Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/944 E. 2022/785 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/944
KARAR NO: 2022/785
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/06/2019
DAVA: Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/06/2022
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, dava ve takip konusu bono üzerinde müvekkili …’nin şahsi imzasının olmadığını, bononun lehdar …’e mal alımı karşılığında verildiğini, ancak söz konusu mal tesliminin yapılmadığından bononun bedelsiz bono olduğunu, yine takibe konu bononun vadeden sonra ciro edildiğinden müvekkilinin lehdara karşı olan haklarını aynı şekilde takip alacaklısı görünen hamile karşı da ileri sürme hakkının olduğunu, ayrıca takibe konu bonoda lehdarın cirosundan sonra gelen …’ın cirosunda imzanın bulunmadığını, bu sebeple geçerli bir ciro olmadığıdan kendisinden sonraki hamillerinin de meşru hamil olmadığını ileri sürerek bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespitine ve %20 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davaya cevap vermemiş ve fakat 26/06/2019 tarihli duruşmada, müvekkilinin bononun yetkili meşru hamili olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacılardan …’nin diğer davacı … Danışmanlığı Ltd. Şti.’ni münferiden 15/12/2020 tarihine kadar temsile yetkili şahıs olduğu sabit olup, dava ve takip konusu bonoda düzenleyen kısmında kefil bölümünde … yazdığı ve sadece düzenleyen şirket kaşesinin üzerinde düzenleyen şirket adına atılmış tek imzanın bulunduğu, bonoda şirket kaşesi üzerinde tek imza yer aldığından imzanın şirketi borç altına soktuğu, bono üzerinde davacı …’nin şahsi sorumluluğunu gerektirecek atılmış ikinci bir imzanın bulunmadığı, davalının bu durumu bilerek imzası olmayan şahıs aleyhine haksız ve kötü niyetli takip başlattığı anlaşıldığından kötü niyet tazminatı koşullarının oluştuğu, davacı şirket yönünden ise dava ve takip konusu bonoda şirket kaşesi üzerinde şirket yetkilisi tarafından atılmış tek imza yer aldığından bu imzanın şirketi borç altına soktuğu, her ne kadar dava konusu bononun mal karşılığı verilmesine rağmen malların teslim edilmemesi nedeniyle bedelsiz olduğu iddiasında bulunulmuş ise de, davacı şirketin bu iddiasını ispata yönelik dosya kapsamına herhangi bir delil veya belge ibraz etmediği gerekçesiyle Davacı …’nin dava ve takip konusu bonodan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine ve %20 kötü niyet tazminatına, davacı şirket hakkındaki davanın ise reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; davacı …’nin dava konusu bonoda avalist olduğunu, kambiyo takibine 5 günlük yasal sürede imzaya itiraz edilmediğinden artık buna dayalı olarak menfi tespit davasının açılamayacağını, müvekkilinin iyi niyetli meşru hamil olduğundan kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin doğru olmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda davacı … hakkındaki davanın kabulüne, diğer davacı şirket hakkındaki davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK 355 maddesi gereğince, istinaf edenin istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile ilgili nedenlerle sınırlı olmak üzere istinaf incelemesi yapılmıştır. Dava konusu 14.02.2017 tanzim ve 10.05.2017 vadeli 50.000 TL bedelli ihdas nedeni “malen” kayıtlı lehtarı … ve onun cirosuyla sırasıyla … ve davalı … isim ve ciroları yer alan bonoda keşideci olarak davacı …Danışmanlığı Ltd Şti kaşe ve imzasının bulunduğu, aval veren kısmında davacı … ismi yazılı ise de imzasının bulunmadığı görülmüştür. Dava konusu bonoya dayalı olarak başlatılan icra takibinde, takip alacaklısı davalı …, takip borçluları davalılar … Ltd. Şti. ve … ile diğer borçlular …, …, … olduğu anlaşılmıştır. Davacı takip borçlusunun kambiyo mahsus icra takibinde imzaya itiraz edip etmemesi takip hukuku bakımından sonuç doğurduğundan maddi hukuk anlamında genel mahkemelerde menfi tespit davası açmasına engel teşkil etmez. Somut olayda, davacı …’nin diğer davacı şirketin yetkilisi olup, bonoda keşideci şirket şirket adına kaşesi üzerine atılmış tek imzanın bulunduğu, bu imzanın davacı şirketi borç altına soktuğu, bono üzerinde davacı …’nin şahsi sorumluluğunu gerektirecek atılmış ikinci bir imzanın bulunmadığı sabit olduğundan bu davacı yönünden davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik olmadığı gibi dava konusu bononun hamili olan davalının davacı …’nin bonoda imzasının olmadığını bilebilecek durumda olmasına karşın bu davacı aleyhine icra takibine girişmesinde haksız ve kötü niyetli olduğunun kabulü ile aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesinde de isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan bu nedenlerle davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 893,00 TL harcın, alınması gerekli olan 3.568,20 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.675,2 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 16/06/2022