Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/99
KARAR NO: 2020/290
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/07/2018
NUMARASI: 2015/487 Esas – 2018/699 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/11/2020
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı şirketten cari hesap alacağı bulunduğunu, bu tutarın 7.191,32-TL olduğnuu, bu borcun ödenmesi için İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibine başladığını davalının itiraz ederek dosyayı durdurduğunu alacağının tahsili maca ıile huzurdaki davanın açılarak yapılan itirazın iptaline takibin kaldığı yerden devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu ilk derece Mahkemesince dava hakkında “taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğu, alacağın davalıya fatura edildiği ancak davalı tarafından davacı şirkete ödemede bulunulmadığı, bunun üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takip yapıldığı, itiraz üzerine takibin durduğu, davanın İ.İ.K’nın 67. Maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, davalının yapılan bilirkişi incelemesinde borçlu olduğunun da belirlendiği, her ne kadar davalı taraf dosyaya sunduğu 13/06/2016 tarihli beyan ve belgelerle davayı kabul etmemiş olsa da, aynı dilekçe ekinde sunduğu belgelerin incelenmesinde, davacı tarafça davalıya düzenlenmiş 5 adet fatura olduğu, bu faturaların davalıda olduğu ki davalı tarafça sunulduğu, davalı tarafın iade faturası düzenlediği, bu iade faturalarda, altındaki …, … ve teslim alan kısmı boş olan faturaların iade edilmek istenildiği, davalı tarafın faturaların tebliğ edilmediğini ve kendi çalışanları tarafından alınmadığını iddia etmesine rağmen bu faturaların ne surette elinde bulunduğunun ve iade etmeye çalışmasının anlaşılamadığı ve beyanlarına bu doğrultuda itibar edilemediği, ayrıca faturalardaki fiili sevk tarihleri ile davalı tarafından düzenlenen iade faturaları arasında 5-6 aydan fazlaca bir sürenin bulunduğu, iade faturalarında da teslim alan isim ve imzası bulunmadığı, faturaların iade edilmiş olduğunun da belli olmadığı, dava dilekçesinin TK 35 e göre tebliğ edilip devamında da bilirkişi inceleme gününün ve defterlerin hazır edilmesinini ihtaratlı olarak TK35’e göre tebliğ edildiği, inceleme gününde defter ve kayıtların sunulmadığı, bütün bu hususun da davalının haklı olarak görülmesine engel olduğu ve mahkememizce aldırılan raporun uygulama ve mevzuata göre yerinde olup hükme esas alınmaya elverişli olduğu ve davalının itirazında haksız olduğu kanaatine varıldığından, takibin devamı” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; cari hesap sözleşmesinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağını, davacının defterlerinin usulüne uygun tutulmadığından ancak aleyhine delil teşkil edeceğini, davacının ticari defterlerinde davaya konu faturaların kaydedilmesinin tek başına taraflar arasında ticari ilişki olduğunu göstermeyeceğini, bilirkişinin defter incelemesi esnasında davalının ticari defter ve kayıtlarının muhasebecisinin sağlık sorunları sebebiyle temin edilemediğini ancak daha sonra defter incelemesi talebi olmasına rağmen müvekkilinin ticari defter ve kayıtlarının incelenmediğini, davacı tarafından düzenlenen faturaları teslim alan şahıs olarak görünen …’in müvekkili şirketle herhangi bir bağlantısının olmadığını, ticari defter ve kayıtlarının incelenerek yeniden rapor aldırılması yahut ek rapor için bilirkişiye tevdii talep edilmişse de taleplerinin haksız ve hukuka aykırı olarak değerlendirilmediğini, mahkemece verilen kararın eksik incelemeye dayalı olduğunu, icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davalının … – … – …- … numaralı faturalarda yazılı ürünleri almadığı için haklı sebeple icra takibine itiraz ettiğini beyan ederek, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, cari(açık) hesap alacağının tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, cari hesabı oluşturan faturalara konu malların davalıya teslim edilip edilmediği, noktasındadır. 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun süresinde cevap dilekçesi verilmemesinin sonucu başlıklı 128. Maddesinde, süresi içinde cevap dilekçesi vermemiş olan davalının, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılacağı düzenlenmiştir. Her ne kadar davalı taraf beyan dilekçelerinde davacıdan fatura karşılığı alış veriş yapılmadığı, yalnızca son iki fatura karşılığı davacının ürün getirdiği ve ürünlerin defolu olması nedeniyle ürünlerin iade edildiği beyan edilmiş ise de, davalı tarafından davacı hakkında düzenlenen, 24/03/2015 tarih ve … nolu iade faturasının davacının …, …, … ve … nolu faturalarının iadesine ilişkin olarak, 24/03/2015 tarih ve … nolu iade faturasının davacının … nolu faturasının iadesine ilişkin olarak, düzenlenmiş olması karşısında davalının, cari hesabı oluşturan faturalara konu ürünleri teslim aldığının kabulü gerekir. Davalının sunmuş olduğu iade faturalarının aleyhine delil teşkil edeceği açıktır. Davalı tarafça iade faturalarına konu ürünlerin davacıya teslim edildiği veya davalının iade faturası düzenlemesini haklı gösterecek herhangi bir neden bulunduğu hususları ispat edilememiştir. Bu sebeple davalı, takibe konu borçtan sorumlu bulunmaktadır. İcra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için takibe konu alacağın likit olması zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut olduğunda ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Eldeki davada, dava konusu cari hesap alacağının faturalardan oluşması ve bu faturalara ilişkin davalının iade faturaları düzenlemiş olması nedeniyle, takip konusu alacak davalı tarafça bilinir ve belirlenebilir niteliktedir. Mahkemece hükme esas alınan miktar üzerinden davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesinde her hangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 353/(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı tarafından başlangıçta peşin olarak yatırılan 123,00 TL istinaf karar harcının alınması gerekli olan 491,23 TL harçtan mahsubu ile bakiye 368,23 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Hükümden sonra davacı yan gider avansından yapılan 56,00 TL tebligat masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 12/11/2020