Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/1305 E. 2021/1683 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1305
KARAR NO: 2021/1683
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İST. ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/03/2021
NUMARASI: 2021/43 Esas-2021/263 Karar
DAVA: Şirketin İhyası
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/12/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün tasfiye memuru vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, 26.09.2000 tarihinde işlenen cinayet ve yaralama nedeniyle; .. Şirketi, … ve … aleyhine Üsküdar 1. Asliye Hukuk Mahkemesin’de 02.11.2000 tarihli dilekçe ile maddi manevi tazminat davası açıldığını, Üsküdar 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/1067 E. 2007/227 K. sayılı ve 04.10.2007 tarihli kararı ile hüküm verildiğini, ancak mahkeme kararında; dosyada davalı olan … Limited Şirketi ve.. yönünden reddine karar verdiği, kararın taraflarınca temyiz olunduğu ve Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2010/9216 E. 2011/10886 K. sayılı ve 20.10.2011 tarihli kararı ile hükmün bozulduğunu, kararda şirketin de müteselsilen sorumlu olması gerektiğine karar verildiğini, açılan mezkur dava davam ettiği halde davalının tasfiye memurunca bu davanın akıbeti beklenilmeden ve bu davaya ilişkin herhangi bir bedel depo edilmeden, 06.04.2009 tarihli ortaklar kurulu kararına dayanılarak şirketin tasfiyesine karar verildiğinin taraflarınca daha sonra öğrenildiğini, Anadolu 10. Asliye Hukuk Mahkemesince bozma ilamına uyduğu halde şirket hakkında esasa yönelik karar verilmesine yer olmadığına karar verdiği, yaptıkları temyiz sonucu hükmün davacının İhya davası açması için uygun süre verildikten sonra hüküm kurulması gerektiğine karar verilerek bozulduğunu, 08.05.2019 tarihli bozma sonrası, dosyanın Anadolu 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/275 Esas sayılı sırasına kaydının yapıldığını, mahkemenin 25.06.2020 tarihli ara kararıyla ihya davası açılması için taraflarına süre verildiği, bu nedenle mezkur dosyada yargılamanın devam edilebilmesi ve şirket hakkında esasa yönelik karar verilebilmesi için bu ihya davasını açma zaruretlerinin hasıl olduğunu, sicilden terkin edilen … Ltd. Şti’nin İstanbul Anadolu 10. Asliye Hukuk Mahkemesi 2019/275 Esas sayılı dosyası ve buna bağlı işlemler nedeniyle ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı Tasfiye Halinde .. Ltd.Şti. tasfiye memuru … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davalı … Ltd. Şti.’nin karar defterinden de anlaşılacağı üzere usule ve yasaya uygun şekilde tasfiye edildiğini, tasfiye edilme nedeninin ise 2009 yılındaki ekonomik kriz sonucunda aynı faaliyet alanında hizmet veren şirketlerin çoğalması sonucu artan rekabet ortamı ve şirketin ekonomik durumunun kötüleşmesinden kaynaklandığını, şirketin tasfiye halinde dahi iyiniyetli hareket ederek alacaklılara çağrıda bulunduğu ve en son çağrı üzerinden 1 yıl geçtikten sonra tasfiye kararı alındığını, her ne kadar davacı vekili şirketin tasfiye memuru olan davalı müvekkilinin tazminat sorumluluğundan kurtulmak için usul ve yasaya aykırı şekilde tasfiye işlemi yapmak ile itham etse de tüm dosya kapsamı ve bu dilekçe ekinde sundukları şirket karar defterlerinde davacının iddiasını destekleyecek tek bir işlem dahi bulunmadığını, davacı şirketin ihya edilmesi halinde dahi tazminatın tahsil edilemeyeceğini, şirket bünyesinde herhangi bir mal varlığının bulunmadığını bildiğini; bu davanın öncelikle davacıların ihya davası açmakta hukuki yararının bulunmaması nedeni ile reddine karar verilmesininin gerektiği, davalı müvekkili …’in ise kanunen yükümlü olduğu işlemleri usule ve yasaya uygun şekilde yerine getirildiği, 01.06.2011 tarihinde tasfiye bilançosunun kabulü ile %90 oy birliği ile ibra edildiğini, davalı müvekkilinin işbu dilekçe ekinde sundukları şirket karar defteri incelendiğinde tasfiye işleminde hiçbir kusurunun olmadığını, yapılan tasfiye işleminin usule ve yasaya uygun olduğunun görüleceğini, davacıların davayı açmakta hukuki yararının bulunmaması nedeni ile davanın usul yönünden reddini, aksi takdirde olayda müvekkilinin kusurlu bir işleminin bulunmaması sebebiyle davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …’ne davetiye tebliğ edilmiş ancak davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:İlk derece mahkemesince derdest dava nedeniyle davacının TTK 547 maddesine göre Tasfiye Halinde … Limited Şti’nin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü nin ihyasını istemekle haklı olduğu gerekçesiyle şirketin n İstanbul 10 Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/275 esas nolu dosyasında sonuçlanması ve infazı bakımınıdan ihyasına, tasfiye memuru olarak davalı …’in tasfiye memuru olarak atanmasına karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İstinaf yoluna başvuran tasfiye memuru vekili istinaf başvuru dilekçesinde; şirketin usule ve yasaya uygun olarak tasfiye edildiğini, şirketin tasfiye edilmesinin nedeninin tazminat sorumluluğundan kaçmak değil 2009 yılındaki ekonomik kriz, artan rekabet ortamı ve ekonomik durumun düzeltilememesinden kaynaklandığını, şirketin usulüne uygun şekilde tasfiye edildiğinden ve ortaklıkta değerlendirilmemiş aktifler bulunmadığından, somut olayda TTK’nın 547/2. maddesine dayanılarak şirketin tesciline ve müvekkilinin yeniden tasfiye memuru olarak atanmasına karar verilemeyeceğini, davacılar tarafından tasfiye edilen …Limited Şirketi’nin ihya edilmesi talepli davanın hukuki menfaat yokluğu gerekçesi ile reddedilmesi gerektiğini, davacı şirketin ihya edilmesi halinde dahi tazminatın tahsil edilemeyeceğini, istinafa konu kararın TTK’nın 547/2 maddesine dayanak olduğunu, ilgili madde ek tasfiye hükümlerini düzenlediğini, ilgili hükmün somut olayda uygulanabilmesi için tasfiyenin usulüne uygun yapılmadığını veya ortaklığın aktif veya pasif bir malvarlığına sahip olması gerektiğini, ancak bu iki unsurun da olayda bulunmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi’nin kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE Dava, TTK’nın 547. maddesi uyarınca tasfiye sonucu ticaret sicilinden terkin edilen şirketin derdest dava nedeniyle tüzel kişiliğinin ihyası istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı tasfiye memuru tarafından, istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. TTK’nın 547. maddesi gereğince “(1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir”. Alacaklıların çağrılması ve korunması başlıklı 541/3 maddesinde” şirketin, henüz muaccel olmayan veya hakkında uyuşmazlık bulunan borçlarını karşılayacak tutarda para notere depo edilir” hükümleri düzenlenmiştir. Şirketlerin tüzel kişiliği ticaret sicilinden terkin ile sona ermektedir. şirketin tasfiye işlemlerinin eksiksiz ve tam olarak yapılması halinde tüzel kişiliğin sona ermesinden söz edilecektir.Tüzel kişiliğin son bulması sonucunu doğuran fesih ve tasfiye işleminin hatalı veya eksik olması halinde gerçek anlamda tasfiyeden söz etmek mümkün olmayıp bu durumda bundan zarar görenler veya o işlemi gerçekleştirenler tasfiyenin kaldırılmasını ve şirketin ihyasını talep etme hakkına olacaktır. Ek tasfiye niteliği gereği yeni bir hukuki durum yaratmayıp,tasfiye aşamasında ihmal edilen veya eksik yapılan işlerin tamamlanmasına imkan sağlayarak tasfiyenin gerçek anlamda tamamlanmasına hizmet eden geçici bir tedbir niteliğindedir. Somut olayda ihyası talep edilen …Limited Şti’nin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde kayıtlı iken tasfiyeye girdiği, tasfiye memuru davalının, 10/06/2011 tarihinde şirketin tasfiye kapanışı yapılarak ticaret sicilden kaydının terkin edildiği, davacı tarafından ihyası istenen şirket hakkında tazminat istemli açılan ,İstanbul Anadolu 10.Asliye Hukuk Mahkemesi ‘nin 2013/292E-2015/38 K sayılı ilamının Y.4.H.D’nin 2019/473 E-2000/13 K sayılı ilamı ile davaya konu şirketin ihyası için için süre verilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulması üzerine İstanbul Anadolu 10 Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/275 Esas sayısı ile devam eden dosyanın derdest olduğu görülmüştür. Derdest davanın davalı şirket aleyhine sonuçlanması halinde tasfiyenin usulüne uygun eksiksiz tamamlandığından bahsedilemeyeceğinden bu hale göre davacıların anılan dava dosyası nedeniyle şirketin ihyasını istemekte haklı ve hukuki hukuki yararı bulunduğu ve terkin edilen şirket yönünden ek tasfiye koşulları oluştuğu anlaşılmıştır. Bu durumda tasfiye memurunun tasfiyenin usulüne uygun yapıldığı ve şirketin ihyasını gerektiren koşulların oluşmadığı yönünde ileri sürülen istinaf sebebi yerinde görülmemiş ve mahkemece davanın kabulü ile derdest dava dosyasındaki işlemlere hasren şirketin ihyası ile ticaret sicil müdürlüğüne tesciline ,tasfiyenin gereği gibi yapılmaması nedeniyle açılan eldeki davada tasfiye sürecinden sorumlu olan tasfiye memurunun HMK 326 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olduğuna karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2- Alınması gerekli istinaf karar harcı başlangıçta peşin olarak alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,3-İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda,HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne TEMYİZ YASA YOLU açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 30/12/2021