Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/971 E. 2022/940 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/971
KARAR NO: 2022/940
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/04/2019
NUMARASI: 2016/1137 Esas – 2019/508 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Nitelikteki Komisyonculuk Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/09/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde … A.Ş.’nin … Projesi’nde … Mah., … ada, … parseldeki binanın satışının yapıldığını; ancak komisyon bedeli olan 121.000,00 TL’nin ödenmediğini; 121.000,00 TL komisyon ücretinin hak edildiği tarihten itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsilini, davacının fazlaya ilişkin tüm haklarının saklı tutulmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin maliki olduğu Mühürdar projesi olarak anılan … Mah., … ada, … parseldeki binanın satımının başka bir firma aracılığıyla gerçekleştirildiğini ve ona komisyon ödendiğini; taraflar arasında imzalanan 30.09.2014 tarihli sözleşmede, … Ltd. Şti.’nin uhdesinde bulunan tüm gayrimenkullerin satışlarıyla ilgili olarak … Firması kanalından gelmesi, müvekkiline bildirilmesi ve bu kişilere satış yapılması şartıyla % 1 komisyon ödemesi yapılacağının kararlaştırıldığını, davaya konu taşınmazın … A.Ş. unvanlı şirkete satıldığını; davacı tarafından söz konusu taşınmazın alımına yönelik anılan firma yönünden herhangi bir bildirimde bulunmadığını, davacının tarafları bir araya getirmediğini; bahse konu taşınmazın satışının … aracılığıyla gerçekleştirildiğini; komisyon tutarının adı geçen firmaya ödendiğini belirterek haksız davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; ”Davanın TBK 520 maddesinden kaynaklanan simsarlık sözleşmesinden kaynaklanan ücret alacağına ilişkin olduğu,tarafların tacir olması nedeni ile davaya bakma görevinin Mahkememizde olduğu, TBK 520 maddesindeki sözleşmenin şekle tabi olmadığı , ancak yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli olmayacağının yasal düzenleme gereği olduğu, sözleşmenin kurulması ile birlikte TBK 521 maddesi gereğince ücretin hak edilmeyeceği, akdin kurulması ile birlikte sonuçlanması halinde ücretin ödeneceği, davacı ile davalılardan … İnş,Ltd.Şti arasında 30.09.2014 tarihli Satış Yetkisi başlıklı belgenin imzalandığı ve satış bedeli üzerinden % 1 komisyon kararlaştırıldığı, somut olayda taraflar arasında sözleşme imzalanmış ise de ispat yyükünün alıcının bulunması, satıcı ile bir araya getirilmesi, davalı satıcıya yönlendirilmesi ve satım aktinin kurulması gerektiği halde, dava konusu taşınmazın davalı tarafından dava dışı … A.Ş ye 16.02.2016 tarihinde satıldığı, davacı ile davalılardan … arasındaki mail yazışmasının satıştan 14 ay öncesine ait olduğu, dinlenen davacı tanağı… nun beyanında taşınmazın satışından önce , satışa hazırlık ve satış aşamasında bilgi sahibi olmadığı, satış yapıldıktan sonra bir konuşmaya tanıklık ettiğini, bu nedenle beyanına itibar edilemeyeceği, diğer tanık …nin de davalınn eski çalışanı olduğu, işeyerinden çıkarılmış olması nedeni ile 2014 yılında davacı ile beraber gelen ve dava dışı … Yetkilisi olduğu kişilerin binayı gezdiklerine ilişkin beyanına bu tanığın davalı çalışanı iken 11.05.2016 tarihinde işten ayrıldığı anlaşılmakla bu tanığın beyanına itibar edilmemesi gerektiği, davacının tanık beyanı ve satış tarihinden yaklaşık 14 ay öncesine ilişkin malinin hizmetin verildiğine ilişkin kesin delil niteliğinde bulunmadığı, davacının yemin deliline de dayanmadığı anlaşılmakla TBK 521 maddesi gereğince açılan davanın davalı …Ltd.Şti yönünden reddine, diğer davalı yönünden kurulmuş bir sözleşme ilişkisi bulunmadığından davalı … yönünden açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalılar arasında dava konusu taşınmazın satımı arasında özel yazılı anlaşma olduğu gibi davalıların diğer tüm taşınmazlarının satımı için dosyada mübrez genel bir sözleşme olduğu, bu sözleşmelerin incelenmesinde herhangi bir süre tahdidinin bulunmadığı görüleceğini, diğer davalı hakkında davalının pasif husumetten reddinin yanlış olduğunu, zira bu davalının da sözleşmeyi bizzat imzaladığını, bahsi geçen sebeplerle ilk derece mahkemesi kararının hukuka aykırı olması sebebi ile kararın kaldırılarak davanın kabulü ile karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, simsarlık (tellallık) sözleşmesi kapsamında gayrimenkul alım satımına aracılık etmekten kaynaklı ücret alacağının tahsili talebini içerir eda davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; ve bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.TBK’nın 520/3. maddesinde sözleşmenin yazılı şekilde yapılması gerektiği açıklanmış olup yazılı şeklin unsurlarının mevcut olup olmadığının genel hükümlere göre belirlenmesi gerekir. TBK’nın 14. maddesi uyarınca, sözleşmede tarafların imzalarının bulunması şart olup bu şartın gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Ancak, imzalı bu belgenin simsarlık sözleşmesi sayılabilmesi için simsarlık sözleşmesinin asli unsurlarını da içermesi gerekir. Simsarlık sözleşmesinin meydana gelmesi için tarafların simsar tarafından gerçekleştirilmesi gerekli faaliyetin türü (kapsamı), bu faaliyet sonucunda kurulacak sözleşmenin konusu ve niteliği ve simsara ücret ödenmesi konusunda anlaşmış olmaları gerekir. Bu açıklamaya göre, taşınmaz simsarlığının konusu olan taşınmazın, açıkça sözleşmede yer alması, yazılılık şartı için zorunludur. Diğer bir deyişle, yazılılık şeklinin gerçekleşmesi için sözleşmenin objektif ve sübjektif tüm unsurlarının yazılı belgede yer alması zorunludur ( Gökhan ANTALYA, Borçlar Hukuku- Genel Hükümler, Beta Yayınevi, İstanbul 2012, s.348). Davacının simsarlık sözleşmesi olarak dayandığı 30/09/2009 tarihli “satış yetki anlaşması” isimli belgenin incelenmesinde: … inşaat mimarlık… ile … Gayrimenkul satış… … arasında imzalandığı, sözleşmeye ekli listelenmiş gayrimenkullerin satışına aracılık edilmesine ilişkin olarak … ukdesinde olan tüm gayrimenkullerin satışlarının … projesinden gelmesi halinde %1 komisyon ödeneceği kararlaştırılacağı ,sözleşme üzerinde her iki tarafın da imzasının olduğu anlaşılmaktadır. Dava dilekçesine … mh. … Ada … parseldeki taşınmaz konu edilmiştir. Yine satış yetki anlaşmasına ekli olarak Kadıköy … da 1.400 m2 kapalı alanda bodrum +5 kat, sıfır bira 12.100,00 tutarındaki taşınmaz bilgileri mevcuttur. Bu hukuki açıklamalara göre ; davacının simsarlık sözleşmesi olarak dayandığı “satış yetki anlaşması” isimli belgede, aracılık faaliyetine konu taşınmaz ya da taşınmazların bilgilerine yer verilmemekle birlikte; “ekte listelenmiş olan gayrimenkullerin satışına aracılık edilmesi” şeklinde ibare bulunmaktadır. Dava dilekçesinde, sözleşmeye ekli olarak Kadıköy Mühürdar da 1.400m2 kapalı alan bodrum +5 kat kapalı alanda 12.100,00 TL komple bina ve yine Kadıköy Mühürdar da 1.400m2 kapalı alan bodrum +5 Kat sıfır bina 6.000.00 USD bilgilerine yer verilmiştir. Zaten davalı vekilinin de dava dilekçesinde belirtilen taşınmazın taraflar arasındaki sözleşmeye konu edilmemiş olduğuna yönelik bir itirazı yoktur.Bu nedenle, bu belgenin yazılılık şartını yerine getirmeye elverişli olduğu anlaşılmaktadır. Davalı vekili, taşınmazın satın alınmasına davacının aracılık etmediğini iddia etmiştir. Somut olayda; taşınmazın gezdirilmesi, gösterilmesi tellallık amacıyla ve buna bağlı hukuki sonuçların doğması iradesiyle yapıldığından, gezdirme ve yer göstermenin; hukuki işlemin içindeki maddi vakıa oldukları, hukuki fiil olmadıkları açıktır. Mahkemece bu hususta davacı vekilinin tanık dinlenmesi hukuka aykırı olmuştur. Davacı, dava dilekçesinde açıkça yemin deliline de dayanmamıştır. Dosya içerisindeki 11.10.2014 tarihli mail çıktısı mevcut olmakla; sözkonusu belge karşı tarafın elinden sadır olan bir belge niteliğinde bulunmadığından delil başlangıcı niteliği yoktur. O halde her ne kadar ilk derece mahkemesince yargılama aşamasında davacının tanıkları dinlenilmiş olsa da; davacının dava konusu taşınmazı dava dışı … İnşaata gezdirip gösterdiği iddiasını ispat noktasında tanık dinlenilmesi hiç bir şekilde mümkün değildir. Dolayısıyla tanık beyanları sonuca etkili görülmemiştir. Sonuç olarak; somut olayda davacı aracılık hizmeti verdiğini usulüne uygun delillerle ispat edememiştir. Kaldı ki dava konusu sözleşmede taşınmazın satımı konusunda belli bir süre kararlaştırılmadığından sözleşmenin niteliği gereği davacının makul kabul edilebilecek bir süre içerisinde taşınmaza ilişkin aracılık faaliyetini ifa etmesi gerekmektedir. Dava konusu taşınmazın 16.02.2016 tarihinde satılmış olduğu hususu da göz önüne alındığında 30.09.2014 tarihli sözleşmeden kaynaklı olarak davacının simsarlık ücreti talep etmesi mümkün kabul edilmemelidir. Diğer davalı…, simsarlık sözleşmesini kendi adına değil, şirket yetkilisi sıfatı ile imzaladığından ona karşı husumet yöneltilmesi de mümkün değildir.Dolayısı ile ilk derece mahkemesinin ona karşı açılan davayı pasif husumetten reddetmesinde de herhangi bir hukuka aykırılık yoktur. Yukarıda bahsi geçen sebeplerle ilk derece mahkemesi kararı hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’NIN 353/1.b.1 maddesi uyarınca reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 15/09/2022