Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/923 E. 2022/944 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/923
KARAR NO: 2022/944
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/03/2019
NUMARASI: 2016/1206 Esas – 2019/332 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/09/2022
Taraflar arasındaki Tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacı şirketin profesyonel konfeksiyon ürünlerinin satış ve pazarlanması ile iştigal ettiğini, bu kapsamda yaklaşık 130 yıllık bir Alman Markası olan “…” firmasının Türkiye tek satıcısı ve distribütörü bulunduğunu, söz konusu markanın profesyonel konfeksiyon şerit metre ve ölçüm ürünleri ile tüm dünyada sektörel olarak son derece iyi bilinen bir marka olduğunu, davalı firmanın da müvekkili ile aynı sektörde faaliyet gösterdiğini, kendisi tarafından ithal edilen “…” marka şerit metre ürünlerinin piyasada kendisinden daha ucuz bir bedelle satıldığı duyumunu alan müvekkilinin bu durumdan şüphelenerek araştırma yaptığını ve davalının bu ürünleri piyasaya sürdüğünü tespit ettiğini, bunun üzerine Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/42 D.İş sayılı dosyası ile davalıya ait iş yerinde tespit talebinde bulunulduğunu yapılan tespit ve 08.03.2016 tarihinde tebliğ edilen bilirkişi raporu neticesinde davalının müvekkilinin Türkiye distribütörü olduğu “…” markasına ait ürünlerin nerede ise bire bir aynısını Çin de taklit olarak ürettirerek orjinal ürünmüş gibi piyasaya sürdüğünün tespit edildiğini, davalının bu eyleminin çok açık şekilde TTK md. 54-558 maddelerinde düzenlenen Haksız Rekabet hükümlerini içerdiğini, davalının tanınmış bir markanın taklitlerini piyasaya orjinal ürünmüş gibi sunarak hem kedi emtiasında olmayan bir özelliği varmış gibi gösterme, hem ticarette dürüstlük kurallarının ihlali ve bu yolla rakipleri ile haksız rekabete sebebiyet vererek, rekabette serbesttik ve dürüstlük ilkelerini çiğnediğini belirterek; davalının haksız rekabet fiili sabit olmakla, öncelikle tedbir vaz’ı ile davalı uhdesinde bulunan bilcümle taklit ürünlere el konulmasına, davalının haksız rekabetinin önlenmesine, el konulan ürünlerin imhasına, fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 75.000,00 TL maddi tazminata hükmedilmesine, verilecek mahkeme hükmünün gideri davalıya ait olmak üzere yurt genelinde yayın yapan bir gazetede ilanına, yargılama harç ve giderleri ile ücreti vekaletin davalı uhdesine tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Görevli mahkemenin Bakırköy Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi olduğunu bu nedenle açılan davanın görev yönünden reddi gerektiğini, müvekkilinin şahsen ve oğulları ile beraber 20 yıl boyunca mezkur adresinde başta tekstil makineleri olmak üzere 7000 ürün çeşidi olan geniş bir ürün yelpazesini içeren tekstil malzemesi ve yan ürünleri satışını yapan çevresince iyi niyetli, dürüst ve basiretli bir tacir olarak tanınan bir firma olduğunu, müvekkilinin firmasında geniş ve çeşitli ürün yelpazesi ile müşterilerine hizmet verdiği için her üründe olduğu gibi dava konusu taklit olduğu iddia edilen ürünlerinde orjinal veya sahte olduğunu araştıracak ya da bilebilecek durumda olmayıp kendisine malzeme tedariki yapan dava dışı 3.kişi firmalardan tamamı ile müşteri taleplerini karşılamak adına iyiniyetli olarak firmasında bulundurduğunu, davacı firmanın taraf sıfatı olmadığını, davacı sıfatına haiz olan kişinin … firması olduğunu, davacı firmanın iş bu davayı lisans sahibi olan firmanın vermiş olduğu yetki belgesine istinaden açtığını, dava dilekçesinde her ne kadar Türkçeye çevrilmiş yetki belgesi konulmuş ise de ne distribütörlük anlaşması ne de lisans sözleşmesinin davacının dilekçesinde belirtmiş olduğu yetkili satıcılık sözleşmesi konulmadığını, ayrıca bu nevi distrübütörlük lisans sözleşmesi yetkili satıcılık sözleşmelerinin iyiniyetli 3. kişilere karşı ileri sürülmesi ve dava açılabilmesi için TPE’ye tescil edilmesi gerekirken böyle bir tescil evrakının dosyaya ibraz edilmediğini, Türk Patent Enstitüsüne tescili yapılmayan Distribütörlük lisans anlaşması ve yetki belgesine istinaden davanın açılmasının 556 sayılı KHK 21. maddesine hukuk kurallarına ve ilgili yargıtay kararlarına aykırılık teşkil ettiğini belirterek, ihtiyati tedbir talebinin reddine, haksız ve dayanaksız olarak açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 54/2.maddesi “Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. “hükmünü içerdiği, aynı kanunun 55/1-a-2 maddesinde “Kendisi, ticari işlemesi, işletme işleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları,stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak”, yine aynı kanunun 55/1-a-4 maddesinde ise “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” hükümlerinin yer aldığı, ve bu hükümlerin haksız rekabet oluşturan haller olarak kabul edildiği, somut olayda davalı …’ın satışını yaptığı 20 adet 1,5 metre ronda mezuranın taklit markalı ürünlerin taklit ürünler olması nedeniyle Türk Ticaret Kanununun 55/1-a-2 ve a-4 maddeleri kapsamında haksız rekabet teşkil etmekte olup, Borçlar Kanunu’nun 50 ve devamı maddeleri gereğince tarafların ticari faaliyetleri eylemden önceki yıl ve sonraki yıl gelir durumları dikkate alınarak BK’nun 50. maddesi gereğince maddi tazminatın 6.291,48 TL olabileceği kanaatine varılmakla, davalının eyleminin haksız fiil oluşturduğunun tespiti ile men’ine, 6.291,48 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Mahkeme hükmünün ilan edilmesine yönelik düzenlemenin ise 551 sayılı KHK’nin 137/f maddesinde yer almakta olup, bu hüküm patentten doğan hakları tecavüze uğrayanların açacakları hukuk davaları ile ilgili bölümde yer almadığı ve Patentten doğan hakları tecavüze uğrayanların, lehlerinde verilen hükmün ilanını istenmeleri mümkün olacağı, dosyada patentten doğan hak nedenli davanın söz konusu olmadığı, bu nedenle ilana ilişkin istemin reddine” davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin kararına esas aldığı gerek kök rapor gerekse 01.07.2018 tarihli ek bilirkişi raporu sadece davalı ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemenin neticesine göre tanzim edildiğini, davacı defterlerinin incelenmesi gerektiğini, taraflarınca ilk bilirkişi raporuna beyan dilekçelerinde ayrıntısı ile dile getirilmiş ve söz konusu itirazlarının Mahkemece 15.01.2018 tarihli celsede kabul edilmiş ve İzmir Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak davacı ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verildiğini, Ancak ne vekil olarak kendilerine, ne de müvekkili şirket yetkilisine ulaşmayan işbu tebligat dolayısıyla müvekkili şirket defterleri inceleme günü hazır edilemediğini, Mahkemece müvekkili lehine verilen tazminatın BK mad. 50 hükmü ve devamı maddeleri uyarınca belirlenmesinin hatalı olduğunu, Mahkemece eksik inceleme neticesinde verilen kararın usul yasa ve hukuka aykırı olduğunu, Mahkeme kararının kaldırılmasını, yeniden yargılama yapılmak suretiyle davanın tümden kabulüne karar verilmesini, vekâlet ücreti ve masrafların karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava haksız rekabetin tespiti, davalı uhdesinde bulunan taklit ürünlere el konulması ile el konulan ürünlerin imhası, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 75.000 TL maddi tazminat ve verilecek mahkeme hükmünün ilanı istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulü ile Davalı fiilinin haksız rekabet olduğunun tespitine, 6.291,48 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, İlan yaptırılması talebinin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili hükmedilen tazminat yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuş ve istinaf incelemesi HMK 355 maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılmıştır. İlk derece mahkemesince davalının davacıya yönelik haksız rekabetin tespitine ilişkin verilen karar tarflarca istina edilmemiş olup,bu husus taraflar yönünden kesinleşmiştir. Davacı vekili davacının ticari defterlerinin incelenmesi için talimat mahkemesi tarafından tebligatın vekil yerine asile çıkarılması ve yine HMK 220 maddesi uyarınca kesin süre içermeyen asile yapılan tebligatında usulüne uygun olmadığını, sadece davalının ticari defterleri incelenerek düzenlenen raporun hükme esas alınamayacağı ve tazminat hesaplamasında davacının haksız rekabet nedeniyle satamadığı miktarın nazara alınması gerektiği, ileri sürmektedir. Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nın 56. maddesinde haksız rekabete maruz kalan bir kimsenin talep edebileceği istemlerden biri de maddi tazminattır. Bu isteğin kabul edilebilmesi için öncelikle davacının istediği zararı kanıtlaması gerekir. Asıl olan, davalının haksız rekabeti ile davacının aktifinde azalma olduğunun iddia ve ispat edilmesidir. Ancak, böyle bir zararın, özellikle de miktarının kanıtlanmasındaki zorluğu dikkate alan kanun koyucu, haksız rekabetin varlığı halinde eylemin yaptırımsız kalmaması için, mahkemeye, 6102 sayılı TTK’nın 56/1-e maddesinde, “davacı lehine ve (d) bendi hükmünce tazminat olarak hakim haksız rekabet sonucunda davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına da karar verilebilir.” düzenlemesi ile yetki vermektedir. Haksız rekabette davacının maddi tazminat istemine konu ettiği zararı, davalının elde ettiği kar miktarı olmayıp, davalının haksız rekabeti nedeniyle davacının elde etmekten mahrum kaldığı kâr miktarıdır. Bu zarar, kural olarak tarafların ticari defterleri ve diğer kanıtlarıyla beraber bilirkişi incelemesiyle tespit edilir. Bu şekilde bir tespit yapılamaz veya davacının kazanç kaybına uğramadığı anlaşılsa bile haksız rekabetin varlığında yargıç, TTK’nın 56/1-e maddesine göre tazminatı belirler, yine 6098 sayılı Borçlar Kanunun 51. maddesi gereğince de tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler. Defter ve kayıtların mahkeme yargı çevresinde bulunması halinde ibrazının istenerek incelettirilmesi, yargı çevresi dışında bulunması nedeniyle sunulamaması halinde ise ilgili mahkemeye talimat yazılmak suretiyle bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekir. (Y 19.H.D 17.12.2013 tarih, 2013/15033 esas -2013/19971 karar,1.H.D nin 11.10.2018 tarih ve 2017/715 esas-2018/6272 karar sayılı ilamları ). Tebligat kanunu 11. Maddesi gereği vekille takip edilen işlerde tebligatların vekile çıkarılması zorunludur. Mahkemece davacı ticari defterlerinin incelenmesi için İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesine yazılan talimat bila ikmal iade edilmesi üzerine davacının defterlerinin incelenmesi için yeniden talimat yazılması talebi reddedilerek sadece davalı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu hükme esas alınmış ise de İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından davacı asile defterlerin teslimi için çıkarılan tebligatta muhatabın … olarak kaydedildiği, tebligatın davacının vekiline değil asile çıkarıldığı ve ususlünu uyun ihtarın bulunmadığı görülmüştür. Bu hale göre mahkemece davacı vekiline HMK 222. Maddesi uyarınca ticari defter inceleme gün ve saati usulüne uygun olarak tebliğ edilmeden ve davacının ticari defterleri incelenmeden davacının açıklama ve ispat hakkı ihlal edilerek karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu durumda mahkemece davacının davalının haksız rekabet nedeniyle talep ettiği mahrum kaldığı kâr miktarının tespiti yönünden, yargı çevresi dışında bulunan davacı şirketin ticari defterlerinin incelenmesi için yerleşim yeri mahkemesine talimat yazılarak davacı vekiline inceleme gün ve saatinin tebliğ edilerek ticari defterlerini mahkemeye ibraz etmesi, ibraz etmemesi halinde HMK’nın 220 ve 222/5. maddeleri uyarınca işlem yapılacağı hususunda ihtarat yapılmak suretiyle kesin süre verilmesinin istenilerek,konusunda uzman bilirkişi tarafından alınacak taraf ve yargı denetimine elverişli rapor sonucuna göre yapılan açıklamalar ışığında davacının zararının tespit edilerek karar verilmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle hükme tesir edecek derecede delillerin toplanıp değerlendirilmediği sonucuna varıldığından; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, 2-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, 3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)-g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 15/09/2022