Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/1000 E. 2021/837 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1000
KARAR NO: 2021/837
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 08/04/2021
NUMARASI: 2020/883 Esas (Derdest dosya)
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/07/2021
Taraflar arasında görülen davada ilk derece mahkemesince verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz isteminin reddine yönelik ara kararının ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir isteyen davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz isteminde bulunan davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketteki paylarını şirket ortaklarından dava dışı …’e devrederek ortaklıktan ayrıldığı ve devir işleminin ticaret sicil gazetesinin 26/07/2019 tarihli nüshasında ilan edildiği, hisse devir tarihi itibarıyla davalı şirketten olan 902.576,20 TL alacağını tahsil amacıyla davalıya karşı yapılan takibe itirazın iptali ile takibin devamına alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep edildiği, 05/04/2021 tarihli dilekçesiyle de, davalı şirket ile ortaklık yapısı aynı olan dava dışı şirketten olan alacağını tahsil amacıyla yapılan icra takibine itirazın iptali davasının kabulle sonuçlandığı ve her iki şirkette aynı adreste kurulu iken dava dışı şirketten olan alacak yönünden hacze gidildiğinde şirketin taşındığının öğrenildiği ve önceki adreste hali hazırda davalı şirketin faaliyet gösterdiği ancak davalının grup şirketinin adresini nakletmesinin alacaklıdan mal kaçırma gayesiyle yapıldığının açık olduğunu belirterek davaya esas icra takibine konu alacak miktarını karşılayacak tutarda olmak üzere davalının menkul gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczi ile yine şirketin malvarlığı ve ortaklarının hisseleri üzerine ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; şirketin çift imza ile temsil edilmesi nedeniyle şirketin borçlanmasının geçersiz olduğu, davacının ibraz ettiği makbuzlarda borç olarak gönderilen para ibaresinin bulunmadığı, şirketin her iki yetkili temsilcisi tarafından usulüne uygun bir borç bildirimi olmadığı gibi şirketin borçlanmaya ilişkin kabul kararı olmadığı, davacının, şirket muhasebecisi ile muvazaalı işlemler yaparak gerçeğe aykırı bir şekilde defterlerin tanzim edilmesini sağladığı, gerçeğe aykırı olarak davacının şirket defterlerinde alacaklı gösterildiği, hisse devri ile birlikte hem borçlarını hem de alacaklarını devrettiği, sadece şirket borçlarının devredildiği iddiasının kabul edilemeyeceği, şirketi zararlandırıcı işlemlerde bulunduğu, aldığı paraları şirkete iade etmediği, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının şirkete para verdiği kabul edilse bile bu durumun Kurumlar Vergisi Kanunu gereğince, örtülü sermaye niteliğinde olması nedeniyle şirketin sermaye artırımında kullanıldığının kabulü gerektiği böylece davacının şirket hisselerini devrettiğinden hisseleri devralan tek ortağın sermaye ile bağlantılı olarak olası borç ve alacakların tek ortağın bünyesinde birleştiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, 08/04/2021 tarihli ara kararı ile; davacı vekili tarafından ibraz edilen belge ve bilgilerin alacağın varlığına kanaat getirici nitelikte olmadığı, başka bir şirket aleyhine açılan davada verilen kabul kararının eldeki dava bakımından emsal teşkil etmeyeceği, davalı şirketin adres değişikliğinin davacıya zarar verme kastıyla yapıldığı hususunun ispat edilmediği gibi ihtiyati tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verilebileceği ve davalının malvarlığının davanın konusunu oluşturmadığı gerekçesiyle ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının kardeş şirketinden olan dava dışı şirkete karşı açılan davanın kabulle sonuçlandığı ve haciz için gidildiğinde adresini değiştirdiğinin öğrenildiği, haczi talep edilen makinelerin leasing sözleşmesi kapsamında mülkiyetinin kendilerine ati olmadığını iddia ettikleri oysa leasing firması tarafından verilen cevapta, sözleşmenin sona erdiği ve mülkiyetin şirkete ait olduğunun belirtildiği bu durumun kötü niyetin ve mal kaçırma girişiminin göstergesi olduğu, müvekkilinin hisselerini devrettiği şirketle organik yapısı aynı olan dava dışı şirketin bu eylemi nedeniyle davalı şirketin mal kaçırma girişiminde bulunulduğunun kabulü gerektiği, davalı şirketin ticari defterlerinde müvekkilinin hisselerini diğer ortağa devrettiği tarih itibarıyla 902.576,00 TL alacaklı göründüğünü belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davalının malvarlığı ile şirket ortaklarının hisseleri üzerine ihtiyati tedbir veya ihtiyati tedbir niteliğinde dava konusu alacak miktarı üzerinden ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, şirketin ortaklara borçlar hesabından kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla yapılan icra takibine itirazın iptali davasıdır. Talep, davalı şirketin malvarlığı ile ortakların hisseleri üzerine ihtiyati tedbir konulması ve dava konusu alacak tutarı üzerinden davalının mal varlığının ihtiyaten haczi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmiş, bu karara karşı, davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık yönüyle re’sen yapılmıştır. İhtiyati tedbir 6100 Sayılı HMK 389.ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, HMK 389. maddesine göre, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Aynı yasanını 390. maddesi “tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” hükmünü içermektedir. Somut olayda, davanın konusu, ortaklara borçlar hesabından kaynaklanan alacağa ilişkin olup, davalı şirket adına kayıtlı gayrimenkul ve menkul mallar ile şirketin üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları ve dava dışı ortakların şirket hisseleri, uyuşmazlık konusunu oluşturmamaktadır. HMK 389. maddesi hükmüne göre; ihtiyati tedbir sadece uyuşmazlık konusu hakkında verilebilecek geçici bir hukuki koruma olduğundan davalı şirketin mal varlığı üzerine ihtiyati tedbir konulamaz. Kaldı ki ihtiyati tedbir talebinde bulunanın, tedbirin türünü ve konusunu açıkça göstermesi gerekmekte olup, tedbir isteminin neye ilişkin olduğu somutlaştırılmadan, davalının menkul ve gayrimenkul mallar, üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklar üzerine ihtiyati tedbir konulması şeklindeki talep, HMK 390.maddesine aykırı olduğundan dinlenmesi mümkün değildir. İİK 257. maddesi uyarınca, ihtiyati haciz, alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini güvence altına almak için mahkeme kararı ile borçlunun mallarına önceden geçici olarak el konulmasıdır. Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Varlığı ihtilaflı ve tespite muhtaç olan bir alacak talebi yönünden ortada muaccel bir para alacağı bulunduğundan bahsedilemeyecektir. Vadesi gelmeyen alacak bakımından ihtiyati haciz verilebilmesi için, borçlunun mallarını gizlemeye ve kaçırmaya yönelik eylemlerde bulunduğunu yaklaşık ispata yarar delillerin ibrazı zorunludur. Somut olayda, ihtiyati haciz isteyen davacı vekili, davalı şirket ile ortaklık yapısı ve faaliyet adresi aynı olan başka bir şirkete karşı açılan davada elde edilen ilam üzerine hacze gidildiğinde şirketin adresinin değiştirildiğinin ve mallarını gizlediğinin anlaşıldığını ileri sürerek davalı şirket hakkında ihtiyati haciz isteminde bulunmuştur. Bir şirketin faaliyet adresini değiştirmesi her zaman mal kaçırmaya yönelik girişim olarak kabul edilemeyeceği gibi davalı ile ortaklık yapısı aynı olan başka bir şirketin adresini değiştirmesi, farklı tüzel kişiliğe sahip davalı şirketin mallarını kaçırdığı veya gizlediğine delil teşkil etmeyecektir. Esasen davalının kurulu olduğu adreste faaliyetine devam ettiği de sicil kaydından anlaşılmaktadır. İhtiyati haciz geçici bir hukuki koruma olduğundan yargılama sırasında değişen koşul ve delil durumuna göre her zaman talepte bulunulabileceği de gözönüne alındığında mevcut dosya kapsamına göre, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz isteminin reddine ilişkin ilk derece mahkemesi kararında bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1- İhtiyati tedbir ve haciz isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf karar harcı ihtiyati tedbir ve haciz isteyen davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3- İhtiyati tedbir ve haciz isteyen davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 01/07/2021