Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/1366 E. 2021/1071 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1366
KARAR NO: 2021/1071
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/06/2021
NUMARASI: 2020/895 Esas – 2021/524 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/09/2021
Taraflar arasındaki İtirazın İptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili şirketin dava dışı … Ltd. Şti. İle yürüttüğü ticari işler kapsamında doğabilecek olası rizikoları, Nakliyat Emtia Sigorta Poliçesi ile teminat altına alındığını, Sigortalıya ait nar emtiasının Türkiye’den Rusya’ya taşınması işi, davalı … Ltd. Şti. tarafından üstlenildiğini ve gerçekleştirildiğini, sigortalısına ait nar emtiasının Rusya’daki alıcısına teslim edilmek üzere davalı sorumluluğunda …-…plakalı çekici-yarı römorka yüklenerek Rusya’ya taşındığını, emtianın alıcıya teslimi sırasında nar emtiasında çürüme, yumuşama vb. hasar olduğunun görülmesi üzerine ekspertiz incelemesi yapıldığını, … plakalı dorse içerisinde taşınan emtianın bozulma ve çürümeye uğradığı, yolculuk boyunca +6°C ile +8°C arasında olması gereken dorse iç sıcaklığının, taşımanın yapıldığı süre boyunca ortalama sıcaklığının +10,3°C olması sebebiyle, emtianın %75’inin çürüyerek bozulduğu ve %11,2’sinin de renk değiştirmesi sebebiyle hasarlandığının tespit edildiğini, söz konusu hasarın, müvekkili şirket sigortalısı tarafından gönderilen ihtarname ile davalıya bildirildiğini, sigortalının 25.550,00-ABD Doları tutarındaki zararının müvekkili şirket tarafından karşılandığını, müvekkilinin TTK’nın 1472. Maddesi uyarınca sigortalının haklarına kanunen halef olduğunu, davalının cmr konvansiyonu hükümleri gereğince taşıyan sıfatı ile sorumlu olduğunu, alacağın tahsili amacı ile İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyasından takip yapıldığını, davalı borçlunun takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, yapılan arabulculuk görüşmelerinin de sonuçsuz kaldığını beyanla, davanın kabulü ile itirazı iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın rücuen tazminat talebine ilişkin olup TTK m. 855/3 ve cmr madde 32 gereği iş bu dava süresi içinde açılmadığını, davanın zamanaşımı nedeni ile reddini talep ettiklerini, somut olayda malın 27/02/2019 tarihinde alıcıya teslim edildiğini, davacı yan tarafından … Ltd. 21/05/2019 tarihinde ödeme yapıldığını, bununla birlikte rücu alacaklısı olduğunu iddia eden davacı yan tarafından müvekkiline herhangi bir bildirimde bulunulmadığını, icra takibi 27/11/2019 tarihinde başlatıldığını, davacı yanın borcu ifa ettiği tarih ile icra takibinin başlatıldığı tarih arasında 6 ay, huzurda ikame olunan davanın açılması arasında ise 1,5 yıl bulunduğunu, süresinde açılmayan davanın reddini talep ettiklerini, emtianın taşındığı aracın dorse iç sıcaklılığının +6 -+8 derece arasında olması gerekirken +10,3 derece olması sebebiyle emtiada çürüme-bozulma meydana geldiği iddialarının gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin katılımı ve bilgisi olmaksızın tek taraflı düzenlenen survey raporunun delil değeri bulunmadığı gibi ürünlerin taşındığı dorsenin taşıma süresince sıcaklık derecelerini gösterir raporlar aksi yöndeki davacı iddialarını açıkça çürüttüğünü, davacı yan tarafından sigortalıya yapılan ödemenin lütuf ödemesi olduğunu, müvekkilden talep edilemeyeceğini beyanla, davacının tüm haksız ve mesnetsiz taleplerinin reddini, takibin %20 sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini ve yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:İlk derece mahkemesi Davacı sigorta şirketinin 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigortalısının halefi olarak açtığı davada; görevli ve yetkili mahkemenin, icra dairesinin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukukî mahiyeti nazara alınacağı ,dava dışı sigortalının ticaret sicil kaydına göre adresinin Antakya/Hatay, davalının adresinin ise Trabzon olduğu , davacı sigorta şirketi kendi ikametgah icra dairelerinde takip başlatmış ise de yetkili icra dairelerinin İstanbul Anadolu icra daireleri olmadığı, Hatay veya Trabzon İcra dairelerinin yetkili olduğu, dolayısıyla İİK 50. Maddesine göre yetkili icra dairelerinden biri takip başlatılmadığı, davalı borçlunun da icra dairesinin yetkisine süresi içinde itiraz ettiği gerekçesiyle icra dairesinin yetkisizliği nedeniyle özel dava şartı yokluğundan HMK’nun 115/2. fıkrası gereğince davanın usulden reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davalının icra takibine yaptığı yetki itirazında yetkili yer seçimi yapmadığını, bu nedenle yetki itirazı HMK m. 19 uyarınca geçersiz olduğunu, dava konusu borç TBK m. 89 uyarınca para borcu olup alacaklı müvekkili şirket merkezinin bulunduğu yer olan yetkili icra dairesinde takip başlatıldığını, bu hususta çok sayıda Yargıtay kararı ve emsal mahkeme kararının olduğunu, müvekkilinin, TBK m.183 uyarınca alacağı temlik aldığından da TBK m.89 uyarınca icra müdürlüğünün yetkili olduğunu, somut olayda haksız fiil söz konusu olup, haksız fiil söz konusu olduğunda yine BK Md. 89 uyarınca sigortalısının tüm haklarına halef olan müvekkilinin yerleşim yeri mahkemesi/ icra dairesi yetkili olacağını, müvekkilinin aynı zamanda sigortalısının zararını karşılamakla zarar gören konumunda olduğunu, mahkemenin gerekçesine göre, sigorta şirketlerinin kanunun tanıdığı haklardan mahrum kaldığı sonucunun ortaya çıktığını, belirterek müvekkilinin kendi şirket merkezinin bulunduğu yerde icra takibi başlatabilmesine ve dava açabilmesine herhangi bir engel bulunmadığını, bu sebeple haksız ve hukuka aykırı Mahkeme kararının yukarıdaki sebeplerle ortadan kaldırılarak icra dairesinin yetkili olduğuna karar verilmesi, İstinaf incelemesi sonuna kadar kararın icrasının geri bırakılmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, nakliyat emtia sigorta poliçesine uyarınca dava dışı sigortalıya ödenen, CMR Konvansiyonu’na tabi taşıma sözleşmesinden kaynaklanan hasar bedelinin, taşıyıcıdan TTK.nun 1472 nci maddesine rücuen tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkeme takibin yetkili içcra dairesinde yapılması özel dava şartı yokluğu nedeniyle davanıın usulden reddine karar vermiş,bu karara karşı davacı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. İİK. 67. maddesi uyarınca;İtirazın iptali davasında takibin yetkili İcra Dairesinde yapılması dava şartı olup icra dairesinin yetkisini itiraz edilmesi halinde mahkemece öncelikli olarak İİK’nın 50/1 maddesi yollamasıyla, HMK’nın yetkiye ilişkin hükümlerine göre icra dairesinin yetkisini değerlendilerek karar verilmesi gerekmektedir. İcra dairesinin yetkisine yapılan itirazda; itiraz eden borçlunun yetkili icra dairesini bildirmesi gereklidir. Davalı borçlu itirazında; yetkili icra dairesinin bildirilmediği takdirde ortada usulüne uygun yetki itirazı bulunmadığından taraflar yönünden takip yapılan icra dairesinin yetkisi kesinleşecektir. Davaya konu Türkiye- Antalya’dan Rusya’ya yapılması kararlaştırılan taşıma ,CMR 1 Maddesi uyarınca cmr konvansiyonu hükümlerine tabi olduğu anlaşılmıştır. Uyuşmazlığın çözümünde Taşıyıcının sorumluğu yönünden CMR KONVANSİYON hükümleri, Sigorta hukukundan kaynaklanan halefiyet ve rücu konularında TTK hükümleri esas alınması gereklidir. CMR31. maddesinde “Bu Sözleşmeye göre yapılan taşımalardan ortaya çıkan davalarda davacı taraflar arasında anlaşma ile belirlenmiş, Akit Taraf mahkemelerinde dava açılabilir. Ayrıca şu ülke mahkemelerinde de dava açılabilir.a) Davalının mutaden ikamet ettiği veya taşıma mukavelesinin akdedildiği esas iş yerinin,veya şubesinin veyahut da acentasının bulunduğu yerlerde,b) Taşımacının yükü aldığı veya teslim yeri olarak gösterilen yerlerde, ve başka mahkemelerde dava açılamaz. TTK.nun 1472 nci maddesine göre rücuan alacak istemine ilişkindir. Anılan maddede düzenlenen halefiyet yasal, sınırlı ve cüzi halefiyet niteliğindedir. Halefiyete dayalı rücu davası esas itibariyle sigortalının kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının onun halefi olarak sigortacı tarafından açılması olduğundan, sigortalı ile ona zarar veren arasındaki yasal hükümlere göre görülüp sonuçlandırılır. Yargıtay’ın 17.01.1972 gün 1970/2 Esas 1972/1 sayılı İçtihadı Birleştirme kararına göre sigorta tazminatını ödeyen sigortacının zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı davada yetkili mahkeme sigorta ettirenin aynı şahıs aleyhinde açabileceği davada yetkili olan mahkemedir. Somut olayda CMR konvansiyonu kapsamında Antalya’dan Rusya’ya taşıması kararlaştırılan Nar emtiasının çürümesi nedeniyle oluşan ve sigortalıya ödenen hasar bedelinin rücuan taşıyıcıdan talep edilmekte olup,davalı şirket vekili süresi içerisinde Tarbzon icra dairesinin yetkili olduğunu belirtererk icra dairesinin yetkisine itiraz etmiştir., Ticaret sicil kayıtlarından dava dışı sigortalı şirketin merkezinin Hatay,davalı şirketin merkezinin ise Trabzon olduğu görülmüştür.Buna göre takibin CMR ye tabii taşımalarda yetkili mahkemeler düzenlendiği 31 maddesinde belirtilen yetkili icra dairelerinden birinde yapılmadığı anlaşılmıştır. Davacı şigorta şirketi TTK 1472 maddesi uyarınca sigortalı ile davalı arasındaki taşıma sözleşmesinin hükümleri ile bağlı olup, alacağı temlik almış olması da bu bağlılığı ortadan kaldırmayacağından temlik alan sıfatıyla da bağlıdır. Taşıma sözleşmesi uyarınca sözleşmenin ihlal edilmesi nedeniyle meydana gelen zararlar ve taşımaya konu eşyanın hasar ve ziya halinde taşıyıcının sorumluluğu sözleşmeye aykırılık hükümleri kapsamında özel olarak düzenlenmiş olup,olayın meydana geliş şeklinin de haksız fiil niteliğinde olmadığı gözetildiğinde somut olayda yetkili mahkemenin belirlenmesinde haksız fiilde yetkinin düzenlendiği HMK 16. Maddesinin uygulanma ihtimali bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece takibin yetkili icra dairesinde yapılmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğu nedeinyle usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2- Davacı tarafından yatırılan istinaf kara harcı başlangıçta peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a. maddesi uyarınca KESİN olarak oy birliğiyle karar verildi. 23/09/2021