Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/1173 E. 2021/1298 K. 05.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1173
KARAR NO: 2021/1298
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/12/2020
NUMARASI: 2019/612 Esas – 2020/811 Karar
ASIL DAVA
BİRLEŞEN İSTANBUL 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNİN 2018/475 ESASI;
DAVA: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/11/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalılar vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
ASIL VE BİRLEŞEN DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan …’in müvekkilince inşaat yatırımlarının yapılması için şirket kurulması konusunda telkinde bulunduğu, duyulan güven nedeniyle davalının sahibi ve yetkilisi, diğer davalının ise müdürü olduğu … A.Ş. ile birlikte … A.Ş’yi kurdukları, şirketin hakim hissedarının … .A.Ş olup, kuruluş amacının ise Çanakkale ilinde arazi satın alınarak burada villa tarzı evler yapılmak suretiyle inşaat projeleri gerçekleştirerek yapılan villalar satılıp kar ortaklar arasında paylaşılması olduğu, müvekkili tarafından … A.Ş ve … A.Ş hesaplarına gönderilen paralarla … A.Ş. adına Çanakkale’nin Bayramiç ilçesi … köyünde araziler satın alındığı, ancak satın alınan arazilerin proje için gerekli olan imar alanına sahip olmaması, projenin yapımının bu sebeple gecikmesi ve imarla ilgili sorunların davalı … tarafından çözüme kavuşturulamamış olması nedeniyle ödenen paraların iadesine ilişkin 08.12.2016 ve 30.09.2016 tarihli anlaşmaların yapıldığı ancak davalılar tarafından imar sorunu giderilemediği gibi paraların da iade edilmediği davalıların şirket tüzel kişiliğinin arkasına sığınarak müvekkilini zarara uğrattıklarını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000TL tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili …’in … A.Ş’nin ortağı olmadığı, anılan şirketin ortaklarının … A.Ş, davacı ve … olduğu, müvekkillerinin … A.Ş’nin ortağı, yetkilisi ve müdürü oldukları ayrıca … A.Ş’nin müdürünün da müvekkili … olduğu, davacı tarafından gönderilen paralar şirkete gönderildiği gibi taşınmazın da şirket adına satın alındığı, bu nedenle davanın … A.Ş’ye yöneltilmesi gerektiği, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığı, taşınmazın ifraz edilerek imar izninin alındığı, davacı taraf bu durumu bildiği halde Büyükçekmece …İcra Dairesinin iki ayrı dosyasında iş bu davaya konu ettiği paraların tahsili için … A.Ş’ye ve … A.Ş’ye karşı icra takipleri yaptığı, davacının 30.09.2016 ve 08.12.2016 tarihli mutabakatlara aykırı davrandığı zira 30.09.2016 anlaşmaya göre, ortakların en az %70’inin onayının alınması şartı olmasına rağmen davacı ve dava dışı (birleşen davada davacı) ortağın onay vermediği, 08.12.2016 tarihli toplantıda ise taşınmazın imarı alınmadığı takdirde satılacağının kararlaştırıldığı, imar ve yapı ruhsatlarının alındığı, davacının yatırımdan vazgeçmesi nedeniyle sermayesini talep etmesinin MK 2’ye aykırı olduğu, ortaklık hakkının devredilmesi teklifinin de davacı tarafından kabul edilmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece, asıl ve birleşen davada davacıların iddiasının, davalı …’in inşaat sektörünü bildiği ve siyasi bağlantılarının bulunduğunu belirterek kendilerine … A.Ş’yi kurdurduğu, şirketin üç ortaklı olduğu, ortakların asıl ve birleşen davada davacılar ile … A.Ş olduğu, şirket adına taşınmaz satın alındığı ancak davalı …’in inşaat ruhsatlarını alınamaması durumunda taşınmazların satılarak şirkete gönderilen paraların asıl ve birleşen davacıya iade edileceği konusunda anlaşma yaptıkları ancak adı geçen davalı tarafından taşınmazlar satılmadığı gibi paralarının da iade edilmediği bu nedenle uğradıkları zararın tazmini yönünde olduğu, taraflar arasında herhangi bir sözleşme ilişkisinin bulunmadığı, … A.ş’nin kurulmasından önce asıl ve birleşen davacılar ile … A.Ş arasında 30.09.2016 tarihli sözleşme yapıldığı, davacıların ortağı oldukları … A.Ş ile ve sözleşme yaptıkları … A.Ş ile aralarındaki hukuki ilişkiye dayanmadıkları, davalıların tüm hukuki işlemlerin yapılması hususunda kendilerine dolandırdıkları iddiasıyla zararın tazminini istedikleri, buna göre davanın haksız fiile dayalı tazminat davası olduğu, davanın bu nedenle mutlak ticari dava olarak kabul edilemeyeceği, davanın nispi ticari olarak kabul edilip edilemeyeceğinin belirlenmesinde ise tarafların tacir olup olmadıklarının tespiti gerektiği, davalıların bir çok şirketin ortağı olmakla birlikte bu durumun tacir sayılmaları için yeterli olmadığı zira tacirin şirketin kendisinin olduğu, şu halde tacir olmayan gerçek kişiler arasındaki bu davanın nispi ticari dava olarak da kabul edilemeyeceği ve ticari olmayan davalara bakma görevinin asliye hukuk mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine ve karar kesinleştiğinde talep halinde dosyanın İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacıların dava dilekçelerinde, davalı müvekkillerinin şirket tüzel kişiliğini kendilerine zırh gibi kullanarak yabancı yatırımcıları dolandırdığı ve mağdur ettiği, şirket tüzel kişiliği perdesinin aralanarak arkasında bulunan davalılardan tazminat isteminde bulunduklarının ileri sürüldüğü, tarafların ortağı olduğu şirkete ait taşınmazın ifraz edilerek imar izni ve yapı ruhsatının alındığı, davada şirketin sermayesinin korunup korumadığı ve sermaye korunmamış ise şirket ortağı ve yöneticilerinin sorumlu olup olmadıklarının TTK hükümlerine göre değerlendirilmesi gerektiği bu nedenle ticaret mahkemesinin görevli olduğu, davacıların haklarının veya sermayelerinin şirket içinde korunmamış olduğunun tespiti halinde şirket ortağı davalı …’e müracaat edilebileceği, diğer müvekkili …’ün ise şirkette ortaklığı veya yönetim kurulu üyeliğinin bulunmadığı bu nedenle davacıların müvekkili …’e dava açmalarının mümkün olmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanını husumet nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Asıl ve birleşen dava, uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçe doğrultusunda davanın davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı, davalılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık yönüyle re’sen yapılmıştır. Esas ve birleşen davada davacılar, davalı …’e duydukları güvene dayalı olarak inşaat sektörüne yatırım yapmak için … A.Ş’yi kurdukları, şirketin kurulma amacının, satın alınacak taşınmaz üzerine yapacakları inşaatların satılarak kar elde edilmesi olduğu, bu nedenle … A.Ş’ye ve davalı …’un sahibi ve yetkilisi diğer davalının da müdürü olduğu … A.Ş’ye para gönderdikleri, davalı …’in şirket adına satın alınan taşınmazların imar ruhsatını alamadığından şirket ortakları arasında 08.12.2016 tarihli toplantı tutanağının tanzim edilerek Mart 2017 tarihine kadar imarın alınamaması halinde arazinin satılıp, çevrede arazi alımı için verilen paranın iade edileceğinin kararlaştırıldığı, adı geçen davalının imarı alamadığı gibi paranın da iade edilmediği esasen paranın davalılara gönderildiği, şirket tüzel kişilik perdesinin aralanması ile bu durumun ortaya çıkacağını ileri sürerek … A.Ş ve … A.Ş’ye gönderilen paralar nedeniyle uğradıkları zararın tazmini istemektedirler. Dosyada mevcut ticaret sicil kayıtlarından; dava dışı … A.Ş’nin ortaklarının esas ve birleşen davada davacılar ile dava dışı … A.Ş olduğu ve şirketi münferit temsile yetkili kişinin davalı … olduğu anlaşılmıştır. … A.Ş’nin ise tek ortaklı bir şirket olup, her iki davalının da adı geçen şirketi münferiden temsile yetkili olduğu görülmektedir. Davacılar tarafından her iki şirket adına ve hesabına taşınmaz satın alınması için muhtelif tarih ve tutarlarda havale yapıldığı dosya kapsamı ile sabit olduğu gibi taraflar arasında da ihtilafsızdır. … A.Ş 06.09.2016 tarihinde kurulmuş olup, şirket ortakları arasında akdedilen 30.09.2016 tarihli sözleşme mahkemenin kabulünün aksine şirketin kuruluşundan sonraki tarihlidir. Anılan sözleşmede, şirket adına alınan taşınmazların satışının en az %70 oy ile alınacağı kararlaştırılmıştır. 08.12.2016 tarihli toplantı tutanağında ise, imarın Mart 2017 tarihine kadar alınamaması durumunda taşınmazların satılacağı ve çevredeki arazi alımı için gönderilen paranın iade edileceği hükme bağlanmıştır. … A.Ş üç ortaklı bir anonim şirket olup, ortakları, davacılar ile dava dışı … A.Ş’dir. Davalı … A.Ş’nin tek ortağı ve yönetim kurulu üyesi aynı zamanda münferit yetkilisidir. Diğer davalının ise her iki şirketin münferit yetkilisi ve şirket müdürü olduğu anlaşılmaktadır. İş bu davada, davacılar tarafından adı geçen her iki şirkete gönderilen paraların tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisine göre davalılardan tahsilinin talep edildiği bir yana davalı … ile davacılar arasında anonim şirket ortaklık ilişkisi bulunması ve uyuşmazlığın ortaklık ilişkisinden kaynaklanması, diğer davalının ise davacıların ortağı olduğu anonim şirketin yetkili müdürü olması karşısında, davada anonim ortaklık hükümlerinin uygulanması gerekmekte olup, artık davanın mutlak ticari dava olduğunun kabulü gerekir. İlk derece mahkemesince, bu davada; tüm hukuki işlemlerin yapılması hususunda davalılar tarafından dolandırıldıkları iddiasıyla zararın tazmininin istendiğinden, davanın haksız fiile dayalı tazminat davası olarak nitelendirilerek davacıların ortağı oldukları … A.Ş ile ve sözleşme yaptıkları … A.Ş ile aralarındaki hukuki ilişkiye dayanmadıkları yönündeki tespiti ve gerekçesi de dosya kapsamına uygun olmadığından isabetli bulunmamıştır. HMK 33. maddesine göre, maddi vakıaları açıklamak taraflara ait olmakla birlikte hukuki nitelendirme mahkeme tarafından yapılır. Bu noktada, taraflar arasındaki hukuki ilişki gözetilerek ihtilafın çözümünde uygulanması gereken maddi hukuk kurallarının belirlenmesi önem arzetmektedir. Eldeki davada, tarafların iddia ve savunması, sunulan delillere göre, taraflar arasında anonim şirket ortaklığı ve şirket müdürü ilişkisi bulunduğu ve ihtilafın da bu ilişkiden kaynaklandığı tartışmasız olmakla; davanın mutlak ticari dava olduğu gözetilerek esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden davalılar vekilinin istinaf başvurusunu kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-3 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine,2-Davalılar tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının istemi halinde davalılara iadesine,3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 05/11/2021