Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/933 E. 2022/946 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/933
KARAR NO: 2022/946
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/05/2019
NUMARASI: 2018/429 Esas – 2019/401 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/09/2022
Taraflar arasındaki Menfi Tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait medikal firması bulunduğunu, söz konusu firma ile müvekkilinin gerek Antalya İli içerisinde gerek İl dışında bulunan kamu veya özel hastanelere medikal ürün satışı ve teminin de bulunduğunu, müvekkili tarafından davalıya 30/06/2017 vade tarihli 79.381,50 TL bedelli ve 30/07/2017 tarihli 79.381,50 TL bedelli iki adet bono düzenlenerek verildiğini, söz konusu bonoların vadesinde ödenmediği iddiası ile davalı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, müvekkili tarafından 30/06/2017 vade tarihli senede istinaden 20/07/2017 tarihinde 15.000,00-TL banka havalesi yolu ile ödeme yapıldığını, ancak takipten önce yapılan ödemenin düşülmediğini, esasen davalı tarafından müvekkiline gönderilen ürünlerin hukuki olarak yasal unsurlarını taşımadığını ve 3. Kişilere satışının mümkün olmadığını, söz konusu faturaların içeriğindeki malların satışına ilişkin olarak davalı tarafından bulundurulması gereken ve yasal zorunluluk olan … (… Bankası) Kodunun eksik olması veya kendisinde bulunmaması ile bayilik anlaşmasının gerçekleştirilemediğini ve bunun yasal olarak satışının mümkün olmadığını, … kodu olmayan firmaların bu şekilde satmış oldukları ürünlerin piyasada tedavülü mümkün olmadığından satışının 3. Kişilere yapılmasının hukuken mümkün olmadığını, bu nedenle davalı tarafından müvekkilime satışı ve teslimi yapılan ürünlerin piyasada tedavülü mümkün olmadığından bu hususta alacak talep etmelerinin de haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu beyanla, davanın kabulü ile müvekkilinin … numaralı 30/12/2016 tarihli ve … numaralı 01/011/2016 tarihli faturalara istinaden verilen 30/06/2017 vade tarihli 79.381,50 TL bedelli ile 30/07/2017 tarihli 79.381,50 TL bedelli iki adet bonolar yönünden müvekkilinin borçsuzluğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; her ne kadar davacının yaptığı kısmi ödeme düşülmeden sehven takip başlatılmış ise de; 07.05.2018 tarihinde davacının yaptığı ödeme miktarınca takipten feragat edildiğinden davacının işbu bedel için bu davayı açmakta hukuki menfaati kalmadığından davanın öncelikle bu yönden reddi gerektiğini, davacının iddialarını senetle ispat etmesi gerektiğini, davacının 22.05.2018 tarihli haciz tutanağında borca diyeceğim yok şeklinde beyanda bulunarak borcu kabul ettiğini, dolayısı ile davacı davadan sonra borcu kabul ettiğinden iddialarının dinlenilmesine yasal olanak bulunmadığını, davacının … kaydına ilişkin beyanları doğru olmadığını, davacı, davaya konu ürünlerin hukuki olarak yasal unsuru taşımadığını beyan etmiş ise de, davacının beyanlarının taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, davacının firması olan… Medikal firmasının müvekkilinden aldığı 01/11/2016 Tarihinde 390 Adet, 28/11/2016 Tarihinde 650 adet ve 30/12/2016 tarihli 390 adet ürünlerinin satışını yapabilmesi adına; TİTTUB sisteminde 26/12/2016 ve 31/12/2020 tarihine kadar bayilik kaydının sisteme işlendiğini, ancak Türkiye Tıbbi Cihaz Kurumunun TİTTUB yerine ÜTS (Ürün Takip Sistemi) sistemine geçmesi üzerine çalışılmakta olan eski bayilerin müvekkili şirkete tekrar bayilik başvurusu yapmaları gerektiğini, davacı tarafın bayilik sıfatı ile, yeni sistemde taraflarına herhangi bir bayilik başvurusu bulunmadığını, ayrıca davacı taraf kayıt yenilemesi noktasında herhangi bir girişimde de bulunmadığı gibi, ürünlere ilişkin yapması gereken ödemelerde de aksamalar meydana geldiğini, davacı almış olduğu ürünlerin bedellerini ödemediği gibi, yeni sisteme uyarlama açısından herhangi bir talepte de bulunmadığını, bu nedenle; davacı tarafın ürüne ilişkin piyasada tedavülü mümkün olmadığı gerekçesi ile satamıyorum şeklindeki beyanının gerçeğe aykırı ve hiçbir hukuki gerekçesi bulunmadığını, davacı tarafın, TTK’nın ilgili hükmü gereğince basiretli bir tacir gibi davranmayarak, kanunen kendisinin üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmediğini, işbu yükümlülüğü yerine getirmediği gibi, basiretli bir tacir gibi davranmayarak ortaya çıkan ihmali davranışını müvekkil şirkete atfederek, ödeme yükümlülüğünü yerine getirmemek adına bir sebep olarak kullanmaya çalıştığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “…davacı tarafın iddiaları ile davalı tarafın savunmaları ve dosya kapsamında toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde davacının, davanın temelini oluşturan İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Es. sayılı icra dosyasında takibin kesinleşmesinden sonra talimat yoluyla Antalya … İcra Dairesinin … talimat numarası ile davacının adresinde 22.05.2018 tarihinde fiili haciz işlemi gerçekleştirildiği, 22.05.2018 tarihli haciz tutanağında davacının ” borca diyeceğim yok, borcu ödeyeceğim” dediği ve haciz tutanağını imzaladığı, davacının 08.06.2018 tarihinde Antalya … İcra Dairesi aracılığıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Es. Sayılı dosyasına gönderilmek üzere taahhütname düzenlendiği, 08.06.2018 tarihli taahhütnamede borcu aynen kabul ettiğini, bir itirazı olmadığını, dosyasına borcu beş taksitte ödeyeceğine yönelik taahhütte bulunduğu, borçlunun taahhüdünün alacaklı vekili tarafından kabul edildiği, borçlu ve alacaklı vekili tarafından imzalandığı, söz konusu taahhütün 08.06.2018 tarihinde Antalya … İcra Dairesi tarafından … Muh. ile esas dosyasına gönderildiği, bunun üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğü … E sayılı dosyasında 21.06.2018 tarihinde Taahhüdü Kabul Muhtırası düzenlendiği anlaşılmakla birlikte yukarıda belirtilen Yargıtay kararlarıda göz önünde bulundurularak” davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; öncelikli olarak iddialarının ve delillerinin değerlendirilmeksizin davaya son verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili tarafından haciz ve icra baskısı altında icra dosyasına taahhüt verilmiş olması söz konusu davanın esasını incelemeye engel olmadığını, mahkemenin gerekli ve yeterli araştırmayı yapmaksızın sadece bonoya dayalı olarak davalı tarafın yapmış olduğu işlemler neticesinde davamızı reddetmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, taraflar arasında ticari ilişkinin bulunduğu açık olmakla birlikte davalı tarafın bu hususta iyiniyetinin korunacağı bir hususta bulunmamakla birlikte doğrudan davanın bonoya karşı açılan bir menfi tespit davası olarak değerlendirilmesinin yanılgılı olduğunu, usul ve yasaya aykırı olarak verilen kararın kaldırılmasına ve dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesini veya işin esasının incelenerek davanın kabulüne karar verilmesi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de karşı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar karar verilmiş ,karara karşı davacı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı İstanbul …İcra müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile tanzim tarihleri 16/03/2017 , vade tarihleri 0/06/2017 ve 30/07/2017 olan 79.381,90 TL bedelli 2 adet bonoya dayalı olarak davacı hakkında kambiyo senetlerine özgü takip yolu ile icra takibi başlatmıştır. Davacı icra takibine konu 2 adet senedin davalıya ticari satıma konu mal bedeli için verildiği, 30/06/2017 tarihli bono bedelinden 15.000 TL’sinin takip tarihi olan 9 ocak 2018 tarihinden önce 20/07/2017 tarihinde ödendiği ayrıca ticari satıma konu malların taşıması gereken … Bankası kodunun eksik olması veya kendisinde bulunmaması nedeniyle ayıplı olduğundan bayilik anlaşmasının gerçekleştirilemeyeceği ve bu sebeple yasal olarak satışın mümkün olmaması nedeniyle borçlu olmadığını iddia etmektedir, Davacı davaya konu takip nedeniyle eldeki davanın açıldığı 09/05/2018 tarihinden sonra yapılan 22/05/2018 tarihli haciz esnasında haciz tutanağına “borca diyeceğim yok” şeklinde beyanda bulunduğu gibi davaya konu icra dosyasın gönderilmek üzere Antalya … İcra Müdürlüğü’ne 08/06/2018 tarihinde verdiği ödeme taahhütnamesinde de “dosyada hakkımda yapılan takibe ve borca bir itirazım yoktur. Borcu aynen kabul ediyorum” şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür. Davacı borçlu hakkında yapılan icra takibi kesinleştikten ve eldeki menfi tespit davası açıldıktan yani ayıp ve ödeme sebebine ilişkin iddialarını dava yoluyla ileri sürdükten yaklaşık 1 ay sonra resmi merci önündeki borcu kabul niteliğinde davacıyı bağlayacak beyanda bulunmasına göre mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.(Emsal Y19.H.D. 09/03/2017 tarih ve E: 2016/18076 -K: 2017/1940 ) Bu durumda davanın reddine yönelik karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 15/09/2022