Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/992 E. 2022/1043 K. 04.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/992
KARAR NO: 2022/1043
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/05/2019
NUMARASI: 2015/58 Esas – 2019/502 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/10/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacılar vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından müvekkilleri aleyhine İst … İcra Müd.’nün … E. Sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, müvekkilleri tarafından, İst 22. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2014/262 E. sayılı dosyası ile itiraz edildiğini, ancak mercii tarafından itirazın reddedildiğini, takip konusu senetlerin kambiyo vasfını haiz olmadığını, zira, keşide yeri ve ödeme yerinin bulunmadığını, Müvekkillerinden … ile davalı …’ın eşi, …’ın 2003 yılında aynı dershanede öğretmenlik yaparken tanıştıklarını, müvekkilinin, ahbabı olan …’ın evini (eşi … adına tescilli) satmak istemesi, çalışanı olan müvekkile …’un ev satın almak istemesi üzerine tarafları bir araya getirdiğini ve temlik işlemi yapıldığını, taşınmaz bedeli olan 135.000,00 TL’nin meblağlara bölünerek senede bağlandığını, müvekkili …’un ise senetlere çalışanı müvekkile … adına aval veren (kefil) sıfatı ile imza attığını, daha sonra müvekkilinin takip konusu senetlerin düzenlenme sebebini teşkil eden gayrimenkulü, müvekkileden satın aldığını ve ödemeleri … adına kendisinin yaptığını, ödemeleri ise aradaki güven ilişkisine ve yıllardır süren ahbaplık ilişkisine dayanarak; sürekli para sıkışıklığı içerisinde olduğu, kızının yurtdışında olduğu, eşinin hasta olduğu, kardeşinin kanser olduğu gibi mazeretleri söyleyerek para isteyen … adına bazen de … adına yaptığını, …’dan ödemeleri yapılan senetlerin iadesi istenmesine rağmen; Ankara’da olduğunu eşinin rahatsız olduğunu vs bahane ederek senetleri müvekkiline iade etmediğini, yapılan ödemelere ilişkin müvekkili ve …’ın bir araya geldiğini ve 16.07.2013 tarihinde bir protokol imzaladıklarını, protokolde de görüleceği üzere; ön sayfada ay ay müvekkili tarafından yapılan ödemelerin yazıldığını ve altının … tarafından paraflandığını, sayfanın altına ise …’a ait … bank- Ümitköy Şubesi hesabının yazıldığını, Protokol tarihine kadar yapılan ödemelerin 114.980,00 TL olduğunu, protokolün arka sayfasında ise ödenmiş olan meblağın, toplam ödenen 114.980,00 TL şeklinde yazıldığını, kalan meblağın ise 20.020,00 TL yazıldığını, ancak gayrimenkulün içindeki eşyalar … tarafından geri alındığından, eşyalar için 5.000,00 TL’nin toplam borçtan mahsup edildiğini, kalan 15.000,00 TL bakiye borcun ödeme planı çerçevesinde 4 takside bölündüğünü, altının … tarafından paraflandığını, ve protokolün altı “iş bu ödemelerin dışında senetli veya senetsiz alacağım kalmamıştır.” şeklinde yazılarak … tarafından ıslak imza ile imzalandığını, protokol tarihi 16.07.2013 olup, bu tarih öncesinde yapılan ödemelerin ay ay protokolün ön yüzünde yazıldığını, ayrıca bu tarihten önce … ve … hesabına yapılan ödemelerin bir kısmına ilişkin tediye makbuzları ve banka dekontlarını ekte sunduklarını, protokol tarihinden sonra ise yine gerek … gerek … hesabına yapılan toplam 11.410,00 TL ödeme dekontları ve tediye makbuzlarını mahkemeye sunduklarını, söz konusu tediye makbuzlarında da …’a ait ıslak paraf ve imzaların mevcut olduğunu, bazen …, bazense … adına bankaya para yatırıldığını, bütün bu açıklamaların, … adına yapılan protokole …’a ait hesap numarasının yazılması; protokol meblağının takip konusu senetlerle aynı meblağda olması; Protokolde yazan ilk ödeme tarihi ile takip konusu ilk senette yazan vadenin aynı ay olması; …’ın bu ödemeler dışında senetli ya da senetsiz alacağım kalmadı diyerek protokol imzalamasının; davalının kötü niyetli olarak, senetlerinin iadesini alamayan müvekkiline karşı icra takibi başlattığını göstermekte olduğunu, müvekkilinin tamamen aradaki güven ilişkisi yüzünden mağdur olduğunu, yüklü bir icra takibi ile karşı karşıya kaldığını, şu an takip dosyasında müvekkiline ait taşınmazın satış aşamasında olduğunu iddia ederek; takibin iptaline, davalının %20 tazminat ödemesine, yargılama ücretleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı-borçluların bono bedellerini ödemediğinden davacılar aleyhine toplam bedeli 135.000 TL olan 10 (on) adet bononun tahsili amacıyla İstanbul … İcra müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlatıldığını, Davacı-borçluların takip konusu borcu ödedikleri iddiasıyla takibe itiraz ettiklerini, icra takibine yapılan itirazların incelendiği İstanbul 22. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2014/262 ve 263 E sayılı dosyalarından 16.12.2014 tarihinde; “mahkememizce yapılan yargılamaya, toplanan delillere, icra dosyasına ve tüm dosya kapsamına göre; davacı her ne kadar borcunun olmadığını iddia ederek bu yönden itirazda bulunmuş ise de; İİK.’nın 169/a maddesi uyarınca kambiyo senetlerine dayalı icra takibinde kambiyo senetlerinin mücerretliği ilkesi gereği, davacı borçlu tarafın borçlu olmadığı yönündeki iddialarını yalnız resmi veya imzası alacaklı tarafından ikrar edilen bir belge ile ispat edebileceği, davacının kambiyo senedine dayanan takibe itiraz hususunda yasanın aradığı tür bir belge sunmadığı ancak ileri sürülen hususların genel mahkemelerde yargılamayı gerektiren hususlardan olduğundan davasının reddine, davacının itirazının alacağı sürüncemede bırakmaya yönelik olduğu değerlendirilmekle asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine” şeklinde karar verildiğini ve davacı-borçluların itirazlarının reddedildiğini, takibe konu bonolardan dolayı borçlu olmadığını iddia eden davacıların borcun ödendiğini yasada öngörülen koşullarda ispat etmek zorunda olduğunu, Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesine göre; bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden tarafın o vakıayı ispat etmeye mecbur olduğunu, menfi tespit davalarında da ispat yüküne ilişkin bu kuralın uygulandığını, borçlu borcun varlığını inkâr ediyorsa, bu durumlarda ispat yükünün davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düştüğünü, ancak senetteki imzalarını inkâr etmeyen davacıların, borcun varlığını kabul etmekle beraber borcun ödeme gibi bir nedenle sona erdiğini iddia ettiklerinden huzurdaki menfi tespit davasında ispat yükünün yer değiştirip ve davacılara geçeceğini, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 200. maddesinin 1. fıkrasının; “Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri iki bin beş yüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle iki bin beş yüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. ” hükmünde olduğunu, davacıların, senede karşı ileri sürdükleri iddialarını ancak senetle ispat edebileceklerini, davacılar vekilinin, müvekkilinin icra takibine konu bonolardan kaynaklanan borcunu bazen … adına bazen … adına ödediğini, … ile … arasında 16.07.2013 tarihinde protokol imzalandığını, protokolü, ödemelere ilişkin tediye makbuzlarını ve banka dekontlarını dosyaya sunarak davacının takip konusu bonolardan dolayı borçlu olmadığını iddia ettiğini, Dava dilekçesinden huzurdaki davada delil olarak bildirilen protokolün, tediye makbuzlarının ve banka dekontlarının, borca itirazın incelendiği İstanbul 22. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2014/262-263 E. sayılı dosyalarına sunulan evrak ile aynı olduğunun anlaşıldığını, davacılar vekilinin dilekçesinde bahsettiği farklı tarihleri ve meblağları ihtiva eden ödeme listesinin, protokol olarak nitelendirilemeyeceğini, Protokolün, mevcut bir anlaşmayı, anlaşmanın bazı hükümlerini uygulamak ya da uzatmak ya da değiştirmek üzere tarafların hazırladığı ve imzaladığı bir belge olduğunu, dilekçede bahsedilen belgede sözleşmenin konusu, ödemelerin kime ne şekilde ne için yapılacağı, tarafların mutabık kaldıkları hususların kabul edildiği anlamına gelen imzaların yer almadığını, bu sebeple davacının protokol olarak nitelendirdiği farklı tarihleri ve meblağları ihtiva eden belgenin takip konusu bonolarla ve takip alacaklısı … ile ilişkilendirilmesinin mümkün olmadığını, ayrıca davacının dilekçesinde bahsettiği imzalı-imzasız tediye makbuzları ve banka makbuzlarının da takip alacaklısı ve takip konusu bonolarla herhangi bir ilgisinin bulunmadığını, tediye makbuzları ve banka dekontlarının, dava dışı …’ın …’ın yetkilisi olduğu … Ltd. Şti.’de verdiği dersler karşılığında …’a yapılan ödemeleri göstermekte olduğunu, …’ın dilekçede bahsedilen bu belgelerle dava dışı …’ın eşi olmak dışında bir ilgisinin olmadığını, aksi durumun davacılar tarafından ispatlanması gerektiğini, davacıların dilekçesinde bahsettiği belgelerin, takip dayanağı bonoların hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak nitelikte olmadığından ve takip alacaklısı …’a takip dayanağı bonoların mukabilinde ödeme yapıldığını göstermediğinden, iddiasını yasanın aradığı şart ve şekilde ispatlayamayan davacıların davasının reddinin gerektiğini ileri sürerek; davacıların davasının reddine, yargılama giderleriyle vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, ” Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen icra dosyası, davacı ve davalının ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere; davanın kambiyo senedine mahsus menfi tespit istemine ilişkin olduğu, davanın icra takibinden sonra açıldığı, …’ın, takibe konu senetlerin düzenlenme sebebini teşkil eden gayrimenkulü …’tan satın aldığı, ödemeleri … adına kendisinin yaptığı yönündeki iddianın dayanağı olarak 16.07.2013 tarihli protokolün gösterildiği, anılan protokole göre; 10.08.2012-01.07.2013 tarihleri arasında dava dışı …’a 114.980,- TL ödeme yapıldığı, ödenen bu tutarda ihtilafın bulunmadığı, ihtilafın; bu ödemelerin takibe konu edilen senet bedellerine karşılık yapılıp yapılmadığı hususundan kaynaklandığı, yine, anılan protokole göre; kalan tutarın 20.020,- TL olduğu, 5.000,- TL eşya bedeli düşüldükten kalan 15.000,- TL’nin belirlenen ödeme planına göre 4 taksitte ödeneceği, dava dışı …’a ödenen 114.980,- TL ile kalan 20.020,- TL dikkate alındığında; protokole konu mal veya hizmet bedeli toplamının da 135.000,- TL olduğu, senet bedellerine karşılık yapıldığı iddia edilen ödemelere dayanak olarak sunulan tediye makbuzları ile ATM fişlerinde; ödemelerin takibe konu edilen senet bedellerine karşılık yapıldığını gösterir herhangi bir ibarenin bulunmadığı, tediye makbuzlarına göre; protokol tarihine kadar dava dışı …’a toplam 50.150,- TL, protokol tarihinden sonra 12.910,- TL ödendiği, ayrıca, protokol tarihinden sonra ATM kanalı ile davalı ve dava dışı … hesabına toplam 3.110,- TL ödeme yapıldığı, protokoldeki ödemelerin; “…dersane ücretleri, mali müşavirlik hizmetleri, kitap telif ücreti adı altında yapıldığı…” yönündeki tanık …’ın ifadesine dayanak olarak; sözleşme, fatura, Serbest Meslek Makbuzu veya herhangi bir belgenin sunulmadığı, davacılar İstanbul … İcra Dairesinin … takip sayılı dosyasında her ne kadar borcunun olmadığını iddia ederek menfi tespit açmış ise de girişilen takibin kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip olduğu, kambiyo senetlerine dayalı icra takibinde kambiyo senetlerinin mücerretliği ilkesi gereği davacı tarafın borçlu olmadığı yönündeki iddialarının yalnız resmi veya imzası alacaklı tarafından ikrar edilen bir belge ile ispat edileceği, kambiyo senedine dayanan takip hususunda yasanın aradığı bir belge sunmadığı hususu da göz önüne alındığında davacıların davalarının reddine, …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu taşınmazın satışının esasen davalının eşi … ile yapıldığını, ancak taşınmazın tapuda davalı üzerine kayıtlı olduğundan resmi işlemlerin ve senetlerin davalı adına düzenlendiğini, mahkeme kararında her ne kadar yazılı bir belge sunulamadığını belirtmiş ise de dosyaya davalının eşi ile yapılmış olan protokolün sunulduğunu, resmiyette davalı ile yapılan bir satım gibi görünse de gerçekte satışın davalının eşi tarafından gerçekleştirildiğini ve ödemelerin davalının eşine yapıldığını, haliyle protokolün de davalın eşi ile yapıldığını, müvekkilinin, aralarındaki güven ilişkisine dayanarak ayrıca davalının da imzasını alma gereği duymadığını, zaten bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere dava konusu taşınmazın bedelinin tam da protokolde yer alan ödemelerin toplamına eşit olduğunu, ayrıca protokole davalı …’a ait hesap numarasının yazılmasının, protokol de yazan ilk ödeme tarihi ile takip konusu ilk senette yazan vadenin aynı gün aynı miktar olmasının, protokolde evdeki eşyaların bedelinin de konu edilmesinin bu ödemelerin davaya konu taşınmaz satışına ilişkin olduğunu göstermekte olduğunu, bilirkişi raporunda davalının eşi …’ın ” ilk senedi sanırım 5000TL’lik bedeli ödemediler, sonra ödediler, daha sonraki senetleri de aksatarak ödediler” yönündeki beyanına karşılık alınan tüm senetlerin toplamı 135.000,-TL’nin takibe konu edildiği belirtilerek davalının kötü niyetinin tespit edildiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için ödemelerin tamamının değil sadece bir kısmının yapılmış olduğu kabul edilecek dahi olsa icra takibinde hiçbir ödemenin düşülmediğini, tüm senetlerin takibe konulduğunu, davalı tarafın kendi kabulünde olan ödemeleri dahi düşmediğini, bu durumun davalının, senetlerinin iadesini alamayan müvekkile karşı tamamen kötü niyeli olarak icra takibi başlattığını gösterdiğini, bilirkişi raporunun 7. sayfasında davalının hesabına 18.07.2013 tarihinde 1.000TL ödeme yapıldığı tespitinin de Mahkemece dikkate alınmadığını beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davaya konu kambiyo senedinin (bononun) konu edildiği icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespit(menfi tespit) davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davaya konu bono bedelinin ödenip ödenmediği ve bu bono nedeniyle davacıların, davalı takip alacaklısına borçlu olup olmadıkları noktasındadır. Davacı … tarafından, 02/08/2012 tarihinde, davalı … lehine, toplam 135.000,00 TL bedelli ve 30/08/2012 -20/04/2013 tarihleri arasında aylık vadelerle 9 adet bono keşide edilmiş ve davacı … bu bonolara aval vermiştir. Davalı takip alacaklısı tarafından, davacı takip borçluları hakkında, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, bonolara sebebine dayalı olarak 135.000,00 TL asıl alacak, 26.280,90 TL işlemiş faiz ve 405,00 TL komisyon bedelinin tahsili istemiyle 11/04/2014 tarihli takip talebi ile kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatılmıştır. Davacı tarafça, bono bedellerinin davalının hesabına ve davalının eşine ödendiği iddiasıyla 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 72. maddesi uyarınca borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır. Davalı taraf ise, davacının sunduğu protokol isimli belgenin ve ödeme belgelerinin bonolar ve davalı … ile ilişkilendirilemeyeceğini, tediye makbuzları ve banka dekontlarının davalının eşi …’ın davacı …’ın yetkilisi olduğu … Ltd. Şti.’nde verdiği dersler karşılığında …’a yapılan ödemelere ilişkin olduğunu ve davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Davacı tarafından dosyaya sunulan 16/07/2013 tarihli belgede, toplam 114.980,00 TL ödemeden sonra kalan 20.000,00 TL’den eşya bedeli 5.000,00 TL düşülerek bakiye 15.000,00 TL ödeme planına bağlanmış ve davalının eşi tarafından imzalanmıştır. Genel olarak menfi tespit davalarında ispat yükü davalı alacaklıdadır. Ancak genel kuralın aksine senede dayalı borç ilişkilerinde ispat yükü senet borçlusundadır. Bilirkişi tespitine göre de protokolden sonra 16.020,00 TL ödenmiştir. Buna karşın, senede dayalı menfi tespit davasında davacı-borçlunun borcun ödendeğini iddia etmesi karşısında davalı-alacaklının ödemeyi kabul edip bu ödemenin başka bir hukuki ilişki kapsamında yapıldığını savunması halinde davalı alacaklının bu savunmasını kanıtlaması gerekir. Bunun gibi, davacı borçlunun borcun ödendiğine dair düzenlenen bir belgeye(örn. İbranameye) dayanak açtığı menfi tespit davasında davalı-alacaklının bu belgenin dava konusu borçla ilgisi bulunmadığını savunması halinde bu savunmasını kanıtlama yükü davalı-alacaklıdadır. Düzenlenen bilirkişi raporuna göre dava ve icra takibine konu bonoların düzenlendiği tarihten sonra davacılar tarafından davalıya yapılan toplam ödemenin 135.000,00 TL olduğu tespit edilmiştir. Takip konusu senetlerin toplam miktarı 135.000,00 TL olup, senetlerin bedeli kadar ödeme yapılmıştır. Davacı tarafın delil olarak dayandığı davalının eşinin imzasını ihtiva eden 16/07/2013 tarihli ödeme belgesi, banka işlem makbuzu ve tediye makbuzlarında başka bir amaçla ya da başka borçların ödendiğine dair şerh bulunmadığından dava konusu senetlerin tanzim tarihinden sonra ödeme yapılmış olduğuna göre, bu ödemelerin dava konusu senede yönelik ödemelere ilişkin olduğuna karine teşkil etmektedir. Bu karinenin aksini ispat yükü davalıda olup, davalı tarafça bu ödemelerin/ödeme belgesinin başka bir borç için yapıldığına ilişkin dosyaya herhangi bir delil ve belge sunulmadığı gibi, açıkça yemin deliline de dayanılmamıştır(Yargıtay HGK’nın 19.04.2022 Tarih ve 2019/(19)11-449 E.- 2022/569 K. Sayılı kararı). 16/07/2013 tarihli belgeyi imzalayan …’ın senetlerde veya takipte bir sıfatı olmasa da, kendisi davalının eşi olup, ödemeleri kabul etmeye ve söz konusu ödeme belgesini düzenlemeye yetkili olduğunun kabulü gerekir. Kaldı ki davalı tarafça da bunun aksi iddia edilmemiştir. Davalı tarafça, davacının sunduğu ödeme belgesinin ve ödeme belgelerinin, bonolar ve davalı … ile ilişkilendirilemeyeceğini, tediye makbuzları ve banka dekontlarının davalının eşi …’ın davacı …’ın yetkilisi olduğu …. Ltd. Şti.’nde verdiği dersler karşılığında …’a yapılan ödemelere ilişkin olduğu savunulmuş ise de, dosyaya bu iddiaları ispata yarar bir delil sunulmamıştır. Bu halde davacıların, takip ve bonolar nedeniyle davalı tarafa karşı herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Hal böyle iken mahkemece davanın, kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi isabetli olmamıştır. İİK’nın 72/5 maddesinde menfi tespit davasının borçlu lehine sonuçlanması halinde borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamamak üzere alacaklıdan tahsiline karar verileceği düzenlenmiştir. Somut olayda, davalı tarafça 16/07/2013 tarihinde tahsil edildiği yazılı olan ve kalan kısmın da tevdi makbuzu ve hesaba para yatırma suretiyle ödendiği anlaşılan senet bedellerinin tekrar tahsili amacıyla takibe konulması nedeniyle, davalı takip alacaklısının takibinde kötüniyetli olduğunun kabulü gerekir. Bu nedenle dava yan yararına kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerekir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; Mahkemece davacının davasını reddine karar verilmesi isabetli görülmemiş ve bu nedenle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,1-Davanın KABULÜNE,2-Davacıların, İstanbul 31. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip ve bu takibe konu bonolar nedeniyle davalıya borçlu olmadığının TESPİTİNE,3-Davalının takibinde haksız ve kötüniyetli olması nedeniyle İİK’nın 72/5. Maddesi uyarınca dava konusu alacağın %20’si olan 27.000,00 TL kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacılara verilmesine,4-Başlangıçta peşin olarak alınan 2.305,47 TL harcın, alınması gerekli olan 9.221,85 TL harçtan mahsubu ile bakiye 6.916,38 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,5-Davacılar tarafından yargılama sırasında yapılan peşin harç 2.305,47 TL, başvuru harcı 27,20 TL ile posta ve tebligat gideri 249,12 TL, bilirkişi ücreti 500,00 TL olmak üzere toplam 3.081,79‬ TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 6-Davacılar yargılama sırasında kendini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 21.250,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,7-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi uyarınca, artan gider avansının davacı tarafa; davalının yatırdığı avanstan artan kısmın kendisine iadesine, 8-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak;a-Davacılar vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine,b-Davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 121,30 TL ile posta ve tebligat gideri 52,18 TL toplam 173,48 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacılara verilmesine,9-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.04/10/2022