Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/936 E. 2021/964 K. 28.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/936
KARAR NO: 2021/964
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/09/2018
NUMARASI: 2014/738 Esas – 2018/801 Karar
DAVA: Menfi Tespit ve İstirdat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/09/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekili ile Davalı … İhr. San. A.Ş vekili istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA:Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Tehdit ve korkutma ve yasa dışı işlem nedeni ile haksız kazanç temini nedeniyle borcun olmadığının tespiti, davalıların hesaplarına yapılan ödemelerin tespiti ile ödeme nedeniyle borçlu olmadığının tespitini, yapılamadığı takdirde vekalete rapten atışı yapılan gayrimenkulün gerçek bedelinin tespiti ile senet bedeline mahsup olması nedeniyle ödeme nedeniyle bedelsiz kalan senet takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespitini, olmadığı takdirde satılan gayrimenkul bedelinin icra dosyasından mahsubunu, fazla çıkan ödemelerin istirdadını, davanın kabulüne, müvekkil aleyhine yürüyen icra dosyasında satış işlemleri bulunduğundan bu süreçte müvekkilin daha fazla mağduriyetine mahal vermeme açısından icra takibinin tedbiren durdurulmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … İth. İhr. San. ve Tic. A.Ş. ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın dayanağı olan hususlar dikkate alındığında zamanaşımının gerçekleştiğini, bu haliyle davanın zamanaşımından reddi gerektiğini, zorunlu dava arkadaşlığı şartları oluşmadığından davalı …’ın … çalışanı dahi olmadığını, davalılardan …’in … çalışanı olduğunu, fakat …’tan mevcut SGK işyeri bildirgesinden de anlaşılacağı üzere 02/11/2009 tarihinde ayrıldığını, davalının davada neden yer aldığı meçhul olduğunu, davanın ileri sürdüğümüz usulü sebeplerin kabulünü ve davanın usulden reddini, Mahkemece esas girilmesi durumunda davanın reddini ve yargılama masrafları ve ücreti vekaletin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …’ın cevap dilekçesinde özetle; …’da bir süre çalıştığını, 2009 yılında ayrıldığını, davanın geçen zaman ve zamanaşımı yönünden reddini, diğer davalılar …’a veya annesine bir haksızlık yapmadığını, davanın reddini tüm yargılama masraflarının avukatlık ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu ilk derece Mahkemesince dava hakkında, “Dava; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası ve takibe konu senet nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti talebi ile terditli olarak yapılan ödemelerin istirdadı talebine ilişkindir. Tüm dosya kapsamı, alınan bilirkişi raporları ve toplanılan delillerin bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda; Davacı tarafça; davacı tarafın Ordu İlinde kuyumcu dükkanı çalıştırdığı, davalı … firması ile çalışmakta olup aralarındaki ticari ilişki sonucu 40.000,00-TL bakiye borcu kalmasına karşılık 160.000,00-TL’lik mal alındığına dair irsaliye imzalattırılarak bu tutara ilişkin senet tanzim ettirildiği, tanzim edilen senedin İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası ile takibe konulduğu, yine davacı … adına kayıtlı taşınmazın davalı …’e verilen vekaletname ile satıldığı, bunun dışında davalıların şahsi hesaplarına para yatırıldığından bahisle öncelikle icra takibine konu senet nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti ile fazladan yapılan ödemelerin davalılardan istirdadı talebine ilişkin eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dosya kapsamına alınan ve hüküm kurmaya elverişli bulunan bilirkişi kök ve ek raporlarında da belirlendiği üzere; Taraftar arasındaki ticari ilişkinin her iki tarafın kabulünde olduğu, 02.08.2010 tarihli … nolu 160.000,00-TL tutarındaki fatura münderecatının 2,79720 gr külçe altının satışına ilişkin olduğu, davalı tarafça tanzim edilen sevk irsaliyesinde davacının teslim kaşe ve imzasının yer aldığı, yine 09.08.2010 ödeme tarihli 160.000,00-TL bedelli malen kaydı içeren bononun davacı tarafça davalı … İth. İhr. San. ve Tic. A.Ş. lehine düzenlenerek teslim edildiği ve davalı tarafça icra takibine konu edildiği, davalı tarafın incelenen ticari defterlerine göre; davacının cari hesabının 31.12.2011 tarihi itibariyle 50.000,00-TL tutarında alacağının bulunduğu, 160.000,00-TL lik alacağı için 110.000,00-TL lik ev satışı sonucunda elde edilen bedelin borçtan düşüldüğü, davalı … adına davacılar tarafından verilmiş vekalet ile yapılan ev satışından elde edilen 110.000,00-TL nin davalı şirket defterlerinde davacı ödemesi olarak gösterildiği, ayrıca davacı tarafça davalı şirkete banka kanalıyla ödenen 26.476,15-TL ve 5.015,11-TL tutarındaki ödemelerin davalı şirketin ticari defterlerinde kayıt altına alındığı, bunun dışında davalı … hesabına davacılar tarafından yatırılan toplam 110.035,00-TL nin ise davalı taraf ticari defterlerinde kayıtlı bulunmadığının tespit edildiği anlaşılmıştır. Davacı tarafça her ne kadar davaya konu fatura, bu faturaya ilişkin irsaliye ve 09.08.2010 ödeme tarihli 160.000,00-TL bedelli senedin tehdit ve baskı altında düzenlettirilerek 40.000,00-TL bakiye borca karşılık 160.000,00-TL borçlandırıldıkları iddia edilmiş ise de; dosya kapsamına sunulan deliller, Ordu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2013/8052 Soruşturma ve 2014/1917 Karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı ve tüm dosya kapsamı içeriğinden davacı tarafın davaya konu fatura, bu faturaya ilişkin irsaliye ve 09.08.2010 ödeme tarihli 160.000,00-TL bedelli senedin tehdit ve baskı altında düzenlettirildiği iddiasının ispatlanamadığı, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası ve takibe konu senet nedeniyle davacı tarafın davalı … adına davacılar tarafından verilmiş vekalet ile yapılan ev satışından elde edilen 110.000,00-TL nin davalı şirket defterlerinde davacı ödemesi olarak gösterildiğinden bu miktar yönünden borçlu olmadığı gibi yine davacı tarafça davalı şirkete banka kanalıyla ödenen 26.476,15-TL ve 5.015,11-TL tutarındaki ödemelerin davalı şirketin ticari defterlerinde kayıt altına alındığından bu miktar yönünden de borçlu olmadığının tespit edildiği, ancak davacıların davalı …’in şahsi hesabına yapılan 110.035,00-TL ödemenin ise davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı gibi bu ödemelerin davaya konu senet borcuna mahsuben ödendiğine ilişkin de bir delil ibraz edilmediğinden bu ödemelerin İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasından mahsubunun söz konusu olamayacağı, bu nedenle bu miktara vaki menfi tespit ve istirdat talebinin, dolayısı ile … aleyhine açılan davanın reddi gerektiği anlaşılmıştır. Ayrıca her ne kadar davalı … aleyhine dava açılmış ve bu davalının şahsi hesaplarına ödeme yapıldığı iddia edilmişse de; davalı …’ın hesaplarına davacılar tarafından yapılmış bir ödemeye rastlanmadığından bu davalı aleyhine açılan davanın da pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş, yukarıda anlatılan nedenlerle davacı tarafın İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı icra dosyası ve dosyaya konu senet nedeni ile 139.035,32-TL asıl alacak yönünden borçlu olmadığnın tespiti ile fazlaya ilişkin isteminin reddine, davalı … aleyhine açılan davanın esastan reddi ile davalı … aleyhine açılan davanın ise pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine dair, davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine ilişkin hüküm kurmak gerekmiştir.” gerekçesiyle davanın … A.Ş. Yönünden 139.035,32-TL asıl alacak itibariyle kabulüne, diğer davalılar yönünden reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; … firması ile güvene dayalı açık hesap çalışıldığını, gönderilen mal bedellerinin kendi hesaplarına değil firma içerisinde yetkili kıldıkları çalışanlarının hesabına ödenmesi yaptırdıklarını, 2010 yılı başı itibariyle müvekkili …’in annesi … açık ve belgesiz borçlara karşılık ve …ın talimatı doğrultusunda firmanın yetkili kıldığı …in şahsı hesabına 100.000,00 TL ödeme yaptığını, … firmasının bu ödemeden sonra kalan alacağının 40.000,00 TL olduğunu, 15.05.2014 tarihli bilirkişi raporunda davalı şirketin incelenen ticari defterlerinde, 31.12.2011 tarihi itibariyle 50.000,00TL tutarında alacağı bulunduğu görülmüştür denildiğini, … elemanı olan … ve …’in müvekkili işyerine gelerek müvekkilini tehdit ederek ancak 160.000,00TL irsaliye hazırlarsa borç için süre vereceklerini söylediklerini, 40.000,00 TL borca karşılık 160.000,00TL tutarında irsaliye, sonrasında 160.000,00TL tutarında senet aldıklarını, bunun yanı sıra … kızını korumak için 160.000,00 TL tutarında ipotek verdiğini, ipotek verilen evin satışı için …’den taşınmaz satışı vekaleti alındığını, ve taşınmazın 112.000,00 TL’ye satıldığını, … A.Ş’ye 110.000,00 TL ödeme yapıldığını, bu ödemeyle müvekkilinin borcunu kapattığı gibi 70.000,00 TL alacaklı duruma geldiğini, davalı … A.Ş. müvekkilinden aldığı 160.000,00 TL miktarlı emre muharrir senet ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalı …’in hesabına gönderilen 100.000,00TL ödeme ile yine müvekkili tarafından banka kanalıyla yapılan 26.476,55TL ödeme ve elden verilen 5.015,11 TL ödeme bulunduğunu, …’in aldığı vekaletle müvekkili … adına kayıtlı ve ipotekli taşınmazı satmış ve … firmasına 110.000,00TL değerinde ödeme yaptığını, müvekkilinin 175.000,00 TL değerindeki taşınmazını haber vermeden satarak …a 40.000,00TL borç olmasına rağmen 110.000,00TL ödenmek suretiyle elbirliğiyle müvekkili zarara soktuklarını, davalı …’in … firmasında çalıştığını ve yetkili kılındığını kabul ettiğini, … hakkındaki davanın reddine karar verilmesinin delillere ve yasaya aykırı olduğunu, Mahkemece menfi tespit davasını kabul edilen miktarının 139.035,32 TL olduğunu, oysa müvekkilinin davalı … firmasına hiç borcu olmadığını, dolayısıyla menfi tespit davasının tamamen kabulünün gerektiğini, bunun yanı sıra müvekkilinin 70.000,00TL + 31.491,26 TL= 101.491,26TL alacaklı olduğunu, istirdat talebinin bu miktar üzerinden kabulünün gerektiğini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davalı … İhr. San. A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; icra takibine dayanak 07.08.2010 tanzim, 09.08.2010 vade tarihli, 160.000,00-tl bedelli senedin davacılarca düzenlenerek müvekkiline verilme amacının; 02.08.2010 tarih 22371 no, 160.000,00-tl bedelli 2,79720 gr külçe altının davacılara verilmiş olması olduğunu, bu noktada, cari hesap ve ticari kayıtlarına işlenmiş olan 16.08.2008 tarih 26.476,15-tl ile 01.07.2009 tarih 5.015,11-tl bedelli ödemelerin henüz düzenlenmemiş dahi olan, 2008,2009 yılında gerçekleşen ödemelerin üzerinden 1-2 yıl geçtikten sonra 07.08.2010 tarihinde düzenlenen ve dayanağı ticari kayıtlar ile ispatlanabilerek açıkça belli olan, senet borcundan mahsup edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, henüz düzenlenmemiş olan ve düzenleneceği belli dahi olmayan takibe dayanak senetten senedin düzenlendiği tarihten 1 ve 2 yıl önce 16.06.2008/01.07.2009 tarihlerinde yapılmış olan ve ödeme nedeni ticari ilişki olduğu açık olan ödemelerin senetten mahsup edilmesinin açıkça bozma sebebi olduğunu, davalıların müvekkili şirkete olan borçlarının müvekkilinin ticari defter ve kayıtlarında açıkça görüldüğünü, davacı 02/08/2010 tarihi itibari ile müvekkili …’a 160.000,00-tl borçlu olduğunu, söz konusu borcun müvekkili …’a yasal defterleri ile kayıt altına alınmış davacıya yapılan mal teslimine ilişkin olduğunu, 21.09.2010 tarihinde yapılan ev satışı davacının müvekkili şirket nezdindeki borçlarından düşüldüğünü, davacının 21.09.2010 tarihi itibari ile müvekkiline ikrarı ile de sabit olduğu üzere 50.000,00-tl borcu bulunduğunu, davalı müvekkili …’a yapılan tüm ödemelerin, müvekkili ile davacı arasındaki uyuşmazlık konusu borç ilişkisinin başladığı 02.08.2010 tarihi öncesine ait olup, ilgili ödemelerin sebebinin davacı yanca ispat olunamadığını,
davacının halen müvekkiline resmi defter kayıtlarına göre borçlu olduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini, olmadığı takdirde hükmün belirtilen kısım açısından kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, takibe konu bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti(menfi tespit) ve yapılan fazla ödemenin istirdatı davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, takibe konu bononun davacı tarafından baskı altında verilip verilmediği, davacı tarafın davalı şirkete olan bakiye borcunun miktarı, davalı …’e yapılan ödemelerin davalı şirkete olan borçlar karşılığı yapılıp yapılmadığı ve davacı tarafın davaya konu icra takibi nedeniyle borçlu olup olmadığı ile fazla ödeme bulunup bulunmadığı noktasındadır. Davalı … İth. İhr. San. ve Tic. A.Ş. Tarafından davacı … hakkında 22/03/2011 tarihinde İstanbul … İcra Müdürlüğünün … (Eski Esas: …) esas sayılı dosyasında bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatılmıştır. Takibe dayanak bono, ….. tarafından 07/08/2010 tarihinde … A.Ş. Lehine 09/0802010 vadeli ve 160.000,00 TL bedelli olarak keşide edilmiştir. Ayrıca bonoda malen kaydı yer almaktadır. Davalı şirketin alacağına dayanak fatura ise 02/08/2010 tarih ve … nosu ile 995/1000 Has Külçe Altın açıklamalı olarak 160.000,00 TL bedel ile …-… hakkında tanzim edilmiştir. Faturaya konu emtianın teslimiyle ilgili olarak da 02/08/2010 tarihli ve Has külçe altın 2.797,20 gram açıklamalı sevk irsaliyesi düzenlenmiş veirsaliye …-… kaşesi basılarak imzalanmıştır. İcra takibine dayanak bononun, 02/08/2010 tarih ve … nolu, 160.000,00 TL bedelli fatura borcuna istinaden düzenlendiği bilirkişi raporları ile sabit olup, bu husus taraflar arasında ihtilaf konusu değildir. Davacı tarafın ticari defterlerinde fatura ve sevk irsaliyesine konu altın girişine ilişkin bir kayıt bulunmamakla birlikte, davacı tarafça 02/08/2010 tarihli ve Has külçe altın 2.797,20 gram açıklamalı sevk irsaliyesi kabul edilmektedir. Ayrıca bu borç için ipotek verildiği de beyan edildiğine göre aksi ispatlanamadığı sürece davacı taraf faturadan doğan borçtan sorumludur. Davalı şirketin ticari defterine göre ise, fatura tarihinden sonra … taşınmazı ile ilgili 110.000,00 TL bedelli ödeme sonrası bakiye 50.000,00 TL alacak bulunmaktadır. Davacı her ne kadar 26.476,15 TL ve 5.015,11 TL bedelli ödemelerin 160.000,00 TL borçtan düşülmesi gerektiğini iddia etmiş ise de, davacının ticari defterine göre bu ödemelerin başka faturalara ilişkin olarak ödendiği görülmektedir. Ayrıca 26.476,15 TL 16/06/2008 tarihinde, 5.015,11 TL ise 01/07/2009 tarihinde ödenmiştir. Yine davalı şirkete olan borçtan mahsubu talep edilen ve …’a ödenen toplam 110.035,00 TL’nin ödemesi 03/07/2007-22/04/2010 tarihleri arasında yapılmıştır. Bu ödemeler davalı şirketin defterlerinde kayıtlı değildir. Tüm bunların yanı sıra davacı taraf, …’a yapılan ödemelerden sonra davalı şirketin 40.000,00 TL alacağı kaldığını beyan etmektedir. Ancak davacı taraf davalıya olan borç miktarının 02/08/2010 tarihi itibariyle 160.000,00 TL olmayıp 40.000,00 TL olduğunu ispatlayabilmiş değildir. Davalı alacağına dayanak 160.000,00 TL bedelli faturanın ve irsaliyenin 40.000,00 TL’lik borca karşılık alındığı iddia edildiğine ve miktarı ihtilaflı olsa da davacının davalı şirkete 02/08/2010 tarihi itibariyle borçlu olduğu kabul edildiğine göre bahsi geçen ve fatura tarihinden önce olan ödemelerin söz konusu borca istinaden ödendiği ispatlanamamıştır. Nitekim davacı da taşınmaz bedelini kabul ettiği 40.000,00 TL borçtan mahsup ettiğinde 70.000,00 TL alacaklı konuma geçtiklerini ileri sürmektedir. İstirdat talebinde ise, 70.000,00 TL’ye 26.476,15 TL ve 5.015,11 TL bedelli ödemeler dahil edilerek 101.491,26 TL’nin davalıdan tahsili talep edilmektedir. Ancak açıklanageldiği üzere 26.476,15 TL ve 5.015,11 TL bedelli ödemeler ile …’a yapılan ödemelerin davacı borcundan mahsup edilmesi mümkün değildir. Bu haliyle davacı tarafın fazla ödeme iddiası ispatlanabilmiş değildir. Davacı taraf sevk irsaliyesi ve bononun baskı sonucu düzenlendiğini iddia etmiş ise de, Ordu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2013/8052 Soruşturma ve 2014/1917 Karar sayılı dosyasında davacı-müştekilerin, davalı-şüpheliler … ile … A.Ş. Yetkilileri hakkındaki şikayeti hakkında takipsizlik kararı verildiği de nazara alındığında, davacı iddiaları ispatlanamamıştır. Davalı … İth. İhr. San. ve Tic. A.Ş. 02/08/2010 tarihi itibariyle davacıdan 160.000,00 TL alacaklı olup 21/09/2010 tarihindeki 110.000,00 TL tahsilattan sonra davalı şirketin 50.000,00 TL alacağı kalmıştır. Davalı şirketin kendi ticari defterlerinde de alacak tutarı 50.000,00 TL olarak kayıtlıdır. Ancak davalı şirketin takip tarihi itibariyle alacağı 50.000,00 TL olmasına karşın, fatura borcu için verildiği ihtilaf konusu olmayan bonoyu, 160.000,00 TL üzerinden takibe koymuştur. Buna göre davacının takipten önce ödenen 110.000,00 TL itibariyle davalı şirkete borçlu olmadığının tespiti gerekir. Ancak mahkemece bu miktarı aşan tutar üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi yerinde olmamıştır. Davalı şirkete olan borca karşılık davalı …’a bir kısım ödemeler yapıldığı iddia edilmiş olup, iddianın ileri sürülüş biçimine göre, bulunması halinde fazla ödemenin sorumluluğu davalı şirkete ait olacağından davalı …’a husumet yöneltilmesi mümkün değildir. Buna göre davalı … yönünden davanın pasif husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken esastan reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; reddedilen kısım yönünden ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacılar vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine; Mahkemece eldeki davanın açılmasında davacının hukuki yararı bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi isabetli görülmemiş ve bu nedenle davalı … İhr. San. A.Ş vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmek suretiyle davanın 110.000,00 TL üzerinden kabulüne karar verilmiştir
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Davalı … İth. İhr. San. ve Tic. A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-Davanın, davalı … İth. İhr. San. ve Tic. A.Ş. yönünden kısmen KABULÜNE, kısmen REDDİNE; davalılar … ve … yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE, 2-Davacı tarafın İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … (Eski Esas: …) Esas sayılı icra dosyasında yürütülen takip ve bu takibe konu bono nedeni ile 110.000,00 TL’lik kısım yönünden davalı … İth. İhr. San. ve Tic. A.Ş.’ye borçlu olmadığnın TESPİTİNE, 3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 7.514,10 TL ilam harcından peşin alınan 2.376,00-TL’nin mahsubu ile bakiye 4.778,10 TL ilam harcının davalı … İth. İhr. San. ve Tic. A.Ş.’den tahsili ile hazineye irat kaydına, 4-Davacı tarafından yatırılan 2.376,00-TL peşin harç ve 21,15-TL başvuru harcı olmak üzere toplam 2.397,15-TL’nin davalı … A.Ş.’den tahsili ile davacıya verilmesine, 5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 13.872,83-TL vekalet ücretinin davalı … İth. İhr. San. ve Tic. A.Ş.’den tahsili ile davacı tarafa verilmesine, 6-Davalı … İth. İhr. San. ve Tic. A.Ş. Yargılama sırasında kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 7.300,00 TL ücreti vekaletin davacı taraftan tahsili ile adı geçen davalıya verilmesine, 7-Davalı …’in, kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’nin 7/2. maddesine göre hesaplanan 4.080,00 TL ücreti vekaletin davacı taraftan tahsili ile adı geçen davalıya verilmesine, 8-Davacı tarafından yapılan 2.087,00-TL yargılama giderinin red ve kabul durumuna göre takdiren oranlayarak 652,19 TL’nin davacı taraf üzerinde bırakılmasına; kalan 1.434,81 TL’nin davalı … İth. İhr. San. ve Tic. A.Ş.’den tahsili ile davacı tarafa verilmesine, 9-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine, 10-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak; a-Davacı tarafça başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, b-Davalı … İth. İhr. San. ve Tic. A.Ş. vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, c-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, d-Davalı … İth. İhr. San. ve Tic. A.Ş tarafından istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 121,30 TL, posta ve tebligat gideri 137,10 TL olmak üzere toplam 258,40 TL yargılama masrafının davacılardan alınarak davalı … İth. İhr. San. ve Tic. A.Ş.’ye verilmesine, 11-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 28/09/2021