Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/987 E. 2022/1146 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/987
KARAR NO: 2022/1146
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/06/2019
NUMARASI: 2018/43 Esas – 2019/593 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/10/2022
Taraflar arasındaki İtirazın İptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Vekiledeni şirket ile davalılardan … arasında çeşitli halı, mobilya ve tekstil ürünlerinin satın alımına ilişkin cari hesap şeklinde süregelen bir ticari ilişki olduğunu, davalı …’ın vekiledeni şirkete yapılan borcuna karşılık muhtelif çek ve senet keşide ederek verdiği çeklerin karşılıksız çıkması ve senetlerin protesto edilmesine rağmen vadesinde ödenmemesi nedeniyle davacı tarafça … hakkında; İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E., İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyaları ile icra takiplerine girişildiğini ve davalı borçlu tarafça takiplere hiçbir bir itirazda bulunulmadığı için icra takiplerinin kesinleştiğini; diğer davalı … tarafından imzalanan 02.03.2012 tarihli 500.000TL (Beşyüzbin TL) bedelli kefaletname kapsamında …’ın müşterek borçlu müteselsil kefil durumunda ve …’ın vekiledeni şirkete olan borcundan kefalet limitleri dahilinde sorumlu olduğunu, vekiledeni tarafından davalılara Beşiktaş … Noterliğinin 23.05.2017 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiğini, ihtarnamenin davalılar tarafından tebliğ alınmasına rağmen herhangi bir ödeme yapılmadığını, bunun üzerine icra takibi başlatıldığını ve icra takibine her iki borçlunun itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, davalı … tarafından …’ın borcuna karşılık verilen tek teminatın işbu dava konusu kefaletname olmadığını, davalı … tarafından ayrıca 03.02.2015 tarihli 250.000-TL bedelli kefaletname ile ortağı ve yetkilisi olduğu … Tic. Ltd. Şti. adına kayıtlı “Edirne ili Uzunköprü İlçesi … Mevkii … Mah. … ada … parsel … cilt … sahife no.da kayıtlı 94,90 m2 yüzölçümlü zemin+bodrum+1, 2, 3, 4 katlı betonarme bina vasıflı taşınmaz” üzerinde de 24.02.2011 tarih ve … yevmiye numaralı işlem ile 1. Derece ve sırada 500.000 TL bedelli ipotek tesis edildiğini bu ipotek nedeniyle davalılardan … ve … Tic. Ltd. Şti.’ne Beşiktaş … Noterliğinin 23.05.2017 tarihli … yevmiye numarası ile ihtarname gönderildiğini ve davalılardan … tarafından ipotek bedelinin vekiledenine ödenmesi üzerine ipoteğin fek edildiğini, davalı …’ın 03.02.2015 tarihli 250.000-TL bedelli kefaletnamesi nedeniylede İzmir … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ve davalılar tarafından ilgili takibe itirazları nedeniyle takibin durdurulmasına karar verildiğini, bu hususta ayrıca itirazın iptali davası açılacağını beyanla, tahsilde tekerrür olmamak ve her türlü fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; borçluların İstanbul … İcra Müdürlüğümün … E. saydı icra dosyasına yaptıktarı itirazların iptaline ve takibin devamına, haksız ve kötü niyetli itirazlar nedeniyle borçlular hakkında ayrı ayrı alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkumiyetlerine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde; Davalı …’ın vekiledeni …’a kefil olmadığını, doğmuş doğacak borçlarının teminatı olarak … Tic. Ltd. Şti. yetkilisi ve ortağı olduğu “Edirne ili Uzunköprü İlçesi … Mevkii … Mah, … ada … parsel sayılı” taşınmaz üzerine 500.000-TL bedelli ipotek tesis edildiğini ve davalı …’ın 500.000-TL’yi ödemesi üzerine ipoteğin kaldırıldığını, davacının delil listesinde eskiden maliki bulunduğu İstanbul Kadıköy ilçesi … Mah. … ada … parsel … nolu bağımsız bölümü de belirttiğini, davacının kendisinin ipoteği kaldırdığını ve kendisinden önce alacaklı durumda bulunan ipotek bedeli düşüldükten sonra kalan 285.000-TL bedelin de alacaklının hesabına yatırıldığını, davacının …’tan aldığı 500.000-TL bedel ile taraflarınca ödenen bedelleri de yapmış olduğu icra dosyalarına bildirmeyerek kötü niyetli davrandığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; Davaya dayanak olarak sunulan kefalet başlıklı 02.03.2012 tarihli belgeyi tümüyle kabul etmemekle birlikte belgenin aslının mahkemeye sunulması gerektiğini, zira bu belgede vekiledeni bilgilerinin ve kefalet miktarının vekiledenine ait olmayan bir el yazısı ve farklı bir kalemle doldurulduğunu, belgenin kefalet miktarı ve kimin lehine kefil olunduğuna dair 1. sayfasında vekiledeninin imzası ve tarih bulunmadığını, vekiledeninin imzası bulunan 2. sayfada ise kefalet miktarı ve kimin lehine kefil olduğu, süresi belgenin kefaletname olduğunun dahi yazmadığını, vekiledeni tarafından davacı tarafa … için verilmiş bir kefaletname kesinlikle bulunmadığını ve kefaletname ile ilgili 818 sayılı BK gerekse 6098 sayılı TBK’nun aradığı kefaletin geçerlilik şartı olan hiçbir hususun bulunmaması nedeniyle vekiledeninin zarar görmemesi için davacı yanın ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, vekiledeninin, diğer davalı … için ortağı ve yetkilisi olduğu … Tic. Ltd. Şti.’ne ait tapunun Edirne Uzunköprü ilçesi … Mevkii 94,90 m2 yüzölçümlü betonarme binanın üzerine davacı lehine 24.01.2011 tarihinde 500.000-TL bedelli 1. Derece ve sırada ipotek tesis ettiği ve bu ipoteğin şirketin … ile başlayacak mobilya ticaretine ilişkin teminat olarak davacı şirket tarafından şart koşulduğundan tesis edildiğini, vekiledeninin davacı şirket tarafından kendisine gönderilen Beşiktaş … Noterliğinin 23.05.2017 tarihli … ve … yevmiye nolu ihtarnameleri ile kefaletten haberi olduğunu, vekiledenininde Bakırköy … Noterliğinin 01.07.2017 tarih ve … yevmiye nolu cevabi ihtarname ile itiraz ettiğini, vekiledeninin gönderdiği ihtarnamede, 03.02.2015 tarihli 250.000-TL ve 02.03.2012 tarihli 500.000-TL kefaletnamelerden vekiledeninin doğrudan veya dolaylı hiçbir ilgisi ve bilgisinin olmadığı ve 500.000-TL ile sınırlı üst limit ipoteği dışında hiçbir şekilde … lehine kefalet iradesi oluşmadığının ihtar edildiğini, …’ın davacı şirket ile yaptığı görüşmede anlaşma sağlandığını, vekiledeninin ipoteğe ilişkin kefaletine istinaden davacı tarafın banka hesabına 500.000-TL ödediğini ve davacı tarafın ipoteği kaldırdığını, vekiledeni tarafından … lehine kefil olarak verilen ipotek miktarı ödendikten sonra davacı şirketin ipoteği kaldırması ile vekiledeninin 500.000-TL dışında bir kefalet iradesi olmadığını zımnen kabul etmiş olduğunu, davacının vekiledenine karşı haksız ve hukuka aykırı kötü niyetle … icra Müdürlüğü … E.sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlattığını ve vekiledeninin haklı itirazlarına rağmen davacı tarafından itirazın iptali davası açıldığını, oysa vekiledeninin zaten davacı için diğer davalı … lehine 500.000-TL kefil olduğu bir cari hesap ipoteğinin var olduğu tarihlerden sonra, ayrıca 500.000-TL ve 250.000-TL miktarlı sözde kefaletname vermesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu ve davacının aksini kanıtlamak zorunda bulunduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “…davacı yanın takip tarihi itibariyla davalı …’dan 1.647.880,65-TL alacaklı olduğu bu miktarın takip edilen ve kefalet sözleşmesi ile üstlenilen 500.000-TL miktarın üzerinde olduğu, borcun durağan değil cari hesap şeklinde işlediği, alacaklının kefaletnameye dayalı takipten öte borçlu … aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe girişmesinde yasal bir engel olmadığı, takibin tahsilde tekerrür etmemek kaydı ile açıldığı, davalı …’ in 250.000-TL miktarlı başka bir kefaletname ve ipotek vermesinin iş bu kefaletname ile üstlendiği yükümlülüğü ortadan kaldırmadığı, davalı …’in kefaletnameler ve ipotek verme sebebininde kendisi ile davalı … arasındaki ticari ilişki olduğu anlaşılmakla davanın kabulü ile tahsilde tekerrür etmemek koşuluyla itirazın iptaline, alacak likit olmakla davalıların alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına mahkumiyetine…” davanın kabulüne karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinde delillerin toplanmadığından sunmuş oldukları dilekçeleri ve savunmaları doğrultusunda delilleri arasında talep ettikleri bilirkişi incelemesi dava konusu sözde kefaletnamenin ilk ve ikinci sayfalarında imza hariç el yazısı ile yazılan, doldurulan kısımların hiçbirinin müvekkilinin el ürünü olmadığı itirazı hakkında İstinaf Mahkemenizce bilirkişi vasıtasıyla bu hususların tespitini, 27.03.2019 tarihli talepleri gibi adli tıp bilirkişi incelemesi yapılması hususunun değerlendirilmesi gerektiğini, davanın kabulüne ilişkin haksız ve hukuka aykırı kararının kaldırılarak; yargılamanın İstinaf Mahkemenizce yapılarak davanın esastan reddine karar verilmesi veya yeniden karar verilmek üzere ilk derece Mahkemesine gönderilmesine, Yargılamanın murafaalı yapılarak taraflara duruşma gününün tebliğine, İstinaf harç ve giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yüklenmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, faturalara dayalı cari hesap alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalılardan … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacının; davalılardan …’tan faturalı cari hesap alacağının tahsili amacıyla asıl borçlu ile birlikte kefil … hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas dosyası ile takip başlatıldığı, eldeki davanın yapılan itirazın iptaline ilişkin olduğu belirlenmiştir. Yargılama aşamasında dosyaya alınan denetime elverişli 15/03/2019 tarihli bilirkişi raporuna göre davalı …’ın icra takip tarihi olan 12/10/2017 tarihi itibarıyla 1.647.880,65 TL borcu bulunduğu, itiraza uğrayan icra takibinde ise 500.000 TL asıl alacak yönünden takip başlatıldığı belirlenmiştir. İstinafa konu uyuşmazlık ise davalı … imzasını taşıyan kefaletnamenin şekil şartlarına uygunluk ve düzenleniş esnasında iradeyi sakatlayan bir sebep nedeniyle geçerli olup olmadığı hususlarında toplanmaktadır. İcra takibine dayanak yapılan kefaletname incelendiğinde; düzenleme tarihinin 02/03/2012 olduğu görülmektedir. Her ne kadar davalı vekilince bu tarihin sonradan atıldığı iddia edilmiş iseyazılı delille ispatlanması gereken iddiasını ispata dair bir delil dosyaya ibraz edilmediğinden kefaletnamenin düzenlenme tarihinin 02/03/2012 olarak kabulü gerekmiş ve geçerlilik şartları bu tarihte yürürlüktü bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 484 ve devamı maddelerindeki düzenlemelere göre belirlenmesi gerekmektedir. Kefalet sözleşmesinin imzalandığı tarihte yürürlükte olanve uygulanması gereken mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu 484 maddesi uyarınca kefalet sözleşmesinin geçerli olmasi için yazılı şekilde yapılması ve kefilin sorumlu olduğu kefalet limiti,belirli bir miktarın gösterilmesi gereklidir. Kefil, sözleşmenin imzalandığı tarihteki yürürlükte olan 818 sayılı BK hükümleri uyarınca, asıl borçlunun borcundan ve ferilerinden (temerrüt faizi, masraflar) kefalet limiti kapsamında sorumludur. Bahsi geçen sözleşme incelendiğinde sözleşmenin iki sahifeden ibaret olduğu birinci sayfasında davalı …’ın imzasının bulunmadığı, ikinci sayfasında davalının imzasının bulunduğu, kefaletnamenin birinci sayfasında kefil olunan 500.000,00 TL ‘lik azami miktarın gösterildiği, ayrıca sözleşmenin taraflarının isim ve adreslerini içerdiği, kefilin müteselsil kefil olduğu kaydının bulunduğu görülmüştür. Davalı kefilin imzasını içermeyen sözleşmeninin birinci sahifesi ile davalı kefilin imzasını taşıyan ikinci sahifenin bir bütünlük arzettiği, bahsi geçen paragraftaki cümlenin 1. Sahifedeki kısmı ile 2. Sahifede devam eden kısmı arasında metin, içerik, anlam ve devam bakımından bütünlük bulunduğu, ayrıca sözleşme bir bütün olarak incelendiğinde iki sayfa arasında da bir bütünlüğün bulunduğu görülmektedir. Bu durumda kefaletnamenin 2. Sayfasında imza bulunmasının sözleşmenin yazılı olması koşulunu sağladığı, birinci sayfasının imzalanmamış olmasının kefalet sözleşmesinin geçerliliğine bir etkisinin bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı yasada kefaletin geçerliliği için yazılı olması ve kefil olunan azami miktarın gösterilmiş olması yeterli olup limit bilgilerinin imzanın bulunduğu sayfada yer almasına dair bir zorunluluk bulunmamaktadır. Uyuşmazlık konusu sözleşmede bu kabulden hareketle kefil olunan azami limit gösterildiği gibi sözleşmenin bütünlüğü içerisinde davalının da imzası bulunduğu dolayısıyla imzanın tüm sözleşmeyi kapsadığı buradan hareketle de yazılı olma şartının yerine geldiği sonucuna ulaşılmakla bu yöne ilişkin davalının istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Kefalet sözleşme tarihinin 02/03/2012 olduğu, davalı …’ın ortağı ve yetkilisi olduğu … LTD. ŞTİ adına kayıtlı taşınmazların davacı lehine ipotek tesis tarihinin 24/02/2011 olduğu belirlenmiştir. Bu veriler altında davalının kefalet sözleşmesinin hataen düzenlendiği iddiası yönünden yapılan değerlendirmede; ipotek sözleşmesi 24/02/2011 tarihinde düzenlenmiş olup uyuşmazlık konusu kefalet sözleşmesinin ise yaklaşık bir yıl sonra 02/03/2012 tarihinde düzenlendiği, yazılı belgelerin aksinin ispat edilmediği, davalının bir ticaret şirketini yöneten, yaptığı işlemlerin anlam ve sonuçlarını bilecek yetkinlikte olması gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde bahsi geçen sözleşmenin iradesi dışında düzenlendiği iddiasının yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Yukarıda açıklanan gerekçelerle ilk derece mahkemesi kararına yönelik davalı vekilinini istinaf talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davalı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 8.538,78TL harcın, alınması gerekli olan 34.155,00TL harçtan mahsubu ile bakiye 25.616,22 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.20/10/2022