Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/926 E. 2022/1330 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/926
KARAR NO: 2022/1330
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/12/2018
NUMARASI: 2014/1439 Esas – 2018/1235 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/12/2022
Taraflar arasındaki itirazın İptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ticari ilişki çerçevesinde 09.12.2009 – 17.11.2011 tarihleri arasında davalı şirkete bir takım satışlar yapıldığını ve bir takım ödemeler alındığını, ancak 17.10.2011 tarihli son faturadan sonra ödeme yapılmadığını, davacı şirket tarafından alacağın tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın yaptığı itiraz üzerine icra takibinin durdurulduğunu öne sürerek itirazın iptalini, takibin devamını, talep edilen toplam alacağın %20′ sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından davacı adına düzenlenen 25.10.2011 tarih … seri numaralı ve 8.836,50-TL tutarlı fatura ile 25.10.2011 tarih … seri numaralı ve 12.897,13-TL tutarlı faturaların içeriğine süresi geçtikten sonra itiraz edildiğini, 16.12.2011 tarih … seri numaralı ve 10.751,35-TL tutarlı faturaya süresi içinde itiraz edilmesine rağmen geçerli bir sebebe dayanmadığını, davacı tarafından müvekkili adına düzenlenen 01.12.2011 tarih … seri numaralı ve 162.945,35-TL tutarlı vade farkı faturasına süresi içinde itiraz ettiklerini, vergi müfettişi tarafından düzenlenne 19.10.2012 tarihli tutanağa göre müvekkilinin ticari defterlerine göre davacıdan 1.678,08-TL alacaklı olduklarını öne sürerek davanın reddini, %20′ den aşağı olmamak üzere tazminata karar verilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece “… fatura, cari hesap ve tarafların defter durumu hep birlikte incelendiğinde; davalı defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde davalının takip tarihi itibariyle davacıya borçlu değil 1.678,00 TL alacaklı olduğunun tespit edilmiş olması, davacı defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde ise 2011 ve 2012 yıllarına ati davacı defterlerinin sahibi lehinde delil teşkil etme kudretine sahip olmadığı, 2012 yılı başı itibariyle alacak tutarının 38.646,51 TL olarak kayıt gördüğü, taraf defterleri arasındaki 40.324,60 TL farkın 4 adet komisyon faturasından kaynaklandığı söz konusu faturaların davalı ticari defterlerinde kayıtlı iken davacı ticari defterlerinde kayıtlı olmadığının tespiti, … seri nolu 8.836,50 TL ve 479208 seri nolu 12.879,13 TL değerindeki faturaların davalı tarafça itiraz edildiğine dair dosyada herhangi bir delil olmaması, davalının da bu faturaların defterlerine kayıt etmesiyle artık bu faturalar bakımından borca itirazının dinlenebilmesinin mümkün olmaması, (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/5485, Karar No: 2016/550 sayılı ilamında da belirtildiği üzere ” Somut olayda davalının, davacı tarafından düzenlenen faturaları ticari defterlerine kaydetmiş olduğu, bu faturalara süresinde itiraz ve iade ettiğine ilişkin savunma ve delil ileri sürmediği, bu yönde temyiz itirazında da bulunmadığı dikkate alındığında, davacının alacağının varlığının HMK’nın 222. maddesi uyarınca ispatlanmış olduğunun kabulü gerekmektedir.” içtihadı bulunmaktadır.) her ne kadar davacı defterleri lehine delil teşkil etmese de davalının defterlerinindeki bu fatura kaydı bakımından ve bu miktar üzerinden (Bilirkişi tarafından tespit olunan bakiye 9.073,27 TL) davanın ispat olunduğu, itiraza uğrayan fatura miktarı üzerinden ise defter kayıt durumu ve faturanın süresi içinde itiraza uğraması nedeniyle bu miktar bakımından ise davanın ispat olunamadığı, davacının davasının 2004 sayılı İİK md. 67 gereğince “genel hükümler dairesinde” kısmen ispat edildiği kanaatine varılarak davanın kısmen kabulüne, alacağın faturaya dayalı olması (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Esas No: 2013/2345 Karar No: 2013/6713 sayılı kararı ) sebepleriyle alacağın likit olduğu kanaatine…” davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 02/09/2016 tarihli rapora itiraz dilekçelerinde ve 03/10/2018 tarihli ek raporlu talepli dilekçelerinde izah ettikleri üzere dosyasının geldiği aşama itibariyle, uyuşmazlığın 16/12/2011 tarihli … numaralı faturanın davacının kayıtlarına uygun olarak düzenlenip düzenlenmediği konusunda toplandığını, bilirkişinin söz konusu faturaya dayanak davacının satışları ve bu satışlara ilişkin faturaları olan 2011 yılı …, …, …, …, …, …, …, … ve … numaralı faturaların ve ticari defterlerin üzerinde inceleme yaparak müvekkilinin … numaralı 26/12/2011 tarihli komisyon faturasının düzenlemesine sebep söz konusu faturaların içeriğini denetleyerek ek rapor düzenlemesi gerektiğini, taraflar arasındaki temsilcilik- komisyon bazlı sözleşmenin 4. maddesinin davacı/ üretici aleyhinde kısıtlama getiren bir sözleşme maddesi olduğunu oysaki bilirkişi bu durumu yanlış şekilde anlayarak sanki davacının satış yaptığı firmalardan müvekkilinin komisyon alabileceği müşterilerinin kısıtlı olduğu ve ek 2 listede sınırlandığı şeklinde değerlendirme yaptığını bu maddede kısıtlanan davacı/ üreticinin mal satabileceği firmaların gösterildiğini, taraflar arasındaki ilk anlaşmanın müvekkilinin tek satıcı olduğu tek satıcılık sözleşmesi şeklinde imzalandığını sonrasında sözleşmenin müvekkilinin oluşturduğu müşteri çevresine satış yapabilme yetkisi veren ve bu satışlar üzerinden de müvekkiline komisyon verilmesi esasına dayalı bir komisyon sözleşmesine dönüştürüldüğünü, davacının … numaralı 26/12/2011 tarihli komisyon faturasını iade ederken tarih ve numarası belirtilen faturanın taraflar arasında mutabakat yapılmadan tanzim edilerek gönderildiğini bu sebeple gönderilen faturanın iade edildiğini belirtmiş olduğunu iade sebebinin haklı bir gerekçesi olmadığını dolayısıyla davacının söz konusu komisyon faturasının iade sebebinin netleştirilmesi gerektiğini, müvekkilinin ticari defterlerinin kesin delil değeri bulunduğunu, müvekkilinin aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmemesi gerektiğini, davacı lehine vekalet ücretine takdir edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, ayrıca reddedilen kısım için davalı aleyhine alacağın %20 ‘sinden az olmamak kaydıyla tazminata hükmedilmesi gerektiğini, davacı şirketin yeni ünvanının … Ticaret LTD ŞTİ olduğunu, davacının temsile yetki organının bulunmadığını …’nun görevinin 2010 yılında sona erdiğini, bahsi geçen sebeplerle ilk derece mahkemesinin kararının hukuka aykırı olduğundan kararın kaldırılarak davanın tamamen reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, aradaki sözleşmesel ilişki kapsamında doğan cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İlk derece mahkemesince yukarıdaki gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davalı vekili tarafından yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. … Limited Şirketinin ortaklarının … ve …, şirketi münferiden temsile yetkili kişinin ise … olduğu ve …’nun göreve başlangıç tarihinin 16/10/2009 ve görev bitiş tarihinin ise 10/09/2012 olduğu görülmektedir. Dosyada mübrez imza sirkülerinin 06/11/2009 tarihli olduğu …’nun vermiş olduğu 11 Kasım 2011 tarihli … yevmiye nolu Eyüp … Noterliğine ait vekaletname ile avukat …’ın avukat F… ve avukat …’in davacıyı temsilen vekil tayin edildiği istinafa konu eldeki davanın açılış tarihinin ise 05/12/2014 olduğu görülmektedir. Vekaletnamenin süreli olduğuna dair bir kayıt bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davalının iddiaları, vekalet ilişkisi bağlamında iç ilişkiye dair olup, dış ilişkiye etkili görülmemiştir. Şirket tüzel kişiliği adına verilen vekalet yetkisi, vekil edilen avukat, müvekkili tüzel kişilik tarafından azledilmedikçe devam eder. Vekaletnameyi haiz avukatın, müvekkili tüzel kişilik adına dava açmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davaya esas İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasının incelenmesinde alacaklının davacı …, borçlunun davalı … asıl alacağın 38.646,51 TL olduğu borç sebebi olarak cari hesap alacağının gösterildiği borçlu vekilinin icra dosyasına itirazında takibin müvekkilinin ticaret sicil adresi Menderes’te olduğundan yetkisiz icra müdürlüğünde takipte bulunulduğunu bildirerek icra dairesinin yetkisine itiraz ettiğini aynı zamanda tüm ferileri ile birlikte borca yönelik itirazının olduğu görülmüştür. İzmir … Noterliğinin 19/12/2011 tarihli ihtarnamesinde keşideci davalı …’nın muhattap davacı …’e önceden göndermiş olduğu … numaralı 01/12/2011 tarihli 162.945.32 TL bedelli faturanın içeriğini kabul etmediğini bu sebeple faturayı iade ettiğini bildirdiği yine karşı tarafın sözleşme feshine dair … sayılı ihtarının haksız olduğunu zira taraflar arasındaki komisyon bazlı temsilci sözleşmesinde feshi düzenleyen 10. Maddeye uygun bir fesih olmadığının bildirildiği anlaşılmıştır. Dosyada mübrez, “karşıt inceleme tutanağı”isimli belgede mükellef davalı …’ın 2011 yılı yasal defterlerini ve davacı …’den 2011 yılındaki alımlarına ait faturaların gösterildiği yine davalının davacı …’e yapmış olduğu 2011 yılındaki satışlara ait dökümlerinin gösterildiği,davalının davacı …’e 2010 yılında 2011 yılında devir gelen 256.995,98 TL borcu bulunduğu 2011 yılındaki işlemlerden sonra ise …’nın …’den 1.678,08 TL alacaklı olduğu 24/02/2011 tarihi , … nolu KDV dahil 303.288,13 TL tutarındaki faturanın …’nın kayıtlarında bulunmadığı anlaşılmaktadır. Beyoğlu … Noterliğinin 14 Kasım 2011 tarihli ihtarnamesinde … numaralı ihtarnamesinde keşide eden davacı …’in muhattap davalı …’ya , davalı tarafından gönderilen 25/10/2011 tarih ve … numaralı 8.836.50 TL bedelli ve 25/10/2011 tarih ve … numaralı 12.879.13 TL bedelli olmak üzere 2 adet faturanın gönderildiğini ancak faturayı kabul etmediklerinin bu sebeple itiraz ederek fatura asıllarını ihtarname ekinde gönderdiklerini bildirmiştir. Dosya içerisinde ki, fesihname isimli belgede her iki taraf yetkilisinin imzası görülmekle, taraflar arasındaki 01/01/2010 imza ve başlangıç tarihli temsilcilik sözleşmesinin ve tarafların arasındaki ticari ilişkiyi ve tek satıcılık anlaşması hükümlerini düzenleyen sözleşmenin tüm hukuki, cezai ve mali içeriği ile birlikte tarafların ortak kararı neticesinde 29/07/2011 tarihinden geçerli olmak üzere fesh edildiği anlaşılmaktadır. Beyoğlu … Noterliğinin 5/12/2011 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesinde keşide eden davacı …’ in sözleşmenin feshiyle ilgili olarak muhattap davalı …’ya bildirimde bulunduğu bildirim sebebi olarak karşı tarafın haksız rekabete sebebiyet veren eylemleriyle üreticinin çıkarlarını koruma yükümlülüğüne aykırı davrandığını yine … şirketinin ortağı ile birlikte … ile haksız rekabet yaratan iş ve eylemlere girildiği en son … ile aynı iştigal konusunda olan … ve inşaat şirketinin kurulduğunun tespit edildiğinin bu sebeple taraflar arasında imzalanmış temsilcilik komisyon bazlı sözleşmenin fesh edildiği bildirilmiştir. Beyoğlu … Noterliğinin 27 Aralık 2011 tarihli ihtarnamesinde … nolu ihtarnamesinde keşide eden …’in muhattap …’ya aradaki ticari ilişki neticesinde ödemenin zamanında yapılmaması nedeniyle doğmuş ve ödenmesi gereken vaade farkı toplamı KDV dahil 162.945.32 TL olduğundan buna ilişkin keşide edilen 01.12.2011 tarih ve … numaralı fatura aslının ekte gönderildiğini, ihtarnamenin tebliğinden itibaren ödenmesini bildirmiştir. İlk derece mahkemesince yargılama aşamasında aldırılan 10/02/2016 tarihli bilirkişi raporunda davalının 2009- 2014 yılı ticari defterleri incelenmiş defterlerin usulüne uygun tutulduğu, 28.02.210-21.12.2011 tarihi aralığında davalı şirketin davacı adına 538.308.03 TL toplam fatura düzenlediği, 23.09.2014 icra takip tarihi itibariyle davalının davacıdan 1.678,08 TL alacaklı olduğu değerlendirilmiştir.Yeni bilirkişiden alınan 01/07/2016 tarihli bilirkişi raporunda davacı tarafın 2011 ve 2012 yıllarına ait ticari defterleri incelenmiş söz konusu incelemede yevmiye defterlerinin kapanış tasdiklerinin yapılmamış olması sebebiyle sahibi lehine delil niteliğinde bulunmadıkları söz konusu defterlere göre 2011 başı itibariyle davacının davalıdan 256.995,97 TL alacaklı olduğu, 2012 başı itibariyle de alacak tutarının 38.646,51 TL olduğu 10/02/2016 tarihli bilirkişi raporunda sadece davalı ticari defterlerin incelendiği ve davalının davacıdan 1.678,08 TL alacaklı olduğunun belirlendiğinin taraflar arasındaki cari hesap farklılığının 40.324,60 TL olduğu ve bu farklılığın sebebinin davalının davacı adına düzenleyerek kendi ticari defterlerinde kayıt altına aldığı 4 adet komisyon faturasından kaynaklandığı söz konusu faturaların davacı ticari defterlerinde yer almadığı, bahsi geçen faturalardan 25/10/2011 tarihli 8.836,50 TL tutarlı … ve 25/10/2011 tarihli 12.879,13 TL tutarlı … seri numaralı faturalara süresi içerisinde itiraz edilmediği 16/12/2011 tarihli 10.751,35 TL tutarlı … seri numaralı faturaya süresi içerisinde itiraz edildiği bu şekilde itiraz gören komisyon faturasını talep edilebilir olduğu yönünde değerlendirme yapılırsa davalı şirketin davacıdan 1.678,08 Tl alacaklı olduğu tespit edilmiştir.15/06/2017 tarihli bilirkişi ek raporunda davacı tarafından iade edilen 16/12/2011 tarihli 10.751,35 TL tutarlı … seri numaralı faturanın dayanağı olan …, …, …, …, …, …, …, …, … numaralı faturaların incelenmesinin defter sunulmadığından mümkün olmadığı ancak davacı tarafın gönderdiği fatura görüntülerinden … ve … numaralı faturaların kesildiği …’ın , … faturanın kesildiği …’ların daha önce davacı tarafından kabul edilen … ve … numaralı faturaların dayanak faturalarında ismi geçen müşteriler olduğu anlaşıldığı belirtilmiştir. Aynı zamanda bilirkişi raporunda davacı tarafından iade edilen faturanın dayanağı olan faturalardaki ürünlerin, temsilcilik komisyon bazlı sözleşmenin 3. Maddesinde ifade edilen ve sözleşme ekinde tanımlanan sözleşmeye dahil edilen ürünlerden olup olmadığını sözleşme ve eklerinin dosyaya sunulmadığından anlaşılamadığını, dayanak faturalar ile satış yapılan müşterilerin sözleşme ekinde yer alan üreticinin komisyon karşılığı satış yapabileceği müşteri listesine dahil olup olmadığının anlaşılamadığı gerekçeleriyle ilk rapordaki kanaatin aynen sürdürüldüğü bildirilmiştir. Taraflar arasında ayrı zamanlarda yürürlükte olan tek satıcılık ve komisyon bazlı temsilcilik adı altında iki farklı sözleşme bulunmaktadır. Sözleşmeler her iki tarafın ortak iradesi ile sona erdirilmiştir. 40.324,60 TL tutarındaki cari hesap farklılığının sebebinin davalının davacı adına düzenleyerek kendi ticari defterlerinde kayıt altına aldığı 4 adet komisyon faturasından kaynaklandığı söz konusu faturaların davacı ticari defterlerinde yer almadığı, bahsi geçen faturalardan 25/10/2011 tarihli 8.836,50 TL tutarlı … ve 25/10/2011 tarihli 12.879,13 TL tutarlı … seri numaralı faturalara süresi içerisinde itiraz edilmediği 16/12/2011 tarihli 10.751,35 TL tutarlı … seri numaralı faturaya süresi içerisinde itiraz edildiği anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince, taraflar arasındaki sözleşmelerin dosyaya kazandırılarak hukuki nitelendirmelerinin yapılması ve sözleşmelerin arasında irtibat bulunup bulunmadığının ortaya konulması gerekmektedir. Zira cari hesap farklılığına sebep olan 16/12/2011 tarihli 10.751,35 TL tutarlı … seri numaralı faturanın dayanağı yukarıda sayılan dokuz adet faturanın hukuki dayanaklarının, ”tek satıcılık ve komisyon bazlı temsilcilik” adı altında düzenlenen iki farklı sözleşmeden hangisine dayandığı hususundaki çelişki de ilk derece mahkemesince giderilmelidir. Bu bağlamda, …, …, …, …, …, …, …, …, … numaralı dokuz adet faturaların her iki taraf ticari defterlerinde kayıtlı olup olmadıkları, kayıtlı iseler ne şekilde kayıtlı oldukları, bu faturalara konu edilen ürünlerin, temsilcilik komisyon bazlı sözleşmenin 3. maddesinde ifade edilen ve sözleşme ekinde tanımlanan sözleşmeye dahil edilen ürünlerden olup olmadığı , bu faturalar üzerinde yer alan müşteri listesindeki müşterilerin davacının ticari defterlerinde de ticari işlem tarafı olarak kayıt altına alınıp alınmadığının anlaşılabilmesi için her iki taraf ticari defterlerinin hazır edilmesinin istenerek yeni bir inceleme gününün belirlenmesi yönünde ara karar oluşturulması gerekmektedir. Belirtilen hususlar aydınlatılmadan taraflar arasında uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması mümkün olmayıp, eksik inceleme ve değerlendirme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu durumda, mahkemece, yukarıda belirtilen hususlarda konusunda uzman bilirkişi heyetinden her iki taraf ticari defterleri de incelenmek ve taraflar arasındaki sözleşme hükümleri de değerlendirilmek suretiyle varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir. Davacı şirketin yeni ünvanının ilk derece mahkemesince karar başlığına yazılması suretiyle bu yöndeki maddi yanlışlık da giderilmelidir.Açıklanan nedenlerle, HMK ‘nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile , ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine,2-Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine,3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)-g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.