgili etkinliğin gerçekleştirilmesinin engellenmesine, etkinlik kapsamında ilan broşür, afiş, video gibi her türlü tanıtım malzemesinin ve etkinliğin gerçekleştirilmesine yönelik malzeme ve teçhizatın bulundukları yerden toplatılmasına ve emin bir yerde muhafazasına, olmadığı takdirde davalıların haksız rekabet yaratacak eylemleri nedeniyle müvekkilinin uğrayacağı muhtemel zarara karşılık uygun görülecek bir teminatın davalılarca depo edilmesinin sağlanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, haksız rekabetin tespiti, men’ i ve sonuçlarının ortadan kaldırılması istemine ilişkindir. Talep, HMK 389. ve TTK 63. maddeleri uyarınca davalıların haksız rekabet teşkil eden etkinliğinin tedbiren durdurulması, yapılması muhtemel etkinliklerin önlenmesi veya davalıların bu eylemleri nedeniyle uğranılması muhtemel zararın teminat olarak davalılarca depo edilmesini kapsamaktadır. İlk derece mahkemesince, yukarıda yazılı gerekçeyle ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiş, bu ara kararlara karşı, davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık yönüyle re’sen yapılmıştır. İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili, davacı şirket tarafından yaratılan, tekstil sektöründeki alıcı ile satıcıları eğlence ve tatil çatısı altında bir araya getiren, anılan kişilerin karşılıklı alım-satım taahhüdünde bulundukları “…” adıyla düzenlenen iş modelinin, davalılar tarafından “…” sloganı altında aynı otelde, içeriğinin taklit edilerek, iltibas ve haksız rekabet yaratılacak şekilde düzenlenecek olması nedeniyle tedbiren durdurulmasını, bundan sonra yapılması muhtemel benzer etkinliklerin tedbiren önlenmesine olmadığı takdirde davalılarca bu etkinliğin düzenlenecek olması halinde uğranılacak muhtemel zarara karşılık teminat olarak tedbiren davalılara depo ettirilmesini talep etmiş, davalılar ise, düzenlenmesi planlanan faaliyetin davacının iş modeli ile benzerlik taşımadığı gibi iltibas yaratacak nitelikte de bulunmadığı zira davacının iş modelinde, katılımcılardan alım veya satım taahhüdü alınarak bir araya getirildiği, satım konusu ürünlerin doğrudan davacı tarafından teslimi sağlandığı gibi satım bedelinin de tahsil edildiği, davalılarca düzenlenecek etkinlikte ise, davalıların kendi markası ile ürettikleri ürünlerin sadece kendi müşterilerine tanıtılmasının amaçlandığı ve bu doğrultuda yapılan bir etkinlik olması nedeniyle haksız rekabet oluşturmadığı gerekçesiyle tedbir isteminin reddi gerektiğini savunmuştur. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 61/1 maddesi “Dava açma hakkını haiz bulunan kimsenin talebi üzerine mahkeme, mevcut durumun olduğu gibi korunmasına, 56. ncı maddenin birinci fıkrasının (b) ve (c) bentlerinde öngörüldüğü gibi haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesine ve diğer tedbirlere, HMK’nın ihtiyati tedbir hakkındaki hükümlerine göre karar verebilir.” hükmünü haizdir. Türk Ticaret Kanunu’nun 61/1 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilmesi hususunda hakime bir takdir yetkisi tanınmış ise de, anılan hükümde bu yetkinin HMK 389 vd. maddeleri hükümlerine uygun olarak kullanılması gerektiği de vurgulanmıştır. HMK’nın 389/1. maddesi, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir.” Aynı yasanın 390/3 maddesi ise, ”Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. TTK’nın 61. maddesinde belirtildiği gibi aynı yasanın 56/1-b ve c bendine göre, haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; ihtiyati tedbir yoluyla haksız rekabetin men’i ni ve haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını talep edebilecektir. Başka bir anlatımla, haksız rekabetin tespiti ve men’ i davası açıldığında, davacı taraf HMK 61. maddesi uyarınca, haksız rekabetin durdurulması ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasını ihtiyati tedbir konusu yapabilecek ve tedbiren haksız rekabetin durdurulması ile sonuçlarının ortadan kaldırılmasını isteyebilecektir. TTK 61. maddesi yollamasıyla TTK 56/1-b-c bendindeki ihtiyati tedbirin temeli, esasen haksız rekabetin, haksız fiilin bir türü olması ve dava açılmadan önce başlayan, dava açıldığında ve sonrasında da devam edegelen haksız bir eylemin bulunması nedeniyle yargılama sırasında telafisi güç, muhtemel zararların en aza indirilmesi amacına dayanmaktadır. Bu nedenle ilk derece mahkemesinin uyuşmazlığın yargılamayı gerektirmesi ve davanın esasını çözecek nitelikte ihtiyati tedbir verilemeyeceği yönündeki gerekçesi yerinde değildir. Ne var ki yukarıda açıklandığı üzere TTK 61. maddesi kapsamında ihtiyati tedbir verilebilmesi için genel hüküm mahiyetindeki HMK 389. ve HMK 390/3 maddesindeki koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekir. Somut olayda davacı “…” konseptinin kendisine ait özgün bir iş modeli olduğu yönündeki iddiasını başka şirketlere karşı açılan davalarda elde edilen ilama dayandırmıştır. Anılan davalarda, o davanın taraflarının faaliyet veya etkinlikleri yahut iş modelleri karşılaştırılmış olup, eldeki davada, davalılar tarafından, davacının iş modelinin taklit edilmediği, her iki etkinliğin içerik olarak benzerlik taşımadığı, yapılması planlanan organizasyonda kendileri tarafından üretilen kendi markalarına ait ürünlerin müşterilerine tanıtıldığının savunulmasına, davacı tarafından ibraz edilen delillere ve dosyanın bulunduğu aşamaya göre, uyuşmazlık konusu etkinliğin, davacı tarafından düzenlenen etkinlikle bire bir benzer mahiyette olduğu veya iltibas yaratıp yaratmadığı HMK 390/3 maddesi gereğince yaklaşık olarak ispat edilemediği sonucuna varılmış olup,istinaf tarihi ve dosyanın dairemize geldiği tarih itibarıyla tedbiren durdurulması istenen organizyasyonun tarihinin geçtiği ve tahkikatın ileriki aşamalarında toplanan deliller çerçevesinde yeniden tedbir talep edilebileceği de gözetildiğinde, ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi sonucu itibarıyla doğru olduğundan, davacı vekilinin dayandığı nedenlere göre istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf karar harcı ihtiyati tedbir talep eden davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 09/09/2021