Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/911
KARAR NO: 2022/739
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/07/2019
NUMARASI: 2018/853 Esas – 2019/776 Karar
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/06/2022
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin iplik satımı ile iştigal ettiğini, müvekkili şirket yetkilisi … ile irtibata geçerek adını … olarak veren, … Limited Şirketi ünvanlı firması bulunduğunu belirten şahıs pamuk ipliği alım satımı için görüştüğünü, ticari faaliyet kapsamında alınacak mallara karşılık firma ve şahsi çekleri ile birlikte müşterilerinden alınan muhtelif çeklerle ödenmek istendiğini, davaya konu çekinde bu kapsamda alındığını, çekin yasal süresinde muhatap bankaya ibrazında karşılığının bulunmadığının tespit edildiğini, keşideci … aleyhine başlatılan icra takibinde gerçek …’nın, kaybettiği nüfus cüzdanını bulan … isimli şahsın kimliğe resminin yapıştırılarak bu şekilde bankalarda hesap açıldığının ortaya çıktığını, sahte kimlik kullanılarak davalı bankada hesap açılmak suretiyle çek karnesi temin edildiğini, piyasayı bu şekilde dolandırdığı tesbit edilen kimliği belirsiz şahsın keşide ettiği bu çeklerin icraya konulması sonucu müvekkilin mağduriyetine sebep olduğunu, davalı bankanın, çek karnesi verirken kanunun gerektirdiği araştırmayı yapmayıp, basiretli tacir gibi hareket etmediğinden kusurlu olduğunu, davalı bankada açılan hesaptan verilen 20.12.2008 keşide tarihli ve 45.000,00 ABD Doları bedelli çekin ibrazında karşılığının bulunmaması nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını, nitekim davalı bankaya karşı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılan davada, 21.04.2018 gün ve 2018/8 Esas, 2018/279 Karar sayılı kesinleşen hükmünde davalı bankanın sorumluluğuna karar verildiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 20.12.2008 tarihli 45.000,00 ABD doları çekin karşılıksız kalması sebebiyle, 97.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve toplanan deliller doğrultusunda, Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/8 Esas sayılı dosyasından davacı …Ltd Şti tarafından … Bankası aleyhine açılan tazminat davasında, işbu davaya konu olan 20/12/2008 keşide tarihli, 45.000 USD bedelli çekin ibrazında karşılığının bulunmaması nedeniyle zarar gördüğünü belirterek mağduriyetinin tazmini için 10.000 TL’sinin tahsilini talep ettiği, açılan bu kısmi davanın kabul edildiği, işbu davada ise kalan tutarın tahsilinin istendiği, davacı her ne kadar 97.000 TL olarak alacağın tahsilini talep etmiş ise de, dava konusu çek 45.000 ABD doları bedelli olup Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesine başvuruda bulunduğu tarih itibariyle Türk parasına çevirerek çek bedelinin tahsilini talep ettiğinden Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan dava tarihi itibariyle çekin Türk parası karşılığı değerlendirme konusu yapıldığı, dava konusu çek karnesinin dava dışı … Ltd Şti adına düzenlenmesi işleminde davalının gerekli prosedüre uymadığı anlaşılmasıyla davalı tarafının şirketi araştırmak yeterli olmadığı, ayrıca şirket adına hareket eden temsilci olduğunu beyan eden kişi ile ilgili gerekli araştırmaları yapması gerektiği, bu nedenle davalın bankanın % 50 oranında kusurlu olduğu, bu kusur oranı itibariyle davacı tarafın da kabulü olduğu dikkate alınarak olayda zararın 66.375 TL olup 10.000 TL’sinin Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/349 Esas sayılı dosyasından hüküm altına alındığı göz önüne alınarak bakiye kısım olan 56.375 TL’nin dava tarihinden itibaren ticari faizi ile davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili banka 3167 sayılı yasa gereği çek karnesi verirken gereken basiret ve özeni göstermiş ve yasanın aradığı tüm belgeleri tedarik etmiş; resmi kurumların görev ve yetkileri dahilinde düzenledikleri bu belgelere istinaden çek karnesi vermesine rağmen mahkemece %50 kusurun müvekkil bankaya yüklenmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, reddedilen kısım yönünden müvekkili banka lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, keşideci hakkında çek hesabının açılışı sırasında yeterli araştırma yapmadan verilen çeklerin karşılığının bulunmaması nedeniyle davacının uğradığı zararın tazmini istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzenine aykırılık hususları ile sınırlı olarak yapılmıştır. Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/349- 1032 E.K sayılı dosyasının incelenmesinde; davacının davalı banka aleyhine açmış olduğu kısmi davada, davalı bankanın çek karnesi verirken kanunun gerektirdiği araştırmayı yapmadığını, basiretli bir tacir gibi davranmadığını, bu nedenle zarara uğradığını ileri sürerek 20/12/2008 keşide tarihli, 45.000 USD bedelli çekten dolayı şimdilik 10.000 TL’nin faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istediği, yapılan yargılama sonucunda, gerçek adı … olup sahte olarak … kimliği ile davalı bankadan, dava dışı … Ltd. Şti. adına şirket temsilcisi olarak çek karnesi aldığı davalı bankanın çek karnesini düzenlerken sadece 3167 sayılı Kanun’un 4818 sayılı ile değişik 2. maddesine göre hem şirket, hemde temsilci olduğunu beyan eden kişi ile ilgili de gerekli araştırmaları yapması gerektiği, bankanın gerekli araştırmaları yapmadığı, ayrıca basiretli tacir olarak kanunen yapması gereken soruşturmaları da yapmadığı anlaşıldığından alınan bilirkişi raporuna göre davalı bankanın %75 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği, davalı bankanın basiretli tacir gibi özellikle çek karnesini alan şirketle ilgili yasal prosedür kapsamında gerekli incelemeleri yapmış olduğu ve bu doğrultuda çek karnesinin sahte kimlik ile hareket eden dava dışı …’a vermesi eylemi itibariyle mahkemece %50 oranında kusurlu bulunduğu, bu kusur oranının davacı tarafın da kabulü olduğu gerekçesiyle çek bedeli 45.000,00 USD zararın %50’sini oluşturan 66.375,00 TL’nin 10.000 TL’sinin dava tarihinden, 56.375,00 TL’sinin ıslah tarihi olan 19/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizle birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiş, bu kararın davalı banka vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. HD’nin 23/10/2017 tarihli 2016/3247 E, 2017/5625 K. sayılı ilamıyla; “1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Dava, keşideci hakkında çek hesabının açılışı sırasında yeterli araştırma yapmadan verilen çeklerin karşılığının bulunmaması nedeniyle davacının uğradığı zararın tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacı, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile 10.000,00 TL’nin faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, Dairemiz bozma ilamından sonra 19/12/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile 56.375,00 TL’nin daha tahsilini istemiştir. Kural olarak, ıslahın yargılama bitinceye kadar yapılması mümkün ise de (04.02.1948 günlü, 10/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’na göre) hükmün Yargıtay tarafından bozulması üzerine yapılan yeni yargılama sırasında ıslahta bulunulması mümkün değildir. Bu durumda mahkemece, bozmadan sonra ıslahın söz konusu olmayacağı nazara alınmadan ıslahla arttırılan meblağa hükmedilmesi doğru” görülmediğinden kararın davalı yararına bozulmasına karar verilmiş, nihayetinde Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 21.03.2018 tarih, 2018/8-279 E.K sayılı kararıyla bozma ilamı doğrultusunda 10.000 TL’nin kabulüne karar verilmiştir. İşbu davada, az yukarıda açıklanan kısmi davaya konu edilen dava konusu 20/12/2008 keşide tarihli, 45.000 USD bedelli çekten kalan tutar 56.375,00 TL’nin tahsilinin istendiği, somut olayda tarafların kusurlu olup olmadıkları ve kusur oranları bakımından Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/349- 1032 E.K sayılı kararında belirtilen tarafların %50’şer oranda müterafik kusurlu olduklarının tespitinin yine yukarıda belirtilen Yargıtay 11. HD’nin 23/10/2017 tarihli 2016/3247 E, 2017/5625 K. sayılı ilamıyla kesinleştiği sabit olduğundan ilk derece mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de, davalı bankanın davada kendisini vekille temsil ettirdiği, dosyaya vekaletnamenin de sunulmuş olduğu gözetildiğinde, davalı yararına reddedilen kısım yönünden vekalet ücretine hükmedilmemesi doğru olmadığından ilk derece mahkemesinin kararının bu yönden düzeltilmesi gerekmiştir. Açıklanan bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.2.maddesi uyarınca kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının vekalet ücreti yönünden düzeltilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, istinafa konu ilk derece mahkemesinin kararının HMK.’nın 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA, 1-56.375,00 TL’nin dava tarihinden itibaren ticari faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 2-Bakiye kısma ilişkin talebin reddine, 3-Alınması gerekli 3.850,97 TL harçtan peşin alınan 1.656,52 TL peşin harcın mahsubu ile 2.194,45 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, 4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince 8.128,75 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince 6.081,25 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 6-Davacı tarafından yatırılan 1.692,42 TL harç, 57 TL tebligat müzekkere gideri toplamı 1.749,42 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 7-Taraflarca yatırılıp harcanmayan masrafın karar kesinleştiğinde iadesine, 8-İstinaf yargılamasına ilişkin olarak; a-Davalı tarafından yatırılan 962,74-TL istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince davalıya iadesine, b-Davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 121,30 TL istinaf başvuru harcı ve dosya masrafı toplamı 58,80 TL olmak üzere toplam 180,10-TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.