Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/981 E. 2022/984 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/981
KARAR NO: 2022/984
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/09/2018
NUMARASI: 2014/249 Esas – 2018/971 Karar
DAVA TÜRÜ: Ticari Satımdan Kaynaklanan
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/09/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin kozmetik sektöründe faaliyet gösterdiğini, müvekkil şirket tarafından 14.812,57 TL cari hesap alacağının tahsili için davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, 03/07/2014 tarihinde icra dosyasının yenilenerek 2013/15730 esas sayılı numarasını aldığını, davalı tarafından 07/05/2014 tarihinde icra takibine haksız olarak itiraz edildiğini, belirterek; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında itirazın iptali ile takibin devamına ve %20 den az olmamak üzere inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına , yargılama gideri ile birlikte vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkili ile davacı şirket arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını, buna bağlı olarak iddia edilen cari hesap alacağının da olmadığını, müvekkilinin … mahallesi … alışveriş merkezi … İzmit / Kocaeli adresindeki eczaneyi 27/11/2006 tarihinde devraldığını, iş hacminin küçük olması nedeni ile Aralık 2008 de faaliyetine son verdiğini, … Eczanesinin tek sahibi ve tek imza yetkilisi olan müvekkili ile davacı şirket arasında dava dilekçesinde belirtilen tarihler de iddia edilen ürünlerin satın alınmasına ilişkin olarak yapılmış yazılı veya sözlü bir sözleşme bulunmadığını,davacı tarafından ürün tesliminin yapılmadığını, davacının takibinin ekinde ürün teslimini gösterir tek bir somut delil sunmadığını, belirterek; haksız ve kötü niyetli davanın reddine, davacı aleyhine %20 den aşağı olmamak kaydıyla tazminata hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; “istinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda;Davacı tarafın 43478, 45724, 45348, 49260 numaralı faturalar ile davalı … a ait … eczanesine “… ticari koşulları “başlıklı sözleşme ile mal satıp teslim ettiğini iddia ettiği, ancak davalının … eczanesini 22/12/2008 tarihinde kapattığı, “… ticari koşulları ” başlıklı yazılı belge altındaki kaşe üstündeki imzanın davalı veya çalışanlarına ait olmadığı, davacının …, …, …, … numaralı faturaların ve faturaya konu malların davalıya teslim edildiğini ispatlayamadığı, irsaliyelerdeki imzaların davalı veya çalışanlarına ait olmadığı toplanan tüm deliller ile sabit bulunmuştur. Mahkememizce ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Mahkememizce davalının kötü niyet tazminatı talebinin, Sakarya 2.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2011/65-303 sayılı 13/09/2011 tarihli kesinleşmiş kararı da dikkate alınarak İİK 67 de sayılan yasal koşullar oluştuğundan kabulüne” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin esas aldığı 29.08.2018 tarihli bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, sözleşmedeki kaşenin izi ile karşılaştırılan kaşenin davalıya ait olduğundan bahisle sözleşmede izi olan kaşenin şüpheli olarak değerlendirilmesinin maddi gerçeklikle bağdaşmadığını, davalının birden fazla kaşesi olabileceği ve hangi kaşeyi hangi amaçla kullandığının da tespit edilemeyeceği, müvekkili ile davalı arasında imzalanmış sözleşmede davacıya ait vergi numarasının dahi bulunduğu bir kaşe izinin olmasının sözleşmenin kabul edildiğine karine teşkil ettiğini, yine kaşe üzerinde yer alan imzanın belirleyici bir niteliğe sahip olmadığına dair bilirkişi raporundaki tespitin kabulü mümkün olmadığı gibi rapordaki imzanın basit ve şekilsel bir imza olduğu yönündeki değerlendirmenin de yanlış olduğunu, zira …’in rapordaki imzası ile sevk imzaları yüksek irsaleleri üzerindeki imzaların benzerlik gösterdiği, somut olayda beş yıldan daha eski imza örneklerinin mukayeseye esas alınmasının doğru olmadığını, sevk irsaleleri 07.11.2008 tarihine ait olup örnek imzaların 29.08.2017 tarihinde alındığını, sevk irsaleleri incelendiğinde 07.11.2008 tarihli irsalelerdeki imzalar ile 21.11.2008 tarihli irsaledeki imzaların farklı olduğunun anlaşılacağını, alacağın varlığı müvekkilin ticari defterlerinde sabittir bu hususta da mahkemece alınan 29.08.2018 tarihli bilirkişi raporuna itibar edilmesi gerektiğini, müvekkilinin haklı olmasına rağmen tarafları aleyhine hukuka aykırı şekilde kötü niyet tazminatına hükmedildiğini, somut olayda kötü niyet tazminatı koşullarının oluşmadığını beyanla, ilk derece mahkemesi kararı hukuka aykırı olduğundan kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini davalı aleyhine %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava ticari alım satım ilişkisine dayalı olarak başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İlk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş,davacı vekilince yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Malın teslimini ispat külfeti davacı satıcıya ait olup, yasal delillerle desteklenmediği sürece fatura ve davacı defter kayıtları tek başına alacağın varlığını ispatı için yeterli olmayıp, alacağın varlığının başka delillerle alacaklı tarafından kanıtlanması gerekir. ( Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’ nin 2016/7819 Esas ve 2017/2738 Karar- sayılı 2014/12574 Esas – 2014/16692 Karar sayılı içtihatları) Takibe ve davaya konu faturaların davalı ticari defterlerinde kayıtlı olması halinde veya davalının bağlı olduğu vergi dairesi müdürlüğüne BA formları ile bildirilmiş olması halinde fatura içeriği malların/hizmetin davalıya teslim edildiğinin/verildiğinin kabulü gerekir. (Yargıtay 19. HD’ nin 2015/12329 E., 2016/6138 K. ve 2014/11846-15110 E.K. sayılı kararları da bu yöndedir.) Davaya esas İstanbul … İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasının incelenmesinde ; alacaklının … borçlunun … – … eczanesi, asıl alacağın 14.812,57 TL olduğu, takip sebebinin cari alacak olarak gösterildiği, takibe itiraz eden vekilinin taraflar arasında herhangi bir borç ilişkisinin bulunmadığından borca faize ve tüm fer’ilerine itiraz ettiği anlaşılmıştır. Somut olayda; davacı, ticari defter ve kayıtlara delil olarak dayanmış olup,tarafların yerleşim yerinin mahkemenin yargı çevresi dışında olması nedeniyle ticari defterlerinin incelenmesi için yazılan talimat üzerine yapılan bilirkişi incelemesi soncunda davacının usulüne uygun tutlan ticari defterlerine göre taraflar arasında 2008-2009 ve takip eden yıllarda ticari ilişki bulunduğu, takip tarihi itibarıyla davalıdan 14.812,57 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği ve davalının defterleri ibraz etmememsi nedeniyle incelenmeksizin bile ikmal iade edildiği görülmüştür. “… ticari koşulları ” başlıklı yazılı belge altındaki kaşe üstündeki imzanın davalı veya çalışanlarına ait olup olmadığının dosyada mübrez fotokobi şeklindeki sözleşmeden anlaşılamayacağına dair ATK raporu bulunmaktadır. Ancak davacı yanca sözleşme aslı ibraz edilmemiştir. Mahkemece, davacı tarafından davalıya teslim edilen emtia’ya ait 07.11.208 tarihli, …-…-…-…-… 5 adet sevk irsaliyesi üzerindeki imzaların davalı çalışanları … , …, …, …’ el ürünü olmadığını bildiren bilirkişi raporu hükme esas alınarak karar verilmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporu eksik belgeye dayalı inceleme ile hazırlandığından hüküm kurmaya elverişli değildir. Davacının kendi ticari defterleri tek başına alacağın varlığını ispata elverişli değil ise de davacı defter ve kayıtlarına delil olarak dayandığından mahkemece HMK 194. maddesi gereğince takibe dayanak cari hesaptaki faturaların davacı vekili tarafından somutlaştırılmasının istenmesi ve buna göre, faturaların BA ve BS formları mevcut ise vergi dairesinden celp ettirilmek suretiyle, faturaların BA formları kapsamında kalıp kalmadığı yönünde bir inceleme yapılmaması da doğru bulunmamıştır. Mahkemece öncelikle davalının BA kayıtları için vergi dairesine yazı yazılarak; davalının BA formu düzenlemediği ya da davalının düzenleyip beyan ettiği BA formunun davacının düzenleyip beyan ettiği BS formu ile örtüşmediği ya da dava konusu faturaların BA formu kapsamında kalmadığının anlaşılması halinde; Bahsi geçen şahısların bilirkişi incelemesine esas sevk irsaliyelerinin tarihi olan 2008 yılına ait resmi kurumlardaki eski tarihli imza örnekleri, bu tarihe ilişkin imza örnekleri bulunamadığı tarihte mümkün olduğunca yakın tarihli imza örnekleri getirtilip bunlar üzerinde inceleme yaptırılmak suretiyle yeniden rapor alınıp, sonucuna göre dosyada mübrez grafolog raporlarındaki hukuka aykırılıklar giderilmek suretiyle bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetli bulunmamıştır. Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1-a6 maddesi gereğince mahkeme kararının ortadan kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, 2-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, 3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.23/09/2022