Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/917 E. 2022/786 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/917
KARAR NO: 2022/786
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/04/2019
NUMARASI: 2019/40 Esas – 2019/642 Karar
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/06/2022
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkette 10/05/2016-30/06/2016 tarihleri arasında bağımsız yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığını, ücretinin aylık net 5.000 TL olduğunu, çalıştığı süre olan 1 Ay 22 Gün karşılığı ücretlerinin ödenmediği için görevinden ayrıldığını, ödenmeyen ücret alacağının tahsili için girişilen icra takibinin davalının itirazı sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkili şirketin borsada işlem gören ve SPK’nın denetiminde olan bir şirket olduğunu, davacının işini yerine getirirken özensiz davrandığını, şirketin finansal raporlarını SPK’ye süresinde bildirmediğinden şirketin idari para cezasına maruz kaldığını, alacağın likit olmadığından icra inkar tazminatı koşularının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacının 10/05/2016-30/06/2016 tarihleri arasında davalı şirkette bağımsız yönetim kurulu üyesi olarak çalıştığı ve 01/07/2017 tarihinde görevinden istifa ettiği, davacının aylık maaşının sunulan evraklardan da anlaşıldığı üzere net 5.000,00 TL olduğu, davacının çalışma süresi ve aylık ücreti konusunda davalının herhangi bir itirazı bulunmadığından bu hususların uyuşmazlık dışı olduğu, davalının davacının iş akdinin haklı nedenle feshedildiğini savunmuş ise de, iş görme edimini yerine getiren davacının çalışma süresince hak kazandığı aylık ücretinin sözleşmenin sona erme sebebinden bağımsız olarak hak kazandığı başka bir anlatımla taraflar arasındaki sözleşmenin hangi nedenle ve kim tarafından sona erdirildiği hususunun aylık ücrete hak kazanma noktasında bir öneminin bulunmadığı anlaşıldığından davacının 1 ay 22 gün çalışması karşılığı toplam 8.666,00 TL alacağa hak kazandığı gerekçesiyle davanın kabulüne itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; davacı/alacaklı bağımsız yönetim kurulu üyeliği ile ilgili akdini yerine getirirken özensiz ve hoyratça davrandığını, bağımsız yönetim kurulu üyesi olan davacının kusur sorumluluğu olup olmadığı tespit edilmemiş sanki bir işçi alacağı davası gibi davanın görüldüğünü, alacağın likit olmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Davacı, davalı şirkette 10/05/2016-30/06/2016 tarihleri arasında bağımsız yönetim kurulu üyesi olarak görev yapmakta iken bu görevinden istifa ettiğini, bu döneme ilişkin ödenmeyen ücret alacağının tahsilini istemiş, davalı ise davacının kusurundan kaynaklı olarak SPK denetimine tabi olan şirketin idari para cezasına maruz kaldığını belirterek davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut olayda, davalı şirketin 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununu tabi şirketlerden olup, aynı yasanın “Kurumsal Yönetim İlkeleri” başlığını taşıyan 17. maddesinin 1. fıkrasında; halka açık ortaklıklarda kurumsal yönetim ilkeleri ile kurumsal yönetim uyum raporlarının içeriğine, yayımlanmasına, ortaklıkların kurumsal yönetim ilkelerine uyumlarının derecelendirilmesine ve bağımsız yönetim kurulu üyeliklerine ilişkin usul ve esasların Kurulca belirleneceği belirtilmiştir. Sermaye Piyasası Kanunu ve Yönetmeliğin atıf yaptığı dava tarihinde yürürlükte olan 03.01.2014 tarihli Kurumsal Tebliğin eki olan Kurumsal Yönetim İlkelerinin 4.3.2 maddesinde, “Yönetim kurulu üyelerinin çoğunluğu icrada görevli olmayan üyelerden oluşur. İcrada görevli olmayan yönetim kurulu üyesi, üyelik haricinde şirkette başkaca herhangi bir idari görevi veya kendisine bağlı icrai mahiyette faaliyet gösteren bir birim bulunmayan ve şirketin günlük iş akışına ve olağan faaliyetlerine müdahil olmayan kişidir.”, 4.3.3 maddesinde, “İcrada görevli olmayan yönetim kurulu üyeleri içerisinde, görevlerini hiçbir etki altında kalmaksızın yapabilme niteliğine sahip bağımsız üyeler bulunur.”, 4.6.3 maddesinde ise; “Bağımsız yönetim kurulu üyelerinin ücretlendirmesinde kâr payı, pay opsiyonları veya şirketin performansına dayalı ödeme planları kullanılamaz. Şu kadar ki, bağımsız yönetim kurulu üyelerinin ücretlerinin bağımsızlıklarını koruyacak düzeyde olması gerekir.” şeklinde düzenlemelerin bulunduğu, bu kapsamda davacının davalı şirket bağımsız yönetim kurulu üyesi olarak görev yapmaktayken istifa etmek suretiyle görevinden ayrıldığı, aylık ücretinin 5.000 TL olduğu, görev yaptığı 10/05/2016-30/06/2016 döneme tekabül eden ücretinin ödenmediği ihtilafsız olup, davacının görevini gereği gibi yerine getirmediğindan bahisle şirketin zarara uğradığı iddiasının açılacak bir tazminat davasının konusu olabileceği, dava konusu alacağın likit-bilinebilir olduğundan icra inkar tazminatı koşullarının bulunduğu gözetildiğinde ilk derece mahkemesi kararı ve gerekçesi yerinde olduğundan davalının yerinde olmayan bütün istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir. Açıklanan bu nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 148 TL harcın, alınması gerekli olan 591,97 TL harçtan mahsubu ile bakiye 443,97 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 16/06/2022