Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/98 E. 2020/377 K. 03.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/98
KARAR NO: 2020/377
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/06/2018
NUMARASI: 2014/1644 Esas – 2018/533 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/12/2020
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının …’de %99,98 hissesi olduğunu, intifa tesisinin arzından 22.06.2004 tarihinde taraflar arasında 5 yıl süreli akaryakıt bayilik sözleşmesi imzalandığını, davalının taraflar arasındaki sözleşme gereğinin yerine getirilmesi defaetle istendiğini, davalının … LPG bayii olarak faatliyete geçmesini ve ürün alımına başlaması için ihtarda bulunduğunu, davalının ihtarı dikkate almadığını, üzerine düşen edimini yerine getirmediğini, son durumda ihtarnameyle sözleşmenin feshedildiğini, fesih ihtarnamesinin davalıya tebliğ edildiğini, 150.000,-USD tutarındaki cezai şartın ve hesaplanacak kar mahrumiyet bedelinin ödenmesi ihtarının bildirildiğini, ihtara rağmen davalının borcunu ödemediğini, cezai şart istemi olduğunu, kar mahrumiyetinden kaynaklı tazminat talebi olduğunu, talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde, vekiledeninin davacı yanın iddialarını dayandırdığı 18.09.2010 tarihli otogaz bayilik sözleşmesinden öncesine dayanan bayilik sözleşmesi ile dava dışı … LPG Dağıtım A.Ş. ‘nin oto-gaz bayiliğini yaptığını, davacı yan vekiledeninin başka bir şirketin oto-gaz bayiliğini yaptığını başından beri bilmekte ve bu ticari ilişkiye vakıf basiretli bir tacir olarak vekiledeni ile 2004 yılından buyana en son 01.01.2011 tarihli akaryakıt bayilik sözleşmesi çerçevesinde ticari ilişkisini aralıksız olarak bugüne kadar devam ettirdiğini, oto-gaz bayilik ilişkisinin fiilen hayata geçmediği, davacı yanın oto- gaz satışı için ne teknik ne hukuki nede ticari olarak hiçbir girişim veya talebi olmadığını, davacının 11.11.2013 tarihli uyarı ihtarnamesine kadar geçen 3 yıl 3 aylık sürede taraflar arasında otogaz bayilik ilişkisinin fiilen başlamamış olmasına rağmen ne sözleşmeyi fesih ettiğini, ne de uyarı ihtarı çektiğini, sözleşmeyi fesih etmesinin haksız ve kötü niyetli olduğunu, esasen vekiledeninin davacının taraflar arasında düzenlendiğini iddia ettiği 18.09.2010 tarihli otogaz bayilik sözleşmesinden çok daha önce … LPG Dağ. Tic. ve San. A.Ş. ile otogaz bayilik sözleşmesi bağıtlandığını ve ilk lisans aldığı 26.05.2006 tarihinden bu yana dava dışı … A.Ş. nin otogaz bayilik faaliyetini yürüttüğünü, davacının iddia ettiği 18.09.2010 tarihli oto-gaz bayilik sözleşmesinin hiçbir şekilde fiilen yürürlüğe girmediğini, vekiledeninden cezai şart talep edilmesinin hakkın açıkça kötüye kullanılması mahiyetinde olduğunu, vekiledeninden kar mahrumiyeti talep etme hakkının da söz konusu olmadığını, davacının da kabulü olduğu üzere 18.09.2010 tarihli otogaz bayilik sözleşmesinin fiilen hiçbir suretle yürürlüğe girmediğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesince dava hakkında ” yanlar arasında bağıtlandığı, ancak fiilen hiç hayata geçmeyen Otogaz Bayilik Sözleşmesi’nin haklı olarak feshedildiği olgusuna dayalı olarak cezai şart ve kar mahrumiyeti talep edilmesinin haklı, yasal ve yerinde olmadığı, talebin MK 2 maddesinde öngörülen dürüstlük kuralına da aykırı olduğu, davalı yanın savunmasında belirttikleri üzere, mevcut hareket tarzının davalıyı yeni bir akaryakıt ve intifa sözleşmesi bağıtlamaya zorlamak amaçlı görüldüğü, davacının sözleşmenin bağıtlandığı tarihten feshine kadar 4 yılı aşkın süre eylemsiz kalmasının ceza koşulu ve kar mahrumiyeti isteme hakkından açıkça vazgeçtiği şeklinde yorumlandığı, aksi halde hakkın bu şekilde kötüye kullanmasının kabul edilemeyeceği” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin gerekçesinin yerinde olmadığını, hukuken hayata geçmiş ancak davalının kötü niyeti sebebiyle üzerine düşen edimini fiilen yerine getirmediği bir sözleşmenini varlığından söz edilebileceğini, davalının cezai şart ve kar mahrumiyeti alacağından vazgeçtiğine dair sözlü-yazılı beyanı olmadığını, bunların oyalama olduğunun anlaşıldığında ihtar çekildiğini, sonrasından feshedildiğini, ortada dürüstlük kurallarına aykırılık varsa imzaladığı sözleşmenin hüküm ve sonuçları neler olduğunu bilen davalıya ait olduğunu, davalının … bayiliği devam ederken LPG bayiliği görüşmesi ve sözleşmesini yapmasının olağan bir sektörel uygulama olduğunu, davalının taşınmazı üzerindeki intifanın davacı lehine değil iştiraki olduğu … AŞ lehine olduğunu, beklemenin ticari hayatın doğasına uygun olduğunu, dağıtım şirketinin bayisine karşı görece olarak toleranslı davranmak zorunda olduğunu, bayinin diğer bayilik faaliyeti sözleşmelere uygun gittiğini, dağıtım şirketinin bu ilişkinin bozulmasına sebebiyet vermek istemediğini, davalıyla olan bayilik ilişkisinin … tarafından haklı nedenle feshedildiğinin bilirkişi raporlarıyla sübut bulunduğunu, istinaf incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasını istemiş ve bu hususları istinaf ederek, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, otogaz bayilik sözleşmesinin haklı olarak feshedildiği iddiasına dayalı olarak protokol ile kararlaştırılan cezai şartın ve kar mahrumiyeti tazminatının tahsili davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, taraflar arasındaki otogaz bayilik sözleşmesinin feshi nedeniyle davacının cezai şart ve kar mahrumiyeti talep edip edemeyeceği noktasındadır. Öncesinde davacının hissedarı olduğu … ile davalı arasında imzalanan 15 yıl süreli intifa ve 22.06.2004 tarihli 5 yıl süreli Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi mevcut iken, Rekabet Kurulu’nun 05.03.2009 tarihli kararları doğrultusunda sözleşmelerin sonlandırılmasına ve yeni bir dikey anlaşma tesisi için dava dışı …, davacı … ve davalı arasında 14.09.2010 tarihli üçlü protokol imzalanmış ve bu protokol kapsamında intifa süresinin kısaltılması, süreli bayilik sözleşmeleri imzalanması ve intifa kullanım hakkının …’ya devri hususunda taraflar anlaşmaya varmıştır. Bu protokole istinaden … ile davalı arasında 18.09.2010 – 31.12.2010 tarihleri arası geçerli olmak üzere İstasyonlu Bayilik Sözleşmesi imzalanmış, sonraki dönem için ise 01.01.2011 ve 18.09.2015 tarihli arasında geçerli olmak üzere davacı … ile davalı arasında İstasyonlu Bayilik Sözleşmesi ile … ile davalı arasında 18.09.2010 tarihli 5 yıl süreli Otogaz Bayilik Sözleşmesi imzalanmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlığa konu 8.09.2010 tarihli 5 yıl süreli Otogaz Bayilik Sözleşmesi, alınan bilirkişi raporlarına göre ve taraflarında kabulünde olduğu üzere hiç uygulanmamıştır. Zira tarafların beyanlarına göre, davalının sözleşme konusu yere ilişkin davacı tarafından da bilinen başka bir otogaz dağıtım şirketi ile sözleşmesi bulunmaktadır. Davacı taraf davalının üçüncü bir şirket ile olan otogaz bayilik sözleşmesini gerekçe göstererek davalıya çekmiş olduğu Beyoğlu … Noterliğinden 11.11.2013 tarihinde ihtarname ile, sözleşme konusu satış yerinde …’tan tedarik edilmeyen LPG kullanıldığının tespit edildiğini ve söleşmeye aykırılığın 3 gün içerisinde sözleşme şartlarına riayet edilmesini ihtar etmiştir. İhtarnameye rağmen aykırılığın giderilmediği gerekçesiyle bu kez Ankara … Noterliğinden 17.11.2014 tarihinde gönderilen ihtarname ile otogaz bayilik sözleşmesi sözleşmenin 34/a maddesi uyarınca feshedildiği bildirilmiş, ayrıca 14.09.2010 tarihli Protokol’ün 14/a ve Otogaz Bayilik Sözleşmesinin 22. ve 35. maddeleri uyarınca; haklı fesih sebebiyle 150.00 USD tutarındaki ceza-i şartı ve …’ın Otogaz Bayilik Sözleşmesinin imzalandığı 14.09.2010 tarihinden fesih tarihine kadar cereyan eden dönem içerisinde başka dağıtıcıdan tedarik ederek satışı yapılan LPG Otogaz tutarları nazara alınarak 14.09.2010 tarihli Protokolün 10. maddesindeki esaslara göre hesaplanacak kar mahrumiyeti zararının tazmini de istenmiştir. Otogaz Bayilik Sözleşmesi’nin 34/a maddesinde, “sözleşmede açıkça belirlenen haller ve bayinin sözleşme mevzu vecibeleri ile borç ve taahhütlerini kısmen yada tamamen yerine getirmemesi ” fesih sebebi olarak düzenlenmiştir. 14.09.2010 tarihli üçlü protokolün 14/a maddesinde Bayilik Sözleşmesi’nin feshi başlıklı 13/a maddesine göre fesih yada bayi tarafından haksız suretle feshi halinde bayi, ödeme tarihindeki T.C. Merkez Bankası döviz satış kuru üzerinden 150.000 USD tutarında cezai şartı … veya …’ ya ödemekle yükümlü tutulduğu gibi sözleşmenin vaktinden önce sona ermesi halinde bayi tarafından kar mahrumiyetinin tazmin edileceği hüküm altına alınmıştır. Protokolün bahsi geçen 13/a maddesi ise, bayinin işbu protokol ve/veya taraflar arasında akdedilecek bayilik sözleşmesinin herhangi bir hükmünü kısmen veya tamamen ihlal ettiği veya borç ve taahhütlerini yerine getirmediği ahvalde … veya … işbu protokol ve /veya buna uygun olarak akdedilecek sözleşmelerden dilediklerini feshetmek yetkisini haizdir, şeklindedir. Otogaz Bayilik Sözleşmesi’nin 22 ve 35/a maddelerinde de “sözleşmenin davacı tarafından haklı feshi halinde bayiden kar mahrumiyeti talep edilebileceği” düzenlenmiştir.Davalının dilekçelerinde dayandığı 5307 sayılı Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Piyasası Kanunu Ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 7/1-1. maddesine göre, otogaz bayileri, tek bir dağıtıcı ile sözleşme yapmak ve istasyonunda sadece sözleşmeli olduğu dağıtım şirketince ikmal edilen LPG’ yi satmak ile yükümlü tutulmuşlardır. Ayrıca bu yükümlülüğe aykırı davranış Kanun’un 16/1-c3 maddesi ile idari para cezası müeyyidesine bağlanmıştır. Anılan bu yasal düzenlemeye göre davalının aynı anda farklı dağıtım şirketlerinin LPG ürününü istasyonunda satması mümkün değildir. Davacı tarafta bu durumu aşamalardaki dilekçelerinde “sektörde bayiliklerin transferi öncesinde taraflar görüşmeler yapmakta, anlaşmakta ve sözleşmeler imzalayabilmekte; ne var ki fiilen yeni bayilik önceki bayilik ilişkisinin fesih yahut son bulmasıyla başlamaktadır.” şeklinde ifade etmiştir. Buna göre davalının, başka bir dağıtım şirketi ile otogaz dağıtım sözleşmesi bulunmasına rağmen, davacı ile de otogaz dağıtım sözleşmesi yapmış olmakla birlikte ikinci sözleşmede geçerli olup ancak yürürlüğe girmesi, ilk yapılan bayilik sözleşmesinin sona ermesine bağlıdır. Haliyle davalının başka bir dağıtım şirketi ile yaptığı sözleşme yürürlükte iken, taraflar arsındaki otogaz bayilik sözleşmesinin ifası her iki taraf içinde olanaklı değildir. Dava dışı …, davacı … ve davalı arasında 14.09.2010 tarihinde imzalanan protokolün 10. Maddesinde, bayilik ilişkisi süresi içerisinde her hangi bir zamanda satış yerinde LPG ünitesi tesisi ve satışı söz konusu olduğunda LPG ikmal işlemlerinin bayilik sözleşme süreleri kapsamında … veya … tarafından yapılacağı, bayinin bu hususa ilişkin olarak … veya … ile yine … veya …’nun tespit ve tayin edeceği şartlarla LPG otogaz bayilik sözleşmesi akdetmeyi beyan, kabul ve taahhüt ettiği düzenlenmiştir. Bu halde bahsi geçen protokolün 10. Maddesindeki “satış yerinde LPG ünitesi tesisi ve satışı söz konusu olduğunda” şartının, davalının başka bir dağıtıcı ile sözleşmesinin bulunması ve bu nedenle sözleşme konusu yerde bu dağıtım şirketince ikmal edilen LPG’ nin satılması nedeniyle gerçekleşmediği, kaldı ki protokolde davalının diğer dağıtım şirketi ile olan mevcut LPG bayilik sözleşmesinin sona erdirileceği yolunda bir taahhütte bulunmadığı, davacının davalı ile otogaz bayilik sözleşmesini, davalının diğer dağıtım şirketi ile sözleşmesi olduğunu ve bu sözleşme yürürlükte iken kendi yaptığı sözleşmesinin uygulanamayacağını bilerek imzaladığı ve sözleşme kapsamında kendisi tarafından ifa edilen bir edim de bulunmadığı nazara alındığında otogaz bayilik sözleşmesinin davalının kusuru ile sona erdiğinin kabulü mümkün değildir. Dolayısıyla sözleşmenin feshi nedeniyle davalıdan cezai şart ve kar mahrumiyeti tazminatı talebinin yerinde olmadığı yönündeki ilk derece Mahkemesi kararında her hangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Başlangıçta davacı tarafından yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın, HMK.’nın 359/4. Maddesi uyarınca Dairemiz Yazıişleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 03/12/2020