Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/970 E. 2022/993 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/970
KARAR NO : 2022/993
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DAVA : Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/09/2022
Taraflar arasındaki Alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul-kısmen reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı ve davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Müvekkili şirketin 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu kapsamında ve EPDK (Enerji Piyasası Düzenleme Kurumundan aldığı dağıtıcı lisansı doğrultusunda akaryakıt sektöründe faaliyet gösterdiğini ve bu ticari faaliyetini sahibi olduğu … ve … marka ve logosu altında; maliki bulunduğu veya intifa/kira sözleşmeleriyle hukuksal tasarruf hakkına sahip bulunduğu akaryakıt istasyonlarında; gerek bizzat gerekse sözleşmeli bayileri vasıtasıyla sürdürdüğünü, Müvekkili şirketin; davalı şirketinde ortakları arasında bulunan …l ve … adına kayıtlı olan ve tapuda İstanbul İli, Eyüp İlçesi, Topçular mahallesi, Kışla caddesi… sahifede kayıtlı toplam 2.515 m² miktarlı taşınmazın kiralanmasına yönelik 01.04.2004 tarihinden başlamak üzere 15 yıl süreli kira sözleşmesini imzaladığını ve bu kira sözleşmesi tapu siciline şerh edildiğini, davalı şirketin ortaklarının maliki bulunduğu ve tapu kayıtları yukarıda belirtilen taşınmazı kiralayan müvekkili şirketin 01.04.2004 tarihli bayilik sözleşmesi kapsamında bu taşınmazın ve üzerlerinde kurulu olan akaryakıt istasyonu ve müştemilatının işleticiliğini ve kullanılmasını adı geçen şirkete bıraktığını, davalı bayi şirket, kira sözleşmesiyle kullanım hakkı müvekkili şirkete ait olan taşınmazı ve üzerindeki akaryakıt istasyonunu bayilik ve işleticilik sözleşmesi kapsamında OPET akaryakıt istasyonu olarak işletmeye başlamış olup sözleşmelerin feshedildiği ve hukuki olarak sona erdiği 18.9.2010 tarihine kadar da OPET istasyonu olarak faaliyette bulunmuş olduğunu, davalı şirketle ticari İlişki bu şekilde sorunsuz olarak devam ederken Rekabet Kurumu tarafından akaryakıt dağıtım şirketleri ile bayileri arasındaki intifa/kira sözleşmelerinin ve bayilik sözleşmelerinin 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında incelenmesi sonucunda 12.03.2009 tarihinde resmi internet sitesinde bir duyuru yayınlandığını, Rekabet Kurumu’nun Kurumsal Internet sitesinde 12.03.2009 tarihinde yayınladığı genel bir duyuru ve akabinde Rekabet Kurulu’nun vermiş olduğu emsal niteliğindeki kararlarda; “2002/2 sayılı Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyet Tebliği’nde koşulları belirtilen muafiyetten yararlanabilmek bakımından, alıcılar üzerine getirilen rekabet yasağının süresinin beş yıl aşmaması gerektiğine, Taraflar arasında bayilik sözleşmesi He bağlantılı kredi sözleşmesi, ekipman sözleşmeleri, uzun süreli kira sözleşmeleri ya da uzun süreli intifa hakkı tanınması gibi şahsi ya da aynı hakların da rekabet yasağının süresini fiilen uzatacak şekilde kullanılamayacağına, Bu tür sözleşmelerin varlığı halinde, beş yılı aşan süreler bakımından, 2002/2 sayılı Tebliğde tanınan muafiyet koşullarının ortadan kalkacağına, Dikey anlaşmalarda yer alan rekabet yasağına ilişkin hükümlerin, 2002/2 Sayılı Tebliğ’in 5. maddesiyle uyumlu hale getirilmesine ilişkin geçiş süresinin 18.9.2003 tarihinden başlayıp, 18.9.2005 tarihinde sona erdiğine, bu çerçevede; 18.9.2005 tarihinden önce yapılmış olan ve süresi beş yılı aşan sözleşmelerin, Rekabet Kurulu tarafından uygulanan “Azami hadde indirme” ilkesi gereğince 18.09.2010 tarihine kadar Tebliğde yer alan muafiyetten yararlanabileceğine ve bu tarihten sonra muafiyet koşullarının ortadan kalkacağına, bu tarihten itibaren intifa hakkı çerçevesinde bayilerin yeniden sözleşme yapmaya zorlanması halinde 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesi çerçevesinde işlem başlatılacağının ilgili taraflara bildirilmesine” denilmek suretiyle Kurumun önceki kararları ve yerleşik uygulaması değiştirilmiş ve 18.09.2010 tarihine kadar tüm sözleşmelerin ve bu kapsamda kira/intifa sözleşme sürelerinin süresinin 5 yıldan fazla olamayacağına ve bu tarih itibarıyla da sözleşmelerin süresinin sona ereceğine karar verilmiş olunduğunu, Rekabet Kurumu’nun 12.03.2009 tarihli duyurusuna karşı dağıtım şirketleri tarafından iptal davaları açılmış, ancak açılan davalar Danıştay İlgili dairesi tarafından reddedildiğini, bu nedenlerden dolayı, taşınmazın malikleri ile müvekkil şirket arasında imzalanan kira sözleşmesinin Rekabet Kurulu kararlarında ve Rekabet Kurumu’nun grup muafiyeti tebliğlerinde öngörülen süreyi asan kısmının ifası hukuken ve fiilen imkansız hale geldiğini, Rekabet Kurulu’nun kararı doğrultusunda 18.09.2010 tarihinden sonraki döneme tekabül eden kira sözleşmesi süresinin ifası hukuken ve fiilen imkansız hale gelmiş olup müvekkil şirketle davalı şirket arasındaki bayilik sözleşmesi ve ilişkisi de bunun sonucu olarak ortadan kalktığını, Rekabet kurumunun bu duyurusunun sonucu olarak da davalı şirket tarafından Beyoğlu 5.Noterliğinin 16 Eylül 2010 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi müvekkil şirkete gönderilmiş ve bu ihtarname ile 18.09.2010 tarihi itibarıyla bayilik sözleşmesinin yenilenmeyeceği ve aynı tarih itibarıyla da kira şerhinin tapudan terkini talep edildiğini, ayrıca bu tarihten (18.09.2010 tarihinden ) hemen sonra da davalı şirket tarafından EPDK’ dan 2004 yılında müvekkil şirket bayiliği için almış olduğu BAY/377-5/00020 lisans numaralı bayilik lisansını dağıtıcı firması …Ticaret A.Ş olacak şekilde tadil ettirmiş olup su anda …Ticaret A.Ş.nin bayisi olarak faaliyette bulunduğunu, Rekabet Kurul’unun yukarıda belirttiğimiz kararından ve Rekabet Kurumu’nun duyurusundan sonra yine kurumun resmi internet sitesinde yayınladığı intifa hakkı ve benzeri etkiye sahip sözleşmelerle ile ilgili sık sorulan sorular ve cevaplar başlıklı yazısında; “belirtilen anlaşmaların beş yılı aşan süreler bakımından 4054 sayılı Kanunun 4. maddesi kapsamında yasak bir anlaşma olarak değerlendirileceği ve yine aynı kanunun 56. maddesi gereğince de geçersiz hale geleceği ve bu geçersizlik nedeniyle yerine getirilmiş edimlerin istenmesi halinde tarafların iade burcunun Borçlar Kanunun 63.ve 64. maddelerine tabi olacağı, tarafların beş yılı aşan süreler bakımından münasip bir tazminat ödemek durumunda kalabileceği” belirtilmiş olduğunu, duyuru sonucunda; Rekabet Kurulu tarafından 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun’un 56. maddesi gereğince aynı kanunun 4. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle geçersiz sayılmış olan anlaşmaların taraflarının bu anlaşmalar gereğince birbirlerine verdikleri her şey Borçlar Kanunu’nun 63. ve 64. maddeleri çerçevesinde iadeye tabi olduğunu, Rekabet Kurulu’nun yukarıda belirttiğimiz duyuruları sonrasında müvekkil şirket tarafından 15 yıl süreyle kiralanan taşınmaz ve üzerinde kurulu bulunan akaryakıt istasyonunun malik/davalı şirket tarafından işletilmesine yönelik imzalanan bayilik ve Işleticilik sözleşmesi ile protokollerin beş yılı aşan süreleri (18,09,2010’dan sonraki kısmı) tarihi İtibariyle geçersiz hale gelmiş olup tarafların İmzalanan anlaşmalar doğrultusunda birbirlerine verdikleri her şey Borçlar Kanunu’nun 63. ve 64.maddesi kapsamında iadeye tabi olduğunu, müvekkili şirketin, intifa hakkı kendisine ait olan taşınmazla ilgili olarak davalı şirkete kira bedeli, yatırım destek bedeli ve işletme yardım bedelleri ile sair ödemelere ilişkin olarak toplam 1.297.601,61 TL tutarında ödeme yaptığını, Müvekkil şirket tarafından davalı şirkete ödenen yatırım bedelindeki amaç, istasyonun ve taşınmazın kira sözleşmesi süresince … markası ve adı altında işletileceği ve buradan kazanç elde edileceğine olan güven olduğunu, Rekabet Kurumu duyurusundan sonra sözleşmelerin feshinde yasal zorunluluk bulunması ve davalı şirketin de müvekkil şirketle olan bayilik sözleşmesini yenilemeyeceği ve kira şerhinin kaldırılmasını talep ettiği de dikkate alınarak ve sözleşmelerin öngörülen süreden önce sona ermesinden dolayı yatırım tutarı bakiyesinin müvekkil şirkete iadesi BK’nun 63.ve 64. maddesi kapsamında yasal bir zorunluluk olduğunu, bu kapsamda yapılan hesaplamalar neticesinde 1.297.601,61-TL tutarındaki yatırım bedeli, kira bedelleri ve işletme yardım desteği olarak davalı şirkete ödenen meblağdan 18.09.2010 tarihinden sonraki kullanılmayan kısmına tekabül eden işlemiş faiziyle birlikte toplam 1.341.074,09 TL’nin ödeme tarihine kadar işleyecek faiziyle birlikte müvekkili şirkete iadesi gerektiğini, sözleşmelerin erken sona ermesi nedeniyle müvekkil şirket tarafından davalıya 15 yıl süre için ödenen kira bedeli ile istasyona yapılan yatırım ve ödenen teşvik bedellerinin davalının sebepsiz zenginleşmesine neden olacağı hususunda tereddüt bulunmadığını, davalı şirketin kendisine 15 yıl süre için verilen kira bedeli, yatırım desteği ve işletme teşvik bedellerinin kullanılamayacak süreye ilişkin kısmının; sürenin erken sona ermesi, istasyonun işletilmesi için davalı tarafından … Ticaret A.S. firmasının bayiliğinin alınmış olması ve taşınmazın da fiilen bu dağıtım şirketinin ürünlerinin satışı için kullanılması nedeni ile iade etme yükümlülüğü altında olduğunu, Rekabet Kurumunun yukarıda belirttiğimiz duyurusu sonrasında, bu duyuru gereğince sonlandırılacak olan kira sözleşmesinin sona ereceği tarih olan 18.09.2010 tarihinden önce davalı şirkete Kadıköy 4. Noterliği’nin 14 Eylül 2010 tarih ve … sayılı ihtarnamesi gönderilerek “..sözleşmelerin yatırım tarihinde öngörülmüş bulunan süreden daha erken sone ermeleri nedeniyle ödeme gününe kadar işleyecek olan yasal faiz ve vade farkı hariç olmak üzere toplam l.341.074,09 TL tutarındaki borç ile cari hesaptan kaynaklanan diğer borçlarla iadesi gereken ariyet malzemelerinin müvekkil şirkete teslimi” nin ihtar edildiğini, Davalı şirketin ise Beyoğlu 5.Noterliğinin 16 Eylül 2010 tarih ve 16389 yevmiye numaralı ihtarnamesi müvekkil şirkete gönderilmiş ve bu ihtarname ile 18.09.2010 tarihi itibarıyla bayilik sözleşmesinin yenilenmeyeceği ve aynı tarih itibarıyla da kira şerhinin tapudan terkini talep ettiğini, davalı şirketin bu kez de Beyoğlu 16.Noterliğinin 20 Eylül 2010 tarih ve 26864 yevmiye no.lu ihtarıyla verdiği cevapta, sözleşmelerin erken sona ermesi nedeniyle kendilerine ödenen bedellerin iadesine yönelik taleplerini kabul etmediklerini sadece kısmi kabul beyanında bulunarak kabul ettikleri miktarı daha sonra ödeyeceklerini belirttiklerini, davalı şirket son olarak da Beyoğlu 16.Noterliğinin 24 Eylül 2010 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile intifa ( kira ) şerhinin kaldırılmasını talep ettiğini, Davalı şirkete tebliğ edilen ihtarnameye karşın kira bedeli olarak verilen, yatırım desteği ve işletme yardımı adı altında davalı şirkete ödenen yatırım bedellerinin müvekkil şirkete iade edilmesine yönelik olarak davalı herhangi bir ödemede bulunmadığı gibi gönderdiği ihtarnamelerle de bu talepleri kabul etmediğini belirttiğini, müvekkili şirketin 15 yıl süreyle kira hakkına sahip olacağı saikiyle davalı şirkete ödemede bulunmuş ve yatırım yapmıştır. İmzalanan sözleşmelerin beklenenden önce sona ermesi, istasyonda başka dağıtım şirketinin ürünlerinin satışına başlanmış olması, müvekkili şirket bayiliğinin sona ermesi ve kira sözleşmesine konu taşınmazın halen davalı tarafından fiilen kullanılması nedeniyle davalı şirketin sebepsiz zenginleşmiş oldukları açık olup sözleşme süresi bakiyesine tekabül eden bedelin iadesinin temini hususunda çekilen ihtarların da sonuçsuz kalması nedeniyle işbu davanın açılması zorunluluğu doğduğunu, Rekabet Kurulu kararıyla hukuken ve fiilen imkânsız hale gelen sözleşmelerin sona erdiği tarih olan 18.09.2010 tarihi itibarıyla kira bedeli bakiyesi, işletme yardımı ve yatırım bedeli bakiyesi olarak davalı şirkete ödenen ve davalının sebepsiz zenginleşmesine neden olan toplam 1.341.074,09-TL alacaklarının temerrüt tarihinden ödeme tarihine kadar işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, bu sebeple öncelikle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davacı şirket ile müvekkili şirket arasında; 07.08.2003 tarihli bayilik sözleşmesi, 07.08.2003 tarihli protokol ve 27.08.2008 tarihli eki sözleşme imzalandığını, taraflar arasındaki ticari ilişkinin çerçevesinin bu sözleşmeler dâhilinde çizildiğini, Davacının talep ettiği toplam 1.341,074,09-TL’nin içeriği ‘kira bedeli bakiyesi, işletme yardımı, yatırım bedeli ve bu rakamlara 18.09.2010 tarihinden itibaren işleyen faiz” olarak adlandırdığını, yukarıda bahsedilen sözleşmeler incelendiğinde davacı tarafından müvekkil şirkete ‘’kira bedeli, işletme yardımı ve yatırım bedeli” olarak bir bedelin ödenmediğinin görüleceğini, davacı taleplerini ayrı ayrı cevaplandırıldığında; 11.08.2003 tarihli kira akdi çerçevesinde davacı Dava dilekçesinde dayanak gösterilen 11.08.2003 tarihli, 01.04.2004 başlangıç tarihli kira akdi, davacı şirket ile müvekkil şirket arasında imzalanmadığını, müvekkil şirketin kira bedelini de almadığını, bu nedenle, kira ilişkisinden kaynaklanan tüm hak ve alacakların muhatabı müvekkil şirket olmadığını, dolayısıyla, müvekkil şirketin davacı şirkete 500.000-USD veya başka bir miktarda kira borcu bulunmadığını, davacının işletme yardımı ve yatırım bedeli talebi hakkında; Taraflar arasında imzalanan sözleşmeler incelendiğinde 27.08.2008 tarihli ek sözleşme gereğince davacı şirketin müvekkil şirkete 500.000.-USD vermeyi taahhüt ettiğinin görüleceğini, Davacı şirket 500.000.-USD taahhüdünün 350.000.-USD’sini müvekkil şirkete ödediğini, müvekkilinin 350.000-USD’yi istasyondaki inşaat işlerinin tamamlanmasını müteakip 6 sonra başlamak üzere 30 ay eşit taksitle davacı şirkete geri ödeyeceğini, müvekkil şirket inşaatı yakın bir tarihte bitirdiğini, bu tarih yargılama sırasında ayrıca bildirileceğini, ancak inşaatın tamamlanmasının üzerinden dava tarihi ve bugüne kadar 6 ay geçmediğini, davacı 6 ay sonra ve 30 eşit taksitle bu bedeli müvekkil şirketten geri isteyebileceğini, bu durumda dava tarihi kesin olarak inşaatın tamamlanmasından önce olduğunu, bu nedenle, sözleşmeye aykırı olarak açılan dava haksız ve hukuki yarardan yoksun olduğunu, 350.000.-USD’nin inşaat tamamlanmadan önce hangi halde muacceliyet kesbedeceği ve derhal geri istenebileceği açıkça yazılı olduğunu, Bu hal; “Ancak Bayi; yukarıda sözü edilen çekleri tarihinde ödemediği ve/veya … ile yapmış olduğu bayilik sözleşmesi ile ekleri olan bilimum protokoller ve taahhütlere aykırı davrandığı takdirde; Bayi’nin …’e olan tüm borçları derhal muacceliyet kesbedeceği gibi verilen borç …’e nakten ve defaten geri ödenecektir.” Yani, müvekkili şirketin ya çeklerini gününde ödememesi veya bayilik sözleşmesi ve protokollere aykırı davranması şartı öngörülmüş olup, bu hallerden hiç birisi gerçekleşmeden davacının 350.000.-USD’yi tek ödemede istemesi ve bu rakama faiz de işletmesi sözleşme gereğince mümkün olmadığını, aksi halde, sözleşmeye aykırılık ve davacı şirketin sebepsiz olarak zenginleşmesi söz konusu olacağını, davacının faiz istemleri de haksız olduğunu, davacı dilekçesinde, 1.297.601,61 TL alacağına 18.09.2010 tarihinden itibaren faiz işleterek 1.341.074,09-TL rakamına ulaştığını, dava öncesinde işletilen faizi kesinlikle kabul etmediklerini, davacının bu şekilde faiz talep hakkı bulunmadığını, dava dilekçesinin talep kısmında sanki 1.341.074,09 TL rakama bütününe ticari temerrüt faizi işletilmesini talep ettiğini, faize de faiz işletilmesini kabul etmediklerini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Davalı şirket mahallinde yapılan keşifte, sabit yatırımların yerinde olmadığı ve istasyonda … A.Ş. tarafından yeni yatırımların yapılmış olduğu anlaşıldığından davacının bu konudaki talebinin yerinde olmadığı anlaşılmış olup..” davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme tarafından müvekkilinin peşin ödediği kira bedelinin kiracılık hakkının kullanılamadığını, kalan süresine ait olan kısmının iadesine ilişkin taleplerinin kısmen kabule rağmen hatalı bilirkişi raporu hükme esas alınarak, denkleştirici adalet ilkesi uygulanmadan ve alım gücü denkleştirilmeden eksik miktarda hüküm altına alınmış olmasının hukuka aykırı olduğunu, davalıya müvekkli tarafından ek sözleşmae kapsamında istasyonun yenilenmesi için geri ödeme şartıyla verilmiş olan 350.000-USD tutarındaki işletme yatırım destek bedelinin iadesine ilişkin talepleri hakkında dava tarihinden sonra bu tutarın müvekkiline ödenmiş olduğundan bahisle taleplerinin konusuz kaldığını, diğer yandarı mahkemece kararın gerekçesinde bir yandan ek süzleşmede geri ödemenin taksitler halinde yapılacağının kararlaştırılmış olduğundan bahsedilip dava tarihi itibariyle iade borcunun henüz muaccel durumda olmadığı kabul edilmiş fakat diğer yandan da muaccel hale gelmediğini söylenilen borçun davadan önce boş çeklerin tahsile konularak tahsile edilebileceğinden söz edilerek borcun muacceliyet kazanmış olduğu kabul edilmek suretiyle çelişkiye düşüldüğünü, davalının dava tarihi itibariyle muaccel halde olan iade borcunu dava açıldıktan sonra geç tarihlerde ödemiş olduğu gözetilerek temerrüt tarihinden ödeme tutarlarının her birisi için ödeme tarihlerine kadar işleyen temerrüt faizinin hesaplattırılması ve hüküm altına alınması gerekirken dosyadaki bu husustaki taleplerine rağmen bu hususta bir hesaplama yaptırılmadığını ve hatalı, çelişkili gerekçelerle temerrüt faizi istenemeyeceğinden bahisle temerrüt faizine hükmolunmadığını, diğer yandan geri ödeme şartıyla ödenen tutara ilişkin talep miktarı bakımından mahkemece davamızın konusuz kalmış olduğu kabul edilmesine rağmen usul ve yaşa gereğince esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmolunması gerekirken bu talepleri hakkında da red kararı verilmiş olmasının da hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin davalının maliki olduğu dava konusu istasyona yaptırdığı kalıcı nitelikteki yatırımlarırı bedeline ilişkin iade taleplerinin reddine karar verilmesinin de hukuka aykırı olduğunu, Mahkeme kararının davanın kısmen reddine ve kısmen redde dayalı olarak müvekkiline yükletilen yargılama gideri ve avukallık ücretine ilişkin kısımları kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini, kararda müvekkili aleyhinde hükmolunan avukatlık ücreti için icra takibi başlatılması kuvvetle muhtemel olduğundan öncelikle icra takibinin geri bırakılmasını temin için tehir-i icra kararı verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının usulüne uygun bir temerrüt ihtarı bulunmadığı da nazara alındığında Yargıtay içtihatları uyarınca dava tarihi öncesi için faiz ödenmesine karar verilmesinin ve ayrıca avans faizi ödenmesine hükmedilmesinin hukuken mümkün olmadığını, davada her ne kadar fatura keşide edilmesi halinde ödeneceğine karar verilmişse de emsal mahkeme kararları uyarınca kira bedeline ilişkin olarak kdv ödenmesine karar verilmesinin mümkün olmadığını, davacı tarafın dava konusu edilen kredi borcunun sözleşmeye göre açık bir şekilde henüz vadesi gelmemiş iken sözleşmelerin rekabet mevzuatı uyarınca sona erdiğinden bahisle ilk ödeme tarihlerinden itibaren güncellenmesi ve bununla yetinilmeyerek güncellenen tutara faiz işleterek talebinin reddinin hukuka uygun olmadığını, kalıcı yatırım talebi ile ilgili olarak mahallinde keşif yapılıp kalıcı yatırımın taşınmazda bulunmadığı, taşınmaza değer katmadığı tespit edilmiş olup yargıtay kararları uyarınca bu talebin de reddinin hukuka uygun olduğunu, kararın usul ve yasaya aykırı olması nedeniyle kaldırılarak, davanın tümden reddine, davacının İstinaf talebinin reddine, ayrıca istinaf incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ve istinaf incelemesi sonuna kadar icranın geri bırakılmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava davacı ile davalı arasında yapılan kira, bayilik ve diğer sözleşmeler gereği davalıya kira ve bayilik ilişkisinin 15 yıl süreceği inancı ile kira bedeli, yatırım destek bedeli, işletme yardım bedeli ve sair ödemeler için yaptığı 1.297.601,61 TL ödemenin taraflar arasındaki sözleşmelerin Rekabet Kurumu kararı gereği 18/09/2010 tarihinde sona ermesi nedeniyle bu tarihten sonraya ilişkin kısmının sebepsiz zenginleşme hükümlerince iadesi istemine ilişkindir.Davacı vekilince talep ettiği iadelerin ayrıntısı cevaba cevap dilekçesinde; davalıya ödenen 705.362,00 TL kira bedeli + 513.950 TL işletme yatırım destek bedeli (borç olarak) ve duran varlık inşaat yatırımı olarak 78.289.61 TL ödendiği, toplam 1.297.601,61 TL ödemenin bulunduğu, değişik tarihlerde yapılan bu ödemelere 18/09/2010 tarihine kadar yargıtay kararları ve denkleştirici adalet ilkesi uyarınca faiz işletildiği, toplam talebinin 1.341.074,09 olduğu açıklanmıştır.Taraflar arasında imzalanan 07/08/2003 düzenleme tarihli, 01/04/2004 başlama tarihli sözleşme ile başlayan ve 15 yıllık süre için yapılan bayilik sözleşmesinin Rekabet Kurulu’nun 2009 tarihli kararlarına istinaden 18.09.2010 tarihi itibariyle sona erdiği açık olup, bu durumda davacının bayilik sözleşme süresi sonuna kadar devam edeceğine inanarak yaptığı kalıcı yatırımlara ilişkin ödemelerin yararlanamayacağı süreye karşılık gelen kısmının iadesinin, bu ödemelerle yapılan yatırımların halen davalı bayinin kullanımında olması ve taşınmazına değer katması koşuluyla kabulü gerekir (Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 17/10/2019 tarihli 2018/2253 E., 2019/4818 K. sayılı emsal kararı).Davacı tarafça davalıya dava konusu edilen bedellerin 15 gün içinde ödenmesi talebini içerir 14/09/2010 tarihli … yevmiye numaralı Kadıköy 4. Noterliğinden gönderilen ihtarnamenin tebliğine ilişkin dosyada evrak bulunmadığı, bahsi geçen ihtarnameye davalı tarafça 20/09/2010 tarihinde Noter ihtarıyla cevap verildiğinden bahsi geçen ihtarın en geç 20/09/2010 tarihinde tebliğ edilmiş sayılarak ihtarnamede verilen 15 günlük sürenin sonunda davalının ihtara konu tüm talepler yönünden 05/10/2010 tarihinde temerrüte düştüğü anlaşılmaktadır.Davacının, davalının maliki olduğu istasyona yaptırdığı kalıcı nitelikteki yatırımların keşfen yapılan incelemede yerinde bulunmadığı, davalının başka bir istasyonla anlaşması nedeniyle kaldırıldığı ve davalı tarafından kullanımında olmadığı ve davalıya bir yararı olmayan yatırım haline dönüştüğü, anlaşılmakla mahkemece bu kalıcı yatırımlara yönelik talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Taraflar arasında imzalanan bayilik sözleşmesine istinaden 01/04/2004 başlangıç tarihli 15 yıl süre için 500.000,-USD kira bedelli kira sözleşmesi imzalanmış olup,bu sözleşme de anılan Rekabet kurulu kararı ile sona erdiği hususu ihtilafsızdır.Davacı tarafından davalıya 15 yıllık süre için yapılan sözleşme için 500.000 USD karşılığı 705.361,00- TL+ KDV olmak üzere toplam 832.327,16 -TL kira bedel ödenmiş ve buna ilişkin davacı tarafından düzenlenen fatura davalı ticari defterlerine kaydedilmiştir.Taraflar arandaki bayilik sözleşmesi nedeniyle davacı 15 yıllık süre için davalıya kira ödemiş olup sözleşme rekabet kurumunun kararı ile süresinden önce sona ermiştir. Buna göre davalı kira bedelinin davacının kiracı olarak yararlanamayacağı süreye karşılık gelen kısmının iadesi ile sorumlu olacaktır.İade ile yükümlü olunan kira alacağı cezai şart yada tazminat niteliğinde olmadığı gibi KDV dahil fatura düzenlenerek yapılan ödemenin iadesinin de KDV dahil yapılması gerektiği açıktır.Bu durumda mahkemece sözleşme sona ermesi nedeniyle kira sözleşmesinin kullanılmayan dönemine ilişkin kira bedelini, kıstelyevm usulüne göre günlük kira bedeline göre hesaplayan bilirkişi raporu uyarınca 371.416,00 TL’nin davacıya iadesine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Davacı fatura düzenlemesi halinde bu miktar üzerinden KDV talep edebilecek ise de mahkemece bu husus gerekçede belirtilmiş ancak hakkında bir karar verilmimş olup, davacı vekilinin bu konuda açık bir istinafı da bulunmadığından bu hususa değinilmekle yetinilmiş,kaldırma sebebi yapılmamıştır.Davadan önce davacının usulune uygun ihtarı ile davalı temerrüte düşürülmüş olup, tarafların tacir, işin de ticari işletmeleriyle ilgili olması nedeniyle mahkemece davacı tarafından talep edilen avans faizine karar verilmesi de doğrudur. Davacı tarafından davalıya geri ödenmesi koşulu ile işletme yatırım bedeli ödenmiş olup, dava açıldıktan sonra yargılama sırasında 513.950,00 TL işletme yatırım destek bedeli davalı tarafından davacıya taksitler halinde ödenmiştir. Her ne kadar taraflar arısndaki ek sözleşmede davacı tarafından ödenen yatırım bedeli davalı tarafından inşaat işlerinin tamamlanmasını takip eden 6. ayın sonundan başlayarak 30 ay eşit taksitte TL bazında faizsiz olarak iade edileceği düzenlenmiş ve davalı tarafından bu borç için 30 adet çek verilmiş ise de sözleşme süresi içerisinde borç ödenmemiş,sözleşmenin sona ermesinden sonraki dönemde de davacı davalıyı keşide ettiği ihtar ile yatırım destek bedelinin ödenmesi yönünden temerrüte düşürmüştür. Bu hale göre davacı sözleşmenin son ermesinden sonraki dönemde bu bedel için temerrüt tarihinden itibaren temerrüt faizi talep edebilecektir.Davalının davadan önce temmerüte düştüğü hususu gözetilerek mahkemece, davadan sonra ödenen yatırım destek bedelinin TBK’nın 100. Maddesi uyarınca öncelikle işlemiş faizden mahsup edilmesi gerektiği gözetilerek davadan sonra ödenen kısım yönünden konusuz kalan miktar tespit edilip, ödenen kısım yönünden konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken hüküm kısmında ayrım yapılmadan davacı tarafın diğer taleplerinin reddine karar verilmesi ve başlangıçtaki haklılık durumu tartışılıp sonucuna göre vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiği husus gözetilmeden, konusuz kalan kısımda reddedilen miktara dahil edilerek davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmiş olması doğru bulunmamıştır.
HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda davalı vekilini istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusun açıklanan ebeple kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, kararın kaldırılmasına davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)-b maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine,
3-Davalı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 6.342,87 TL harcın, alınması gerekli olan 25.374,49 TL harçtan mahsubu ile bakiye 19.031,62 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine,
4-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine,
5-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.