Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/942 E. 2022/754 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/942
KARAR NO: 2022/754
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/07/2019
NUMARASI: 2015/595 Esas – 2019/724 Karar
DAVA: Tazminat (Ticari İşletmenin Satılması Veya Devrinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/06/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında devir sözleşmesi imzalandığını, sözleşme gereği devir bedeli 200.000,00-TL’nin davalıya ödendiğini, bu ödemenin 37.000,00-TL’lik kısmının, değişik tarihlerde davalının hesabına geçirilen 79.124,00-TL’den düşüldüğünü, ayrıca bakiye 42.124,00-TL’nin de davalıdan alınarak davacıya verilmesi gerektiğini, sözleşmenin 2.8.maddesine göre eczane kasasının devir alana tesliminin gerektiğini, davalının hesabına geçen 79.124,00-TL’nin pos cihazından yapılan ödemeleri kapsadığını, ayrıca davalı tarafça sözleşmeye rağmen müvekkilinin karakola şikayet edilerek eczaneden uzaklaştırıldığını, böylece müvekkilinin eczaneyi işletemediğini, işlettiği süre içerisinde 20.000,00-TL değerinde yatırım yaptığını belirterek davanın kabulü ile sözleşme gereği ödenene 200.000,00-TL ile 20.000,00-TL yatırım bedelinin davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının taraflar arasında imzalanana protokol gereklerini yerine getirmediğini, davacı tarafça 112.000,00-TL’nin ödenmediğini, ayrıca eczane içerisinde 200.000,00-TL’ye yakın ilaç bulunduğunu ve davacı tarafça işletildiği dönemde bu ilaçların satılarak tüketildiğini, satış bedellerinin davacıda kaldığını, ayrıca sipariş ettiği ve sattığı ilaçların faturalarını satıcılara ödemediğini, müvekkilinin bu faturaları da ödemek zorunda kaldığını, davacı tarafça protokol yükümlülükleri yerine getirilmediğinden müvekkili tarafından haklı fesih yoluna gidildiğini belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Taraf beyanları, celp edilen kayıtlar ve dosyalar, protokol hükümleri ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında, davalının işlettiği … Eczanesinin davacıya devri için 20/12/2010 tarihinde protokol imzalandığı, devir bedelinin 200.000,00 TL olarak belirlendiği, protokolün imzalandığı tarihten önce, davalı hakkında eczanenin bulunduğu taşınmazın kira bedellerinin tahsili ve tahliye istemiyle, taşınmaz malikleri tarafından başlatılan icra takibi bulunduğu ve takibe davalının itiraz etmesi sebebiyle icra hukuk mahkemesinde itirazın kaldırılması istemiyle dava açtıkları, protokolün 2.7.maddesinde; “Taraflar işbu protokolün eczanenin faaliyet gösterdiği işyerinin mal sahibinin izni veya icazeti olmaksızın imzalandığını bilmektedir. Mal sahibinin işbu devre icazet vermemesi halinde sözleşme herhangi bir ceza-i şart olmaksızın feshedilecek olup işbu protokol kapsamımda tahsil edilen tüm bedeller iade edilecektir. Devralan ödemiş olduğu bedeller için faiz talep etmeyecektir.” hükmü gereğince, protokolden mal sahibinin bilgisi olmadığı ve bu hususun davacı tarafından bilindiği sabit ise de davalı hakkında mal sahibi tarafından başlatılan icra takibi ve bu takip nedeniyle oluşan husumetin, davacı tarafından bilindiği hususu davalı tarafça ispatlanamadığından, davalının bu durumu davacıya bildirmediği kanaatine varılmış olup, ayrıca davalı ile mal sahibi arasında imzalanan kira sözleşmesinde, davalının kiralananı devretmeme yükümlülüğünün bulunduğu da anlaşılmakla bu nedenle davacının sözleşmenin feshi karşısında yapmış olduğu ödemeleri talep etme hakkı olduğu kanaatine varılmış, protokol kapsamında davacı tarafından devir bedeli olarak 70.000 + 88.000,00 + 5.000,00 TL =163,000,00 TL ödeme yapıldığı ve eczanenin fiili olarak işletildiği dönemde ise …’e 6.145,00 TL ödendiği tespit edilmekle, bu bedellerin toplamı olan 169.145,00 TL’nin davalıdan tahsili gerektiğinden davanın kısmen kabulüne,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili … eczacı sıfatıyla ve “… Eczanesi” adıyla işlettiği eczaneyi davacı eczacı …’e devretmek için anlaşmış ve hususta müvekkili eczacı … ile davacı eczacı … arasında 20/12/2010 tarihli protokolü imzalanmış olduğunu, müvekkili eczacı …’ın alacak iddiasına ve davaya dayanak yapılan 20/12/2010 tarihli protokol gereği üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini, müvekkili eczacı …’ın devre konu edilen … Eczanesi’ni protokole konu edilen “bilcümle mal, malzeme, demirbaş ve gerekse uyuşturucu ve zehirli ilaçların tamamı” ile birlikte 15/01/2011 tarihinde davacı eczacı …’e fiilen teslim ettiğini, müvekkili eczacı …’ın devre konu edilen … Eczanesi’nin kasasını 15/01/2011 tarihinde davacı eczacı …’e fiilen teslim ettiğini, müvekkili eczacı …’ın devre konu … Eczanesinin kasasını ve içerisinde mevcut emtiayı 15/01/2011 tarihinde davacı eczacı …’e fiilen devretmesine rağmen davacı eczacı …’in “Ruhsat ve Diplomasını” getirmek suretiyle … Eczanesi’ni resmen devralacağı 30/05/2011 tarihine kadar … Eczanesi’ne gelmeye devam edip eczacı olarak üzerine düşen “nezaret” sorumluluğunu yerine getirdiğini, müvekkili eczacı …’ın eczacı sıfatı ile işlettiği … Eczanesini davacı eczacı …’e 20/12/2010 tarihli protokole uygun şekilde 15/01/2011 tarihinde fiilen teslim ettiğini ve bu şekilde davaya dayanak yapılan 20/12/2010 tarihli protokolden kaynaklanan tüm yükümlülüğünü yerine getirmiş olduğunu, davacı eczacı …’in alacak iddiasına ve davaya dayanak yapılan protokolün imzalandığı 20/12/2010 tarihinde eczacı sıfatıyla “… Cd. No:.. Çapa/İstanbul” adresinde bulunan ” … Eczanesini” işletmekte olduğunu, alacak iddiasına ve davaya dayanak yapılan 20/12/2010 tarihli protokolün 2.6 maddesinin “30/05/2011 tarihinden itibaren geçerli olacak devir işleminden itibaren…” ifadesinden kastın davacı …’in 30/05/2011 tarihine kadar eczacı sıfatıyla “… Cd.No:…Çapa/İstanbul” adresinde işlettiği … Eczanesini kapatarak ruhsat ve diplomasını getirmek suretiyle … Eczanesini devralması olduğunu, davacının yaptığı ödeme tutarının devir bedelini karşılamadığını, bu nedenle 20/12/2010 tarihli protokol gereği üzerine düşen ödeme yükümlülüğünü yerine getirmediğinin açıkça görüldüğünü, 20/12/2010 tarihli protokol gereği üzerine düşen ödeme yükümlülüğünü yerine getirmemiş olması nedenleriyle müvekkili eczacı …’ın alacak iddiasına ve davaya dayanak yapılan 20/12/2010 tarihli protokolü tek taraflı olarak feshettiğini, İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından müvekkili aleyhinde kira alacaklarına ilişkin olarak takip başlatılmış olmasının ve bu takip ile bağlantılı olarak İstanbul … .İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas ve … Karar sayılı dosyasından tahliye davası açılmış olmasının mal sahibinin devre icazet vermesine yada icazet vermemesine dair iradesine herhangi bir etkisi bulunmadığını, devrin gerçekleşmesinin üçüncü kişi mal sahibinin icazetine bağlandığını ve ödemelerin iadesinin de mal sahibinin devre icazet vermemesine bağlandığını, somut olayda ödemelerin iadesinin talep edilebilmesinin ön şartının “mal sahibinin devre icazet etmemesi” durumunun oluşmadığını, mahkemenin bu hususları dikkate almadan verdiği kararın usule ve yasaya aykırı olduğunu, 70.000,00.-TL. Ve 5.000,00.-TL. tutarındaki ödemelerin kaparo yani cayma akçesi olarak verildiğini, kaparo yani cayma akçesinin hukuki mahiyeti gereği bu ödemenin müvekkili eczacı …’a ait olacağını, üçüncü kişiye yapılan 6.145,00.-TL. tutarındaki ödemenin davacı eczacı …’in devre konu … Eczanesini fiilen işlettiği dönemde yapılmış olup bu dönemde eczaneye alınan yeni ilaç ve malzemenin karının da ödemesinin de eczaneyi fiilen işleten ve kasayı elinde tutan davacı eczacı …’e ait olduğunu, bu durumda bu ödemenin müvekkili …’dan talep edilmesinin haksız ve yersiz olduğunu, 88.000,00.-TL. tutarındaki ödeme ödeme alacak iddiasına ve davaya dayanak yapılan 20/12/2010 tarihli devir protokolünde belirtilen 200.000,00.-Tl. devir bedeline mahsuben yapılmış olmakla birlikte davacı eczacı …’e iadesinin mümkün olmadığını, müvekkili eczacı …’ın devir bedeline karşılık gelen bilcümle mal, malzeme, demirbaş, ilaç, uyuşturucu ve zehirli ilaçlardan oluşan emtiayı ve 15/01/2011 tarihinden protokolü haklı nedenle feshettiği 11/06/2011 tarihine kadar … Eczanesinin kasası ile birlikte fiilen işletmesini davalı eczacı …’e devretmiş olup, davacı eczacı …’de bu süre zarfında bilcümle mal, malzeme,ilaç, uyuşturucu ve zehirli ilaçlardan oluşan emtiayı satarak tüketmiş, demirbaş vitrinleri sökerek imha etmiş, 15/01/2011 tarihinden 30/05/2011 tarihine kadar fiilen işlettiği … Eczanesinin karlarını da kendisine mal etmiş olduğundan 88.000,00.-TL ödemeye karşılık gelen emtianın davacı tarafça fiilen işletme süresince satılarak tüketilmiş olması, demirbaşların davacı tarafça sökülerek imha edilmiş olması, 15/01/2011 tarihinden 11/06/2011 tarihine kadar davacı tarafça işletilen eczanenin getirdiği kazancı kendine mal edinmiş olması karşısında 88.000,00.-TL. nın davacıya iadesine dair talebin yasal dayanaktan yoksun olduğunu, İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından müvekkili aleyhinde başlatılan icra takibi ile bağlantılı İstanbul 5.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2011/47 Esas ve 2012/615 Karar sayılı kararı ile müvekkili …’ın kiracı olduğu mecurdan tahliyesine dair herhangi bir karar verilmediğini, müvekkili dava devam ederken haklı nedenlerle itiraz ettiği borcu da ödediğini, davacı …’in bu süreçten haberi olmasına rağmen bu nedenle 20/12/2010 tarihli protokolün feshi yoluna da gitmediğini, davacı eczacı … … Eczanesini, kasasını devralarak fiilen işletmeye başladığı 15/01/2011 tarihinden devir protokolünün müvekkili tarafından haklı nedenlerle tek taraflı olarak feshedildiği 11/06/2011 tarihine kadar geçen sürede 20/12/2010 tarihli protokol gereği ödeme yükümlülüğü kendisinde olmasına rağmen bu süre zarfında doğmuş vergi borçlarını ve SGK prim borçlarını da ödemediğini, alacak iddiasını ve davayı kabul anlamına gelmemek kayıt ve şartı ile kabul edilen kısım için avans faizi işletilmesine dair verilen kararın öncelikle 20/12/2010 tarihli protokolde “devralan ödemiş olduğu bedeller için faiz talep etmeyecektir.” şeklinde yer alan düzenlemenin son cümlesine aykırı olduğunu, 06/09/2016 tarihli dilekçede bildirilen delillerin tamamı toplanmadan eksik inceleme ile karar verildiğini, delil listesinde yemin delili yer almasına rağmen Mahkemece yemin delili yönünden değerlendirme yapılmadan karar verildiğini, belgelendirmek suretiyle usulüne uygun şekilde bildirdirdikleri mesleki mazeretin kabul edilmemiş olması nedeniyle savunma haklarının kısıtlandığını, sözlü yargılamanın yokluklarında yapılarak karara verildiğini, bu nedenle de verilen kararın usule ve yasaya aykırı olduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, işletme devir sözleşmesinin feshi nedeniyle ödenen devir bedelinin iadesi ve yapılan masrafların tazmini davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, eczanenin ilaçlarıyla birlikte devredilip devredilmediği, eczane devir sözleşmesinin feshi nedeniyle, ödenen devir bedelinin iadesi için gerekli koşulların oluşup oluşmadığı noktasındadır. Taraflar arasında, 20.12.2010 tarihinde … eczanesinin 30/05/2011 tarihinden itibaren tüm hak ve yükümlülükleriyle beraber 200.000,00 TL bedel mukabilinde davacıya devredilmesine ilişkin protokol imzalanmıştır. Devre konu eczanenin 15/01/2016 tarihinde fiilen davacıya teslim edildiği ve davacı tarafından 11/06/2011 tarihine kadar işletildiği ihtilaf konusu değildir. Davalının şikayeti üzerine, davacı eczaneden kolluk güçleri marifetiyle çıkarılmıştır. Bunun üzerine davacı taraf, eczanenin devri için ödenen bedelin istirdatı istemiyle eldeki davayı açmıştır. Protokol tarihinde yürürlükte bulunan 6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanunu’nun 5/1. Maddesinde, eczane açmak istiyen, yahut eczanesini satmak ve yahut başka bir yere nakletmek isteyen eczacının bir istida ile Sağlık ve Sosyal Yardım Vekâletine ve yahut alâkalı sağlık ve sosyal yardım müdürlüğüne ve yahut mahallî Hükümet tabipliğine müracaat edeceği, maddenin 3. fıkrasında da tamamlanan evrak üzerinde Sağlık ve Sosyal Yardım Vekâleti tarafından yapılacak tetkikat neticesinde en geç 30 gün zarfında ruhsatnamenin tanzim ve tebliğ olunacağı düzenlenmiştir. Görüldüğü üzere bir eczanenin devralınması için ruhsat alınması gereklidir. Taraflar arasında imzalanan protokolde devrin 30/05/2011 tarihinden itibaren geçerli olacağı düzenlenmiştir. Buna göre ruhsat işlemlerinin bu tarihe kadar tamamlanmasının öngörüldüğü anlaşılmaktadır. Ancak bu tarihten sonra dahi eczanenin devri için ruhsat alınmamıştır. Davacı taraf, eczanenin bulunduğu taşınmazın mal sahibi tarafından devreden aleyhine tahliye davası açıldığının öğrenildiğini ve devrin imkansız olduğunun öğrenildiğini beyan etmiştir. Mal sahibi tarafından devreden aleyhine kira bedelinin ödenmediği gerekçesiyle İstanbul .. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında tahliye istemli kira alacağının tahsili için 06/12/2010 tarihinde takip başlatılmıştır. Takibe itiraz edilmesi üzerine itirazın kaldırılması ve tahliye istemiyle İstanbul 5. İcra Hukuk Mahkemesinin 2011/47 Esas sayılı dosyasında dava açılmış ve taşınmazın 31/10/2011 tarihinde tahliye edilmiş olması sebebiyle tahliye davasının konusu kalmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına ve borca itirazın 14.500,00 TL alacak üzerinden kaldırılmasına karar verilmiştir. Protokolün 2.7. maddesinde, tarafların işbu protokolün eczanenin faaliyet gösterdiği işyerinin mal sahibinin izni veya icazeti olmaksızın imzalandığını bildiği, mal sahibinin işbu devre icazet vermemesi halinde sözleşmenin herhangi bir ceza-i şart olmaksızın feshedileceği ve işbu protokol kapsamımda tahsil edilen tüm bedellerin iade edileceği, devralanın ödemiş olduğu bedeller için faiz talep edemeyeceği düzenleme altına alınmıştır. Mal sahibi ile davalı devreden arasındaki 01/08/2009 tarihli kira sözleşmesinde, kiracının kiralananı kısmen veya tamamen başkasına devir ve ciro edemeyeceği düzenlenmiştir. Bu halde eczaneyi devralan davacının taşınmazı kullanabilmesi için malikin bu devre onay vermesi gerekmektedir. Zaten protokolde bu durum açıkça ifade edilmiştir. Davalı tarafça, davacının 30/05/2011 tarihine kadar eczaneyi devralmak için ruhsat ve eczacılık diplomasını getirmediğini, ödemeleri yapmadığını ve eczanede protokolde yer almayan tadilat ve değişiklikler yapıldığını, bu nedenle protokolün tek taraflı olarak feshedildiği beyan edilmiştir. Protokolde devre konu eczanede tadilat ve değişiklik yapılmasına engel bir düzenleme bulunmamaktadır. Ayrıca, protokolde 15/01/2011 tarihinde 90.000,00 TL ve 30/03/2011 tarihinde 35.000,00 TL ödeneceği kararlaştırılmış olup, davalı tarafın bu ödemelerin yapılmadığına ilişkin bir iddiası bulunmamaktadır. Kalan kısmın ödenmesine ilişkin olarak ise protokolde bir ödeme tarihi belirlenmemiştir. Devir bedelinin tamamının ödenmediği de ileri sürülmüş ve davacı 30/05/2011 tarihine kadar eczaneyi devralmak için ruhsat ve eczacılık diplomasını getirmemiş ise de davalı da mal sahibinin devre onay vermesini sağlamakla yükümlü olup 30/05/2011 tarihine kadar ve sonrasında bu onayı sağlamadığına ve 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 81. maddesine göre de karşı tarafın borcunun ifasının istenmesinden önce kendi borcunun ifasını hazır olduğunu önerdiğini de iddia ve ispat edemediği nazara alındığında protokolü tek taraflı olarak fesheden davalının ödenen devir bedelini davacıya iade etmesi gerekir. Davalı 70.000,00 ve 5.000,00 TL tutarındaki ödemelerin kapora olduğunu ve bunun devir bedelinden mahsubunun mümkün olmadığını savunmuş ise de, kapora, bağlanma parası hükmündedir. 818 sayılı BK’nın 156/1. Maddesi göre, sözleşme yapılırken bir kimsenin vermiş olduğu bir miktar para, cayma parası olarak değil sözleşmenin yapıldığına kanıt olarak verilmiş sayılır. Pey akçesi (kapora) mahalli adeti gösteren uygulamada asıl borçtan mahsup edilecek ön ödeme niteliğindedir. Nitekim 6098 sayılı TBK’nın 177. Maddesi gerekçesinde iş hayatındaki uygulamalar göz önünde tutularak bağlanma parasının esas alacaktan düşüleceği şeklinde düzenlemeye gidildiği belirtilmiştir. Dolayısıyla davalıya kapora açıklamasıyla ödenen tutarların da davacıya iadesi gerekir. Bununla birlikte davalı taraf, 20.12.2010 tarihli devir protokolü kapsamında … Eczanesinin, mevcut raflar, reyon ve sair demirbaşlar, ilaçlar, kozmetik ürünleri, depoda mevcut ilaç ve ürünlerle birlikte davacı …’e 15.01.2011 tarihinde fiilen teslim edildiğini, davacının … Eczanesi’ni ve kasayı fiilen teslim aldığı 15.01.2011 tarihinden 11.06.2011 tarihinde polis marifeti ile eczaneden uzaklaştırıldığı tarihe kadar eczanede ve depoda mevcut ilaçları ve ürünleri satarak tükettiğini ve satış bedellerinin tamamını da kendisinin aldığını savunmuştur. Davalı taraf eczanenin mevcut raflar, reyon ve sair demirbaşlarının da devredildiğini iddia etmiş ise de dosya kapsamında bu yönde bir ispat bulunmadığı gibi protokolde de bunlara ilişkin bir düzenleme yoktur. Protokolün 2.4 maddesinde devralanın işletme hakkını ilaç, uyuşturucu ve zehirli ilaçları görerek ve beğenerek yazılı bedel makabilinde kabul ettiği ifade edilmiştir. Davacı taraf ise cevaba cevap dilekçesinde ise 15.01.2011 tarihinde eczanenin işletmesinin fiili olarak kendisine geçmesi sebebiyle değişik tarihlerde satılan ilaç ve ürün ödemelerinin resmi devir işlemi gerçekleşmediğinden davalının hesabına aktarıldığını beyan etmiştir. Davaya konu eczanenin hukuki devrinin gerçekleşmediği yalnızca fiili devrinin yapıldığı sabit olup, fiili işletmenin de davalının işletmesi üzerinden yapıldığı anlaşılmaktadır. Buna göre resmi devir işlemi gerçekleşmediğinden eczanede ve depoda devirden önce mevcut ilaçların ve ürünlerin davacıya teslim edildiğine dair sözleşme ekinde herhangi bir belge olmadığı gibi başkaca da bir ispat bulunmamaktadır. Bunun yanı sıra eczane davacıya fiilen teslim edilmekle birlikte işletme davalı üzerinden devam ettirildiğinden bu dönemde satılan ilaçların davalı kayıtlarına geçirilmediği iddia ve ispat edilmediği gibi davacının, eczaneden kolluk marifetiyle tahliye edildiği nazara alındığında davacının ilaçları yanında götürdüğü de ispatlanamamıştır. Buna göre davacı alacağından tenzili gereken herhangi bir davalı alacağı ispatlanabilmiş olmadığından eczane devir bedeline mahsuben ödenen 88.000,00 TL’nin de davacıya iadesi gerekir. Davalı tarafça, davacının 30/05/2011 tarihine kadar eczaneyi devralmak için ruhsat ve eczacılık diplomasını getirmediğini, ödemeleri yapmadığını ve eczanede protokolde yer almayan tadilat ve değişiklikler yapıldığını, bu nedenle protokolün tek taraflı olarak feshedildiği beyan edildiğine göre, protokol davalı tarafından feshedilmiş olup, bu halde protokolün 2.7. maddesindeki mal sahibinin işbu devre icazet vermemesi halinde protokol kapsamımda tahsil edilen tüm bedellerin iade edileceği, devralanın ödemiş olduğu bedeller için faiz talep edemeyeceği şeklindeki düzenlemenin uygulama yeri yoktur. Hal böyle olunca mahkemece davanın 169.145,00 TL üzerinden kabulüne karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 2.888,60 TL harcın, alınması gerekli olan 11.554,29 TL harçtan mahsubu ile bakiye 8.665,69‬ TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 09/06/2022