Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/952 E. 2022/753 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/952
KARAR NO: 2022/753
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/02/2019
NUMARASI: 2017/509 Esas – 2019/169 Karar
DAVA: İtirazın İptali(Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/06/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı borçlu …Ticaret A.Ş. ile müvekkili banka arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesi ilişkisi kapsamında ödenmeyen nakdi ve gayrinakdi kredi borcunu davalılar asıl borçlu Şirket ile müteselsil kefilden tahsili için takibin devamını asgari % 20 inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar davaya cevap vermemişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Taraflar arasındaki sözleşmenin 37. maddesinde düzenlenen münhasır delil sözleşmesi hükümleri uyarınca Davacı temlik eden bankanın kayıtları esas alınarak uyuşmazlık çözümüne gidilmiştir, kaldı ki davalılar herhangi bir delil sunmadıkları gibi davaya cevap da vermemişlerdir. Nakdi alacak yönünden bilirkişi raporunda asıl borçlu yönünden hesabın kat edildiği tarihten temerrüt tarihine kadar asıl alacağı akdi faiz işletilerek ana para ile akdi faizin toplanarak, bu miktara temerrüt tarihinden de temerrüt faizi işletilerek alacağın hesaplanmasında bir usulsüzlük görülmemiştir. Davacı temlik alan şirket itirazında, kefilin temerrüt tarihinin yanlış olarak belirlendiğini, kefilin adres değişikliğini bildirmemesi nedeniyle yapılan tebligatın geçerli sayılması gerektiğini belirtmişse de, sözleşmede adres değişikliğine ilişkin anılan madde hükümleri asıl borçlu yönünden bağlayıcı olup kefilin temerrüdüne yol açmayacaktır. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2015/6403 Esas, 2015/15018 Karar sayılı, 18/11/2015 günlü emsal içtihadı) Sonuç olarak bilirkişi raporu hukuka uygun ve denetime elverişli olarak bankacılık mevzuatı hükümlerine göre doğru bir şekilde düzenlendiği yapılan kontrolde anlaşılmakla, hükme esas alınmış olup davanın kısmen kabulüne” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, müvekkili aleyhine yürütülen icra takibinin haksız ve kötüniyetli olduğunu, müvekkilinin davacı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının taleplerinin yargılamayı gerektirdiğini, somut olayda kötü niyetle yapılmış bir itiraz mevcut olmadığını, zira müvekkilinin davacı tarafa borcu bulunmadığını, davacının müvekkili şirketten herhangi bir alacağı olmadığı halde icra takibine girişmesinin haksız ve kötü niyetli olduğunu, bu nedenle davacı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesinin gerektiğini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, genel kredi sözleşmesi kapsamında davalı kredi borçlusu şirkete kullandırılan kredinin ödenmemesi üzerine alacağın tahsili istemi ile davalı kredi borçlusu ve kefil hakkında başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, talebin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı ve davalının kredi borcundan sorumlu olup olmadıkları noktasındadır. Davacı banka ile davalı … Tic. A.Ş. arasında 15/06/2009 tarihinde 3.000.000,00 USD limitli Genel Kredi Sözleşmesi imzalanmış ve davalı … bu krediye 3.000.000,00 USD kefalet limiti ile müteselsil kefil olmuştur. Davacı banka tarafından Üsküdar … Noterliğinin 01/02/2017 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile kredi sorumlularına hesap kat ihtarı gönderilmiştir. Kredi borcunun ödenmemesi üzerine, davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçlusu hakkında, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, “GKS ve ihtarname” sebebine dayalı olarak nakdi kredi alacağının tahsili, gayrinakdi kredi alacağının depo edilmesi istemiyle 18/04/.2017 tarihli takip talebi ile ilamsız icra takibi başlatılmış, itiraz üzerine takip durmuştur. Davacı taraf, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır. Davalılar davaya cevap vermemişler ancak davalı … vekili istinaf dilekçesinde zamanaşımı define dayanmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 357/1. maddesinde, bölge adliye mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemeyeceği, yeni delillere dayanılamayacağı düzenlenmiştir. Davalı … ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama sırasında cevap dilekçesi vermemiş ve süresi içerisinde zamanaşımı savunmasında bulunmamıştır. Bu nedenle ilk defa istinaf aşamasında ileri sürülen zamanaşımı definin dinlenmesi mümkün değildir. Bilirkişi tarafından, kredi borçlusu şirketin ve kefilin sorumlulukları ayrı ayrı tespit edilmiştir. Mahkeme tarafından da bilirkişi raporu hükme esas alınarak karar verilmiştir. Davalı tarafça istinaf dilekçesinde davacıya herhangi bir borcunun olmadığı beyan edilmiş ancak buna ilişkin bir sebep ileri sürülmemiştir. İstinaf eden istinaf dilekçesinde istinaf sebeplerini göstermek zorundadır. Aksi halde istinafın incelenmesi mümkün değildir. Davalı … vekili de bir istinaf sebebi bildirmediğinden ve kamu düzenine bir aykırılık bulunmadığından davalının davacıya herhangi bir borcunun olmadığı yönündeki istinafı dinlenemez niteliktedir. İcra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için ise, takibe konu alacağın likit olması zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut olduğunda ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Eldeki davada, dava konusu nakdi kredi alacağı likit (belirlenebilir) olup, mahkemece hükme esas alınan miktar üzerinden davacı yararına ayrıca icra inkar tazminatına hükmedilmesinin şartları oluşmuştur. Davanın reddedilen kısmı üzerinden ise davalı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilebilmesi için, davacının takibinde kötüniyetli olması şarttır. Eldeki davada her ne kadar reddedilen kısım bakımından takip haksız ise de davacının takibinde kötü niyetli olduğu ispatlanamamıştır. Tüm bu nedenlerle mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde bir isabetsilik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı … vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı … tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 156,4‬0 TL harcın, alınması gerekli olan 444,64 TL harçtan mahsubu ile bakiye 288,24 TL istinaf karar harcının davalı …’dan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 09/06/2022