Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/908 E. 2022/706 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/908
KARAR NO: 2022/706
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/07/2019
NUMARASI: 2016/89 Esas – 2019/735 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/06/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı şirketten … marka … model … seri numaralı Kalıp Çorap Ütüleme makinesi satın aldığını ve karşılığında davalı şirkete 66.800,00 Euro ödemiş olduğunu, söz konusu makinenin müvekkili şirkete 05/12/2014 tarihinde teslim edildiğini, müvekkilinin söz konusu makinenin gümrük/damga vergisi ve nakliye bedeli olarak 6.677,00 TL ödeme yaptığını, makinenin teslimine müteakip davalı şirket için çalışanı olan mühendis …’nin İtalya’dan Türkiye’ye makinenin kurulumu için geldiğini, 15/12/2014 tarihinde kurulumu gerçekleştirdiğini, kurulum sırasında makinede bazı küçük aksaklıkların görülmüş olup, … tarafından kabul edildiğini ve giderildiğini, bu aksaklıkların daha sonra tekrar etmeyeceği, makinenin 24 saat çalışabilecek bir makine olduğunu ve çok zor arıza vereceğini, verse bile arızaların küçük aksaklıklardan öteye geçmeyip makinenin çalışmasını engellemeyeceğini bildirdiğini, 19/12/2014 tarihinde de İtalya’ya döndüğünü, daha sonra makinede küçük arızaların ortaya çıkıp, müvekkili tarafından düzeltilmişse de 24/12/2014 tarihi sonrasında makinenin saatlerce çalışmasını engelleyecek büyük arızaların ortaya çıktığını, 25/12/2014 tarihi ve daha sonrasında e-posta yoluyla davalı şirkete ve davalı şirketin Türkiye temsilcisi olarak tanıtılan …’ye bildirildiğini, arızalar davalı şirket tarafından da kabul edilmiş olsa da herhangi bir tatmin edici cevap alınamadığını, müvekkilinin mağdur olup, hem de zaman ve emek kaybı yaşattığını, ticari ilişkilerinde de bu makineye bağlı olarak ciddi anlamda ciro ve kar kaybına uğradığını, Beyoğlu …Noterliği 22/01/2015 tarihli … yevmiye numaralı ihtarname ile davalının Türkiye yetkilisine, Beyoğlu …Noterliği 23/01/2015 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnameyle de davalı şirketin İtalya merkezine gönderilen ihtarnameyle söz konusu makinenin ayıplı olması sebebiyle müvekkil şirketten teslim alınması ve makine bedeli olan 68.800,00 Euro bedelin iadesini talep etmişse de, davalı tarafından ihtarnameye davalı tarafından herhangi bir cevap verilmediğini, müvekkili şirketin sözleşmeden dönme hakkını kullanmış olup, satış bedeli 68.800,00 Euro’nun(223.905,12 TL), nakliye ve gümrük/damga vergisi masrafı olarak 6.677,00 TL, ihtarname ve tercüme masrafı 2.023,01 TL ve müvekkilinin ciro/kar kaybı dolayısıyla doğrudan ya da dolaylı doğacak fazlaya ilişkin her tür hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL’nin müvekkiline ödenmesi kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın satın aldığı makinanın 15/12/2014 tarihinde kurulumunun gerçekleştirildiğini, kurulumundan sonra 16-17-18 ve 19.12.2014 tarihleri arasında davalı şirket çalışanı … tarafından makinanın ayarlamalarının yapıldığını, makina çalıştırıldığnıı, farklı modellerdeki çoraplar için 16 saat boyunca ürün testi yapıldığını, çalışanların makine hakkında bilgilendirildiğini ve en son olarak da işletim panelinin fonksiyonlarının tanımlanmasının yapıldığnı, bu işlemlerin davacı şirket yetkilisi … tarafından da imzalandığının kurulum formunda açıkça görüldüğünü, kurulum formunun notlar kısmında da ilgili makinenin çalışır durumda iken sorunsuz bir şekilde teslim edildiğini ve bu durum karşısında davacı şirket yetkilisinin hiçbir itirazı öne sürmediğini ve formu imzaladığını, bu sebeple kurulum sonrasında küçük aksaklıklar bulunduğu ve bu durumun da mühendis Bendini tarafından kabul edilip düzeltiği hususunun gerçeği yansıtmadığını, makinanın ayıpsız ve tamamen çalışır durumda davacı tarafa teslim edildiğini, davacı tarafın , ileri sürmekte olduğu arızaların makinanın üretimden
kaynaklı olmayıp kullanımından ileri geldiğini, davacı tarafın, makineyi talimatlara uygun olarak kullanmadığından arızaların olduğunu, belirtilen talimatlara uyulmaması hali ve genel bakım ve yağlama talimatlarına uyulmaması durumunun ilgili makineyi garanti kapsamından çıkarttığını, bu sebeple davacı tarafın yapmış olduğu başvurunun hukuki dayanaktan yoksun olduğunu malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcının iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmesi gerektiğini, açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlü olduğunu, TTK madde 23/c gereğince 2 günlük ve 8 günlük sürelere uyulmamış olmakla davanın reddine davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, ” davacı, davalıdan 05/12/2014 tarihinde teslimi yapılan çorap ütüleme makinesini satın almış ve bununla ilgili gümrük ve nakliye bedeli ödediğine ilişkin belgeleri de dosya içerisine sunmuştur. Davacı davalıdan satın almış olduğu makinenin ayıplı olduğunu, bu nedenle TBK.229/1 maddesi gereğince sözleşmeden cayma hakkını kullandığı ve satış bedeli olarak ödediği 66.800 EURO’nun ve gümrük ve damga vergisi masrafı olarak 6.677,00 TL ile ihtarname ve tercüme masrafı olarak 2.023,01 TL ile kar kaybı dolayısıyla şimdilik 10.000,00 TL’nin davalıdan tahsili talebinde bulunmuş olup, davanın ayıp iddiası nedeniyle sözleşmeden dönme iddisına ilişkin olması nedeniyle satıma konu makinenin ayıplı olup olmadığı yönünde bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve makine mühendisi tarafından sunulan raporda makinenin gizli ayıplı olduğu bildirilmiş, rapor teknik yönden yeterli incelemeyi içermekte olup, denetime elverişli bulunduğundan rapora yapılan itirazlar reddilerek hükme esas alınmıştır. Davacı tarafa 05/12/2014 tarihli teslim edilen makinenin 15/12/2014 tarihli kurulumunun yapıldığı, 24/12/2014 tarihinde meydana gelen arızanın 25/12/2014 tarihinde e-posta yoluyla davalı şirkete ve davalı şirketin işlerinin takip eden …’ye bildirilmiş olup, buna ilişkin tercüme evrakları da dosyaya sunulmuştur. Davalı tarafça …’nin yetkilileri olmadığı bildirilmiş ise de davacı şirketin satın almış olduğu üründeki arızalar nedeniyle davalı şirketin … ile iletişime geçtiği görülmüş ve buna ilişkin aralarındaki mail yazışmaları da dosya içerisine ibraz edilmiştir. …’nin davalı şirket adına somut olaydaki işlemleri takip ettiği ve buna davalı şirketinde bilgisi dahilinde olduğu dikkate alındığında davacının …’nin yetkili temsilci olarak görmesinde hukuka aykırılık görülmemiş ve davacının ayıplı olduğu tespit edilen ürüne ilişkin süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunduğu kabul edilmiştir. Dava ayıp nedeniyle sözleşmeden dönme istemine ilişkin olup, sözleşmeye konu ürünün ayıplı olduğu anlaşıldığından davacının satış bedeli olarak ödemiş olduğu 66.800 EURO’nun ve bilirkişi raporuyla tespit edilen gümrük masrafı ve ihbarname masraflarının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ispatlanamayan kar kaybına ve fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilerek davanın kısmen kabulüne,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu makinanın satımına ilişkin olarak ifa yeri dosyada da mübrez olan Beynelmilel Hamule Senedi(CMR)’de de belirtildiği üzere malın teslim alındığı Borgosatowo BS- İTALYA olduğunu, yetki yönünden davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, TTK 23/1-c ‘de açıkça düzenlenmiş olmakla ilgili madde gereğince: “malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. ” denildiğini ancak davacı tarafça yasaca belirtilen hususta malın ayıplı olduğuna dair süresi içerisinde yapılmış ne bir inceleme ne de herhangi bir bildirim bulunmadığını, davalı firma çalışanı olmayan … adlı kişiye mail atılması, ayıp ihbarı olarak kabul edilmiş ise de bu hususun kabulünün yasa gereğince mümkün olmadığını, defalarca belirtilmesine rağmen yerel mahkemenin eksik inceleme ve yasaya aykırı olarak, davacı tarafın ispat edemediği ve davalı firma tarafından açıkça çalışanı olmayan üçüncü kişiye ayıp ihbarı yapılması kabul edilemez, … adlı kişiusulüne uygun davacı taraf tanık listesi olmasına rağmen, bu kişinin de dinlenilmesinin reddedildiğini, dosya içerisinde yer alan evrak ile görülmekte olduğu üzere bu husus dosya içeriğine uygun olmadığı gibi tarafların tacir olması nedeniyle; ayıba dair yapılacak bildirimin TTK 18/3 gereğince: Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır.” demekte olup ilgili e-mail ne ihbar süresinde ne de TTK’da öngörülen usule uygun yapıldığını, dosyanın tekrardan bir bilirkişi incelemesine gönderilmesi gerektiğini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satım sözleşmesi kapsamında satılanın ayıplı olarak teslim edildiği iddiası ile sözleşmeden dönme nedeniyle ödenen satış bedelinin iadesi ve ayıplı ifa nedeniyle uğranılan zararın tazmini davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, mahkemenin yetkili olup olmadığı, sözleşmeye konu ürünün ayıplı olup olmadığı, süresinde ayıp ihbarı yapılıp yapılmadığı, bilirkişi raporunun yeterli incelemeyi içerip içermediği noktasındadır. Davacı şirket, davalıdan 24/10/2014 tarih ve … nolu faturaya göre “…-Çorap Ütüleme Makinesi”ni 66.800,00 Euro bedelle satın almıştır. Davaya konu makine 19/12/2014 tarihinde davacının iş yerine, davalının çalışanı tarafından ayarlamaları yapılarak kurulumu gerçekleştirilmiştir. Davacı taraf, satılanın ayıplı olması nedeniyle sözleşmeden dönme haklarını kullandıklarından bahisle ödenen satış bedelinin iadesi ve uğranılan zararın tazmini istemiyle eldeki davayı açmıştır. Davalı taraf ise dava konusu uyuşmazlıkta Türk Mahkemelerinin münhasır yetkisi bulunmadığı ve arızanın kullanım hatasından kaynaklandığını savunmuştur. Davalı, İtalya’da kurulu bir şirket olup eldeki dava yabancılık unsuru içerdiğinden uyuşmazlığa uygulanacak hukukun 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk Ve Usul Hukuku Hakkında Kanun(MÖHUK) hükümlerine göre tespit edilmesi gerekir. MÖHUK’un 24/4. Maddesine göre, tarafların hukuk seçimi yapmamış olmaları hâlinde sözleşmeden doğan ilişkiye, o sözleşmeyle en sıkı ilişkili olan hukukun uygulanması gerekir. Dava konusu makine davacı tarafından İtalya’dan ithal edilmiş ve davalı işyerine kurulumu sağlanmıştır. Davaya konu makine halihazırda davalı işyerinde bulunmaktadır. Eldeki dava da makinenin ayıplı olduğu iddiasına dayalı olup taraflar arasındaki sözleşmeyle sıkı ilişki içinde bulunan hukuk Türk Hukukudur. Davalı tarafta savunmalarının bir bölümünü Türk Ticaret Kanunu ve Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenen ayıp ihbar sürelerine dayandırmıştır. Dolayısıyla uyuşmazlığın çözümünde Türk Hukukunun uygulanması gerekir. MÖHUK’un 40. maddesinde, Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisini, iç hukukun yer itibariyle yetki kurallarının tayin edeceği düzenlenmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık bakımından Türk Mahkemelerinin yer itibariyle yetkisini kaldıran herhangi bir münhasır yetki düzenlemesi söz konusu değildir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 6. Maddesi uyarınca genel yetkili mahkeme davalının yerleşim yeri mahkemesidir. HMK’nın 9. Maddesine göre de Türkiye’de yerleşim yeri ve mutad meskeni bulunmayanlar hakkında, malvarlığı haklarına ilişkin dava, uyuşmazlık konusu malvarlığı unsurunun bulunduğu yerde açılabilir. Davaya konu makine davalının işyerinde bulunduğuna göre davanın açıldığı mahkeme uyuşmazlığın çözümünde yekilidir. Öğretide ayıp satılanda, hasarın geçtiği anda, vaad edilen nitelikleri bir diğer ifade ile bulunması gereken bir özelliğin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bir kusurun ya da eksikliğin bulunması ya da dürüstlük kuralı gereğince ondan beklenen lüzumlu vasıfları taşımaması hali olarak tanımlanmakta ve maddi, hukuki ya da ekonomik ayıp şeklinde sınıflandırılmaktadır. Maddi ayıp bir malda madden hata bulunmasıdır (örneğin malın yırtık, kırık, bozuk, lekeli olması gibi). Hukuki ayıp malın kullanımının hukuken sınırlandırılmış olmasıdır (malın üzerinde rehin, haciz, intifa hakkı gibi kısıtlamalar bulunması gibi). Ekonomik ayıp ise malın iktisadi vasıflarında eksiklik olmasıdır(Yargıtay HGK’nın 24.05.2017 tarih, 2017/19-1633 E.- 2017/1013 K. Sayılı kararı). Ayıba karşı tekeffül borcu, satılan şeyde satıcı tarafından zikir ve vaat edilen vasıfların bulunmamasından veya satılan şeyin değerini yahut akit gereğince ondan beklenen faydaları azaltan veya kaldıran noksanları bulunmasından satıcının sorumlu tutulmasını ifade eder. Satıcının ayıba karşı tekeffül borcunun doğabilmesi için ayıbın sözleşmenin kurulduğu anda mevcut olması, ayıbın önemli olması, alıcının sözleşmenin kurulduğu anda ayıbın varlığından haberdar olmaması ve en nihayetinden alıcının kendisine düşen muayene ve ihbar yükümlülüklerini yerine getirmiş olması gerekir. Aksi halde satılan, alıcı tarafından mevcut haliyle kabul edilmiş sayılır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 23/1-c maddesi; “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu(TBK)’nun 223/2. Maddesine göre ise, alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır. Satış sözleşmesinde, satıcı zapttan ve ayıptan ari bir şekilde satılanın, mülkiyetini geçirmek amacıyla, zilyetliğini alıcıya devretmekle yükümlüdür. Satılanın ayıplı olması halinde alıcı TBK’nın 227/1. maddesinde düzenlenen seçimlik haklarını kullanabilir ve genel hükümlere göre tazminat isteyebilir. Alıcının ayıba karşı tekeffül hükümlerinden yararlanabilmesi için muayene ve ihbar külfetinin yerine getirilmiş olması gerekir. TTK’nın 23/1-c maddesine göre de ticari satımlarda muayene süresi sekiz gündür. Davalı taraf da cevap dilekçesinde belirttiği gibi davacı tarafın satın aldığı … Transform … model makinanın15.12.2014 tarihinde kurulumuna başlanmış ve 16-17-18 ve 19.12.2014 tarihleri arasında davalı şirket çalışanı … tarafından makinanın ayarlamaları yapılmış, makina çalıştırılmış, farklı modellerdeki çoraplar için 16 saat boyunca ürün testi yapılmıştır. Davalı tarafça inkar edilmeyen ve davalının sunduğu uzman mütalaasında da bahsi geçen taraflar arasındaki mail yazışmalarına göre de, 2015 yılı Ocak ayının başında arızanın ortaya çıktığı ve davalı firma yetkililerine bildirildiği, davalı yetkililerinin ise teknisyen ziyareti ayarlayacaklarını, sonraki maillerde teknisyen ziyaretinin gerçekleştiği, parça temini için ellerinden geleni yaptıklarını bildirmişlerdir. Bu açıklamalara göre davacı taraf muayene ve ihbar külfetini yerine getirmiştir. Davalı taraf …’nin davalı çalışanı olmadığı ve ihbarın TTK’nın 18/3. Maddesindeki usulde yapılmadığını iddia etmiş ise de, ayıp ihbarının doğrudan mail yoluyla davalıya yapılması ve davalının ayıbı gidermek için teknik eleman göndermesi karşısında esasen satış faturasında acente olarak gösterilen … Tic Ltd. Şti.’nin yetkilisi olan aynı zamanda bazı maillerde ve davalının sunduğu uzman mütalaasında yer alan …’nin davalı çalışanı olup olmamasının bir önemi bulunmadığı gibi, TTK’nın 18/3. Maddesinde belirlenen şekil geçerlilik şartı olmayıp ispat şartı olduğundan davalı tarafa ulaşmış ve üzerine işlem tesis edilmiş mail ile ayıp ihbarı ispatlanmış bulunmaktadır. Davalı taraf, davacıya gönderdiği 10/04/2015 tarihli mailde “..her şey kısa zamanda çözülecek. Hatırlatmak isterim ki … müşterisini asla yalnız bırakmaz… ” ve 14/05/2015 tarihli mailde ise “…makineyi hale yola koymak için elimden gelenin en iyisini yapmama müsaade ediniz(ücretsiz).” şeklindeki beyanlarıyla ayıbı kabullenmiş durumdadır. Davalı tarafça sunulan mütalaada, makinedeki arızaların buharın yanlış verilmesi, makinenin nakil sisteminde anormal kireç, çamur ve pislik birikmesi, hatalı bakım gibi sebeplerle kullanıcı hatasından kaynaklandığı belirtilmiş ise de, uzman mütalaasında da geçen 19/01/2015 tarihli teknik servis ziyaretine ilişkin olarak dosyaya herhangi bir servis raporu sunulmuş değildir. Davalının gönderdiği 14/05/2015 tarihli mailde davacı işyerine bir ziyaret daha yapıldığı anlaşılmakla birlikte buna dair de herhangi bir evrak dosyaya sunulmamıştır. Davaya konu makinenin kurulumu davalı çalışanı tarafından kurulumunun tamamlandığı 19/12/2014 tarihinden arızanın çıktığı 2015 Ocak ayı başına kadar geçen birkaç haftalık sürede davacının, kurulmuş ve çalışır vaziyette bırakılan makinenin buhar sistemini değiştirdiği ve hatalı bakım uyguladığını ispata yarar dosyada delil bulunmamaktadır. Bilirkişi raporunda makinenin fabrikada atıl beklediği ve kullanılamadığı tespit edilmiştir. Davalının sunduğu uzman mütalaasında da makinenin berbat hale geldiği ifade edilmiştir. Davalı taraf, bilirkişi raporunun teknik değerlendirme içermediğini ve bilirkişi heyetinden rapor alınması gerektiğini ileri sürmüş ise de yukarıda izah edildiği dosya kapsamı itibariyle davaya konu makinede üretimden kaynaklı ayıp nedeniyle taraflar arasındaki maillere göre gidirilemeyen nitelikte arıza meydana geldiği sabittir. Bu halde davacıdan makineyi bu şekilde kullanılmasının beklenemez. Somut olayın özelliği ve arızanın niteliği gözetildiğinde, davacının, satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme hakkını kullanmasında herhangi bir hukuka aykırılık yoktur. Dolayısıyla mahkemece ayıp nedeniyle, satış bedelinin iadesine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Buna karşın davacı ayıplı ürün satışı nedeniyle sözleşmenin feshi ve bedelin iadesi talebinde bulunmuş olup, birlikte ifa kuralı gereğince ürünün davalıya iadesine karar verilmelidir. Mahkemece bu hususta karar verilmemesi yerinde olmamıştır. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; Mahkemece sözleşmeden dönme nedeniyle bedel iadesine karar verilmesine rağmen birlikte ifa kuralı uyarınca makinenin iadesine karar verilmemiş olması isabetli görülmemiş ve bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmek suretiyle davanın kabulü ile satış bedeli ve makinenin karşılıklı iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-Bedel iadesine ilişkin davanın KABULÜ ile; davaya konu … marka … Model … Seri Numaralı Kalıp Çorap Ütüleme makinesinin davalıya iadesiyle birlikte 66.800,00 EURO satış bedelinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2-Masraflara ilişkin davanın kısmen KABULÜ ile; 6.564,75 TL gümrük masrafı ve 1.491,39 TL noter ihtarname masrafı olmak üzere toplam 8.056,14 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Kâr kaybına ve fazlaya ilişkin talebin reddine, 3-Alınması gerekli 15.845,27 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 4.143,09 TL harcın mahsubuyla bakiye 11.702,18 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 4-Davacı tarafından yapılan 29,20 TL başvurma harcı, 4.143,09 TL peşin harç olmak üzere toplam 4.172,29 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Davacı tarafça posta / tebligat / bilirkişi gideri olarak yapılan (ayrıntısı uyapta kayıtlı) 3.866,50 TL yargılama giderinden kabul ve red oranı üzerinden takdiren 3.696,86 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, 6-AAÜT gereğince hesap edilen 19.867,68 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Reddedilen kısım üzerinden hesap edilen 2.725,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 8-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 9-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak; a-Davalı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, b-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 121,30 TL, posta ve tebligat gideri 41,00 TL olmak üzere toplam 162,30 TL yargılama masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 10-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.02/06/2022