Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/136 E. 2021/706 K. 07.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/136
KARAR NO: 2021/706
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/12/2020
NUMARASI: 2020/628 Esas – 2020/658 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/06/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün Davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’nun … A.Ş’nin ortağı ve eski yöneticisi olduğunu, müvekkili hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2019/29862 numarası dosyası ile soruşturma başlatıldığını, akabinde müvekkilinin ortağı ve yönetici olduğu bahse konu şirketlere İzmir 4. Sulh Ceza Hakimliği’nin 2016/3664 D.İş sayılı 29/09/2016 tarihli karar ile kayyım atanmasına karar verildiğini, bu tarihten itibaren şirket yönetiminin müvekkili … namına Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından görevlendirilen heyet tarafından gerçekleştirildiğini, … A.Ş’nin ihale ile 48 adet taşınmazın satışa çıkarıldığının ilan edildiği, satışın durdurulması gerektiğini, bahse konu eylem sebebi ile kayyımların Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu yönetimi ve ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu beyanla 48 adet taşınmaz satışının tedbiren durdurulmasına, şirketin menfaatleri doğrultusunda genel kurul toplanmasını, … A.Ş’nin satış kararının usule ve kanuna aykırılığı nedeniyle iptaline, yargılama, harç ve giderlerin karşı taraflar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılara dava dilekçesi tebliğ edilmemiş ve dolayısıyla cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu ilk derece Mahkemesince dava hakkında, “davalı şirket yönünden davalı şirketin genel kurulun toplanması istemine ilişkin davada dava konusu … A.Ş’nin faaliyet merkezinin ve iş yeri adresinin Torbalı/İZMİR olduğu açık olup, HMK 14/2 maddeleri gereğince belirtilen yetkili mahkeme düzenlemesi kesin yetki hali olup, kamu düzenine ilişkin olmakla davaya bakmakla yetkili mahkemenin şirketin merkezi bulunduğu yer mahkemesi olan İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu anlaşılmakla, mahkememizin yetkisizliğine ve dosyanın görevli ve yetkili mahkeme olan İzmir Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesine, davalı şirketin yönetiminin devredildiği Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu aleyhine açılan davalı şirkete ait 48 adet taşınmazın satışı kararının iptali ve tedbiren durdurulması talebi yönünden ise davalı Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nin kamu kurumu olması, davalı şirkete ait taşınmazların satışına ilişkin kararın idari işlem niteliğinde olması nedeniyle bu talep yönünden inceleme yapma yetki ve görevi İdare Mahkemeleri’ne ait olduğundan HMK 114/1-b maddesi gereği yargı yolunun caiz olması dava şartı yokluğundan dolayı davalı Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu yönünden açılan davanın HMK 115/2 maddesi gereği usulden reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; uyuşmazlığın adli yargının görev alanında bulunduğunu, yetkinin HMK’nın 7. Maddesi kapsamında belirlenmesi gerektiğini, uyuşmazlığın ayni haklardan kaynaklanmadığını, davalı TMSF’nin adresinin İstanbul olduğunu, bu nedenle İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, şirkete kayyım olarak atanan Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nin şirketin taşınmazların satışına dair kararının iptali ve şirket genel kurulunun toplantıya çağrılması davasıdır.
İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, uyuşmazlığın tabi olduğu yargı yolu ve yetkili mahkeme noktasındadır. Dava konusu taşınmazların ait olduğu davalı … A.Ş’ye İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016/29862 soruşturma sayılı dosyasında İzmir 4. Sulh Ceza Hakimliğinin 29/09/2016 tarih ve 2016/3664 D.iş sayılı kararı ile 674 sayılı KHK’nın 19. Maddesi gereğince Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu kayyım olarak atanmış ve Fon Kurulunun kararı ile şirket yönetim kuruluna atamalar yapılmıştır. Şirket yönetim kurulunun 23.11.2020 Tarih ve 2020/14 sayılı kararı ile şirkete ait 48 adet taşınmazın satılarak paraya çevrilmesine karar verilmiştir. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Fon Kurulunun 03/12/2020 tarih ve 2020/404 sayılı kararı ile şirkete ait 48 adet taşınmazın satışı konusunda şirket yönetim kuruluna izin verilmesine karar verilmiştir. 6758 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 19/3. maddesinde, kendisine kayyım atanan şirketlerin, soruşturma ve kovuşturma sonuna kadar, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun gözetiminde, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun ilişkili olduğu Bakanın atadığı yöneticiler tarafından ticari teamüllere uygun olarak ve basiretli tüccar gibi yönetileceği, bu şirketlerin mali durumu, ortaklık yapısı, piyasa koşulları veya diğer sorunları nedeniyle mevcut halin sürdürülebilir olmadığının tespit edilmesi durumunda, şirketin yahut varlıklarının veya 5271 sayılı Kanunun 128 inci maddesinin onuncu fıkrasında belirtilen malvarlığı değerlerinin satılmasına veya feshi ile tasfiyesine Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun ilişkili olduğu Bakan tarafından karar verilebileceği düzenlenmiştir.Anılan Kanunun 19/9. Maddesinde, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun kayyımlık görevini yürüttüğü şirketlerin genel kurullarının yetkilerinin, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabi olunmaksızın Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun ilişkili olduğu Bakan tarafından kullanılabileceği, 10. Fıkrada ise, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun ilişkili olduğu Bakanın, bu madde kapsamındaki yetkilerini kısmen veya tamamen Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Başkanına veya Fon Kuruluna devredebileceği kabul edilmiştir. Kanun’un 20/1. Maddesinde de, 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ile temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından devralınan şirketler ve bunların varlıkları ile ilgili olarak Fona verilen yetkilerin, bu Kanun ile Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna verilen kayyımlık görevi ile satış veya tasfiye işlemlerinde, bu şirketlerin yahut bunların sahiplerinin Fona borçlu olup olmadığına ve varlıkları üzerinde Fon haczi bulunup bulunmadığına bakılmaksızın kıyasen uygulanacağı düzenlenmiştir. Başbakanlık tarafından onaylanan 10/11/2016 Tarihli ve 6758 Sayılı Kanun’un 19. maddesi kapsamında hazırlanan Yetki Devri Yönergesi’nin “Devredilen Yetkiler” başlıklı 5’inci maddesinin c ve ç bentleri ile “şirketin yahut varlıklarının veya malvarlığı değerlerinin satılmasına veya feshi ile tasfiyesine karar verme yetkisi” ve “gerektiğinde 6102 sayılı TTK hükümlerine tabi olmaksızın genel kurul yetkilerini kullanabilme yetkisi” Fon Kuruluna devredilmiştir. Dava konusu edilen davalı şirkete ait 48 adet taşınmazın satışına ilişkin olarak şirket yönetim kuruluna izin verilmesine dair karar anılan düzenlemeler uyarınca Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Fon Kurulununca verilmiştir. 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 111. Maddesi uyarınca kurulun Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu kamu tüzel kişiliğini haiz, idarî ve malî özerkliğe sahip bir kuruluştur. 2557 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesine göre, idari işlemin iptali ile idari eylem ve işlemlerden dolayı açılan tam yargı davaları idari davalardır. İdari davalar ise ilgisine göre Danıştay, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi’nde görülür. İdari işlem, yetkili idarenin, kamu hukuku alanında kamu gücü ile hareket ederek, idari faaliyetle ilgili doğrudan hukuki sonuca yönelik, tek yanlı irade açıklamasıyla aldığı ve re’sen icra olunabilen kararlardır. TMSF Fon Kurulu’nun taşınmazların satışına izin kararı, kamusal bir görevin ifası amacıyla, kamu gücü kullanılarak, tek taraflı olarak alınmış idari bir karar olup, uyuşmazlığın çözümünde Türk Ticaret Kanunu’nu değil, 6758 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından devralınan şirketler ve bunların varlıkları ile ilgili olarak Fona verilen yetkiler Fona verilen kayyımlık görevi ile satış veya tasfiye işlemlerinde kıyasen uygulanacak olduğundan TMSF’ye karşı açılan eldeki dava adli yargının görev alanında değildir. Taşınmazların satışına TMSF tarafından atanan üyelerce alınan yönetim kurulu kararı ve Fon Kurulu’nun taşınmazların satışına ilişkin yönetim kuruluna izin verilmesine ilişkin kararı Türk Ticaret Kanunu hükümleri kapsamında gerçekleşmediğinden ve açıklanan nedenlerle davanın idari karakteristikte olması karşısında dava idari yargının görev alanına girmektedir. TTK’nın 410/2. Maddesine göre, yönetim kurulunun, devamlı olarak toplanamaması, toplantı nisabının oluşmasına imkân bulunmaması veya mevcut olmaması durumlarında, mahkemenin izniyle, tek bir pay sahibi genel kurulu toplantıya çağırabilir. HMK’nın 14/2. Maddesi gereğince, Özel hukuk tüzel kişilerinin, ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir. Buna göre, şirket ortağı tarafından şirkete karşı açılacak davalarda şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olacağı açıktır. Mahkemece dosya arasına alınan Mersis raporuna göre ise davalı şirketin şirket merkezinin Torbalı/İzmir olduğu anlaşılmaktadır. Bu halde davalı şirket aleyhine genel kurula çağrı izni verilmesi istemi ile açılan davada İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi kesin yetkilidir. HMK’nın 114/1. maddesinde, yargı yolunun caiz olması ve yetkinin kesin olduğu hâllerde, mahkemenin yetkili bulunması dava şartları arasında sayılmıştır. HMK’nın 115/2. Maddesinde, mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. HMK’nın 19/3. Maddesine göre ise, yetkisizlik kararında yetkili mahkemenin gösterilmesi gerekir. Davalı TMSF yönünden yargı yolunun caiz olmaması, davalı şirket yönünden ise İzmir Asliye Ticaret Mahkemelerinin kesin yetkili olması nedeniyle Mahkemece her iki davalı yönünden davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf karar harcı davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)c. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 07/06/2021