Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/967 E. 2022/994 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/967
KARAR NO: 2022/994
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/12/2018
NUMARASI: 2016/183 Esas – 2018/1400 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/09/2022
Taraflar arasındaki Tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Davalı Banka ile müvekkili arasında, pos cihazı kullanımına ilişkin üye işyeri sözleşmesi kapsamında bir pos cihazının alınarak işyerine kurulmuş olduğu, kurulan bu pos cihazı ile bavul ticareti kapsamında yurtdışı müşterilerine şifre kullanılarak kredi kartlı satışlar gerçekleştirildiği, bu satışların davalı banka tarafından şüpheli olduğu iddia edilerek satış bedeli üzerine bloke konulduğu, çıkan anlaşmazlık sonucu banka ile çalışmaya son verildiği, davalı bankanın bütün bankaların ortak kredi kartı bilgi havuzuna durumu bildirmesi nedeniyle, müvekkilinin diğer bankalardan da pos cihazı alamadığını, bu nedenle potansiyel işlerini kaybettiği, bundan dolayı da zarara uğradığı, müvekkilinin satış bedelleri üzerine haksız yere konulan bloke nedeniyle satış bedelini kullanamadığından maddi olarak sıkıntıya uğramış olduğu, müvekkilinin bu haksız fiil nedeniyle aynca itibar ve prestij kaybına uğramış olduğu belirtilerek, asıl alacak tutan olan 112.580,00 TL üzerindeki blokenin kaldırılarak bloke edilen tutarın ticari faiziyle birlikte müvekkiline ödenmesine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, bloke işlemi nedeniyle uğranılan maddi zarar için şimdilik 1.000,00 TL’nin, manevi zararları için 20.000,00 TL’ nin ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinin 16.03.2016 tarihinde tebellüğ edildiğini, asıl alacak tutarının davacıya 17.03.2016 tarihinde ödendiğini, davanın asıl alacak tutarı bakımından konusuz kaldığını, 25/11/2015 ve 26/11/2015 tarihlerinde yurtdışı kredi kartları ile toplam 112.580,00 TL lik işlem gerçekleştirilmiş olduğunu, bankaca şüpheli bulunan işlemler nedeniyle bahse konu tutar üzerine bloke konularak geçici bir hesaba aktarıldığını, davacı ile yapılan sözleşme gereğince bankanın şüpheli işlemler için bloke koymaya hakkı olduğunu, ayrıca yurtdışı kartları ile gerçekleştirilen pos cihazı işlem bedellerinde bir sorun olmasa bile tahsil tarihinden itibaren 65 gün süre ile bu tahsilat tutarlarını bloke etme hakkı bulunduğunu, pos cihazının kurulması aşamasında üye işyerlerine bu hususun açıkça anlatıldığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkili bankanın bloke işlemi haksız olarak görülse dahi, davacı tarafından somut bir kayıp veya zararın ortaya konulamamış olduğunu, davacının manevi tazminat talebini güvenilmez, şüpheli işler yapan firma gözüyle bakıldığından itibar kaybı olduğu hususuna dayandırdığını, bu iddianın gerçeklikten uzak olduğunu, bankalar tarafından müşteri hesaplarına konulan blokelerin diğer şirket veya kurumlar ile halka duyurulduğu hiçbir sistemin bulunmadığını, davacının bu davayı açmasında hiçbir hukuki menfaatinin olmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “…Bankaların genel işleyişinde Üye İşyeri Sözleşmesine dayanarak şüpheli gördüğü işlemler neticesinde işyerini yakın incelemeye tabi tutması ve geçici süre ile işlemlerin araştırılması maksadıyla hesaplarına bloke koyulduğu, şüpheli işlemler ile ilgili üye işyeri bilgi ve kayıtlarını BKM-Bankalararası Kart Merkezi ile paylaştığı, BKM’ye üye olan tüm bankaların bu ortak kayıtlara ulaşabildiği ve ortak istihbarat havuzu yaratabileceği ,davacı tarafın asıl alacak tutarının olmadığı, davanın bloke edilen 112.580,00 TL ye ilişkin kısmının ödenmekle konusuz kaldığı bu kısma ilişkin olarak esas hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına hesaplara konulan bloke süresinin olağan ve makul olmayan bir süre dışında olması nedeni ile yurtdışından pos cihazı ve kredi kartlarıyla bedeli tahsil edilmek suretiyle turizm ve seyahat organizasyonu işiyle iştigal eden davacı firmanın, bloke edilen pos cihazı nedeniyle iş ve itibar kaybının olacağı, davacı firmanın pos cihazı kullanamamasından dolayı iş hacminin olumsuz etkileneceği satış hasılatının Şubat ve Mart 2016′ da düşüş yaşamış olduğu bu düşüşün bir ölçüde kredi kartı kullanamaması ile ilgili olduğu dava tarihi olan 23.02.2016 tarihi itibariyle ne ölçüde bir düşüş gerçekleştiği, keza davalı banka tarafından BKM’ye ne zaman bilgi verildiği, ve verilen bilgi sonucu dava tarihine kadarki süre içinde ne kadar bir süre ile davacının hiç bir kart ve pos cihazı kullanamadığına ilişkin bilgi ve belgeler ile, yapılan iş bağlantıları ve bu bağlantıların pos cihazının iptalinden sonra ne şekilde etkilendiğine veya rezervasyonların iptal olduğuna ilişkin bilgi ve belgeler ile kredi kartı ve pos cihazının kullanılamamasıyla ilişkisi somut olarak ortaya konulmadığından davacının bu yöndeki zararının belirlenemediği ancak davalı bankanın blokeyi kaldırma işleminde gecikme olduğundan dolayı davalı bankanın kusurlu olması nedeni ile faize ilişkin zararı davacıya ödemesi gerektiği, BK 49. maddesi çerçevesinde, 26/03/2018 tarihli bilirkişi raporu ile hesaplanan faiz kaybına ilişkin maddi tazminata hak kazandığı, davacının maddi tazminata ilişkin talebinin kabulü ile, talep ile sınırlı olarak ve talep, bilirkişi raporundaki terditli hesaplamadaki her iki miktarın da altında kaldığından 1.000,00 TL maddi tazminatın ve davacı ikinci bir bankaya başvurması halinde ikinci bankanın davacının Bankalararası Kart Merkezi’ne olumsuz kaydı olduğu ve bu kaydın bütün bankalarca görüldüğü bu nedenle ikinci bankanın davacının pos cihazı başvurusunu reddetme ihtimalinin bulunduğu dikkate alındığında itibar kaybı nedeni ile TBK 56.maddesi çerçevesinde manevi tazminata hak kazandığı davacının manevi tazminata ilişkin talebinin kısmen kabulü, kısmen reddi ile, davacının itibar kaybına yönelik takdiren 2.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyen ticari (avans) faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili bankanın tamamen üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirme amaçlı olarak yaptığı bloke işlemi sebebiyle aleyhine vekalet ücreti takdirinin haksız ve mesnetsiz olup, mahkeme kararının bu yönlerden kaldırılması gerektiğini, müvekkili Banka tarafından konulan bloke hukuka ve Genel Bankacılık uygulamalarına uygun olup, hem müşterileri hem de Banka menfaatlerini korumaya yönelik alınan tedbir olup, bu tedbirin haksız fiil olarak nitelendirilemeyeceğini alınabilecek bu tedbirler hakkında bilgilendirilmiş davacının lehine bankanın tedbirli davranmasının sonucu olarak vekalet ücreti ve tazminata mahkumiyeti hukukun genel ilkelerine aykırılık oluşturduğunu, mahkemenin davanın konusuz kalması yönünde karar oluşturarak, davanın açılmasında kusuru bulunmayan müvekkili aleyhine hükmettiği vekalet ücretleri ve haklı mesnetten yoksun tazminat kalemleri yönünden hükmün kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini, Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, Pos üye işyeri sözleşmesi nedeniyle haksız olarak bloke konulan alacağın tahsili ve haksız bloke sebebiyle maddi tazminat ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş,bu karara karşı davacı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Taraflar arasında, üye işyeri sözleşmesi bulunduğu husu ihtilafsız olup, anılan sözleşmenin 6. Maddesinde “…madde 4’te belirtilen hususlara üye iş yeri tarafından dikkat edilmemesi sonucu üye iş yerinin yaptığı kart işleminin onaylanmasına rağmen sahte olduğunun anlaşılması veya şüphe duyulması halinde dahi banka üye iş yerinin tüm şubeler nezdindeki mevduatlarının (rehin hakkında dayanarak) bloke etme hakkına sahiptir. Kartı çıkaran bankanın haklı olduğu koşullarda bloke altına alınan tutar için üye iş yeri borçlandırılarak ilgili bankaya ödeme yapılabilecektir.” hususları düzenlenmiştir. Yine sözleşmenin 16. Maddesinde; “üye iş yeri bankanın iş bu sözleşmeden kaynaklanan alacaklarının tahsili amacı ile banka nezdinde kendisine ait bulunan ve ilerde bulunabilecek olan bilcümle alacak, mevduat ve bloke hesapları nakit esham ve tahliller ile tahsile verilen çekler vs. Tüm kıymetli evrak ve kredi hesaplarında gelmiş veya gelecek havaleler üzerinde herhangi bir ihbara gerek olmaksızın bankanın virman takas mahsup ve hapis hakkının olduğunu ve bunların bankaya bu sözleşmeden doğmuş ve doğacak bütün borçlarını karşılayacak miktarının rehinli olduğunu ve bankanını üye iş yerinden olan alacaklarının, bu haklarını kullanmak suretiyle tahsile yetkili olduğunu kabul beyanla taahhüt eder.” düzenlemesini içermektedir. Bu düzenlemelere göre davacı işyerinin kart işlemlerinden şüphe duyulması halinde bankanın üye işyerinin mevduatlarını bloke etme hakkı kabul edilmiştir. Söz konusu sözleşme hükmü ve dosyaya sunulan tespitlere göre davacının post cihazını aldığının ertesi günü farklı yurtdışı kartları ile başarısız işlemler gerçekleştirdiği, bir sonraki gün 32 farklı kart ile toplam 112.580,00 TL işlem gerçekleştirdiği, işlemlerin tamamının yurtdışında bir bankaya ait olduğu, yüksek tutarlı olduğu, iş yerinin kurulu post cihazından bu şüpheli işlemler dışında başkaca bir işlemin gerçekleştirilmemiş olduğu anlaşılmakla bu nedenle satış bedellerinin şirketin hesabına aktarılmayıp üye işyeri sözleşmesinin 6. ve 16. maddelerine göre blokede tutulduğu, taraflar arasındaki sözleşmeye ve uluslararası kart kurallarına göre kural hatası olarak nitelendirileceği ve chargeback riskleri yarattığı açıktır. Chargeback risklerinin teminine yönelik blokaj süresinin ilke olarak Uluslararası Kart Kurallarına göre ortalama 120 gün , istisnai durumlarda 540 güne kadar uzayabileceği ve somut olayda istisnai durumun iddia ve ispat edilemediği, somut olayda son bloke tarihi olan 26/11/2015 tarihinden itibaren makul bloke süresi olan 120 günlük sürenin 25 Mart 2016 Cuma tarihinde dolduğu, bloke işlemi üzerinden 120 günlük süre geçmeden davanın 23/02/2016 tarihinde açıldığı, dava devam ederken davalı bankanın 17.03.2016 tarihinde blokeyi kaldırarak ödendiği, dolayısıyla dava tarihinden sonra davacıya ait hesaba konulan bloke kaldırıldığından davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla konusu kalmayan dava nedeniyle bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. HMK 331(1) gereği davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmeyen hallerde yargı gideri dava tarihinde ki haklılık durumuna göre takdir edilir. Davacı tarafından henüz 120 günlük ortalama chargeback süresi dolmadan dava açılmış olmasına göre , davanın açıldığı tarihte bloke işleminin sözleşme hükümleri ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılmaktadır. Mahkemece konusuz kalan bloke miktarı yönünden dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve davalı yararına yargı giderine hükmedilmek gerekirken tashih şerhiyle hükmün 8. Bendiyle “11.756,40 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine” şeklinde hüküm kurulması isabetli görülmemiştir. Davalı bankanın Chargeback risklerinin teminine yönelik blokaj süresinin ilke olarak Uluslararası Kart Kurallarına göre ortalama 120 gün olup bu süre içerisinde davalı bankanının davacının blokesinin çözerek parasının kendisine iade edilecek olup bu hale göre sözleşmeye aykırılık veya haksız fiil oluşturmayan haklı bloke işlemi sebebiyle davalı bankanın tazminat sorumluğu bulunduğundan sözedilemeyecektir. Bu durumda mahkemece yasal koşulları oluşmayan maddi -manevi tazminat talebinin reddi yerine yazılı gerekçe ile davalının sorumlu olduğu maddi tazminat miktarı belirlenmeden bilirkişi raporunda yapılan terditli iki hesaplamanın davalının talebini aştığı belirtilerek maddi tazimatın kabulüne yine manevi tazminat talebi yönünden, borca aykırılık nedeniyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için borca aykırı davranışın (alacaklının) kişilik haklarını ihlal ederek bu tarz bir zarara yol açmış olması gerektiği hususu göz ardı edilerek kısmen kabulüne karar verilmesi doğru bulunmamıştır. Bununla birlikte dosyada yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından,davalı vekilinin istinaf başvurusunun başvurusunun kabulü ile HMK 353(1)b-2 uyarınca hükmün kaldırılmasına ,konusu kalmayan bloke edilen alacak yönünden esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, yasal koşulları oluşmayan maddi ve manevi tazimatın talebininin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; istinafa konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; 1-Davacının bloke edilen 112.580,00 TL’ye ilişkin kısmı yönünden konusu kalmayan dava hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 2-Davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin ayrı ayrı REDDİNE, 3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Alınması gerekli 80,70- TL harcın, peşin yatırılan 5.250,40 TL harçtan mahsubu ile fazla olan 5.169,70-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine, 5-Davalı vekili yararına reddedilen maddi tazminat ve bloke alacağı toplamı üzerinden hesaplanan 18.037,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesi, 6-Davalı vekili yararına reddedilen manevi tazminat talebi yönünden hesaplanan 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesi, 7-Davalı yan gider avansından karşılanan 24-TL posta masrafının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, 8-Karar kesinleştiğinde,kullanılmayan gider avansının HMK 333 maddesi gereğince yatıran tarafa iadesine, 9-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak; a-Davalı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, b-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 121,30 TL, posta ve tebligat gideri 107,5 TL olmak üzere toplam 228,8 TL yargılama masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 10-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.