Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/131 E. 2021/1362 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/131
KARAR NO: 2021/1362
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/12/2020
NUMARASI: 2020/419 Esas – 2020/779 Karar
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/11/2021
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin davalılardan … AŞ’nin paydaşlarından olduğunu, aynı zamanda dava dışı … AŞ’nin tek sahibi olup, bu şirketin yaşadığı ekonomik sorunları ve karşılıksız kalan büyük yatırımları sebebiyle ciddi finansal sıkıntıya girdiğini, bu nedenle davalı şirketteki paylarını satmak istediğini diğer ortaklara ve şirket yöneticilerine ilettiğini, ortakların hisselerin alımı hususunda, diğer davalı …’ı yetkilendirdiğini, yapılan görüşmelerde paylara olması gerekenden çok aşağıda teklifler verildiğini ve hatta para yerine taşınmazla takas önerildiğini, bu görüşmelerden sonuç alınamayacağını anlayan müvekkilinin, paylarını şirket paydaşları dışında alabilecek birisini aramaya başladığını, bu bağlamda, paylarını dava dışı … AŞ’ye satılması hususunda bu şirket yetkilileriyle mutabakata vardığını, buna göre, … şirketinin rayiç değerinin 432 Milyon USD olarak belirlendiğini, 276.000 paydan oluşan …’ın bir adet payına yaklaşık 1.565,22 USD değer biçildiğini, davalı şirkete aile dışından bir ortağın girmesi istenmediğinden paydaşların, devreye aile büyüklerini sokarak müvekkilinin bahsedilen satıştan vazgeçirmeye ve paylarını … şirketinin değerini 300 Milyon USD kabul ederek aile içerisindeki alıcılara devretmesi hususunda ikna etmeye çalıştığını, aile büyüklerinin teklifinin kabul edilerek … AŞ’nin bir payının 1.086,96 USD ettiğini, ancak buna rağmen davalı şirket adına hareket eden diğer davalı …’ın müvekkilini zor durumda kalmasından yararlanarak üstelik önceden kabul edildiği bildirilen bedel yerine aynı anda yapılan diğer işlemlerden sonra geri adım atarak daha az bir bedel ödemek suretiyle müvekkilini zarara soktuğunu, devre konu 4100 pay x 1.086,96pay= 4.456.536,00USD olduğunu, müvekkilinin baskı ve müzayaka altında olmasından istifadeyle ödenen bedelin ise 3.5 Milyon USD olduğunu, ilk emsal işleme göre, 2.917.402 USD, ikinci emsal işleme göre 956.536,00 USD aşırı menfaat temin edildiğini, bu yarar doğrudan müvekkilinin zararı olduğunu, bu durumda, sözleşmeyle bağlı edimler arasındaki orantısızlığın giderilmesini davalı şirketten talep edilebileceğini, diğer davalı …’ın ise, TBK .49 gereğince, müvekkilinin zararından sorumlu olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 200.000USD’nin 07/02/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, ödeme günündeki TCMB efektif döviz satış kuru dikkate alınarak tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili, taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verilebilmesi için, bu kişilerin davada gerçekten davacı ve davalı sıfatlarına sahip olması gerektiğini, dava konusu hisseler ile müvekkilinin hiçbir ilgisinin olmadığını, davacı tarafın davalı … AŞ’deki hissesini yine sözü edilen şirkete bedeli karşılığı sattığını, davacının rızası ve serbest iradesiyle bu satışı 07/02/2020 tarihinde davalı şirkete yaptığını, satış işleminde hukuka ve kanuna aykırılık olmadığını, müvekkilinin söz konusu satış işleminde davalı şirketi temsil ettiğini ve sadece şirket yetkililerinin talimatları doğrultusunda yasalara uygun görevini yerine getirdiğini, söz konusu satıştan müvekkilinin hiçbir maddi menfaati de olmadığını, davacının hisselerini devretmesinin veya devretmemesinin davalıya hiçbir maddi ve manevi yararı olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince, davalı … yönünden açılan davanın tefriki ile işbu dava esas sırasına kaydedidiği, davanın, davacıya ait olduğu ileri sürülen bir kısım davacı şirket hisselerini yine davalı şirkete satışında davacının müzayaka halinde olduğu, bu nedenle satış sözleşmesinin geçersiz olduğu iddiasıyla TBK 38. Maddesi uyarınca sözleşme bedeli ile gerçek değeri arasında uğranılan zararın tazminine yönelik tazminat davası olduğu, dava konusu edilen pay devir sözleşmesinin davacı (devreden ) …, (devralan) … AŞ olarak 07/02/2020 tarihinde imzalandığı, davalı …’ın sözleşmede taraf olmaması sebebiyle bu davalının davada husumet ehliyeti bulunmadığı anlaşıldığından, davalı … aleyhine açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; söz konusu satış işlemlerinde davalı …’ın davalı şirketi temsil ettiğini, davalının satış sürecindeki ahlaka aykırı davranışlarıyla müvekkilini zarara uğrattığını, başka bir ifadeyle müzakarelerdeki eylemlerinden dolayı sorumlu olduğunu, TBK m. 49 gereğince, sorumlu bulunan davalıya husumet yöneltilebileceğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Davacı, içinde bulunduğu finansal sıkıntılardan dolayı davalı … AŞ’deki hisselerini şirket ortaklarına satma teklifinde bulunduğunu, hisse alım görüşmelerinde ortaklar adına davalı …’ın yetkilendirildiğini, hisselere karşılık olması gerekenden daha düşük bedel teklif edilmesi üzerine görüşmelerin olumsuz sonuçlandığını, hisselerini şirket ortakları dışından … AŞ’ye satışı konusunda anlaşmaya varıldığını, fakat aile şirketi olan davalı şirkete aile dışından ortağın alınmak istenmediğinden bu satıştan davacının vazgeçirilerek yeniden şirket ortakları ile satış konusunda görüşmelerin başladığını ve görüşmelerde anlaşmaya varıldığını, hisselerin kısmen satışının yapıldığını, ancak kalan hisselere davacının içinde bulunduğu zor durumda faydalanarak başlangıçta belirlenen bedelden daha az bedel teklifte bulunulduğunu, davacının davalı şirkete satmak zorunda kaldığı hisselerden dolayı davalının aşırı yararlanmadan; davalı …’ın ise satış sürecindeki eylem ve yönlendirmeleri nedeniyle haksız fiil hükümlerinden dolayı sorumlu olduğunu iddia etmiş, davalı …, satış sözleşmesinin tarafı olmadığını, davalı şirketi satış görüşmelerinde temsil ettiğini belirterek davanın reddini istemiştir. İlk derece mahkemesince, davalı … hakkındaki davayı esas davadan tefrik edilerek bu davalı hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir. HMK 355. Maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni nedenleri ile sınırlı olarak kararın istinaf incelemesi yapılmıştır. Somut olayda, davacının davalı şirketteki hisselerini muzayaka altındayken devrettiği, hisselerin satışından dolayı davalı şirketin aşırı yararlandığı iddia edilerek aşırı yararlanmadan dolayı davalı şirketin davacı zararından sorumlu olduğu iddia edilmişken, satış görüşmelerinde, davalı şirket adına bulunan davalı …’ın TBK m.49 gereğince, haksız fiil hükümlerine göre, sorumluluğunun bulunduğu belirtilmiş ise de, dava dilekçesinde, davalının hangi eyleminin haksız fiil oluşturduğu gösterilmediği gibi davalının sırf satış sürecinde davalı şirket adına yer almış olmasının bu davalıya haksız fiil hükümlerine göre husumet tevcihine yeterli olmadığından ilk derece mahkemesinin kararı ve gerekçesi yerindedir. Açıklanan bu nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca, esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından istinaf karar harcı başlangıçta peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 11/11/2021