Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/1168 E. 2021/1314 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1168
KARAR NO: 2021/1314
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/07/2020
NUMARASI: 2020/9 Esas – 2020/419 Karar
DAVA: Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/11/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün Davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin esasen çay bahçesi işletmecisi olduğunu, ticari taksi plakası işletme işine başlamak istediğini ve … Adlı İşletme Sahipleri davalı … ve … ile anlaşarak davalıların isteğine uygun şekilde ticari taksi olarak kullanılması için 13.06.2016 tarihinde … Marka … model … Şasi Nolu, … Motor Nolu aracı 52.400 TL bedelle … A.Ş. adlı galeriden satın aldığını, müvekkilinin bedelini ödediğini, aracı müvekkilinin bilgisizliği kullanılarak teminat amaçlı olduğunu söylenerek … numaralı ticari plakasının sahibi olan davalılardan … adına tescil ettirildiğini, davalı … ile taksinin şoförlüğünü yapan …’ün müvekkilinin haberi olmaksızın Araç Satım Sözleşmesi imzaladığını, ticari taksi işletilmeye devam ederken taksinin şoförlüğünü yapan …’ün araçla trafik kazasına karıştığını, kaza nedeniyle aracın tamirhaneye çekildiğini, tamiri yapıldıktan sonra şoför …’ün parası tamir masrafını karşılamaya yetmediğinden …’ün de plakanın kiralandığı … adlı işletmeden müvekkilinden habersiz gittiğini ve masraflar için borç para istediğini, bunun üzerine taraflar arasında 31/10/2017 tarihli Oto Satış Sözleşmesi imzalandığını, ancak müvekkilinin aracın kazaya karıştığından ve aracın satıldığından hiçbir suretle haberi bulunmadığını, araç satış bedelinden mesnetsiz ve gerekçesiz sebeplerler düşümler yapılarak bakiye 17.000 TL üzerinden … ile anlaşıma yapıldığını, müvekkilinin aracın satıldığını öğrenince davalı …’ü arayarak satışı kabul etmediğini belirttiğini, ancak davalının beyanları nedeniyle mecburiyetten satış bedelinin ivedi olarak ödenmesini talep ettiğini, davalıların müvekkile gönderdikleri mesajlar ile borçlarını ikrar ettiklerini, davalılardan …’nın ise araç tescilinin adına yapılmasından dolayı diğer davalılar ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, davalı … ile araç bedelinin ödenmemesi üzerine aracın müvekkiline iade edilmesi veya bakiye borcun ödenmesi talebiyle görüşüldüğünü ancak kendisinin ”araç benim değil esnaflar kendi aralarında çözsünler” diyerek telefonu yüzüne kapattığını, müvekkilinin rızası ve bilgisi dışında sahibi olduğu aracın satıldığını, satış bedelinin de kendisine ödenmediğini beyanla davanın kabulü ile 17.000 TL’lik alacağın diğer talep, dava ve ıslah hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL’sinin 31.01.2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili adına verilen süre uzatım talepli dava dilekçesinin daha tebliğ edildiği gerekçesi ile talep ret edilmiş ise de ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, söz konusu tebligatın 7201 sayılı yasa hükümlerine aykırı yapıldığından usulsüz yapılan tebligata itibar edilmesinin yerinde olmadığını, sürenin müvekkilinin davayı öğrenme tarihinden başlatılması gerektiğini, davacının iddialarını kabul anlamına gelmemek kaydı ile zamanaşımı süresi geçirildikten sonra açıldığından davanın zamanaşımı yönünden reddini talep ettiğini, davanın ticari alacak davası olarak açılmış olup müvekkil yönünden dava şartı olan zorunlu arabulucu şartı yerine getirilmediğinden ve müvekkili arabuluculuk toplantısına davet edilmediğinden müvekkili yönünden davanın reddini talep ettiğini, müvekkillinin esnaf statüsünde olup tacir olmadığından müvekkili yönünden görevli ve yetkili mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan dava görevli ve yetkili mahkemede açılmadığını, taraflar arasında yapılmış bir sözleşme vs. bulunmadığını, müvekkilinin davacıyı tanımadığını, taraflar arasında herhangi bir ticari vs. bir alış veriş olmadığını, sözleşmede müvekkilin imzasının da olmadığını, dava dilekçesi içeriğinde davacının diğer davalılarla hukuki ilişki içinde olduğunun görülmediğini beyanla davanın usul ve esastan reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu ilk derece Mahkemesince dava hakkında, “Mahkememizce davacı ve davalılar ile ilgili tacir araştırması yapılmış olup gelen yazı cevaplarına göre davacı ve davalıların tacir sıfatının bulunmadığı, gerçek kişi ticari işletme kaydının da bulunmadığı anlaşılmakla davanın mutlak ticari davalardan olmadığı, davanın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hukuk davası(nispi ticari dava) niteliğinde de olmadığı nazara alındığında uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir (Benzer Yüksek Yargıtay 17 nci Hukuk Dairesi’nin 23/11/2012 gün ve 2012/12879 esas,2012/12971 karar ve yine Yüksek Yargıtay 23 üncü Hukuk Dairesi’nin 19/03/2013 gün ve 2013/239 esas,2013/1677 karar sayılı ilamlarında da belirtildiği gibi). Ticari olmayan davalarda görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olup Asliye Hukuk Mahkemesi ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki TTK’ nun 5/3.maddesi uyarınca görev ilişkisidir. Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır. Dava şartları kamu düzeninden olup kamu düzenine ilişkin hususlarda resen dikkate alınacak hususlardan olup dava şartı yokluğu halinde HMK’nun115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine … dava dosyasının görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olmaması nedeniyle, HMK’nun 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan reddine, mahkememizin görevsizliğine yasaya uygun olarak karar verilmiş olmakla birlikte müvekkiline usulsüz yapılan tebligata itibar edilerek müvekkilinin davayı öğrenmeyi takiben yasal süresi içinde davaya karşı cevap ve delil bildirme süresinin uzatılması talebinin reddine karar verilmesinin yasaya aykırı olduğunu, söz konusu tebligatın geçerli olup olmadığı yönünden eksik inceleme ile karar verildiğini, usulsüz tebligata itibar edilerek müvekkilinin savunma hakkının kısıtlandığını, bu sebeple istinaf gerekçeleri yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini ve istinaf giderleri ile avukatlık ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasını talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari taksi olarak kullanılması için satın alınan aracın üzerine tescil edildiği kişi tarafından satılması nedeniyle, aracın satış bedelinin tahsili davasıdır. Bu aşamada istinafa gelen uyuşmazlık temelde, uyuşmazlığın çözümünde görevli olan mahkeme noktasındadır. Davalı …’nın istinafa konu ettiği cevap verme süresinin uzatılmasına ilişkin talep mahkemece 19/02/2020 tarihli ara karar ile reddedilmiştir. HMK’nın 341/1-a maddesine göre, ilk derece mahkemelerince verilen nihai kararlarına karşı istinaf yoluna başvurulabilir. HMK’nın 294/1. Maddesine göre de, yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür. Görevsizlik kararı ise davayı usulden sona erdiren bir nihai karar olup, hüküm niteliğinde değildir. Davalının “usulsüz yapılan tebligata itibar edilerek müvekkilinin davayı öğrenmeyi takiben yasal süresi içinde davaya karşı cevap ve delil bildirme süresinin uzatılması talebinin reddine karar verilmesi”ne ilişkin istem mahkemenin ara kararına ilişkin olup bu husus ancak esas hakkındaki hükümle birlikte istinaf edilebilir. Buna göre mahkemenin 19/02/2020 tarihli ara kararı bu aşamada istinafa tabi değildir. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 4/1. maddesine göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. TTK’nın 5/1. Maddesine göre de, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın tüm ticari davalara asliye ticaret mahkemesi bakmakla görevlidir. Mahkemece yapılan araştırmada tarafların ticari işletmesi bulunduğuna ilişkin herhangi bir kayda ulaşılmamıştır. Zaten taraflarında bu yönde bir iddiası da bulunmamaktadır. Bunun yanı sıra asliye ticaret Mahkemesinin görevinin tayininde uyuşmazlığa konu mal ve/veya hizmetin türü ve ticari iş karinesi etkili değildir. Zira Türk Ticaret Kanunu ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir(Hukuk Genel Kurulunun 16/09/2015 tarih, 2014/1026 Esas ve 2015/1765 Karar). Somut olaya konu dava, her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olmadığından ticari dava niteliğinde değildir. Taraflar arasındaki hukuki ilişkinin taraflardan yalnızca birinin ticari işletmesi ile ilgili olması halinde dahi davanın ticari dava olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Bunun yanı sıra eldeki dava, TTK’nın 4/1. maddesinin alt bentlerinde sayılan dava türlerinden de değildir. Bu haliyle uyuşmazlığın çözümünde asliye ticaret mahkemesi görevli değildir. Taraflar arasında her hangi bir tüketici işlemi bulunmadığı da nazara alındığında HMK’nın 2. maddesi uyarınca eldeki davaya konu uyuşmazlığın çözümünde asliye hukuk mahkemesi görevlidir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesince verilen görevsizlik kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı … vekilinin istinaf isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)g. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 04/11/2021