Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/1267 E. 2021/997 K. 09.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1267
KARAR NO : 2021/997
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/07/2020
NUMARASI : 2020/142 Esas
TALEP : İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/09/2021
Taraflar arasında görülen alacak davasında, ilk derece mahkemesince verilen ihtiyati tedbire ara kararına karşı davalılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA : Davacı vekili, taraflar arasında 27.07.2009 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşme uyarınca davalı şirkete ait taşınmaz payının satışının müvekkiline vaat edildiğini, buna karşılık müvekkilinin davalı şirkette bulunan %25 iştirak hisselerini davalı şirketin yetkili temsilcisinin göstereceği kişilere devretmeyi vaat ettiğini, bu kapsamda, şirket hissesinin davalılar …’na devredildiğini, davalı şirketin gayrimenkul saatış vaaadi yükümlülüğünü yerine getirmemesi üzerine müvekkili tarafından davalıya ihtarname gönderildiğini ve aleyhine Pendik 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/611 E. sayılı dosyasında hükmen tescil davası açıldığını, ancak, mahkemece, sözleşmenin ifa imkansızlığı nedeniyle geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, bu nedenle tarafların birbirlerinden aldıklarını iade etmeleri gerektiğini, İstanbul 44.Asliye Ticaret Mahkemesinin 10.04.2013 tarih ve 2013/180 D.iş, sayılı dosyasından davalılara ait şirket hisseleri üzerine tedbir konulduğunu, hisse devrinden sonra gerçekleşen sermaye artırımlarına haliyle müvekkili şirketin katılma imkanının olmadığını, bu nedenle iade kapsamındaki %25 oranındaki hisseye karşılık gelen sermaye artırımına konu miktarın mahkeme veznesine depo edilebileceğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalılardan … ve … tarafından iktisap edilen ve davalı şirket nezdinde bulunan %25 oranındaki şirket hissesinin (sermaye artırımına konu hisseye düşen miktarı mahkeme veznesine depo edilebileceği) BK 112. Maddesi gereğince, davacıya iadesine, hisselerin iadesini, mümkün olmadığı taktirde gerçek değerinin belirlenmesi ile dava tarihinden itibaren faiziyle davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalılar vekili, satış vadi sözleşmesi uyarınca davacı şirkete devri yapılacak olan taşınmazın devrinin yapılamamasının sebebinin müvekkili olmadığını, bu nedenle herhangi bir sorumluluklarının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.İlk derece mahkemesinin 08/02/2016 tarihli, 2014/653 E.-2016/43 K. sayılı kararı ile, davanın kısmen kabulüne karar verildiği, kararın davacı vekili ile katılma yoluyla davalı şirket vekilinin temyiz etmesi üzerine, Yargıtay 11. HD’nin 22/02/2018 tarih, 2016/7769 E.- 2018/1342 K. sayılı ilamıyla; “…davacı ile davalı şirket arasında akdedilen 27.07.2009 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin, anılan sözleşmeye dayalı olarak davacı tarafından davalı şirket aleyhine Pendik 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/611 Esas sayılı dosyasında açılan tapu iptali ve tescil davasında, mahkemece sözleşmenin geçersiz olduğundan bahisle davanın reddine dair verilen ve Yargıtay 14. Hukuk Dairesi’nin 30.10.2012 tarih, 2012/8771 E- 2012/12243 K. sayılı ilamı ile onanarak kesinleşen 26.12.2011 tarihli kararla baştan itibaren geçersiz olduğunun tespit edilmiş olması karşısında ve anılan yasal düzenlemeler uyarınca, geçersiz sözleşme nedeniyle tarafların birbirlerinden aldıklarını iade etmeleri gerekeceğinden ve bu husus mahkemenin de kabulünde olmasına rağmen, davalı tarafın iyiniyetli olduğu, emredici kanun hükmüne aykırı olan sözleşmenin hükümsüzlüğünden her iki tarafın sorumluluğu bulunduğu, sözleşmeden sonra devredilen şirket hisseleri ile ilgili sermaye arttırımına gidildiği, hisselerin aynen iadesinin hakkaniyete uygun düşmediği, davacının şirket hisselerinin değerini talep edebileceği gerekçesiyle, yanılgılı değerlendirmeye dayalı, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bu nedenle kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir…” denilmiştir.
İlk derece mahkemesince, yargıtay bozma ilamına uyulmuştur.
Talep:Davacı vekilinin 27.04.2020 tarihli dilekçesi ile; Yargıtay bozma kararında zikredilen, Pendik 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/611 E. sayılı dosyasından verilen kesinleşmiş ilamla geçersizliği sabit olan gayrimenkul satış vaadine konu “İstanbul ili Pendik ilçesi Ballıca Köyü Üç Ağaç Mevkii”nde kain ve tapunun “Bursa… parsel” no.sunda kayıtlı taşınmazın davalı şirketin uhdesindeki en değerli ve yegane malvarlığı unsuru olduğunu, davalıların söz konusu taşınmazı yahut bu taşınmazı uhdesinde bulunduran şirketteki hisseleri 3. kişilere devrinin, müvekkili şirket açısından telafisi güç zararlara yol açmasının kaçınılmaz olduğunu, davalı şirketin 24/03/2020 tarihinde Genel Kurul Kararı ile ana sözleşme değişikliğine gittiğini, şirket sermayesinin hamiline yazılı paylara bölündüğünü belirterek müvekkili şirketin olası zararlarının önlenmesi zımnında, huzurdaki dava neticeleninceye değin, davalı şirket hisselerinin %25’i üzerinde ve davalı şirket uhdesindeki mezkur taşınmazın 3. kişilere devrinin engellenmesi hususunda ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesinin 29/04/2020 tarihli ara kararıyla; her ne kadar daha önce verilen tedbir kararı ile davalılar gerçek kişilerin hisseleri üzerine tedbir devam etmekte ise de, bu kişilerin hisselerinin hamile yazılı hisse senedine çevrilmiş olmasından dolayı her zaman için el değiştirebileceği, bu durumun ise yargılaması devam eden davacı talebi yanında HMK 389 maddesinde öngörüldüğü şekli ile ileride telafisi güç zararlara sebebiyet verebileceği, önceki tedbir kararının davacı yönünden iyi niyetli hamile yazılı hisse senedi devir alacak kişiler tarafından bir koruma sağlamayacağından muhtemel zararlarına sebep olacağına kanaat getirildiği, geçersiz sözleşmeye istinaden davacının, davalı şirket nezdindeki %25 hissesinin devir edildiği sabit olmakla bu %25 lik hisse üzerine 3. kişilere devir ve temlikin önlenmesi için tedbir uygulanmasına ve şirket hisselerinin hamile yazılı hale gelmiş olması dikkate alınarak 3.kişiler yönünden bu hususun aleniyet kazanması için de şirket ticaret sicil kaydına tescil ve ticaret sicil gazetesinde ilanına da karar verildiği, geçersiz sözleşmeye dayalı olarak açılan ve verilenin iadesi talebi mahiyetindeki dava yönünden taktiren bu tedbir için yeniden teminat alınmadığı, ayrıca geçersiz sözleşmeye konu davalı şirket mülkiyetinde bulunan devre konu taşınmaz hissesi üzerine de tedbir talep edilmiş ise de; taşınmazın dava konusu olmadığından bu talebin yerinde görülmediği gerekçesiyle İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 195760 sıra nosunda kayıtlı …Kimya Ürünleri San. Ve Ticaret Anonim Şirketi’nin hisselerinin %25 i üzerinde 3. kişilere satış ve devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir uygulanmasına, şirket hisselerinin hamiline yazılı hisse senetleri halinde olması nedeniyle kararın şirket sicil kaydına işlenmesi ve Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilanının ayrıca sağlanmasına, dosyadaki bilgi ve belgeler ve tüm dosya kapsamınca HMK 392/1 maddesi uyarınca teminat alınmasına yer olmadığına, davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine karar verilmiştir.İtiraz:Davalılar vekilinin 16.06.2020 tarihli itiraz dilekçesinde özetle; geçersiz gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin akdinden sonra yapılan sermaye arttırımları sırasında ihdas edilen ve bedelleri davalılar tarafından ödenen yeni hisseler iade kapsamı dışında olduğu gibi, bedelleri davalılar tarafından ödenmiş yeni hisseler üzerine teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasının da usul ve yasaya aykırı olduğunu, kaldı ki, işbu davanın açılmasından önce, davacının ihtiyati tedbir kararı verilmesi için başvurduğu (Kapatılan) İstanbul 44 Asliye Ticaret Mahkemesinin tesis ettiği 2013/180 D. İş. 10.04.2013 tarihli karar ile davacının davalılara devrettiği 12.500,- TL’lık hisseler üzerine tedbir konulduğunu, bu kararın usul ve yasaya uygun olduğunu, zira, davacının geçersiz sözleşme ile davalılara temiik ettiği şirket hisselerinin zaten bu kadar olduğunu, ayrıca, davanın açılmasından sonra yapılan sermaye arttırımda oluşan hisseler ayrı bir davanın konusunu teşkil ettiğinden, müstakbel bir davada talep edilebilecek ihtiyati tedbirin işbu davada talep ve tesis edilebilmesinin doğru olmadığını belirterek teminatsız olarak tesis edilen 29/04/2020 tarihli ihtiyatî tedbir kararının tümüyle ortadan kaldırılmasını istemiştir.
İlk Derece Mahkemesinin 13/07/2020 Tarihli Ara Karar Özeti
İlk derece mahkemesince, davacı şirketin, davalı şirkette % 25 hissesinin bulunduğu, hisselerin geçersiz hale gelen sözleşmeye istinaden devredildiği, davalı şirket hisselerinin hamile yazılı hisse senedine çevrilmiş olmasından dolayı her zaman için el değiştirebileceğinden, davacı şirket yönünden HMK 389 maddesi koşullarının oluştuğu, itirazın yerinde olmadığı kanaatine varıldığından itirazın reddine karar verilmiştir.
Bu ara kararına karşı davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuş, Dairemizin 04.02.2021 tarih ve 2021/98 E-99 K. sayılı kararıyla, tedbire itiraz duruşma gün ve saatinin taraflara tebliğe çıkarılmadan davalılar vekilinin yokluğunda itirazın reddine karar verildiğinden hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğinden ilk derece mahkemesinin 13/07/2020 tarihli ara kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin 24.05.2021 tarihli Ara Karar Özeti
Davacı şirketin, davalı şirkette % 25 hissesinin bulunduğu, hisselerin geçersiz hale gelen sözleşmeye istinaden devredildiği, davalı şirket hisselerinin hamile yazılı hisse senedine çevrilmiş olmasından dolayı her zaman için el değiştirebileceğinden, davacı şirket yönünden HMK 389 maddesi koşullarının oluştuğu, itirazın yerinde olmadığı kanaatine varıldığından itirazın reddine karar verilmiştir.
Bu ara kararına karşı davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :Davalılar vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; geçersiz sözleşmeden sonra yapılan sermaye arttırımları nedeniyle ihdas edilen ve bedelleri müvekkilleri tarafından ödenen yeni hisselerin işbu davanın konusu olmadığı gibi iade kapsamı dışında olduğunu, oysa ki, mahkemenin uyuşmazlık konusu olmayan tüm şirket hisseleri üzerine tedbir koyduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin ara kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE :Davacı tarafça, davalı şirket ile akdedilen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi uyarınca devredilen davalı şirket hisselerinin sözleşmenin geçersizliği nedeniyle iadesi, aynen iadenin mümkün olmaması halinde ise, gerçek değeri tespit edilerek tarafına ödenmesi istenmiştir. İşbu davadan önce, davacının ihtiyati tedbir talebi üzerine, İstanbul 44.Asliye Ticaret Mahkemesinin 10.04.2013 tarih ve 2013/180 D.iş, 2013/180 K. sayılı kararı ile, tedbir talebinin kabulü ile M…. ve … nezdinde bulunan davalı şirkete ait hisselerin %25’ine karşılık gelen kısmının 3. Kişilere devir ve temlik edilmemesini temin etmke üzere ihtiyati tedbir kararı verildiği, davalıların bu tedbire itirazlarının eldeki esas dava dosyasında reddine karar verilmiştir.Hal böyleyken, davacı tarafça, yargılama sırasında, davalı şirketin şirket sermayesinin hamiline yazılı paylara bölündüğünü belirterek şirket hisselerinin %25’i üzerinde ihtiyati tedbir konulmasına talep etmiş, ilk derece mahkemesince, önceki tedbir kararının davacı yönünden iyi niyetli hamile yazılı hisse senedi devir alacak kişiler tarafından bir koruma sağlamayacağından talebin kabulüne karar verilmiş, davalıların tedbire itirazı ise reddedilmiştir.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı ile davalı şirket arasında akdedilen 27.07.2009 tarihli Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi gereğince, davacıya ait davalı şirket nezdindeki 12.500 TL nominal değerinde 500 adet hissenin davalı şirketin göstereceği kişilere devrinin karşılığında, davalı şirketin maliki olduğu 700.000 TL değerinde taşınmaz hissesinin davacıya devrinin kararlaştırıldığı, davacının davalılardan … akdettiği 24.07.2009 tarihli hisse devir sözleşmesi ile %1 olan 20 adet hissesini bu davalıya devrettiği, bu kez diğer davalı … ile akdettiği yine aynı tarihli hisse devir sözleşmesi ile mevcut hissesinin kalan %24 olan 480 adet hissesini davalı …’e devrettiği, Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesine dayalı olarak davacı tarafından davalı şirket aleyhine Pendik 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/611 Esas sayılı dosyasında açılan tapu iptali ve tescil davasında, sözleşmenin geçersiz olduğundan bahisle davanın reddine karar verildiği, kararın temyiz aşamasından geçerek kesinleştiği, eldeki davada ise, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi uyarınca devredilen hisselerinin satış vaadi sözleşmesinin geçersizliği nedeniyle aynen iadesi, olmadığı takdirde gerçek değeri tespit ile tahsili istenmektedir.Hisse devrinden önce davalı şirketin toplam sermayesi 50.000 TL olup, 2.000 adet paya isabet ettiği, davalı …’ün 35.500 TL sermaye karşılığı 1420 adet; davacı …AŞ’nin 12.500 TL sermaye karşılığı 500 adet;…’nin 500 TL karşılığı 20 adet;…’ün 1.000 TL karşılığı 40 adet ve …’ün ise 500 TL karşılığı 20 adet sermayeye sahip oldukları, davacının hisse devir sözleşmeleri ile davalı şirketteki hissesinin %1’i olan 20 adet hissesini davalı …’na; kalan mevcut hissesinin %24’ü olan 480 adet hissesini ise davalı …’e devrettiği, buna göre; davalı …’ün 47.500 TL karşılığı 1900 adet, diğer davalı …’nun ise, 500 TL karşılığı 20 adet hisseye sahip oldukları, hisse devrinin akabinde, 28.07.2009 tarihli genel kurul kararıyla, davalı şirketin 50.000 TL olan sermayesini 450.000 TL nakit arttırmak suretiyle 500.000 TL’ye çıkardığı, şirket ortaklarının mevcut sermaye paylarına göre, sermaye artışına katılmış oldukları bedele göre rüçhan hakkına uygun olarak şirketten pay aldıkları, sermaye artırımı sonrasında, şirketin sermayesi 500.000 TL’ye çıkarılarak 250 TL karşılığı 2.000 adet hisseye ayrıldığı, şirket ortaklarının pay adedinin aynı kaldığı anlaşılmaktadır.Davalı şirketin 28.05.2014 tarihli yönetim kurulı kararıyla, şirketin tek pay sahibinin davalı … olduğu belirtilmiş ve fakat şirket hisse devirlerine ilişkin herhangi bir belgeye dosyada rastlanılmamıştır. Davadan sonra, davalı şirketin 18.04.2016 tarihli olağan genel kurul kararıyla 500.000 TL olan mevcut şirket sermayesinin 5.000.000 TL’sına çıkarılmasına karar verildiği, taahhüt edilen sermaye arttırımının tamamen ödenmiş olduğu, 24.03.2020 tarihli olağan genel kurul kararıyla şirketin sermayesi beheri 25.000 TL değerinde 200 adet hamiline yazılmış paya bölünmüş 5.000.000 TL olduğuna karar verildiği, 25.03.2020 tarihli yönetim kurulu kararıyla pay senetlerinin basılarak ortaklara dağıtılmasına karar verildiği görülmüştür.Bu açıklamalar ışığında, iddia, savunma ve dosya içeriği gözetildiğinde, davacı şirketin iadeye konu %25 hissesi yönünden sermaye artırımlarından dolayı ödenen bedellerin ilk derece mahkemesince, hükümde gözetileceğinden ilk derece mahkemesince yazılı gerekçe ile tedbire karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Açıklanan bu nedenlerle, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca, esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR : Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;
1-İtiraz eden davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf karar harcı davalılar tarafından peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 10/09/2021