Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/955 E. 2022/704 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/955
KARAR NO: 2022/704
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/05/2019
NUMARASI: 2015/1021 Esas – 2019/459 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/06/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin Beykoz şubesine İzmir adresli …’ a gönderilmek üzere 10 adet … mobil telefon teslim ettiğini, ancak kargonun dağıtım aşamasında başka bir şahsa teslim edildiğini, bu durumun müvekkilinin zararına yol açtığını, kargo şirketi çalışanlarının bu durumda ağır kusurunun olduğunu, TTK uyarınca taşıyıcının taşıma sözleşmesi ile eşyayı varma yerine götürmeyi, orada gönderilene teslim etmeyi borçlandığını, bu borcun hiçbir şekilde ifa edilmediğini, alacaklarının tahsili için İstanbul … İcra Dairesinin … E sayılı icra takibi başlattıklarını, borçlunun bu takibe haksız itiraz ettiğini bildirmiş, itirazın iptali ile takibin devamına, borçlunun % 20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusunu hukuki ilişkinin taşıma sözleşmesinden kaynaklandığını, TTK hükümlerinin uygulanması gerektiğini, davanın mutlak ticari bir dava olduğunu, Ticaret Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, kargoyu teslim alan ve kendini … olarak tanıtan şahsın görevliye sürücü belgesi gösterdiğini, kimlik belgesinin sahte olup olmadığını görevlinin anlayamayacağını, davacı yan kargo içeriğinde 10 adet … cep telefonu olduğunun kanıtlanması gerektiğini zira kargonun teslim edilirken içerik beyan edilmediğini, eşyaya ait herhangi bir sevk irsaliyesi ibraz edilmediğini, kargo teslim alınırken kargo şirketi tarafından içerik kontrolü yapılmadığını, kabul etmemekle birlikte bir an için davada müvekkil şirketin mesul tutulması varsayımında tazminat tayin edilirken aşyanın taşınmak üzere teslim alındığı yer ve zamandaki değerine göre hesaplaması gerektiğini, bu yüzden öncelikle kargo içeriğinin ispat edilmesi gerektiğini belirterek, öncelikle görevsizlik kararı verilmesini, davanın esastan reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Taraflar arasında kargo teslimine ilişkin bir taşıma ilişkisi bulunduğu, davalı tarafça davalıya verilen taahhütnamede davalının 10 adet … cep telefonu emtiasını taşıma işini üstlendiği, 22/05/2013 tarihli gönderide alıcının … olduğu, teslim yerinin …’ ın adresinin bildirildiği, davalının TTK 850.madde ve 856.madde kapsamında kargoyu belirlenen kişinin belirlenen adresine teslim yükümlülüğünün bulunduğu, davacıda talimat almaksızın farklı bir yere veya kişiye teslimat yapamaycağı, davalı şirket çalışanlarının ağır kusurlu hareketleri neticesinde kargonun alıcı dışında başka bir kişiye teslim edildiği, kargo muhteviyatında taahhütname içeriğinden anlaşıldığı, davalı tarafın kusuru olmadığına yönelik herhangi bir kanıt sunamadığı hususları hep beraber değerlendirilerek, davacının talebinin yerinde olduğu kanaatine varıldığından davanın kabulüne, ” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı şirketin somut vakıada hukuka aykırı bir işlemi olmadığını ve mevzuata uygun şekilde alıcı kimliği ibraz eden şahsa kargoyu teslim ederek yükümlülüğü yerine getirdiğini, bilirkişi tarafından değerlendirilen imzanını tanığın el ürünü olmamasının davalıyı sorumlu kılmadığını, yerel mahkemece kargo içeriğinin ispat edilip edilmediğine ilişkin değerlendirme yapılmadığını, davacının kargo teslim edilirken içerik beyanı yapılmadığını, eşyaya ait herhangi bir sevk irsaliyesi ibraz edilmediğini, bu nedenle kargonun davalı tarafından “ticari değildir” şeklinde kayıt edilerek taşındığını, “Taahhütname” başlıklı belgede ise “10 adet telefon” olduğuna ilişkin beyan kargonun davalı şirkete teslimi esnasında değil, … olduğu bilinen şahsa teslim edildikten sonra gönderici müşterinin baskısı ve beyanına dayalı olarak tanzim edildiğini, beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle: Her ne kadar davalı vekili tarafından verilen kararın hatalı olduğu beyan edilerek istinaf kanun yoluna başvurulmuş ise de; yerel mahkemedenin yargılama sırasında sunulmuş olan Yüksek Mahkeme kararları, uzman bilirkişiler tarafından hazırlanmış bulunan bilirkişi raporları davalı tarafın olaydaki kusurunu net olarak ortaya koyduğunu ve buna ilişkin olarak yerel mahkeme tarafından olaya, oluşa ve kanuna uygun olan karar kurulmuş olup istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, yurtiçi kargo taşıması için davalıya teslim edilen emtianın alıcısına teslim edilmemesi nedeni ile uğranılan zararın tazmini davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davalının görevlilerince teslim alındıktan sonra alıcısı dışında başka birine teslim edilen üründen dolayı davalının zarardan sorumlu olup olmadığı, kargo içeriğinin ispatlanıp ispatlanamadığı ve zararın miktarı noktasındadır. Dosyada bir sureti bulunan taahhütname başlıklı belgeye göre 10 adet i-phone cep telefonu davalı kargo şirketine teslim edilmiştir. Davacının, kargoya verdiği emtia 23/05/2013 tarihinde alıcısı dışında bir üçüncü şahsa teslim edilmiştir. Davacının tazmin talebi ise, kargo içeriğinin tespit edilememesi gerekçesiyle 26/06/2013 tarihinde reddedilmiştir. Davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçlusu hakkında, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, “yanlış teslim nedeniyle gönderi ve ürün bedelinin iadesi” sebebine dayalı olarak 15,500,01 TL asıl alacağın tahsili istemiyle 17/09/2013 tarihli takip talebi ile ilamsız icra takibi başlatılmış, itiraz üzerine takip durmuştur. Davacı taraf, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 875. Maddesine göre, taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın zıyaından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan sorumludur.Davacının gönderisinin, davalının görevlilerince teslim alındıktan sonra alıcısına yerine bir üçüncü şahsa teslim edildiği ihtilaf konusu değildir. Buna göre kargoya konu emtianın taşıyıcı sorumluluğunda iken ziyaa uğradığının kabulü gerekir.Davalı taraf her ne kadar cevap dilekçesinde kargonun alıcı adına tanzim edilen sürücü belgesinin ibrazı ile teslim edildiğini beyan etmiş ise de, kargonun alıcısına teslim edilmediği sabit olup davalı taşıyıcı zarardan sorumludur. Davalı, kargo içeriğinin ispat edilemediğini, eşyaya ait sevk irsaliyesinin ibraz edilmediğini ve taahhütname isimli belgenin müşteri baskısı ile düzenlendiğini iddia etmiş ise de, tahhütnamede kargo içeriği belirtilip davalı tarafça kaşe ve imzalanmıştır. Bu taahhütnamenin baskı altında düzenlendiğine ilişkin dosyada herhangi bir delil bulunmamaktadır. Kargo içeriği anılan taahhütname içeriğine göre belli olduğundan eşyaya ilişkin olarak sevk irsaliyesi düzenlenmemiş olmasının eldeki dava yönünden sonuca bir etkisi bulunmamaktadır. Alıcısına malı teslim etmeyen taşıyıcının sorumluluğu kural olarak TTK nun 882. maddesi uyarınca sınırlı sorumluluktur. Ancak, TTK’nın 886. maddesi uyarınca zarara, taşıyıcının, kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verilmesi halinde taşıyıcı sorumluluktan kurtulma hâllerinden ve sorumluluk sınırlamalarından yararlanamaz. Davalı kargonun alıcı adına tanzim edilen sürücü belgesinin ibrazı ile teslim edildiğini beyan etmiştir. Kargoyu teslim eden görevli ise 30/05/2013 tarihli kolluk ifadesinde, sürücü belgesindeki fotoğrafa dikkat etmediğini, ehliyetin belge ve seri numarasını yazmadığını, sürücü belgesinde TC kimlik numarasının yazılı olmaması nedeniyle şahsın beyan ettiği vatandaşlık numarasını yazarak dağıtım aracından kargo paketini teslim ettiğini beyan etmiştir. Buna göre, kargonun alıcı adresi veya kargo şubesi dışında dağıtım sırasında ve dağıtım aracında ibraz edilen sürücü belgesinde fotoğraf kontrolü yapılmadan pervasızca bir davranışla kargonun alıcısı dışında bir üçüncü kişiye teslim edilmesi nedeniyle davalı taşıyıcının sınırlı sorumluluktan yararlanma hakkını kaybettiğinin kabulü gerekir. Bu nedenle davalı taşıyıcı, taşıma konusu emtianın gerçek değerini ödemekle yükümlüdür. TTK’nın 880/1. Maddesine göre, taşıyıcı, eşyanın tamamen veya kısmen zıyaından dolayı tazminat ödemekle sorumlu tutulduğunda, bu tazminat, eşyanın taşınmak üzere teslim alındığı yer ve zamandaki değerine göre hesaplanır. Anılan maddesin 3. fıkrasına göre ise, eşyanın değeri piyasa fiyatına göre, bu yoksa aynı tür ve nitelikteki malların cari değerine göre tayin edilir. Bilirkişi raporunda kargo içeriğine göre talep edilen tazminat tutarının kadri maruf olduğu tespit edilmiştir. Bu durumda, bu miktarın davacının zararı olarak kabulü gerekir. Davalının taşıma bedelinin ödenmediği yönünde bir iddiası bulunmadığından tespit edilen zarar bedelinden taşıma maliyetinin düşürülmesine de gerek bulunmamaktadır. Bu nedenle mahkeme tarafından davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 264,70 TL harcın, alınması gerekli olan 1.058,80 TL harçtan mahsubu ile bakiye 794,10‬ TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 02/06/2022