Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/1369 E. 2021/984 K. 09.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1369
KARAR NO: 2021/984
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/06/2021 (Ara Karar)
NUMARASI: 2021/368 Esas
TALEP: İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/09/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün İhtiyati tedbir isteyen davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
TALEP: İhtiyati tedbir talep eden eden vekili talep dilekçesinde özetle; müvekkilinin milyarlarca TL değerinde gayrimenkule sahip olan … A.Ş.’de yaklaşık % 35 oranında hissedar ve yönetim kurulu üyesi olduğunu, kardeşi …’nin Yönetim Kurulu Başkanı ve aynı zamanda murahhas üyesi olduğunu, davalı firmanın aile şirketi olduğunu, şirketlerin temsil ve ilzamı için konu kısmında belirtilen kararda …’nin imzası şartı konulduğunu, bu kararın hukuka aykırı olduğunu, yokluğunu/butlanını talep ettikleri kararların “… A.Ş. ‘nin yönetim kurulu başkanlığına, …’ nin yönetim kurulu başkan vekilliğine seçilmesine, Şirketimizin önceki imza yetkililerinin yetkilerinin sonlandırılmasına, Şirketimizin … ile birlikte … A.Ş. adına hareket eden … veya …’nin herhangi birisinin müşterek imzalarıyla her konuda, sınırsız olarak temsil ve ilzamına,” olduğunu, şirketin temsil ve ilzamını …’nin imzası şartına bağlayan kararın şirketin zarara uğramasına sebebiyet verdiğini, TTK md. 391 maddesi uyarınca batıl olduğunu ve şirketlerin zarara uğramaması için derhal tedbiren durdurulması gerektiğini, müvekkili ile … arasında çok sayıda hukuki ihtilaf ve … hakkında devam eden onlarca soruşturma olduğunu, …’nin şirketlerde taalluk eden usulsüz işlemler sebebiyle İstanbul 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/810 Esas sayılı dosyasından verilen 02/07/2020 tarihli karar ile annelerinin vasiliğinden azledildiğini, mahkeme 15/02/2021 tarihli kararı ile … hakkında suç duyurusunda bulunduğunu, soruşturmanın halen devam ettiğini, İstanbul 10 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/358 E. Sayılı dosyasından verilen 05.08.2020 tarihli karar ile …’nin ana şirketlerdeki imza yetkisinin kaldırıldığını, …’nin buna rağmen hukuk tanımaz işlemlere devam ettiğini, … az bir farkla çoğunluk hissedar olmasını kötüye kullandığını, grup şirketlerin tamamında münferit imza yetkisini, yönetim kurulu başkanlığını ve murahhas üyelik sıfatını eline geçirdiğini, şirketleri usulsüzce yönettiğini, … hakkında şirkete ait taşınmazı kanuna aykırı olarak ve kendi taşınmazlarını ipotekten kurtarmak için değerinin altında devrettiğini, grup şirketlerinden … Anonim Şirketi’ne ait taşınmazı şirket genel kurulunun ve yönetim kurulunun bilgi ve onayı dışında şirketin tek taşınmazı olan ve Türkiye’nin en değerli lokasyonunda yer alan … Ada, … Parsel … Mahallesi Beşiktaş / İstanbul adresinde bulunan taşınmazı … A.Ş.’ye 9.712.000,00 TL karşılığında devrettiğini, devrin müvekkilince tapuda inceleme yapılırken tesadüfen öğrenildiğini, taşınmazın devir fiyatının ise taşınmazın gerçek değerinin çok altında olduğunu, devir tarihinde taşınmazın piyasa değerinin 20.000.000,00 TL olduğunu, bu hususta soruşturmanın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/101391 Sor. Nolu dosyası ile devam ettiğini, dilekçe ekinde sunulan Prof. Dr. … tarafından hazırlanan bilimsel mütalaada da …’nin şirketleri zarara uğrattığının ve konunun hukuki boyutuna ilişkin tespitlerin yer aldığını, …’nin şirket aleyhine verilen kararlara dahi kanun yollarına başvurmadığını, şirket aleyhine verilen kararların kesinleşmesine sebebiyet verdiğini, müvekkilinin kendi bütçesinden ücretleri karşılamak suretiyle kararları kanun yoluna taşıdığını, İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerine sunulan birlikişi raporlarında da Yönetim Kurulu Başkanı …’nin şirket yönetim kurulunu hukuka aykırı olarak çalıştırdığını ve batıl kararlar aldığının açıkça tespit edildiğini, şirketleri zarara uğrattığı tescillenen …’nin imzası olmadan şirketin temsil edilemediğini, bu durumun şirketin kitlenmesine ve zarara uğramasına yol açtığını belirterek 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu md. 390 ve 391 vd. uyarınca davalı şirket bakımından 28.04.2021 tarihli toplantıda alınan ve Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 01.06.2021 tarihli, 10339 sayılı, 594 sayfa numaralı gazetesinde ilan olunan Beşiktaş … Noterliğinin 21.05.2021 tarih, … Sayı ile tasdikli, 2 Nolu Yönetim Kurulu Kararının ve uygulanmasının öncelikle şirketlerin daha fazla zarara uğramaması için tedbiren durdurulmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARI: İstinaf incelemesine konu ihtiyati tedbir talebi hakkında ilk derece Mahkemesi tarafından “Davalı şirkete ait batıl olduğu iddia edilen yönetim kurulu kararında …’nin tek başına şirketi temsil yetkisi olmayıp ya …A.Ş veya davacı …’den birisiyle müşterek yetkili olduğunun belirtildiği, yukarıda da açıklandığı üzere …A.Ş’nin yöneticilerinin içinde … A.Ş’nin de bulunduğu, … A.Ş’nin temsilinin de … – … ile birlikte müşterek, … yetkilisi ile … müşterek, … ile birlikte … A.Ş adına yetkili olan kişi ve … ile müşterek şekilde düzenlendiği, bu şirkette …’nin tek başına imza yetkisinin bulunmadığı, … A.Ş adına İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesince kayyım atandığı dolayısıyla …’nin tek başına alacağı kararlarla davalı şirketi tek başına temsil edemeyeceği anlaşılmakla, dava sonucunda elde edilecek hükmün ihtiyati tedbir yoluyla elde edilemeyeceği, HMK 389. Maddesi anlamında; …’nin tek başına imza yetkisinin de bulunmaması nedeniyle, ayrıca henüz yaklaşık ispat koşulunun da oluşmadığı , davacı tarafından sunulan evrakların davalı şirketle ilgisinin olmadığı kaldı ki davanın yöneticinin azli olmayıp, yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespiti de olduğu dikkate alınarak ihtiyati tedbir talebinin reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbir talep eden-davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; … Grubu’na bağlı 11 şirketin tamamı aile şirketleri olup, diğer 9 şirketin neredeyse tamamının … A.Ş. Ve … A.Ş.’ye ait olduğunu, davacının … A.Ş. Ve …A.Ş.’nin yaklaşık %50 hissedarı olduğunu, grupta yer alan 11 firmanın neredeyse tamamının davacı ve …ye ait olduğunu, … ile ilgili verilen tüm kararlar davalı firma ile ilgili olduğunu, geçersizliği ve yokluğu dava konusu edilen davalı şirketin mezkur yönetim kurulu kararı ile şirketin imza yetkisi ve temsilinin, tüm şirketleri zarara uğrattığı, usulsüz genel kurullar yaptığı, usulsüz yönetim kurulu toplantıları yaptığı, usulsüz taşınmaz devirleri yaptığı, şirketlerin içerisini boşalttığı, şirketlere zarar verdiği, taşınmaz satışlarında elden paralar aldığı, kredi usulsüzlükleri yaparak şirketleri zarara uğrattığı açık olan, açıkça ortaya çıkan, dava dilekçesi ekindeki kararlarla bu husus açıklığa çıkan, …’ye verildiğini, onun imzası olmadan şirketlerin temsil edilemediğini, davalı şirketin temsil edilmesini engelleyen dava konusu yönetim kurulu kararının iyi niyetten uzak, dürüstlük kuralına, TTK md. 390 ve md. 391’e aykırı olduğunu, müvekkilinin … ile müşterek imza yetkisine sahip olmaması veya münferit imza yetkisine sahip olmaması anonim şirketlerde eşit işlem ilkesine ve anonim şirketlerin temel yapısına aykırı olup bu sebeple de ihtiyati tedbirin kabulü gerektiğini, dosya kapsamına göre ihtiyati tedbirin tüm şartlarının oluştuğunu beyanla, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile dava süresi boyunca müvekkiline münferit imza yetkisi verilmesini, mümkün olmaması halinde davalı şirketin TTK md. 371/2 ‘de ana kural olduğu üzee herhangi iki yönetim kurulu üyesinin imzası ile temsil ve ilzam edilecek şekilde tedbir kararı verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Talep, yönetim kurulu kararının butlanı istemli davada yönetim kurulu kararının icrasının durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi, istemidir. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, ihtiyati tedbir şartlarının oluşup oluşmadığı noktasındadır. Davalı şirketin uyuşmazlığa konu, …, …, … A.Ş (Temsilcisi …)’nin katılımı ile alına yönetim kurulu kararı ile, … A.Ş’nin davalı şirketin yönetim kurulu başkanlığına, …’nin yönetim kurulu başkan vekilliğine seçilmesine, … ile birlikte … A.Ş veya …nin herhangi birisinin müşterek imzasıyla temsil yetkisinin kullanılması kararlaştırılmıştır. Yönetim kurulunun bu kararına davacı şerh düşmüştür. İhtiyati tedbir isteyen davacı taraf yönetim kurulu kararının batıl olduğunu ileri sürmektedir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 391. Maddesine göre, yönetim kurulunun kararının batıl olduğunun tespiti mahkemeden istenebilir. 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 389/1. Maddesi ise, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir, şeklindedir. HMK’nın 390/2 maddesine göre de, tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesine ait 2020/358 Esas sayılı dosyanda davacı … tarafından … A.Ş, … A.Ş, … A.Ş ve … A.Ş hakkında fesih davası açılmış ve bu davada verilen ihtiyati tedbir kararı ile davalı şirkete ortak olan … A.Ş’nin yönetim kurulu üyelerinden … A.Ş. ve diğer davalı şirket temsilcilerinin imza yetkileri kaldırılarak kayyım atanmıştır. Ancak bahsi geçen bu dava da dosyamızın davalısı … A. Ş. taraf değildir. Hal böyle olunca talep edilen ihtiyati tedbir talebi yönünden yaklaşık ispat şartının gerçekleştiğinden söz edilemez. Bu sebeple mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Bunun yanı sıra her ne kadar davacı tarafça istinaf aşamasında dava süresi boyunca davacıya münferit imza yetkisi verilmesi, mümkün olmaması halinde davalı şirketin TTK md. 371/2 ‘de ana kural olduğu üzee herhangi iki yönetim kurulu üyesinin imzası ile temsil ve ilzam edilecek şekilde tedbir kararı verilmesi talep edilmiş ise de, bu talep ilk derece mahkemesindeki yargılamada ileri sürülmemiştir. Bu durumda gerek HMK’nın 357. maddesindeki, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların istinaf aşamasında dinlenemeyeceğine ilişkin düzenleme, gerekse derdest bir dava da doğrudan istinaf aşamasında tedbir talep edilmesinin mümkün olmaması karşısında ilk defa istinaf aşamasında dile getirilen talebin dinlenmesi mümkün değildir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf karar harcı ihtiyati tedbir talep eden davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 09/09/2021