Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/1085 E. 2021/871 K. 07.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1085
KARAR NO: 2021/871
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/04/2021
NUMARASI: 2020/715 Esas
DAVA: Tapu İptali Ve Tescil
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/07/2021
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescili davasında talep edilen ihtiyati tedbirin kabulüne yönelik olarak verilen ara kararına karşı süresi içinde davalılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı (ihtiyati tedbir isteyen) vekili, müvekkili …’nun, davalılardan … ile birlikte … A.Ş.’nin (…) eşit oranda hisse sahibi, aynı zamanda Yönetim Kurulu Başkanı ve münferit imza yetkilisi olduğunu, davalı …’nin şirket ortaklıklarının yanı sıra müvekkilinin kayınpederi olduğunu, davalı …’nin, … şirketinin geliştirdiği inşaat projeleri kapsamında inşa edilen ve … şirketinin malvarlığında bulunan lüks daireleri kısmen kendi adına kısmen de muvazaalı olarak yakınlarına ve davalılar adına devir ve tescil ettirdiğini, bu devir ve tesciller karşılığında ödenen bedelleri tamamen yada kısmen şahsi hesabında tahsil ederek … şirketinin malvarlığını azalttığını, bu devir ve tescil işlemlerinin geçersiz ve batıl olduğunu, ayrıca davalı …’nin … şirketini temsil ve ilzam yetkisinin bulunmadığını, müvekkilinin yokluğunda düzenlediği ve onun adına da imza attığı yada attırdığı 08.07.2017 tarihli yönetim kurulu kararıyla, şirketin esas sözleşmesine aykırı olacak şekilde yönetim kurulu başkan vekili olarak kendisine şirketi temsil ve ilzam yetkisi verdiğini, şirketin esas sözleşmesine aykırılık nedeniyle yok hükmünde olan bu yönetim kurulu kararına dayanılarak gerçekleştirilen dava konusu taşınmazların devir ve tescil işlemlerinin kesin hükümsüz olduğunu, diğer taraftan, TTK’nm 395. maddesi uyarınca yönetim kurulu üyeleri genel kuruldan izin almadan şirketle herhangi bir işlem yapamazken, davalı …’nin genel kurul kararı olmaksızın şirketinin malvarlığında bulunan dava konusu taşınmazları doğrudan kendi adına devir ve tescil ettirdiğini, yine TTK’nın 408. maddesi uyarınca önemli miktarda şirket varlığının satışı genel kurulun devredilemez yetkileri arasında olmakla birlikte, şirketinin malvarlığının büyük bölümünü oluşturan taşınmazların, genel kurul kararı olmaksızın muvazaalı işlemlerle elden çıkardığını, davalı …’nin … A.Ş. (…) ve … A.Ş. (…) unvanlı şirketlerdeki hisselerin bir kısmını, işbirlikçileri olan davalılar …, … ve … isimli şahıslardan şahsı adına devraldığını, devralınan bu hisselere karşılık olarak … şirketinin malvarlığına dahil olan taşınmazları gerçek değerlerinin cok altında ve hatta karşılıksız olarak devrettiğini, yetkisiz ve muvazaalı olarak devredilen taşınmazlardan iş bu davaya konu İstanbul ili Kadıköy İlçesi, … Mahallesi … Mevkii … pafta, … ada, … no’lu Parsel, Kat … – bağımsız bölüm …’de kain taşınmaz ile İstanbul İli Kadıköy İlçesi, … Mahallesi … Mevkii … pafta, … ada, … no’lu parsel’de bulunan kat 13 – bağımsız bölüm 26’da kain (çatı dubleksi) taşınmaz da … şirketinden davalı … adına devir ve tescil edilerek daha sonradan davalılar … ve … adına devir ve tescil edildiğini, satıştan kaynaklı bedel ödendiği şirket kayıtlarında gösterilmiş ise de, bu bedelin davalı … tarafından ödendiğine dair bilgi ve belgeye rastlanılmadığı gibi, davalı …’nin şahsına devredilen şirket hisselerinin değerinin de beyan edilen değerde olmadığını, davalı … tarafından yapılan satış ve devir işlemlerinin tamamı haksız, hukuka aykırı ve yetkisiz şekilde gerçekleştirilmiş olmakla birlikte, aynı zamanda muvazaalı da olan bu satış ve devir işlemleriyle … şirketinin malvarlığı karşılıksız olarak elden çıkarılarak şirketin zarara uğratıldığını ileri sürerek dava konusu; İstanbul İli, Kadıköy İlçesi, …/… Mahallesi, … Sokağı, … Pafta … Ada … No’lu Parsel Kat … – Bağımsız Bölüm …’da kain taşınmazın; İstanbul İli, Kadıköy İlçesi, … Mahallesi, … Mevkii, … Pafta, … Ada, … No’lu Parsel, Kat … – Bağımsız Bölüm …’de kain taşınmazın ve İstanbul İli, Kadıköy İlçesi, … Mahallesi, … Mevkii, … Pafta, … Ada, … No’lu Parsel’de bulunan Kat … – Bağımsız Bölüm …’da kain taşınmazın devir ve tescil işlemlerinin gecersiz ve yok hükmünde olduğunun tespitine ve söz konusu taşınmazların hükümsüz ve gecersiz devir ve tescil işlemlerinin iptali ile taşınmazların … şirketi adına tesciline, bu taşınmazların davalılar tarafından iyiniyetli üçüncü kişilere devredilmek suretiyle … şirketinin zararının artmasının önlenmesine yönelik olarak taşınmazın üçüncü şahıslara satıs, trampa ve sair hukuki ii ve işlemler ile mülkiyetinin devir ve tescilinin ve taşınmaz üzerine haciz rehin ve benzeri takyidatların konmasının önlenmesi için ihtiyati tedbire hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili, zorunlu arabuluculuğa başvurulmadan dava açıldığını, dava konusu taşınmazların davacının yetkilisi olduğu şirket tarafından satıldığını, satıma taraf olmadığını, sorumluluk davasının da muhatabı olduğundan davacının bu davayı açamayacağını, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığı gibi dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığını, şirketin iştigal konusu taşınmaz üretip satmak olduğunu, dava konusu taşınmazların şirketin önemli bir malvarlığını oluşturmadığını, toptan bir satışın da sözkonusu olmadığını, satış işlemlerinin usulüne uygun olarak davacının bilgisi dahilinde gerçekleştirildiğini, muvazaa iddiasının asılsız olduğunu, şirketin zarara uğratılmadığını belirterek davanın reddini istemiştir. Diğer davalılar vekili, davanın ticari dava olduğundan, zorunlu arabuluculuğa tabi olduğunu, bu davanın yalnızca, yolsuz tescil sebebiyle ayni hakkı zedelenen kimse tarafından ikame edilebileceğinden davacının sıfatının bulunmadığını, müvekkili ile davacının üniversite yıllarından tanışık olduğunu, müvekkili …’ın da, diğer müvekkili …’ın annesi olup, davacıyı da oğlu vasıtasıyla tanıdığını, her üçünün de … A.Ş. şirketine ortak olduklarını, ayrıca müvekkili …’ın aynı zamanda davacının %80 hissedarı ve yönetim kurulu başkanı olduğu … A.Ş.’nin eski ortağı olduğunu, söz konusu şirketin faaliyet konusu otel işletmeciliği olup, işlettiği otellerin mülkiyetleri çoğunlukla, müvekkilin ortağı olduğu … A.Ş. İle … A.Ş.’ye ait olduğunu, bu şirketlerin hisselerinin davalı …’ye devri karşılığında taşınmazın müvekkil …’a devretmeyi davacının kendisinin teklif ettiğini, muvazaalı herhangi bir işlemin olmadığını, devri gerçekleştirilen hisselerin o günkü değerlerinin söz konusu taşınmazın değerinden kat ve kat daha fazla olduğunu, kaldı ki, taşınmazın devri için verilen özel yetki içeren vekaletnamenin bizzat davacının kendi ofisinde düzenlendiğini ayrıca, dava konusu taşınmazın satış tarihinde davacı ne … şirketinde ne de …-… Adi Ortaklığında hissedar, yönetici veya imza yetkilisi olmadığını, müvekkillerinin iyi niyetli üçüncü kişi konumunda olduklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince, dava konusu taşınmazların kaydına ihtiyati tedbir konulmasına ilişkin talebin, dava konusuz kalmaması ve giderilmesi imkansız zarar oluşmaması bakımından 6100 Sayılı HMK’nın 389 ve devamı maddeleri gereğince kabulü ile, a-İstanbul ili, Kadıköy ilçesi, …/ … Mahallesi, … Sokağı, … pafta, … ada, … nolu parsel, kat … bağımsız bölüm …’da kain taşınmazın, b- İstanbul ili, Kadıköy ilçesi, … Mahallesi, … Mevkii, … pafta, … ada, … nolu parsel, kat … bağımsız bölüm …’de kain taşınmazın,c- İstanbul ili, Kadıköy ilçesi, … Mahallesi, … Mevkii, … pafta, … ada, … nolu parsel, kat … bağımsız bölüm …’da kain taşınmazın tapu kayıtlarına, taşınmazların davalılar adına tapuda kayıtlı olmaları halinde, dava sonuna kadar üçüncü şahıslara devir ve temlikinin ihtiyati tedbir yoluyla önlenmesine, davacı tarafından dava konusu taşınmazlar için gösterilen dava değeri 1.500.000-TL üzerinden %15 oranında nakdi veya muteber bankalardan alınmış teminat mektubu ibraz edildiğinde ihtiyati tedbir kararının bir örneğinin ilgili tapu sicil müdürlüğüne yazı işleri müdürlüğünce yazı ekinde gönderilmesine ve infazına karar verilmiştir. Bu ara kararına karşı davalılar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: A-Davalı … vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafça davanın konusu yaklaşık olarak dahi ispat edilememişken tedbir talebinin kabulüne karar verilmesinin hakkaniyete aykırılık teşkil ettiğini, şirketin yetkiye ilişkin hususlarında hukuken herhangi bir sıkıntı olmayıp, yapılan satışların da usulüne uygun olduğunu, nitekim İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/352 E. numaralı davası incelendiğinde, birebir aynı davayı davacının … İnşaat Şirketi’nden 3. Kişilere satılan başka daireler için açtığı davada davacının talep etmiş olduğu tedbir talebinin reddedildiğini, davacıya 08/07/20217 tarihinde yetkiyi veren yönetim kurulu kararı ile de …’nin şirketi temsil ve imza yetkisini kaldırılmadığını, kaldı ki genel kurul kararı ile verilen yetkinin yönetim kurulu kararı ile kaldırılması da hukuken mümkün olmadığını, bağımsız bölüm 29 nolu dairenin satışı yapıldığı zaman davacının … adlı inşaat şirketinde ne bir ortaklığının ne de bir yöneticiliğinin bulunmadığını, diğer bağımsız bölüm 22 ve 26 nolu dairelerin satışlarından davacının bilgisi ve haberinin olduğunu, tüm işlemlerin usulüne uygun olarak yapıldığını, şirketin zarara uğratılmış olması gibi bir durumun da söz konusu olmadığını, müvekkilinin bu daireler ile ilgili olarak da diğer davalılar … ve … ile anlaşmış olduğu tüm ödemeleri aldığını, şirketin iştigal alanı taşınmaz alım satımı olduğunu, üretilen konutların şirkete finansman sağlamak üzere doğal olarak satışların yapıldığını, toptan bir satış da sözkonusu olmadığını, tedbir kararı verilmesi asıl iyi niyetli 3. Kişiler için telafisi mümkün olmayan zararlar doğuracağını, tayin edilen teminat bedeli taşınmazların gerçek değerine göre düşük olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin ara kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. B-Diğer davalılar vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazlardan bağımsız bölüm …’da kain taşınmazı dava dışı … A.Ş., … A.Ş. ile … ve … Adi Ortaklığı Ticari İşletmesi adına kayıtlıyken müvekkili … tarafından 17.03.2017 tarihinde satın alındığını, bu tarihte davacının sözkonusu şirketlerde ortaklığının bulunmadığını, kaldı ki bu taşınmazın müvekkili tarafından satın alınmasını doğrudan davacının organize ettiğini, vekaletname ile müvekkili adına satın alma konusunda yetkilendirilen kişi …’in, davacının da daha sonradan hissedarı ve yönetim kurulu üyesi olacağı … A.Ş. çalışanı olduğunu, iddiaların gerçeği yansıtmadığını, hisseleri devredilen şirketlerin değerli taşınmazların maliki olduğunu, davacıya ait Ist Hotel unvanlı şirketin hisseleri devredilen şirketlere ait mülklerde kiracı olduğunu, müvekkillerin iyi niyetli olmadıkları bakımından ispat yükü davacıya düştüğünü, dava konusu taşınmazlardan 22 numaralı bağımsız bölümün davanın ikamesi tarihinden 1 yıl önce dava dışı üçüncü … oğlu kişiye satıldığını, huzurdaki davada davacının davacılık sıfatının bulunmadığını, dava konusu taşınmazlardan birinin malikinin davalılar arasında yer almadığını, bir diğerinin davacının hissedarı olduğu şirketten değil diğer davalıdan almış olduğunu, ilk alınan taşınmazın ise elbirliği ile malik üç ayrı şirketten alınmış olması sebebiyle davacının huzurdaki davayı açma hakkı bulunmadığını, davacı tarafından dava konusu edilen taşınmaz devirlerinin bizzat kendi bilgisi ve organizasyonu dahilinde yapıldığını, taşınmaz bedellerinin ödendiğini, davacının diğer davalı ve taşınmaz devirlerini yapan …’nin kullandığı imza sirkülerinin sahte olduğu yönündeki beyanlarının çelişkili ve kötü niyetli olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin ara kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Talep, şirket yöneticisinin temsil görevini kötüye kullanması sonucu şirketin önemli malvarlığını teşkil eden taşınmazların gerçek değerinin altında, kötüniyetli ve muvazaalı olarak satıldığı iddiasına dayalı olarak dava konusu taşınmazların tapu kaydının iptali ile şirket adına tescili istemli davada, sözkonusu taşınmazların 3. Kişilere devrinin önlenmesine yönelik ihtiyati tedbire hükmedilmesi istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yapılan duruşmada, taraflar vekillerinin huzurunda, talebin kabulü ile tedbire hükmedilmiş, bu ara kararına karşı davalılar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı, ortağı ve yetkilisi olduğu dava dışı şirketin dava konusu taşınmazlarının temsil yetkisi olmadığı halde davalı …tarafından danışıklı hareket ettiği diğer davalılara gerçek değerinin altında ve/veya bedelsiz, kötüniyetli ve muvazaalı olarak satılıp devredildiği iddiasına dayanarak taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile yeniden şirket adına tescilini istemiştir. HMK’nın 389. Maddesi uyarınca; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir “. Aynı Yasa’nın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. HMK’nın 389 vd. maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbir koruyucu önlem olup, dava konusu taşınmazlar bakımından yargılamayı esastan sonuçlandıracak mahkemece, ileri sürülen iddia, savunma ve sunulan deliller ışığında gerekçesi belirtilerek dava konusu taşınmazların davalılar adına tapuda kayıtlı olmaları halinde iyi niyetli 3. kişilerin hak ve menfaatlerine halel gelmemek kaydıyla teminat karşılığında tedbir kararı verildiği gibi, yargılama sırasında taşınmazların gerçek değerinin dava dilekçesinde gösterilen değerden yüksek olduğunun tespiti durumunda, buna göre, eksik teminat bedelinin her zaman ikmal edilebileceği gözetildiğinde davalılar vekillerinin istinaf başvurularının reddi gerekmiştir. Açıklanan bu nedenlerle, davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf karar harcı davalılar tarafından başlangıçta peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362(1)-f maddesi uyarınca oy birliği kesin olarak ile karar verildi.