Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/1306 E. 2021/1657 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1306
KARAR NO: 2021/1657
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/04/2021
NUMARASI: 2021/92 Esas – 2021/354 Karar
DAVA: Şirketin İhyası
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/12/2022
Taraflar arasındaki Şirketin İhyası davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükme karşı süresi içinde davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili ile ihyası istenilen Tasfiye Halinde … A.Ş. arasında İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/413 Esas sayılı dosyası ile Limburg Mahkemesi’nin verdiği alacak davasına ilişkin kararın tenfizi davası bulunduğunu, söz konusu davanın yargılaması sırasında … tarafından ihyası istenilen şirketin tasfiyesi sona erdiğinden ticaret sicilinden terkin edildiğini, mahkemece davalı şirketin ihyası yönünden dava açmak ve mahkemeye bildirmek üzere taraflarına süre verildiğini ileri sürerek, devam eden davanın görülebilmesi ve taraf teşkilinin sağlanması için Tasfiye Halinde … A.Ş. ‘nin ticaret sicile yeniden tescili ile ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili tarafından mahkememize sunulan 01/03/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; müvekkili Ticaret Sicil Müdürlüğünün, TTK.m.32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği m.34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, ilgili yasal mevzuat kapsamında yapılan işlemde hukuka aykırılık bulunmadığını, Ticaret Sicil Müdürlüğünün mahkeme hükmü olmaksızın bir şirketi tekrar sicile tescil yükümlülüğü bulunmadığını, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğun şirketin tasfiye memurunda olduğunu, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını, bu nedenle yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını, bu nedenlerle haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı Tasfiye Memuru vekili tarafından mahkememize sunulan 08/04/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; tenfiz davasına konu yabancı mahkeme ilamı …’nın savunma haklarının kullanılmasına izin verilmeden yürütüldüğü ve karara bağlandığı için kamu düzenine aykırılık taşıdığını ve redde mahkum olduğunu, ihyası istenilen şirketin tasfiye sürecinde herhangi bir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını, …’nın tasfiyesinin usul ve yasaya uygun şekilde tamamlandığını, bu nedenle haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince , ihyası istenilen şirkete yönelik açılmış İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/413 esasında görülmekte olan Limburg Mahkemesi’nin 12.06.2019 tarih ve … dava numaralı alacak davasından verilen kararın tenfizi için açılan derdest dava nedeniyle davacının TTK 547 maddesine göre Tasfiye Halinde Tasfiye Halinde…A.Ş.’ nin ihyasını istemekle haklı olduğu gerekçesiyle şirketin İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/413 Esas sayılı dosyasının görülmesi ve mahkemece verilecek kararın infazı işlemleriyle sınırlı olarak iptali ile, TTK 547. maddesi gereğince aynı ünvanla ticaret siciline tescili sureti ile ihyasına ve ek tasfiye işlemlerini yürütmek üzere TTK 547/2 maddesi gereğince şirketin son tasfiye memuru olan …’nin tasfiye memuru olarak atanmasına karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı tasfiye memruru … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İhya davaları yazılı yargılama usulüne tabi olup, yargılamanın basit yargılama usulü ile yürütülerek neticelendirilmesinin bir bozma sebebi olduğunu, mahkemenin zımnen tasfiye memurunca ihyası talep edilen şirketin borçlu olduğu bilinmesine rağmen, tasfiyenin kapatıldığı tespiti hukuki ve fiili gerçeklikle bağdaşmadığını, ihyası talep edilen şirketin aleyhine bir dava ikame edilmesinin tek başına bir ihya sebebi olamayacağını, tenfiz davasına konu yabancı Mahkeme ilamının …’nın savunma haklarının kullanılmasına izin verilmeden yürütüldüğü ve karara bağlandığı için kamu düzenine aykırı nitelik taşıdığını, ..’nın tasfiye sürecinin tüm aşamalarının usulüne uygun olarak yerine getirilerek hukuka uygun olarak başladığını, devam ettiğini ve tamamlandığını, açıklanan hususlar ve tüm dosya kapsamı göz önüne alınarak, kararının yapılacak istinaf incelemesi sonucu kaldırılarak davanın reddine, Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava,, TTK’nın 547. Maddesi uyarınca tasfiye sonucu ticaret sicilinden terkin edilen şirketin derdest dava nedeniyle tüzel kişiliğinin ihyası istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı tasfiye memuru tarafından, istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. TTK’nın 547. maddesi gereğince ” (1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir”. Alacaklıların çağrılması ve korunması başlıklı 541/3 maddesinde ” şirketin, henüz muaccel olmayan veya hakkında uyuşmazlık bulunan borçlarını karşılayacak tutarda para notere depo edilir” hükümleri düzenlenmiştir. Şirketlerin tüzel kişiliği ticaret sicilinden terkin ile sona ermektedir. şirketin tasfiye işlemlerinin eksiksiz ve tam olarak yapılması halinde tüzel kişiliğin sona ermesinden söz edilecektir.Tüzel kişiliğin son bulması sonucunu doğuran fesih ve tasfiye işleminin hatalı veya eksik olması halinde gerçek anlamda tasfiyeden söz etmek mümkün olmayıp bu durumda bundan zarar görenler veya o işlemi gerçekleştirenler tasfiyenin kaldırılmasını ve şirketin ihyasını talep etme hakkına olacaktır. Ek tasfiye niteliği gereği yeni bir hukuki durum yaratmayıp,tasfiye aşamasında ihmal edilen veya eksik yapılan işlerin tamamlanmasına imkan sağlayarak tasfiyenin gerçek anlamda tamamlanmasına hizmet eden geçici bir tedbir niteliğindedir. Somut olayda ihyası talep edilen … Anonim Şirketi’nin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde kayıtlı iken tasfiyeye girdiği, tasfiye memuru davalının, 14/08/2020 tarihinde şirketin tasfiye kapanışı yapılarak ticaret sicilden kaydının terkin edildiği, davacı tarafından ihyası istenen şirket hakkında açılan ,İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesi ‘inin 2020/213 E sayılı yabancı mahkeme (Limburg Mahkemesi’nin 12/06/2019 tarih ve C.03/264136/HA ZA 19-236 sayılı ) ilamının tenfizi için açılan davanın derdest olduğu ve anılan dava dosyasında davaya konu şirketin ihyası için davacıya süre verildiği görülmüştür. Şirket davalarında yargılama usulü başlıklı TTK 1521. Maddesi uyarınca açılacak davalarda basit yargılama usulünün uygulanacağı düzenlemesi karşısında ihya davalarının niteliği gereği HMK’nın 316’ncı maddesi uyarınca basit yargılama usulüne tabi bulunduğu Yargıtay HGK’nın 2017/11-2924 Esas 2018/1935 Karar sayılı ve 13.12.2018 tarihli ilamı ile kabul edilmiştir. Bu hukuki açıklamaya göre basit yargılama usulüne tabii eldeki davada mahkemece yargılama sırasında sözlü yargılama için süre verilmeden karar verilmesi adil yargılanma ve hukuki dinlenilme hakkının ihlalı ve savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olmadığından davalı tasfiye memuru vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davaya konu şirket hakkında yabancı mahkemede açılan dava derdest iken şirketin tasfiye edildiği, yabancı mahkemece karar verilmesi üzerine kararın tenfizi için açılan davanın derdest olduğu ;Tasfiye memurunun şirketin hakkında uyuşmazlık bulunan borçları ile ilgili TTK 541/3 maddesindeki yükümlülüğü ve derdest davanın davalı şirket aleyhine sonuçlanması halinde tasfiyenin usulüne uygun eksiksiz tamamlandığından bahsedilemeyeceğinden bu hale göre davacının anılan dava dosyası nedeniyle şirketin ihyasını istemekte haklı ve hukuki hukuki yararı bulunduğu ve terkin edilen şirket yönünden ek tasfiye koşulları oluştuğu anlaşılmıştır. Davalı tasfiye memurunun tenfiz davasına konu yabancı mahkeme ilamının savunma hakları ihlal edilerek verildiği ve tenfiz şartlarını taşımadığı yönünde ileri sürülen hususlar derdest davanın konusu olup, eldeki davada incelenmesi gereken hususlar olmadığından tasfiye memurunun tasfiyenin usulüne uygun yapıldığı ve şirketin ihyasını gerektiren koşulların oluşmadığı yönünde ileri sürülen istinaf sebebi yerinde görülmemiş ve mahkemece davanın kabulü ile derdest dava dosyasındaki işlemlere hasren şirketin ihyası ile ticaret sicil müdürlüğüne tesciline ,tasfiyenin gereği gibi yapılmaması nedeniyle açılan eldeki davada tasfiye sürecinden sorumlu olan tasfiye memurunun HMK 326 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olduğuna karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davalı tasfiye memuru … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı vekili tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.