Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/965 E. 2022/708 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/965
KARAR NO: 2022/708
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/05/2019NUMARASI: 2014/108 Esas – 2019/555 Karar
DAVA: Alacak-Maddi ve Manevi Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/06/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2005 yılından itibaren ticari ilişkisi bulunduğunu, Sakarya bölgesindeki kitap satış, pazarlama ve dağıtım işlerinin tamamını davacının yerine getirdiğini, davalıya ait 59.845 adet kitabın satışını gerçekleştirdiğini, 2013-2014 eğitim-öğretim yılı için 5 özel okulda tanıtım toplantıları yaptığını ve ilk etapta 2.000 adet sipariş aldığını, 45 tane ilkokul ziyaretinden ise 1.000 adet sipariş aldığını, bu siparişlerin satışının gerçekleşmesi için Eylül ayında davalıyı arayınca artık kendileri ile çalışmadıklarını öğrendiklerini, davalının haksız olarak aralarındaki sözleşmeyi fesih ederek davacıyı büyük maddi zarara uğrattığını, güven ilişkisi içerisinde yapılan banka, … aracılığı ve bir kısım elden yapılan ödemeler ile davalı tarafa yüklü miktarda fazla ödeme yapıldığını, açıklanan nedenlerle sözleşmenin haksız feshi nedeniyle 1.000,00 TL, davalıya yapılan fazla ödemeler nedeniyle 5.000,00 TL ve sözleşmenin haksız feshi ve ticari itibar kaybı nedeniyle 5.000,00 TL manevi tazminatın haksız fesih tarihi olan 20.09.2013 tarihinden itibaren avans faizi ile tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiş, 15/10/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile fazlaya ilişkin talep ve dava hakların saklı kalmak kaydı ile, dava dilekçesindeki 5.000,00 TL fazla ödeme talebini ve 1.000,00 TL haksız feshinden kaynaklı maddi tazminat talebini arttırarak, 45.117,10 TL fazla ödeme, 2.096,08 TL haksız fesih kaynaklı tazminat ve 5.000,00 TL manevi tazminat alacağının 20.09.2013 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesinini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Türkiye’nin bütün illerinde ve ilçelerinde kitap-kırtasiye satış ve dağıtımını yapan geniş çaplı bir yayın evi olduklarını, davacının Sakarya ilinde kitap ve kırtasiye satışı yapan küçük çapta bir işletme olduğunu, kendilerinin markasını tanıtma ve yayılmasını sağlayamayacağını, davacının sadece kendi yayın evinin kitaplarını değil, …, …, …, … gibi birçok yayınevinin kitaplarını sattığını, davacı tarafla aralarında imzalanmış bir bayilik sözleşmesi olmadığını, 3 yıldır davacının satışlarının karlı olmadığı hususunda uyarıldığını, fakat davacının dikkate almadığını, nitekim davacı ile çalışma zorunlulukları olmadığını, 2013-2014 yılı için davacıya hiçbir örnek gönderilmediğini, davacının iddiası gibi Mayıs ve Haziran aylarında örnek çalışma yapılmadığını, açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “İncelenen tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları ve bilirkişi raporunun içeriğine göre; taraflar arasında ticari ilişkinin yazılı olmayan satıcı sözleşmesi çerçevesinde devam ettiği, bu yazılı olmayan sözleşmeye göre davacının Sakarya Bölgesindeki davalının kitap satış, pazarlama ve dağıtım işlerinin yerine getirildiği, 2013 , 2014 eğitim yılı için pilot okullar için yapılan eğitim yılı çalışması çerçevesinde tarafların ön çalışma yaptıkları ancak okullara verilerek kitapların dağıtımı konusunda yazılı bir anlaşma olmadığı gibi davacının bu tanıtım sonrasında 1.000 adet sipariş aldığını ispatlayamadığı, yanların 2013 yılı Eylül ayında ticari ilişkilerini sona erdirdikleri, davalının bildirimsiz aralarında ticari ilişkiyi sona erdirdiği yine davacı yanın davalı adına 59.845 adet satış yaptığı bu satıştan kaynaklı davalıya fazla ödeme yaptığınında mali bilgiler ve ticari defterler üzerinden ispatlanamadığı, ancak 2005 yılından itibaren taraflar arasındaki ticari ilişkinin davalı tarafından bildirimsiz sona erdirilmesi nedeniyle davacının talebi çerçevesinde uygun bir denkleştirme tazminatı ödenmesinin uygun bulunduğu bu denkleştirme tazminatınında bilimsel verilere uygun ve denetlenebilir bilirkişi raporuna göre son beş yıllık faaliyetin ortalaması olarak hesaplandığı ve bu miktarın 2.096,08 TL olduğu kabul edilmekle bu miktarın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacının sözleşmenin haksız olarak feshinden kaynaklı manevi tazminat talebinin şartları oluşmadığından bu yöndeki talebinin reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Taraflar arasında 2005-2013 yılları arasında süregelen ticari ilişki çerçevesinde dosyaya ibraz edilen ve davalı tarafça kesilen faturaların sayısı 259 olup genel toplamda 102.889,14 TL’ lık ticari ilişkinin gerçekleştiğini, davalı tarafın sunulan bu faturalara karşı hiçbir itirazda bulunmadığını, müvekkilinin davalı tarafa198.855,35 ₺ ödeme yaptığını, müvekkilince yapılan fazla ödeme toplamının 95.966,21 ₺ olduğunu, davaya konu olayda müvekkilince bedeli ödenen kadar mal kendisine teslim edilmemiş olup fazla ödemenin bulunduğunu, üstelik davalı tarafın ödeme kadar mal teslim ettiğine dair bir beyan ve itirazı bulunmadığını, Yargıtay HGK’ nun E. 2013/13-1234 sayılı kararı uyarınca ispat külfetinin davalı tarafta olduğunu, ek raporda müvekkilinin kestiği iade faturalarının sanki davalı tarafça kesilmiş gibi hesaptan düşüldüğünü, zira müvekkilinin 259 adet fatura ile teslim aldığı 102.889,14 TL’ lik kitaptan 25.313,74 TL’ lık kısmı iade etmiş ancak ödediği bedeli iade alamamış olduğunu, 2011 yılında posta çeki hesabına yapılan ödeme toplamının raporda belirtildiği gibi 18.400,00 TL değil 19.000,00 TL olduğunu, dolayısıyla posta çeki hesabına yapılan ödeme toplamının 86.290,00 TL değil 86.890,00 TL olarak dikkate alınması gerektiğini, çek ve senet ile yapılan ödemeler toplamının 5.000,00 TL değil, 25.275,00 TL olarak dikkate alınması gerektiğini, davalının itirazı olmadığı halde bilirkişi raporunda çekler dikkate alınmadığı için sayın mahkemece çeklere ilişkin ödemelerin ilgili bankalardan sorulması yönündeki taleplerinin dikkate alınmayarak eksik inceleme yapıldığını, bilirkişi raporunda nakit olarak yapılan ödemelerin kasa tahsilat fişlerinde davalının kaşe ve imzası bulunmadığı için dikkate alınmamıştır yönünde tespitte bulunulduğunu, ancak davalının bu belgelere de bir itirazı olmayıp, 29.974,14 TL ödemenin dikkate alınmamasının mümkün olmadığını, ayrıca davaya verilen cevap dilekçesinde taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafından fesh edildiği kabul edilmişken, faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olarak belirlenmesinin ve ticari ilişki sebebiyle yasal faiz oranı üzerinden kabul edilmesinin de mümkün olmadığını, delilleri arasında yemin bulunduğu halde mahkemenin yemin teklif edilip edilmeyeceği konusunda yargılamayı yürütmeden davanın reddine karar vermiş olmasının kanuna aykırı olduğunu, davalı taraf tanıtım kitapları göndermişken, eğitim yılının başında haksız ve habersiz olarak sözleşmeyi feshetmesi sebebi ile müvekkilinin büyük oranda zarara uğradığını, zira tanıtımını kendisinin yaptığı ve siparişlerini aldığı kitapların başka bir kırtasiye tarafından satıldığını, böylece kendisinin de başka bir yayıncının kitabını satamadığını, haksız feshin okullar açıldığında yapıldığını, bu hususun yarattığı manevi üzüntü ve zedelenen ticari itibarı düşünüldüğünde davacının haksız ve ticaret örf ve adet kurallarıyla bağdaşmayan yaklaşımı daha net anlaşılacak olup manevi tazminatı gerektirdiğinin de açık olduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle uğranılan zarara ilişkin maddi ve manevi tazminat ile fazla ödenen paranın istirdatı davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davacının davalıya fazla ödemesi bulunup bulunmadığı ve manevi tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı noktasındadır. Taraflar arasında süregelen bir ticari ilişki bulunduğu ve davalı tarafça artık davacıya kitap gönderilmemesi suretiyle bu ticari ilişkinin sonlandırıldığı ihtilaf konusu değildir. Davacı taraf, davalının Sakarya bölgesindeki satış, pazarlama ve dağıtım işleri yerine getirilmekte iken sözleşmenin haksız feshedildiğinden bahisle, uğranılan maddi ve manevi zararların tazmini ile karşılığında kitap gönderilmeyen ödemelerin istirdatı istemiyle eldeki davayı açmıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu(TBK)’nun 77. Maddesine göre, haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür. Bu yükümlülük, özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda doğmuş olur. Davacının dosyaya sunduğu kadarıyla, 2005-2013 yılları arasında davalı tarafından davacıya toplam 102.889,14 TL tutarında 259 adet fatura kesilmiştir. Ayrıca davacı tarafından da toplam 25.313,74 TL tutarlı 11 adet iade faturası düzenlenmiştir. Bunun yanı sıra davacı, ticari ilişki boyunca posta çeki ve banka hesabına yapılan ödemeler, nakdi ödemeler ve çek-senet ödemeleri olarak 198.855,35 TL ödendiğini iddia etmektedir. Esasen davacı tarafın, iddia ettiği fazla ödemenin kitap satışı için yapılan ödeme olduğunu ispatlaması gerekir. Ancak davalı tarafça iddia edilen ödemelerin başka bir ticari ilişkiye ait olduğu ileri sürülmemiştir. Bu halde davacının fazla ödemesi bulunduğunu, buna karşılık davalının ise ödeme kadar kitabın teslim edildiğini ispatlaması gerekir. Bilirkişi raporunda, davacının iade faturaları, davalının faturalarından düşülerek bir kısım ödemeler tespit edilmiştir. Ancak davalı vekili 18/02/2016 tarihli celsede ticari defterlerinin incelenmesini talep etmiş olmasına rağmen davalının ticari defterleri incelenmemiş ve iade faturalarının davalı defterlerinde kayıtlı olup olmadığı tespit edilmemiştir. Davacı tarafça, iade faturalarına konu kitapların davalıya teslim edildiğini ispata yarar dosyada başkaca bir delil bulunmadığına göre, iade faturaları ancak davalı defterlerinde kayıtlı olması halinde düşülmesi mümkündür. Bunun yanı sıra davalının nakit ve çekle ödeme iddiası üzerinde durulmamış ve yine söz konusu ödemelerin davalı defterinde kayıtlı olup olmadığı ve çeklerin bankadan tahsilinin yapılıp yapılmadığı araştırılmamıştır. Bu haliyle bilirkişi raporları hüküm vermeye elverişli değildir. Mahkemece, muhatap banka şubelerine müzekkere yazılarak çeklerin davalı tarafça tahsil edilip edilmediği sorulup, tarafların iddia ve savunmaları ile önceki bilirkişi raporlarına itirazları da nazara alınarak davalının ticari defterleri de incelenmek üzere yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılıp, davacının iade faturaları, çekle ödemeleri ve nakit ödemelerinin davalı defterinde kayıtlı olup olmadığı ayrıca değerlendirilip davacının tüm ödemeleri belirlenip varsa davacının fazla ödemesi tespit edilip oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir. Hal böyleyken fazla ödemeye ilişkin davanın mahkemece davalıya faza ödeme yapıldığı mali bilgiler ve ticari defterler üzerinden ispatlanmadığından bahisle reddedilmesi isabetli olmamıştır. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda, Mahkemece eksik inceleme ile davanın sonuçlandırılması isabetli görülmemiş ve bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, 2-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, 3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.02/06/2022