Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/94 E. 2020/270 K. 05.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/94
KARAR NO : 2020/270
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/07/2018
NUMARASI : 2015/660 Esas – 2018/294 Karar
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/11/2020
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde taraflar vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın kendi müşterisi ile imzaladığı sözleşme uyarınca, sözleşmeye konu toplam 96 paket ürünün Derince Limanından Türkmenbaşı Limanına nakliyesini üstlendiğini, söz konusu nakliyenin gerçekleşmesi için ilgili rotada faaliyet gösteren ve brokerlik hizmeti veren davalı firma ile anlaşma yaptığını, bu kapsamda taşımanın broker firma tarafından tayin edilen taşıyıcı aracılığıyla yapılacağı kararlaştırılarak söz konusu taşımanın koşullarının düzenlendiğini, anlaşmaya göre ürünlerin teslim alındıktan itibaren 24 gün içerisinde taşınmasının taahhüt edildiğini, taşıma güzergahının ise malların Derince Limanından teslim alınmasından sonra Rostov-Kanal-Volga Nehri-Hazar Denizi üzerinden Türkmenbaşı Limanına ulaştırılması şeklinde tayin edildiğini, davalı broker firmanın müvekkiline 2014 yılının Ekim ve Kasım ayı içerisinde malların 4 gemi ile teslim alınacağının taahhüt etmesine rağmen malların belirtilen tarihlerde teslim alınmadığını, mallar limanda bulunmasına rağmen davalı firma ve taşıyıcıdan kaynaklanan sebeplerle gemiye yüklenemediğini, davalının taşıma işlemini 4 ayrı gemi ile gerçekleştireceğini önceden bildirdiğini, gemilerden ilkinin (… adlı geminin) Türkmenbaşı Limanına zamanında ulaşarak taşıma işlemini tamamlandığını, ancak diğer 3 gemide yer alan ürünlerin sözleşme ile kararlaştırılan ve taahhüt edilen süre içerisinde varış noktası olan Türkmenbaşı Limanına ulaştırılamadığını, davalı firma ile yapılan anlaşmada yükleme ve tahliye için kararlaştırılan sürelerin 1 gün olarak belirlendiğini, yükleme tarihinin ise 26 Eylül-10 Ekim 2014 tarihi aralığı olarak gösterildiğini, sefer süresinin ise hava müsadeli olarak 24 gün olarak öngörüldüğünü, buna karşın gemilerden hiçbirinin taraflarca kararlaştırılan tarihlerde yükleme limanına yanaşmadığını, gecikmenin neden kaynaklandığı konusunda davalı tarafça tatmin edici bir açıklama yapılmadığını, gemilerin limandan ayrılması sonrasında da gecikmenin devam ettiğini, gemilerin takip cihazlarının kapatılması nedeniyle yaklaşık 3-4 günlük süre boyunca haber alınamadığını, … ve … gemilerinin tam iki hafta boyunca Volga kanalı henüz açıkken hiçbir sebep belirtilmeksizin bekletildiğini, daha sonra da hava koşullarının mevsimsel nedenlerle olumsuzlaştığını, kanalın donduğu ve bu durumun mücbir sebep teşkil ettiği müvekkiline bildirildiği, ancak mücbir sebebin ortaya çıktığına dair hiçbir destekleyici bilgi ve belge sunulamadığını, davalının 08/12/2014 tarihinde yaptığı yazılı bildirimde kanalın donması sebebiyle taşıma sözleşmesine konu ürünlerin Volga kanalı üzerinden gidilerek Rostov Limanına değil Gürcistan’ın Poti Limanına boşaltılacağı, buradan da demiryolu aracılığıyla taşınacağının bildirildiğini, müvekkili firmanın bu teklifi müşterisi ile birlikte değerlendirdiğini, gecikmede hiçbir kusur olmamasına rağmen Volmore adlı geminin Poti Limanına yükü boşaltmasını kabul ettiğini, bu şekilde malların Türkmenbaşına nakledilmesi yüzünden doğan 10.500 USD tutarındaki demiryolu masrafını da karşıladığını, geriye kalan iki geminin de aynı şekilde Poti limanına ulaştırılarak buradan trenle yapılacak nakliye masraflarının ise mal sahibi firma tarafından üstlenildiğini, dolayısıyla yaşanan gecikmeler nedeniyle müvekkili firmanın müşterisinin 96 paket malın 27 paketini de kendi imkanları ile taşımayı tercih ettiğini, tüm bu yaşananlara rağmen müvekkili firmanın taşıma ücretini davalıya eksiksiz olarak ödediğini, buna ek olarak davalı firmanın…gemisinin limanda malların yüklenmesi esnasında ortaya çıkan vinç arızası nedeniyle beklediği süre için 15.985 USD tutarında fatura gönderdiğini belirterek bu bedeli de müvekkilinden tahsil ettiğini, tüm bunların sonucunda müvekkili firmanın davalıya toplam 196.633 USD ödeme yaptığını, ancak sözkonusu taşıma bedeli tayin edilirken malların Türkmenbaşı limanına taşınacağı varsayımından haraket edildiğini, oysa ki, malların çok daha yakın bir liman olan Gürcistan Poti limanına taşındığını, doğrudan Poti limanına bir taşıma talep edilseydi anlaşmaya konu yükler için müvekkili tarafından yaklaşık 42.000 USD civarında bir taşıma ücreti ödenecekken davalı broker firmanın kendi kusuru nedeniyle gecikmenin ve malların nihai varış noktası yerine Poti limanına teslim edilmiş olmasına rağmen tahsil etmiş olduğu fahiş taşıma ücretini müvekkiline iade etmediğini, bu kapsamda kendisine gönderilen ihtarnamelere de gecikmeden dolayı sorumlu olmadığını cevaben beyan ettiğini, davalı firmanın üstlenmiş olduğu borcu gereği gibi ifa etmemesinden dolayı müvekkiline karşı sorumlu olduğunu, bu nedenle müvekkili şirketin uğradığı zararları tazmin etmesi gerektiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000 TL maddi zararın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı vekili, 06.03.2017 tarihli dilekçesinde, dava değerinin 154.433 USD olduğunu bildirerek bu tutar üzerinden davanın kabulüne karar verilmesini istemiş, eksik yatan harcı da ikmal etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin ihtilaf konusu taşımada yalnızca broker olarak faaliyet gösterdiğini, bu nedenle müvekkiline karşı doğrudan husumet yöneltilemeyeceğini, davacı şirket ile … isimli yabancı firma arasında akdedilen taşıma sözleşmesine Gencon 1994 çarter partisine atıfta bulunulduğunu, ilgili çarter partinin 19.maddesinde her türlü ihtilafın İngiliz Hukukuna tabi olduğu ve tahkim yolu ile çözümleneceğinin düzenlendiğini, bu nedenle uyuşmazlığın tahkimde görülmesi gerektiğini, müvekkilinin broker olması nedeniyle sözleşmenin ifasına yönelik herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, ayrıca müvekkiline atfedilebilecek haksız fiil teşkil eden herhangi bir eylemi bile olmadığını, kanalın donması sebebiyle ortaya çıkan mücbir sebebe ilişkin bilgi ve belge sunma yükümlülüğünün de bulunmadığını, davacı şirket tarafından … firmasına verilen taahhütnamede yer alan ifadelerde mücbir sebebin somut ve objektif bir biçimde ortaya çıktığının ikrar edildiğini, davacının iddia ve taleplerini donatan … firmasına yöneltmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla uyuşmazlığa TTK 1186.maddesinde düzenlenen sorumluluğu sınırlandırma hükümlerinin uygulanması gerektiğini, … gemisinde bulunan malların Poti limanından teslim alınması sırasında davacı şirketin donatanla bir anlaşma yaparak nakliye demir yolu gibi masrafların bir kısmının kendileri tarafından karşılanacağı, malların teslimine müteakiben hiçbir hak ve alacak talebinde bulunamayacağına dair taahhütname verildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve hükme esas alınan 04/05/2018 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda, davacı … 22/09/2014 tarihli teklifname başlıklı belge ile dava dışı … firmasına ihraç edeceği dava konusu yüklerin Türkmenistan’ın Türkmenbaşı Limanına taşınmasını üstlendiği, taşıma ediminin yerine getirilmesi konusunda davalı şirket ile 16/09/2014 tarihli “Özel Anlaşma Şartları” başlıklı belgenin düzenlendiği, söz konusu belgede davalının dava dışı … GR LT / UK ‘nın brokeri olduğu ifade edildikten sonra yükleme limanı acentesi olduğunun da belirtildiği, bu ibarelere dayanılarak davalı tarafça davalının broker olarak taşımaya aracılık etmesinden dolayı taşıyıcı sayılamayacağı ileri sürülmüş ise de, davalının navlun ve sürestarya ücretlerine ilişkin faturaları kendi adına düzenlemesi, 12/04/2016 tarihli bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere, fatura bedellerini tahsil etmesi, faturaları Mekong firması adına tahsil ettiğini belgelendirememesi ve alt taşıyıcılardan … yetkilisi tarafından davalıya gönderilen 20/01/2015 tarihli e-postada davalıdan kiracı olarak söz edilmesi hususları birlikte değerlendirildiğinde, sözleşmede belirtilen broker ifadesinden bağımsız olarak davalının taşıyan sıfatına haiz olduğu kabulü gerektiği, somut olayda, davacı tarafça yükün başlangıçta yapılan anlaşmaya göre gemi ile Derince Limanından Türkmenbaşı Limanına götürülmesi gerekirken taşıyandan kaynaklanan nedenlerle Azov Limanında güzergah değiştirilerek buradan Poti Limanına oradan da demiryolu ile Türkmenistan’ın Türkmenbaşı şehrine taşınmış olmasından dolayı başlangıçta anlaşılan navlun ücretine ilave olarak taşıyıcıya ödenen taşıma ücretleri ile taşıma sırasında taşıyıcıya ödenen sürestarya ücretinin iadesinin talep edildiği, davanın ise 5.000,00 TL üzerinden açıldıktan sonra 06/03/2017 tarihinde 154.433,00 USD ‘ye yükseltilerek eksik harç ikmal edildiği, davadaki talepler yönünden uygulanması gereken zamanaşımı ve hakdüşürücü süre tespit edilirken, davacının taleplerinin ayrı ayrı irdelenmesi gerektiği, deniz taşımasında taşıyıcı gecikmeden kaynaklanan zararlar nedeniyle TTK ‘nun 1178/4.maddesi uyarınca taşıtana karşı sorumlu olup, bunun dışındaki zararlar yönünden ise BK ‘nun 112 ve devamı maddelerinde düzenlenen borcun ifa edilmemesinin sonuçlarına yönelik hükümlerin uygulanması gerektiği, zira taşıma borcu sözleşmede kararlaştırıldığı şekilde ifa edilmediğinde, ifa yükümlülüğünün gereği gibi yerine getirilmediği, bu bağlamda, davada taşıyıcıdan kaynaklanan nedenlerle güzergah değişikliğinin yapılmasından dolayı fazladan ödenen navlun bedelinin iadesi talebi yönünden BK’nun 112.maddesinin, zamanaşımı süresi yönünden ise BK ‘nun 89.maddesinde düzenlenen 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanacağı kabul edilmiş olup, dava tarihi ve ıslah tarihi itibariyle 10 yıllık zamanaşımı süresi henüz dolmadığından davalı vekilinin zamanaşımı itirazı yerinde görülmediği, davacının, taşıyıcıya ödenen sürestarya ücretinin iadesi talebi konusunda ise sürestarya – demuraj navlun sözleşmesine bağlı bir talep olduğundan taşıyıcı yönünden TTK ‘nun 1246.maddesinde düzenlenen bir yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği, davacı, Derince Limanındaki beklemeden dolayı ödediği sürestarya ücretinin haksız olduğundan bahisle iadesini talep ettiğinden bu durumda söz konusu talep sebepsiz zenginleşme hükümlerine tabi olup, BK’nun 82.maddesinde düzenlenen 2-10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanacağı değerlendirildiği, dava dilekçesinde her iki talep yönünden 5.000,00 TL kısmi talepte bulunulup, daha sonra ıslahla dava değeri 06/03/2017 tarihinde arttırılmış olduğundan, sürestarya ile ilgili iade talebinde sonradan arttırılan talep yönünden zamanaşımı süresinin dolduğu, gemilerin yükleme limanına geç gelmeleri sebebiyle limandan hareket için taahhüt edilen tarihin aşıldığı, gemilerin Azov Limanına ulaştıktan sonrada sebepsiz şekilde burada bekletildiği, bu sırada Rostov Kanalında mevsimsel buzlanmanın başlamış olması nedeniyle kanalın kapatılması nedeniyle yükün Azov’dan gemi ile Türkmenbaşı’na sevkinin mümkün olmadığı, taraflararasında yapılan yazışma sonrasında gemilerin Poti Limanına getirilerek burada boşaltılan yükün demiryoluyla Türkmenbaşı Limanına sevkinin sağlandığı, davalının alt taşıyanlardan Kent Shipping’e gönderdiği 19/01/2015 tarihli e-posta içeriğinden taşımada yaşanan gecikmenin tamamen fiili taşıyanın kusurundan kaynaklandığı, bu durumun davalı tarafından da bilindiği anlaşıldığından, taşımada yaşanan gecikmeden ileri gelen zararlardan dolayı davacının herhangi bir kusurunun bulunmayıp, davalı taşıyanın sorumlu olduğu, yüklerin Derince Limanından Azov Limanına oradan Poti Limanına ve Poti’den de demiryoluyla Türkmenbaşı’na taşınması konusunda davacının davalı tarafa 15.985,00 USD tutarında sürestarya ücreti ile birlikte toplam 196.633,00 USD ödeme yaptığı, dava konusu taşımada yaşanan gecikmeden ileri gelen zararlardan davalı taşıyanın sorumlu olduğu, emtianın Poti’den Türkmenbaşı’na demiryolu ile taşınması için ödenen 10.500,00 USD ile denizyolu ile Türkmenbaşı’na taşınması gerekirken Poti’ye kadar taşınmış olan yüklere ilişkin peşin ödenmiş olan navlun ücretinden Derince – Poti arası rayiç navlun bedeli olan 42.000,00 USD ‘nin düşülmesi ile geriye kalan 138.448,00 USD ‘den oluşan toplam 148.948,00 USD ‘nin davalı tarafından davacıya iade edilmesi gerektiği, davalı vekili tarafından davacının demiryolu taşımasına onay verdiği ve ücretini ödediği, bu nedenle demiryolu taşıması için ödenen ücretin iadesinin istenemeyeceği ileri sürülmüş ise de, taraflararasında yapılan e posta yazışmalarından davacının tazminat haklarını saklı tutmak suretiyle güzergah değişikliğine onay verdiği, daha sonrada davalıya gönderdiği ihtarname ile sözkonusu taşıma ücretlerinin (güzergah değişikliğinden kaynaklanan) iadesin talep ettiğinden, davalının bu savunmasına itibar edilmediği, davacı yükleme limanındaki beklemeden dolayı taşıyıcıya ödediği sürestarya ücretinin iadesini istemiş ise de, bu talep yönünden ıslah yoluyla sonradan arttırılan tutarın BK’nun 82.maddesine göre zamanaşımına uğradığı, dava dilekçesinde talep edilen miktar yönünden ise 13/11/2014 tarihli faturaya konu 15.985,00 USD tutarlı detention – sürestarya ücretinin davalının kusurundan kaynaklandığının ispatlanmadığı, sözleşme şartlarında da bu yönde hüküm bulunması nedeniyle iade talebinin yerinde olmadığı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulü ile 148.948,00 USD ‘nin davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine oy çokluğuyla karar verilmiştir.Bu karara karşı taraflar vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ A-Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -müvekkili şirketin söz konusu taşımada yalnızca “broker” sıfatını haiz olduğunu, hukuki niteliği itibarıyla bir “tellal” yahut “aracı” konumunda olan brokerın aracılık ettiği sözleşmelerin ifasına ilişkin herhangi bir sorumluluğu bulunmayıp; yalnızca eğer varsa haksız fiili ile sorumlu olduğunu, kaldı ki, bu somut vakıada müvekkili şirkete atfedilebilecek haksız fiil teşkil eden herhangi bir eylemin de olmadığını, buna rağmen, ilk derece mahkemesince, sözleşme ve bizzat davacı ikrarları bir kenara bırakılarak, sadece faturaya itimat edilmiş ve müvekkilinin taşıyan olarak kabul edilerek buna göre karar verildiğini, taşıyan olmayan müvekkili şirketten kanalın donması sebebiyle ortaya çıkan mücbir sebebin somut ve objektif bir şekilde ortaya çıktığına dair destekleyici bilgi ve belge sunma yükümlülüğünün bulunmasının beklenemeyeceğini, üstelik davacı şirket tarafından …. isimli şirkete verilen taahhütnamede açıkça “Azov denizinde ve bu deniz üzerinde bulunan ve de Volga Don Kanalına girişte kullanılması mecburi olan Azov ve Rostov on Don limanlarında hava şartları sonucu oluşan düşük su çekimi ve Volga Don Kanalının da gemi trafiğine kapatılması….” ifadeleri geçmekte, bir bakıma meydana gelen mücbir sebebin somut ve objektif bir biçimde ortaya çıktığının davacı tarafça da ikrar edildiğini, iddia edilen zarar ile müvekkili şirket arasında herhangi bir illiyet bağı bulunmadığından, davacı tarafın müvekkil şirketten olan taleplerinin reddi gerektiğini, -davanın konusu davacı tarafın taşıttığı malların geç teslimi nedeniyle uğradığı zararın tazminine ilişkin olduğunu, davacının davayı fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak kaydıyla, 5.000,00 TL olarak açtığını, dava belirsiz alacak davası dahi olmamakla birlikte, davacının alacak iddiasının 5.000,00 TL dışında kalan kısmı 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun Hak Düşürücü Süreye ilişkin 1188. Maddesi uyarınca; hak düşürücü süre nedeniyle ortadan kalktığını, nitekim bu hususa gerekçeli kararda muhalefet şerhinde yer verildiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir. B-Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; sürastarya – detention için ödenen bedelin iadesine dair talebin BK’nun 82. maddesi gereğince zaman aşımına uğradığı ve sürastarya – detention ücretinin davalının kusurundan kaynaklandığının ispatlanmadığı gerekçesi ile iade talebinin yerinde olmadığına karar verilmiş ise de, ilk derece mahkemesince verilen kesin süre içerisinde harç tamamlanmış olduğundan ve dava dilekçesinin eki niteliğindeki ihtarnamede de sürastarya – detention’a ilişkin bedel de yazıldığından zamanaşımına ilişkin değerlendirmenin doğru olmadığını, ayrıca, davalı taşıyan gemi armatörüne bekleme süresi ile ilgili ödeme yaptığını iddia ederek müvekkilinden sürastarya – detention notu altında fatura tanzim etmiş ve tahsil ettiğini, oysa ki, davalı tarafın geminin armatörüne veya fiili taşımayı gerçekleştiren firmaya bu şekilde bir ödeme yaptığını gösteren bir dekontu veya faturayı dosyaya ibraz edemediğini, davalı vinç arızası nedeniyle beklenen süreye istinaden bu faturayı gönderdiğini iddia ettiğine göre, gemi ekipmanlarındaki yetersizlik ve arızadan kaynaklanan sürastarya alacağı ile ilgili olarak bu arızalarla ilgili yeterli değerlendirme ve inceleme yapılmadan karar verildiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın tamamen kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE Davacı, müşterisi dava dışı … San.AŞ ile yaptığı anlaşma uyarınca, müşterisine ait 96 paket ürünün, Derince Limanından Türkmenistan’ın Türkmenbaşı limanına taşınması işini üstlendiğini, taşıma işinin ifası için davalı il anlaşmaya varıldığını, taşımaya konu emtianın, teslim alındığı tarihten itibaren 24 gün içerisinde Rostov-Kanal-Volga Nehri-Hazar Denizi güzergahı üzerinden Türkmenbaşı’na ulaştırılmasının kararlaştırıldığını, davalının ürünlerin 4 gemi ile taşınacağını bildirdiğini, ilk gemi olan … adlı gemiye yüklenen emtianın Türkmenbaşı’na taşındığını, Volmore, Yusra ve Antonov isimli gemilerin zamanında yükleme limanı olanı Derince limanına yanaşmadığından yapılan geç yükleme sonrasında da, gemilerin Rostov limanına geç gediğini ve taşıma yapılan kanalın gemilere kapatılması sonrası emtiaların, Türkmenbaşına ulaştırılamadığını, oysa ki, emtiaların Derince’den Türkmenbaşı’na taşınması için davalıya, Volmore gemisine yüklenen 3 kap emtia için12.152 Usd, … Gemisine yüklenen 37 kap (21 + l6) emtia için 117.487 Usd, Antonov gemisine yüklenen 10 kap emtia için 40.509 Usd ve Yusra gemisine yükleme sırasında oluşan vinç arızası için 15.985 Usd, Potı – Türkmenbaşı Ek NavIun bedeli (demiryolu)10.5 00 U sd oImak üzere toplam 196.633 Usd ödeme yapıldığını, Türkmenbaşı’na taşınması gereken ilgili 3 gemiye yüklenen emtiaların fiili olarak Gürcistan’ın Poti limanına taşındığını, ilgili gemilere yüklenen emtiaların Derince’den Poti’ye taşınmasının bedelinin 42.000 USD civarında olduğunu, davalı şirketin edimini gereği gibi yerine getirmemesinden dolayı müvekkilinin zarara uğradığını, bu zarardan davalının sorumlu olduğunu iddia ederek dava dilekçesinde, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak, 5.000 TL’nin davalıdan tahsilini istemiş, 06.03.2017 tarihli dilekçesinde ise, dava değerinin 154.433 USD olduğunu bildirerek bu tutarın tahsilini isteyerek eksik yatan harcı ikmal etmiştir. Davalı ise, ihtilafa konu taşımayı gerçekleştirecek gemilerin donatanın, Mekong GR/LP isimli yabancı şirket olduğunu, davalı şirketin taşımada, yanlızca broker olarak faaliyet gösterdiğini ve broker olarak taraflar arasındaki yazışmaları ve iş takibi yaptığını, gemilerin limana varışları ile ilgili bilgilendirmelerde bulunduğunu, davacının iddia ve taleplerini, Mekong GR/LP isimli yabancı şirkete yöneltmesi gerektiğini, davacının 96 paket malın taşınmamış 27 paketini kendi imkanları ile taşımayı tercih ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.İlk derece mahkemesince yukarıda belirtilen gerekçe doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı taraflar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.HMK 355. maddesi gereğince, tarafların ileri sürdükleri istinaf sebepleri ve kamu düzeni nedenleri ile sınırlı olmak üzere, kararın istinaf incelemesi yapılmıştır.Öncelikli uyuşmazlık, somut olayda, davalının taşıyan sıfatına sahip olup olmadığı ve dolayısıyla pasif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.Taşıyan, deniz yolu ile yük taşımayı taahhüt eden kimsedir. Taşıyan donatan ya da başkasının gemisini deniz ticaretinde kullanan kimse (gemi işletme müteahhidi) olabilir. Ancak bir kimsenin taşıyan olarak nitelendirilmesi için deniz yoluyla eşya taşımayı taahhüt etmiş olması yeterli olup, donatan ya da gemi işletme müteahhidi olması zorunlu değildir. Donatan veya gemi işletme müetahhidi olmadığı halde, bir kimsenin yük taşımayı taahhüt etmesi halinde alt taşıma (navlun) sözleşmesi söz konusudur. Fakat bu kimsenin yük taşıma taahhüdünü yerine getirebilmesi için bu kere taşıtan olarak donatan veya gemi işletme müteahhidi ile ayrıca bir navlun sözleşmesi yapması gerekir. Bu sözleşmeye asıl taşıma sözleşmesi denir. Burada bir tek taşıma işi fakat iki sözleşme vardır. Asıl taşıma sözleşmesindeki taşıtan, alt taşıma sözleşmesinde alt taşıyan olarak ortaya çıkar. Alt taşıma sözleşmesinde karşı tarafa alt taşıyan denir ( Bkz. Deniz Ticaret Hukuku, Temel Bilgiler Cilt-1, Kender/ Çetingil/ Yazıcıoğlu, XII Lehva, sf. 156 vd.).
Bu açıklamalara göre, davacının taşıtan sıfatına sahip olduğu açık olup, esasında bu durum taraflar arasında uyuşmazlık konusu da değildir. Bununla birlikte, doğrudan uyuşmazlıkla ilgili olmamakla beraber, dosyada mevcut “Teklifname” başlıklı belgeden anlaşıldığı üzere, davaya konu uyuşmazlık açısından taşıtan sıfatına sahip olan davacının esasında Superlit Boru San. A.Ş.’ye ait yükleri deniz yolu ile taşıma taahhüdünde bulunmakla, o sözleşme açısından (alt) taşıyan sıfatını haizdir. Dosyada mevcut taraflar arasındaki “Özel Anlaşma Şartları” başlıklı taşıma sözleşmesinde, davalı … ve Tic.AŞ’nin Mekong Gr LT/UK’nin brokeri olarak ve ayrıca yükleme (Derince) limanı acentesi olarak görülmektedir. Keza aynı sözleşmenin “Diğer Koşullar” başlıklı kısmında da “2K … uluslararası taşımacılıktaki brokeri olarak hareket eder. ” ifadesi ile “ilgililer arasındaki gerekli tüm yazışmalar ve iş takibi 2K tarafından yapılır. ” ifadesi bulunmaktadır. Yine özel anlaşmada, taşımanın deniz yoluyla belirtilen limanlar arasında … tarafından gerçekleştirileceği kaydı yer almaktadır. Bu durumda, tarafların sözleşmeye yansıyan iradelerinden ve sözleşme içeriğinden, deniz yolu ile yük taşıma taahhüdünde bulunanın yani taşıyanın … olduğu, davalı şirketin ise, broker dolayısıyla simsar-aracı olarak tanımlandığı görülmektedir.Hal böyle olmakla beraber, davalı tarafından davacıya düzenlenen 13/10/2014 tarihli 76.959 Usd bedelli, “M/V … Derince/Türkmenbashi 19 kap boru” açıklamalı; 03/11/2014 tarihli 40.509,90 Usd bedelli, “… 6 Derince/Türkmenbashi 10 kap boru” açıklamalı; 18/11/2014 tarihli 117.478,79 Usd bedelli “M/V YUSRA Derince Türkmenbashi (toplamda) 37 kap boru” açıklamalı; 18/11/2014 tarihli 15.985 Usd bedelli “Detention (tutukluluk)”açıklamalı; 24/11/2014 tarihli 12.157,97 Usd açıklamalı ve 05.01.2015 tarihli 10.500 Usd bedelli Poti limanından Türkmenbaşı’na demir yoluyla taşıma ek navlun bedeli açıklamalı faturaların her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ve davalının bu navlun ve sürestarya ücretlerine ilişkin faturaları kendi adına tahsil etttiği görülmüştür. Bu durumda, taraflar arasındaki sözleşmede, davalının “taşımaya ilişkin ödemeleri alma / tahsilat yapma” yetkisinin olmadığı, davalı tarafça fatura bedellerinin MEKONG şirketi adına tahsil edildiği de ileri sürülmediği gibi, davalının aracılık işlemlerini yürüttüğünü iddia ettiği MEKONG GR LP şirketinin aralarındaki cari hesap borcundan mahsup edilmek üzere sözkonusu faturaları kendi adına düzenleme ve tahsilat yapma yetkisinin verildiğini ispat edemediği, alt taşıyıcılardan Kent Shipping yetkilisi tarafından davalıya gönderilen 20/01/2015 tarihli e-postada davalıdan kiracı olarak nitelendirilmiş olması hep birlikte değerlendirildiğinde, sözleşmede belirtilen broker ifadesinden bağımsız olarak davalının taşıyan sıfatına haiz olduğunun kabulünde isabetsizlik bulunmamaktadır.Somut olayda, taraflar arasındaki anlaşmaya göre, emtianın gemi ile Derince Limanından Türkmenbaşı Limanına götürülmesinin kararlaştırıldığı, buna göre belirlenen deniz navlun bedelinin davacı tarafça peşin olarak davalıya ödendiği, daha sonradan emtianın Poti Limanına deniz yoluyla taşındığı ve oradan da demiryolu ile Türkmenistan’ın Türkmenbaşı şehrine taşınmış olduğu ihtilafsız olup, davacı tarafça, başlangıçta anlaşılan navlun bedelinin emtiaların Türkmenbaşı limanına taşınacağı varsayımından haraketle belirlendiği, oysa ki, deniz yoluyla taşımanın çok daha yakın bir liman olan Gürcistan Poti limanına kadar gerçekleştiği, bu limana kadar deniz navlun bedelinin yaklaşık 42.000 USD civarında olduğu, dolayısıyla davalıya fazladan yapılan ve karşılıksız kalan navlun bedelinin yanısıra, Gürcistan’ın Poti limanından demir yolu ile Türkmenbaşı’na yapılan taşıma için yapılan ek navlun bedeli ile yine “Detention (tutukluluk)”açıklamalı fatura karşılığı davalıya yapılan ödeme toplamından Derince – Poti liman navlun bedelinin mahsubu ile fazladan ödenen bedelin davalıdan tahsili istenmiştir. Dosyaya sunulan ve tarafların kabulünde olan e-posta yazışmalarından, davalının davacıya gönderdiği 05/12/2014 tarihli e-postada; “..Bu durumda refere edilen malzemelerin adı geçen gemi ile Türkmenbaşı’na getirilmesi imkansız hale gelmiştir. Bu gelişmelerin sonucu izlenebilecek yollar aşağıdaki gibidir: 1-Gemi Sahibinin de kabul edeceği transit taşımaya müsait bir limana yanaşılarak malların burada boşatılması, 1.1-Boşaltılan yüklerin tren vagonlarına yüklenerek Türkmenbaşı’nakadar götürülmesi ve vagonlar üzerinde size teslim edilmesi, 1.2-Boşaltılan yüklerin kapalı bir alanda tutularak yeni sezon açılışında tekrar gemiye yüklenerek Türkmenbaşı’na gönderilmesi, 2-Gemi içinde tutulması, buna karşılık beher gün için armatöre Usd 5000 ve oluşabilecek ek masrafların kendilerine ödenmesi..vagonlarla ile aktarma talebinde bulunur iseniz oluşacak masraflardan navlun olarak ödediğiniz miktar düşülecek ve ek masraflar tarafınıza yansıtıacaktır…” denilmiş, buna karşılık davacının davalıya gönderdiği aynı tarihli e-postada; “…bu durumda, çözüm malın en yakın limandan tren ile Türkmenbaşı’na götürülmesidir…bakiye kalan mesafenin terenle gidilmesi size aittir. Ek masraf ödemesi kesinlikle kabul edilemez.” denilmiştir. Hal böyle olunca, davalının emtiaların deniz yoluyla Gürcistan Poti limanına kadar deniz yoluyla ve oradan da demir yoluyla Türkmenbaşı’na taşınması konusunda davacıya yapmış olduğu teklifin / icabın, davacı tarafça kabul edilmek suretiyle taraflar arasında yeni bir taşıma anlaşması yaptıklarının kabulü gerektiği, Poti limanına kadar deniz navlun bedelinin 42.000 Usd olarak kadri marufunda olduğunun bilirkişilerce tespit edildiği, bu tutara davalı tarafça da itiraz edilmediği, bu durumda, önceki anlaşmada belirlenen ve peşin olarak davalıya ödenen deniz navlun bedelinden bu belirlenen 42.000 Usd’nin mahsubu sonucunda kalan bedelin karşılıksız kaldığı, diğer bir deyişle karşılığında davacının davalıdan herhangi bir hizmet almadığı, bu noktada,i davalının karşılıksız kalan bu bedel yönünden sebepsiz zenginleştiğinin kabulü gerekir. Bu durumda, Türk Borçlar Kanununda, sebepsiz zenginleşme hükümlerinde, zamanaşımı öngörüldüğünden ve davalı tarafça süresi içerisinde usulüne uygun zamanaşımı definde bulunulmadığından bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Öte yandan, emtianın Poti limanından Türkmenbaşı’na demir yolu taşınması dolayısıyla doğacak ek navlun masrafının davacı tarafça kabul edilmediği yukarıdaki 05/12/2014 tarihli e-posta içeriğinden anlaşılmış ise de, bu hususta daha sonradan davalı tarafından davacıya düzenlenen 05/01/2015 tarihli 10.500 Usd bedelli ek navlun faturasının davacı tarafından kabul edilerek ticari defterlerine işlenip karşılığı ihtirazi kayıt ileri sürülmeksizin davalıya ödendiği gözetildiğinde, davacının edimlerin ifasından sonra geriye dönük olarak ihtirazi kayıtsız ödemesi yapılan ek navlun masrafının iadesini davalıdan talep edemez. Yine davalının davacıya düzenlemş olduğu 18/11/2014 tarihli 15.985 Usd bedelli “Detention (tutukluluk)”açıklamalı faturanın davacı tarafça kabul edilerek ticari defterlerine kaydının yapıldığı ve karşılığının ihtirazi kayıt ileri sürülmeksizin davalıya ödenmiş olduğudan basiretli tacir gibi hareket etmekle yükümlü olan davacının daha sonradan bu fatura içeriğinin anlaşmaya aykırı olduğu ve kabul edilmediği itirazları dinlenemez. Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda, davacı tarafça, emtianın Derince’den Türkmenistan’ın Türkmenıbaşı limanına deniz yoluyla taşınmasına karşılık peşin olarak ödenen 24/11/2014 tarihli 12.152,97 Usd bedelli; 18/11/2014 tarihli 117.478,79 Usd bedelli; 03/11/2014 tarihli 40.509,90 USD bedelli navlun faturaları karşılığı toplam 170.141,66 Usd navlun bedelinin yanısıra, emtianın Poti’den Türkmenbaşı’na demiryolu ile taşınması için ödenen 10.500 Usd ile 15.985 Usd tutarında sürestarya ücretini işbu davaya konu ettiğine göre, emtianın Poti’den Türkmenbaşı’na demiryolu ile taşınması için ödenen 10.500 Usd ile 15.985 Usd tutarında sürestarya ücretini davalıdan talep edemeyeceği, denizyolu ile Türkmenbaşı’na taşınması gerekirken Poti’ye kadar taşınmış olan yüklere ilişkin peşin ödenmiş olan 170.141,66 Usd’den Derince – Poti arası rayiç navlun bedeli olan 42.000 Usd’nin düşülmesi sonucunda geriye kalan 128.141,66 Usd ‘nin davalı tarafından davacıya iade edilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Açıklanan bu nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/(1)b-1.maddesi uyarınca esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun, HMK.353/(1)b-2 maddesi uyarınca, kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının düzeltilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun, HMK’nın 353/(1)b-1 maddesi uyarınca, ESASTAN REDDİNE,2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, istinafa konu ilk derece mahkemesinin kararının HMK.’nun 353(1)b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3-Davanın kısmen kabulü ile 128.141,66 USD ‘nin davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, 4-Alınması gereken karar ve ilam harcı olan 23.634,06 TL’den peşin alınan 7.120,39 TL’nin mahsubu ile bakiye 16.513,36 TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 5-Davacı yanca yatırılan 7.120,39 TL peşin harcın davalıdan alınıp davacıya verilmesine,6-Davacı taraf vekil ile temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin olunan 32.668,74 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,7-Davalı taraf vekil ile temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin olunan 10.028,31 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,8-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 27,70 başvuru harcı, 295,60 TL posta ücreti, 8.250 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 8.573,33 TL’nin kabul(%82) ve red (%18) oranı nazara alınarak 7.030,13 TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,9-Taraf vekillerince yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın avansı yatıran tarafa karar kesinleştiğinde iadesine, 10- İstinaf yargılaması yönünden;a-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına,b-Davalı tarafından yatırılan 6.845,00 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde talep halinde davalıya ilk derece mahkemesince iadesine, c-İstinaf aşamasında dosyanın posta ve tebligat masraflarının davacının avans giderinden karşılandığından, davalı tarafından sarf edilen 98,10 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,d-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,e-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 11- Gerekçeli kararın, HMK.’nun 359-(4) maddesi uyarınca, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce, taraflar vekillerine tebliğine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 ( iki) haftalık süre içinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.