Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/95 E. 2020/122 K. 08.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/95
KARAR NO: 2020/122
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/07/2018
NUMARASI: 2018/115 Esas – 2018/813 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)|Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/10/2020
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının … A.Ş.’nin %3 hissesinin sahibiyken şirket ortaklarından … ( muris) davaya konu akaryakıt istasyonuna alıcı olduğunu, bu nedenle müvekkilinin hissesini satışta temsil etmek istediğini, satıcı karşısında tek muhatap olabilmek için hisse devrinin kendi adına gerçekleşmesini istediğini , devre konu alacak %3’e tekabül edecek gerçek satış değerini satıştan sonra müvekkile ödeyeceğini taahhüt ederek , müvekkilinin %3 hissesini 2012 yılı Mayıs ayında hiçbir bedel ödemeksizin müvekkilden bedelsiz şekilde devraldığını, murisin uzun yıllardır muhasebe işlerini yürüten ve uzun yıllara dayalı dostlukları olan müvekkil ile murise güvenerek hissesinin temsili ve satıştan alınacak bedelden hissesine düşen kısmın ödenmesi için söz konusu devri bedelsiz şekilde gerçekleştirdiğini, bu devir ile ilgili hiçbir şekilde bedel alınmadığını, müvekkile ait %3 hissenin müvekkile geri iade edilmesini, aksi halde hissenin gerçek piyasa değerinin tespiti ile tespit edilecek bu bedelin paya bağlı kar payı vs.hakları ile birlikte davalıların verasetlerindeki payları oranında davalılardan alınarak müvekkile ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacının dava dilekçesinde mirasçıların eşi … ve kızı … oldukları belirtildiğini, bu beyanları ile şirket ortaklarının kimler olduklarını dahi bilmediğini, bu durum davacının ortaklardan ne bir alacağınının olmadığını ve bedel almadan hissesini devrettiği beyanının haklı olmadığını gösterdiğini ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacının şirketin çalışanı olduğunu, pay edinirken kendisi bir bedel ödemediğini, davacı TTK kapsamında basiretli tacir gibi davranmadığını,aynı zamanda şirketin muhasebecisi olan davacının yasaları bilmemesinin düşünülemediğini, bu nedenle davacının kötü niyetli olup senede senet kuralı gereği böyle bir talepte bulunmasının hukuka ve ticari kurallara uygun olmadığını bildiğini, hukukun kötü niyeti korumayacağını, davacının haksız ve iyi niyetli olmadığından dava reddedilmesi geretiğini, diğer taraftan bu dava kısmi dava olarak açılamayacağını, HMK 109/2 (2) Talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veva açıkca belirti ise kısmi dava satamaz denildiğini, payların bir kaydi değeri bulunmadığını, şirket sermayesinin % 3 olduğunu, davacı, şirketin muhasebecisi olup Yönetim Kumlu üyeliği yapmış şirket hesaplarına vakıf birisi olarak satış pazarlıklarına da vakıf olduğunu, bu durumu itibariyle şirketin piyasa değerini de bildiğini, davacının alacağının belli olduğunu, bu durumlarda kısmi yada belirsiz alacak davası açılamayacağını ileri sürerek iyi niyetli olmayan davacının davasının reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesince dava hakkında “davacı tarafın davalıların murisi olan …’e şirketteki %3 hissenin bila bedel devredildiği hususunu kanıtlayamadığı, bilakis dosyaya sunulan 15/05/2012 tarihli devir sözleşmesinde hisse bedelinin nakden ve tamamen ödendiğinin açıkça yazılı olduğu, davacı tarafından HMK 225/1-son cümle gereğince davalılara teklif edilen yeminin davalılar tarafından eda edildiği hususu da dikkate alınarak ispatlanamayan davanın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava konusu … A.Ş. nin ticari defter ve belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmadığını, şirket pay defter kayıtları incelenmeyip ve hisse bedelinin müvekkilin hesabına ödenip ödenmediğine ilişkin hiçbir şekilde inceleme yapılmadığını, hisse devir sözleşmesinin geçerli olup olmadığı hususlarının Yerel Mahkeme tarafından incelemeye konu edilmediğini, ekonomik piyasa göz önünde tutulduğunda 2012 senesinde Akaryakıt firmasına ilişkin bir Anonim şirketinin %3 hisse senedine tekabül eden bedelin 30000-TL olamayacağını, taraflar arasında yapılan hisse devrinin usule uygun olmadığını, taraflar arasında yapılan devrin ana mukavelede gösterilen şekilde yapılmadığını, … A.Ş.’nin 4 Mart 1999 tarih ve 4744 sayılı Ana Sözleşmesinde hisse devrine ilişkin olarak özel düzenleme mevcut olduğunu, ana sözleşmenin “Madde 7- Pay Senetleri” başlıklı kısmında devir halinde ortaklara ön alım hakkı getirildiğini, “ortakların devredecekleri pay senetlerinin adet ve değerini yönetim kuruluna yazılı olarak bildirirler. Yönetim kurulu keyfiyeti 7gün içinde yazılı olarak şirket ortaklarına bildirir. Ortaklar kendilerine yapılan bu bildiriyi aldıklarından itibaren 7 gün içinde ön alım haklarını kullanabilirler.” denildiğini, davacı ile muris … arasında yapılan devir ana mukavelede gösterilen şekilde yapılmamış olup, müvekkil yönetim kuruluna devre ilişkin süresinde yazılı bir bildirim yapmadığını, yönetim kurulu tarafından diğer ortaklara ön alım hakkı için herhangi bir bildirimde bulunulmadığını, davalı ile muris arasındaki bu işlem hukuken geçersiz ve ana sözleşme ile kanuna aykırı olduğunu, hisselerini müteveffa …’e bedelsiz şekilde devreden şirket ortakların tanık olarak dinlenmesi gerektiğidi, bedelin müvekkile ödenip ödenmediği hususlarının irdelenmesi gerektiğini, davalıların sunulan yemin teklifine eda ettiği gerekçesini göstererek ispat edilemeyen davanın reddine karar verildiğini, Oysa ki yemin metni incelendiğinde davacının %3 hissesini bila bedel devralmadığına, almış olsa bile bedelinin tam ve eksiksiz olarak davacıya ödendiğine ilişkin yeminde bulunduğunu, muris ile davacı arasındaki esas amacın davacının hissesinin muris … tarafından tek başına temsil edilmek istenmesi olması nedeniyle usulsüz şekilde yapılan hisse devri gerçekleştiğinden ve şirket ana sözleşmesi ve TTK hükümlerine uygun yapılmaması nedeniyle geçersiz hisse devrinin kabulünün gerektiğini, gerekli tüm incelemelerin yapılması neticesinde davacının hissesinin yargılama süresinde satılması nedeniyle, hissenin gerçek piyasa değerinin tespiti ile bu bedelin paya bağlı dağıtılmamış kar payı ve sair hakları ile birlikte davalıların verasetteki payları oranında davalılardan alınarak davacıya ödenmesini beyan ederek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalılar vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; dava konusu hissenin … AŞ’ye değil, müteveffa …’e satıldığını, bu nedenle Şirketin ticari defter ve kayıtlarının incelenmesinin dava konusu ile bir ilgisi bulunmadığını, davacının Şirketin Muhasebecisi olup … AŞ’nin %3 hissesine tekabül edeceği değerin ne kadar olacağını bilecek durumda olduğunu, bu nedenle davacının bedel ile ilgili iddialarını yersiz ve afaki olduğunu, Önalım hakkı ortaklar dışında üçüncü kişilere satışlar için ortaklara tanındığını, bu hakkın şirket ortaklarına karşı ileri sürülemeyeceğini, bu hakkı kullanamadıklarını ileri sürecek olanların payı alma hakkına sahip diğer ortak olduğunu, davacının ispat yükünün davalıya geçtiğine ilişkin iddası “senede karşılık senet kuralı”na aykırılık oluşturduğunu beyanla davacının istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:Dava, anonim şirket hisse devri nedeniyle hisse bedelinin tahsili istemli alacak davasıdır.İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, hisse devrinin akaryakıt şirketinin satışı söz konusu olunca tek temsil amacıyla bedeli satıştan sonra ödenmek üzere bedelsiz olarak devredilip devredilmediği noktasındadır. Taraflar arasında hissenin devredildiği hususunda ise ihtilaf bulunmamaktadır.15/05/2012 tarihli Anonim Şirket hisse devir sözleşmesine göre, davacı … A.Ş.’deki 3.000 adet hissesini bedeli mukabilinde …’e devir ve temlik ettiğini, devir bedelinin nakden ve tamamen aldığını kabul ve beyan etmiştir. HMK’nın 200. Maddesine göre, bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Hisse devir sözleşmesinde devir bedeli 30.000,00 TL olarak kararlaştırıldığından hisse devir sözleşmesinin aksinin yazılı delille ispatlanması gerekir. Dolayısıyla davacı iddialarının takdiri delille ispatı mümkün olmadığından tanık dinlenmesi de mümkün değildir. Hisse devri tarihi itibariyle davalıların murisi …’in hem yönetim kurulu başkanı olması, hem de şirket ortağı olması nedeniyle hisse devrinin diğer ortaklara bildirilmemesi, taraflar yönünden hisse devrini geçersiz kılmayacağı gibi diğer ortakların hukukunda olan bu durumu davacının hisseyi devreden kişi sıfatıyla ileri sürmesi mümkün değildir. Yemine ilişkin hükümlerin hiç birisinde yemin altında söylenen sözlerin bölünmesine yer veren bir kural benimsenmiş olmadığı için, yemin metninin tüm olarak göz önünde bulundurulması gerekir. Bir davada, bir tarafın diğer tarafa yemin teklif etmesi demek, iddianın sonucuna yemin edecek kimsenin iradesine ve vicdanına bırakma yani onun söyleyeceklerinin gerçek olduğunu hakimin kabul etmesine önceden rıza göstermek demek olduğu HGK’nun 01.04.1964 tarih 146/253 sayılı kararında da vurgulanmıştır. Yemin tahtında söylenen ödeme beyanında bulunan kimsenin sözünün olduğu gibi kabul edilmesi gerekir. Bu nedenle ispat yükünün yer değiştirdiğinden söz edilemez. Taraflar arasında hisse devri ihtilafsız olup, mahkemece şirket pay defteri üzerinde inceleme yaptırmadan karar vermiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalılar tarafından usulüne göre eda olunan yemin de nazara alındığında, davacının hisse devrinin akaryakıt şirketinin satışı gündeme gelince alıcı karşısında tek muhatap olabilmek amacıyla bedeli satıştan sonra ödenmek üzere bedelsiz olarak davalılar murisi …’e devredildiği iddiası ile hisse devir sözleşmesinde yazılı bedelin gerçek değer olmadığı iddiasını kesin delil ile ispatlayamamıştır. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; davacı taraf hisse devir bedelinin kendisine ödenmediği iddiasını ispatlayamadığından ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Başlangıçta davacı tarafından yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Kararın, Dairemizce taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 08/10/2020