Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/975 E. 2022/1077 K. 11.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/975
KARAR NO: 2022/1077
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/01/2019
NUMARASI: 2017/6 Esas – 2019/37 Karar
DAVA: Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/10/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, Likit Petrol Gazı (LPG) dağıtım firması olduğunu, davalı şirketin 15.04.2014 tarihli “Otogaz LPG Bayi Sözleşmesi” gereğince 15.04.2019 tarihine kadar “… Yolu Üzeri … Mevkii Zeytindağ -Bergama/ İzmir” adresinde müvekkilinin LPG Otogaz bayiliğini üstlendiğini,Bayilik Sözleşmesi’nin imzalanması ile birlikte aşağıda belirttikleri ariyetlerin davalı şirkete teslim edildiğini, 1 adet 10 m3 yeraltı LPG stok tankı, 1 adet çift tabancalı dispenser, 1 adet kademeli pompa, 1 takım mekanik tesisat, 1 takım elektrik panosu ve gaz kaçak kontrol sistemi, davalı şirketin, sözleşmeden ayrı olarak imzaladığı Satış Taahhütnamesi ile sözleşme süresince müvekkilinden aylık 4 ton LPG almayı taahhüt ettiğini, davalının, bayilik süresince taahhüdüne uygun miktarda LPG almadığı gibi; 2016 yılı Nisan ayından itibaren LPG alımını bırakmış ve İzmir …Noterliği’nin 26.07.2016 tarih … yevmiyeli ihtarı ile bayilik sözleşmesini feshederek, başka bir dağıtım firmasının bayiliğini aldığını, davalının bu davranışları bayilik sözleşmesine ve Satış Taahhütnamesi’ne aykırılık teşkil ettiğini, sözleşme ve satış taahhütnamesine aykırı davranarak sözleşmenin süresinden önce sona ermesine neden olan ve tonaj taahhüdünü yerine getirmeyen davalının, Bayilik Sözleşmesi’nin 12.5 maddesi ve Satış Taahhütnamesi’nin 2.maddesi gereği 50.000 USD cezai şartı müvekkili şirkete ödemekle yükümlü olduğunu, Satış taahhütnamesinin 2. Maddesi gereği erken fesih ve eksik LPG alımı nedeniyle müvekkilinin kar kaybına uğradığını, davalının müvekkilinin mahrum kaldığı karı tazmin etmekle yükümlü olduğunu, Bayilik Sözleşmesi sona ermiş olduğundan; davalının delil listesi EK-2’te sundukları Teslim Tesellüm Tutanağında belirtilen ariyetleri müvekkiline iade etmesi gerektiğini, davalının bu yükümlülüğünü de yerine getirmediğinden ariyetlerin aynen iadesi; bulunamamaları halinde ariyetlerin İİK.24.madde uyarınca icra müdürlüğünce haczin yapıldığı tarihteki belirlenecek rayiç değerlerinin temerrüt tarihinden itibaren Merkez Bankasının kısa vadeli avanslara uyguladığı faiz oranı ile birlikte ödemekle yükümlü olduğunu, davalı ayrıca ariyetlerin teslimine kadar işleyecek her gün için 200 USD kullanım karşılığını da müvekkiline ödemekle yükümlü olduğunu, müvekkilinin, Bakırköy … Noterliği’nin 04.08.2016 tarih ve … yevmiyeli ihtarı ile davalı feshine itiraz ile davalı hesaplarını kat ettiğini, İhtarda 50.000,00 USD cezai şartın ve kar mahrumiyetinin 10 gün içinde ödenmesi ve davalı nezdindeki ariyetlerin sözleşmenin 3. maddesi gereği 3 gün içinde müvekkilinin Yarımca Dolum Tesisine iade edilmesi, iadesi yapılmayanların bedelinin talep edileceğinin bildirildiğini, İhtarnamenin 04.11.2016 tarihinde davalı şirket vekiline tebliğ edildiği halde, davalı şirkete verilen sürede müvekkilinin cezai şart, kar mahrumiyeti alacağını ödemediğini, ariyetleri de teslim etmediğini, bu nedenlerle müvekkilinin cezai şart, kar mahrumiyeti ve ariyetlerin bedeli ve kullanım karşılığı ile ilgili talepleri konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılmasına ve bilirkişi tarafından hesabı yapılan bu alacak kalemlerinden dolayı fazlaya dair hakları saklı kalmak talep ve şartıyla şimdilik 30.000 TL. nin temerrüdün oluştuğu 15.11.2016 tarihinden itibaren Merkez Bankasının kısa vadeli avanslara uyguladığı faiz oranı ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili açıklama dilekçesi ile; Bayilik Sözleşmesinin 12.5.maddesi ve Satış Taahhütnamesinin 2.maddesi uyarınca 50.000 USD (temerrüt tarihi 15.11.2016 tarihinde 1 USD 3.2690 TL olup; 50.000 USD X 3.2690 TL = 163.450,00 TL) cezai şart alacağından fazlaya dair haklar saklı şimdilik 25.000,00TL ‘nin temerrüdün oluştuğu 15.11.2016 tarihinden itibaren Merkez Bankasının kısa vadeli avanslara uyguladığı faiz oranı ile birlikte davalıdan tahsiline; Bayilik Sözleşmesinin 9.5.maddesi uyarınca müvekkilimin sözleşmenin sona ermesine kadar hesap edilecek kar mahrumiyeti alacağından fazlaya dair haklar saklı şimdilik 1.000,00TL ‘nin temerrüdün oluştuğu 15.11.2016 tarihinden itibaren Merkez Bankasının kısa vadeli avanslara uyguladığı faiz oranı ile birlikte davalıdan tahsiline; Bayilik Sözleşmesi’nin 3. Maddesi ve Ariyet Taahhütnamesi’nin 4.maddesi uyarınca davalıya teslim edilen ve fakat davalının sözleşmeyi sona erdirmesine rağmen müvekkiline iade etmediği ariyetlerin bedeli ile teslime kadar geçecek sürede günlük 200 USD ( temerrüt tarihi 15.11.2016 tarihinde 1 USD 3.2690 TL olup; 200USD X 3.2690 TL = 653,80 TL günlük) kullanım karşılığı alacakları için fazlaya dair haklar saklı şimdilik 4.000,00TL’nin temerrüdün oluştuğu 15.11.2016 tarihinden itibaren Merkez Bankasının kısa vadeli avanslara uyguladığı faiz oranı ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili ıslah dilekçesinde özetle; tazminat kalemi açısından talebini 135.807,40 TL arttırarak 165.807,40 TL’ye çıkarmış ancak verilen süreye rağmen ıslah harcını ikmal etmemiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı taraf arasında imzalanan bayilik sözleşmesi için uygulanan kar dağılımının davacı şirket tarafından sürekli lehine olacak şekilde değiştirildiğinden müvekkili şirketin bayilik sözleşmesinden beklediği ticari faydanın gerçekleşmediğini, ticari faydanın beklenenden az olmasından ziyade zarara dönüşmesinin bayilik sözleşmesinin devamını çekilmez hale getirdiğini, kar dağılımının müvekkili şirket aleyhine değişkenlik gösterdiği sürecin bilirkişi incelemesi neticesinde ortaya çıkacağını, öncelikle, kar mahrumiyeti, cezai şart ve ariyet bedellerine ilişkin olmak üzere toplam 30.000 TL.nin tahsiline karar verilmesi yönünde dava açıldığını, öncelikle hangi kaleme ne miktarda alacak talebi olduğu yönünde açıklama yapılması için davacı tarafa süre verilmesini, kâr dağılımı ile ilgili iddiaları konusundaki beyanları dolayısıyla bayilik sözleşmesinin müvekkili şirket tarafından haklı sebeplerle feshedildiği konusu saklı kalmak kaydıyla davacı şirketin haklı olduğu bir an için kabul edilse dahi bayilik sözleşmesinin sona ereceği tarihe kadar kar mahrumiyeti ve cezai şart alacağının tamamının talep edilemeyeceğini, kar mahrumiyeti miktarının tespiti için Yargıtay’ın yerleşik uygulamaları, dağıtım şirketinin aynı bölgede başka bir bayi ile sözleşme imzalayıp imzalamadığı, imzalamadıysa imzalanması için gerekli makul sürenin hesaplanarak bu süreye ilişkin hesaplama yapılması gerektiği yönünde olduğunu, davacı şirketin, cezai şart yönünde de talepte bulunduğunu, bayilik sözleşmesinin müvekkili şirket tarafından haklı sebeplerle feshedildiği için cezai şart talep edilemeyeceğini, ancak sözleşmenin feshi konusunda aksi kanaat oluşması halinde, cezai şart miktarının müvekkili şirketin mahvına sebep olacak şekilde tespit edilmesi hukuki dayanaktan yoksun olacağı gibi ve Yargıtay uygulamalarına da aykırılık teşkil edeceğini, cezai şart, miktarı müvekkili şirketin mahvına sebep olacak seviyede olduğu takdirde tamamen veya kısmen iptaline karar verilmesi gerektiğini, açıklanan bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Davacı şirket ticari defterlerinin açılış ve kapanış noter tasdik ve GİB onaylarının süresinde yapıldığı, defterlerin usulüne uygun tutulduğu, defterlerin birbirini teyit ettiği ve defterlerin delil niteliği taşıdığı, sözleşmenin davalı tarafından feshinin haklı olmadığı, Davacı şirketin cezai şart, Kâr mahrumiyeti, Ariyetlerin günlük kullanım bedelinden kaynaklı tazminat şartlarının oluştuğu anlaşılmakla; Davanın kabulüne, 25.000,00 TL cezai şart alacağı, 1.000,00 TL kar mahrumiyeti alacağı, 4.000,00 TL ariyetlerin kullanım bedeli alacağı olmak üzere toplam: 30.000,00 TL alacağın 15/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının talep sonucunu ıslah ettiğini, davalı şirketten 165.807,40 TL tahsilini talep ettiğini, davacının muhtıraya rağmen ıslah harcını tamamlamadığını, dosyanın 30/11/2018 tarihli duruşmasında ıslah ettiği bölüm için davacısını atiye bıraktığını, hmk’da atiye bırakma şeklinde bir müessese bulunmadığını, davanın geri alınması şekilinde bir düzenleme olduğunu, davadan feragat ve davanın geri alınmasının birbirinden farklı kavramlar olduğunu, hmk’nın 123.maddesinde ‘davacının hüküm kesinleşinceye kadar ancak davalının açık rızası ile davasını geri alabilir’ şeklinde düzenleme olduğunu, ayrıca harçlar kanunu gereğince harcın tamamlanmaması halinde müteakip işlemlerin tamamlanmayacağı ve harcın süresi içinde tamamlanmaması halinde davanın açılmamış sayılacağı şeklinde hüküm olduğunu, bu bakımdan harcının tamamlamayan davacının davasının açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken ıslah dilekçesinin dikkate alınmayarak yargılamaya devam edilmesinin usul hatası olduğunu, yargılama gideri ve vekalet ücreti takdiri konusunda bu doğrultuda karar verilmesi gerektiğini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle: Yerel mahkemede görülmüş olan davada davalının yükümlülüklerinin tespitinde de bayilik sözleşmesinin esas alınması gerekmekte olup, davalının basiretli tacir olduğu, feshinin haklı nedene dayanmadığı hususuları dikkate alınacak olursa, özgür iredesiyle imzaladığı sözleşmenin hükümlerini yerine getirmekle yükümlü olup istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, bayilik sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle kar kaybı ve cezai şart alacağı ile iade edilmeyen ariyetlere ilişkin teslime kadar geçecek sürede işleyecek bedelin tahsili davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, ıslah edilen ancak harcı yatırılmayan kısımın yargılama masrafı ve vekalet ücretinin takdirinde nazara alınmasının gerekip gerekmediği ve cezai şartın davalının ekonomik mahvına neden olacak nitelikte olup olmadığı noktasındadır. Taraflar arasında 15/04/2014 tarihinde 5 yıl süreli “Otogaz LPG Bayii Sözleşmesi” imzalanmıştır. Davalı tarafından davacı muhatabına çekilen İzmir … Noterliği’nin 26/07/2016 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamede, şirketin ortaklık yapısı değişmiş olup, şirket ortaklarının ticari planlaması gereğince ihtarnamenin keşide edildiği tarih itibariyle bayilik sözleşmelerinin ve ekinde imzalanmış olan tüm protokol ve sözleşmelerin feshedildiği ihtaren bildirmiştir. Bunun üzerine davacı tarafından, bayilik sözleşmesinin 12.5. maddesi ve satış taahhütnamesinin 2. maddesi gereğince cezai şart alacağının, bayilik sözleşmesinin 9.5. maddesi uyarınca kar mahrumiyeti alacağının ve bayilik sözleşmesi’nin 3. maddesi ve ariyet taahhütnamesi’nin 4.maddesi uyarınca davalıya teslim edilen ve fakat davalının sözleşmeyi sona erdirmesine rağmen iade etmediği ariyetlerin bedeli ile teslime kadar geçecek sürede işleyecek bedelinin tahsili istemiyle eldeki dava açılmıştır.Davalı tarafça, davacının ıslah dilekçesi ile talep sonucunu tamamen değiştirmiş olup, davanın artık yeni bir dava niteliğini kazandığını ve bu bakımdan harcı tamamlamayan davacının davasının açılmamış sayılması sebebiyle reddine karar verilmeliyken ıslah dilekçesi dikkate alınmayarak yargılamaya devam edilmesinin usule uygun olmadığı ileri sürülmüştür.Davacı vekilince, 17/08/2018 tarihinde ıslah dilekçesi sunulmuş ancak ıslah harcı yatırılmamıştır. Mahkemece davacı vekiline çıkarılan meşruhatlı davetiyeye rağmen ıslah harcı yine yatırılmamış ve davacı vekilince 30/11/2018 tarihli celsede ıslaha konu edilen miktarı talep etmediklerini ve atiye bıraktıklarını beyan edilmiştir.492 sayılı Harçlar Kanunu(HarçK.)’nun 16/3. Maddesine göre, değer tayini mümkün olan hallerde dava dilekçelerinde değer gösterilmesi mecburidir. Gösterilmemişse davacıya tesbit ettirilir. Tesbitten kaçınma halinde, dava dilekçesi muameleye konmaz.Yine 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 32. maddesi gereğince noksan harçlar tamamlanmadıkça müteakip işlemler yapılamayacağından, ıslah harcının yatırılmaması halinde 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 30. maddesi gereğince işlem yapılması, davacıya ıslah ile taleplerin artırılan kısımlarının harcını yatırması için yöntemince kesin süre verilmesi, verilen kesin süre içerisinde yatırılmaması halinde ıslah hiç yapılmamış kabul edilerek yargılamaya devam edilmesi gerekir.Somut olayda, davacı tarafça verilen süreye rağmen ıslah harcı yatırılmadığından hiç ıslah yapılmamış gibi davanın sonuçlandırılması gerekir. Mahkemece de ıslah dikkate alınmadan karar verilmiş olup, bu kapsamda davalı yararına harcı yatırılmayan ıslah dilekçesi dikkate alınarak yargılama masrafı ve vekalet ücretine hükmedilmesi mümkün değildir. Davacı tarafça harcı yatırılmayan kısım için davanın atiye terk edildiği beyan edilmiş ise de, ortada harcı yatırılarak usulünce açılmış bir dava bulunmadığından, bunun atiye terk edilmesi de söz konusu olmaz. Bu nedenle davacı tarafın atiye terk ile ilgili beyanlarının sonuca bir etkisi bulunmamaktadır.Davalı vekilince, mahkeme tarafından cezai şartın müvekkili şirketin ekonomik olarak mahvına sebebiyet verip vermeyeceğinin incelenmediği hususu ileri sürülmüştür.Mahkemenin de kararında belirttiği üzere, kural olarak tacirler arasında kararlaştırılan cezai şart anlaşmalarındaki cezai şart miktarı, fahiş olduğundan bahisle tenkise tabi tutulamaz, tacir olmayan kişiler arasında hakimin takdiri ile uygulanan indirim, tacirler arasında söz konusu olmaz. Ancak, bu yönde bir savunmada bulunulması halinde cezai şart miktarı davalı borçlunun ekonomik mahvına neden olabilecek nitelikte ise, o takdirde yerleşik Yargıtay kararlarına göre hâkim, cezai şart miktarında hakkaniyete uygun bir indirime gidebilir. Mahkemece, dava konusu edilen 25.000,00 TL cezai şart bedeli hüküm altına alınmıştır. Davalının ticari kayıtları ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin kapsam ve hacmi nazara alındığında -cezai şartın dava konusu edilmeyen kısımlarına ilişkin hususlar saklı kalmak kaydıyla- hüküm altına alınan tutar davalının ekonomik olarak mahvına neden olacak nitelikte değildir. Bu nedenle mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 512,32 TL harcın, alınması gerekli olan 2.049,30 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.536,98‬ TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 11/10/2022