Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/903 E. 2022/998 K. 27.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/903
KARAR NO: 2022/998
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/06/2019
NUMARASI: 2017/231 Esas – 2019/612 Karar
DAVA: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 27/09/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirkete ait işyerinde 30.11.2016 tarihinde silahlı soygun olayı yaşandığı, 30.11.2016 tarihinde gece yarısı meydana gelen soygunda kapı kırılarak iş yerine girilmiş olup, iş yerinde bulunan çelik kasa tahrip edilerek dava konusu çek de dahil toplam 68 adet Müşteri çeki, müvekkil şirkete ait 600 yaprak civarında boş çek ve 328.000-TL nakit para ile 25.000- EURO tutarındaki dövizin çalındığını, dava konusu çekin de içinde olduğu 68 adet müşteri çeki için Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1077 E. sayılı dosyası ile 06.12.2016 tarihinde tensiben “ödeme yasağı kararı” verildiğini, davalı …’nın vekili tarafından Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılmış olan “Kıymetli Evrak İptali talepli” dava dosyasına dava konusu çekle ilgili olarak çekin kendi ellerinde olduğunu bildirdiğini, Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bir hafta kesin süre içerisinde istirdat davası açma konusunda süre verildiği ve bu sebeple işbu davanın açılması zorunluluğunun doğduğunu, Dava konusu çekin son gerçek hamili ve zilyedinin müvekkil şirket olduğunu, dava konusu çekin, ortakları ve temsilcisi aynı olan … Limited Şirketinden iktisap edildiği, bu durumun defter ve belgelerin incelendiğinde ortaya çıkacağını, dava konusu çekin soygun gününde kasadan çalındığı zamana kadar müvekkilin uhdesinde kalmaya devam ettiğini, Dava konusu çekin müvekkilin rızası hilafına elinden çıkması ve çeki elinde bulunduran şahısların haklı hamil olmaması sebebiyle dava konusu çekin istirdadı ile çekin müvekkile iadesi ve müvekkilin son yetkili hamil sıfatıyla alacaklı olduğunun tespiti, davanın devamı esnasında çek bedelinin ödenmesi halinde çek bedelinin müvekkile iadesi hususunda karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın reddi gerektiğini, dava konusu çek ile ilgili Konya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, dava dışı diğer borçlularca dosya alacağının ödendiği ve dosyanın infaz edildiğini, müvekkilin icra takibi başlatmadan önce ödeme yasağı kararı veren Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1077 Esas sayılı dosyasına çekin zayi olmadığını belirterek davaya müdahil olduğunu, müvekkilin iyi niyetli olduğu, davacının, davalı ve diğer cirantalarla arasında bir ticari ilişkisinin olmadığını iddia ettiğini, davacının dava konusu çekte cirosu dahi bulunmadığını, ayrıca müvekkilin dava dışı cirantalar arasında gerçek bir ticari ilişki olup olmadığı hususunu araştırma zorunluluğu olmadığı gibi bunu bilmesinin de mümkün olmadığınıdan davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Somut olayda, davaya konu çekte ciro silsilesinde şeklen bozukluk yoktur. Davacı, davalı hamilin kötüniyetle çeki iktisap ettiğini kanıtlamadıkça şahsi def’ileri hamile karşı ileri süremez. Davalı hamilin çeki iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket ettiği, başka bir anlatımla kötüniyetli hamil olduğu kanıtlanmalıdır. Davacının iş yerinde gerçekleşen hırsızlık olayıyla ilgili olarak şikayetçi olduğu, Konya Cumhuriyet Başsavcılığı 2017/26557 CBS dosyası üzerinden soruşturma yürütüldüğü, bu soruşturma uyarınca hırsızlık olayının sabit olduğu ancak davalı hamile ilişkin henüz bir tespit yapılıp dava açılmamıştır. Mahkememizce dosya kapsamı dikkate alınarak ceza soruşturmasının sonucunun beklenilmesine gerek görülmemiştir. Her ne kadar dava konusu çekte davacının ciro silsilesinde ismi bulunmasa da mali müşavir bilirkişi eliyle davacının kayıtları üzerinde yapılan inceleme de çekin davacı kayıtlarında yer aldığı ve davacının hamil iken çekin çalındığı anlaşılmıştır. Mahkememizce UYAP entegrasyon ekranında yapılan inceleme ve dosyaya arasına alınan iş bu kayıtlar uyarınca davalı …’ya ait benzer mahiyette çok sayıda gerek hukuk ve gerekse ceza davalarının olduğu, bu durumun hayatın olağan akışına uygun olmadığı gibi çeki nasıl iktisap ettiğine ilişkin açıklama da dosyaya sunamamıştır. Bu sebeple davalı hamilin kötüniyetli olduğu kabul edilerek, davanın kabulü ile Konya … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına konu çekin ve ödenen çek bedelinin istirdadı ile davacı tarafa verilmesine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 6100 sayılı HMK. 186. Maddesini beyanla Yerel Mahkeme, davalı olan müvekkile veya vekili olarak tarafıma sözlü yargılama geçileceği hususunda herhangi bir davetiye göndermemiş olup mahkemece sözlü yargılama için süre vermeden usule aykırı olarak karar verildiğini, Yerel Mahkemenin, davacı tarafın dayanmadığı delilleri kendiliğinden araştırarak kararına gerekçe gösterdiğini, HMK.25.masddesine beyanla görülen davanın menfi tespit davası olduğunu Yerel Mahkemenin HMK. Md. 25 hükmü ile kamu düzenini ilgilendiren davalar haricindeki davalar için getirilen resen araştırma ilkesi yasağına aykırı hareket ettiğini, davalı müvekkilinin çeki elinde bulunduran, yetkili ve meşru son hamil olduğunu, TTK’nın 792. Maddesinden de anlaşılacağı üzere davacının alacağını ispat etmesi yanında yeni hamilin çeki kötüniyetli veya ağır kusurlu iktisap ettiğini de ispat etmesi gerekmekte olup, Yerel Mahkemenin, davalının hangi ticari ilişki gereği takip konusu senedi aldığını ispat edemediğini kararına gerekçe göstermekle, çeki elinde bulunduran hamilin alacağını ispat etmesi gerekmemekte olup, davalının çeki edinme nedenini kanıtlama yükümlülüğünün olmadığını, aksi halin kabulü kıymetli evrakın”mücerretlik” ilkesini ortadan kaldırdığını, davacı tarafın, ttk. md.792 hükmü gereği müvekkilin çeki iktisapta kötüniyetli ve ağır kusurlu olduğunu ispatlayamamış olmasına rağmen yerel mahkeme davalının yetkili hamil olduğunu ispat edemediğini gerekçe göstererek, ispat yükünde hataya düşmüş olup, bilirkişi raporu ile çekin çalıntı olduğu sonucuna varılamayacağını beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, rızası hilafına elden çıkan çekin istirdatı, davasıdır.İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davalının çekin yetkili hamili olup olmadığı noktasındadır.Dava konusu çek, dava dışı … Ltd. Şti. tarafından 17/02/2017 tarihinde dava dışı … Ltd. Şti. lehine 35.000,00 TL bedelli olarak …, … Mahallesi Şubesi nezdinde tanımlı hesaba bağlı olarak keşide edilmiş ve sırasıyla lehtar … Ltd. Şti., … Ticaret-…, … ve … Ltd. Şti. tarafından ciro edilmiştir. Çek, davalı … tarafından 17/02/2017 tarihinde takasa sunulmuş, çek iptaline ilişkin Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1077 esas sayılı dosyasında verilen ödemeden men kararı gereğince çek bedeli ödenmemiştir.Davacı taraf, çekin çalındığı, davalının çeki haksız ve kötü niyetli olarak iktisap ettiği ve kendisinin yetkili hamil olduğu iddiasıyla çekin istirdatı istemiyle eldeki davayı açmıştır.6102 sayılı TTK’nın 763. maddesine göre, elden çıkan kıymetli evrakın ortaya çıkması halinde senedi elinde bulundurana karşı iade davası açılabilir. Zayi nedeniyle iptali istenen çekin davalı tarafından Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1077 esas sayılı çek iptali dosyasına müdahalede bulunarak çekin hamili olduğunu bildirdiği anlaşılmaktadır.Ayrıca davalı takip alacaklısı tarafından, davacının da aralarında bulunduğu takip borçluları hakkında Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında dava konusu çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi başlatılmıştır. TTK’nın 792. Maddesine göre, çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790 ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür. TTK’nın 788/1. maddesinde, açıkça “emre yazılı” kaydıyla veya bu kayıt olmadan belirli bir kişi lehine ödenmesi şart kılınan bir çekin, ciro ve zilyetliğin geçirilmesiyle devredilebileceği, TTK’nın 790. maddesinde ise, cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişinin, son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılacağı düzenlenmiştir. Ayrıca çizilmiş cirolar yazılmamış hükmündedir. Bir beyaz ciroyu diğer bir ciro izlerse, bu son ciroyu imzalayan kişi çeki beyaz ciro ile iktisap etmiş sayılır. Dava konusu çekteki ciro silsilesi görünürde düzgün olup, şeklen çeki elinde bulunduran kişinin hamil sıfatını ispat eder niteliktedir. Ciro silsilesinde bir kopukluk söz konusu olmadığından hamil senedin illetten mücerret olması ilkesinden yararlanır. Kanunda aksine özel bir düzenleme olmadıkça; taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü (TMK 6), diğer bir ifadeyle, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran taraf ispat yükü altında (HMK 190) olup, bu temel kuralların da sonucu olarak herkes iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. İspat yükü kendisinde olmayan diğer taraf da ispat yükünü taşıyan tarafın iddiasının doğru olmadığı hakkında delil sunabilir. Karşı ispat faaliyeti için delil sunan taraf, ispat yükünü üzerine almış sayılmaz (HMK 191).Eldeki davada, davacı öncelikle çekin yetkili hamili olduğunu, ardından davalı tarafın çeki kötüniyetli veya ağır kusurlu olarak iktisap ettiğini ispat etmesi gerekir. Bununla birlikte davalının çeki edinme nedenini açıklama mecburiyeti bulunmamaktadır, zira aksi düşüncenin kabulü çekin “mücerretlik” vasfını ortadan kaldırır niteliktedir. Davaya konu çekte, davacının cirosu bulunmamakla birlikte çek davacının ticari defterlerinde … Ltd. Şti.’den cari hesaba mahsuben alındığı şeklinde kayıtlıdır. Dava dışı … Ltd. Şti.’nin ticari defterlerinde ise, çekin lehtar … Ltd. Şti.’den cari hesap karşılığı alındığı kayıtlıdır. Bu halde davacının dava konusu çekin yetkili hamili olduğu iddiasını ispatladığının kabulü gerekir. Dosya kapsamı itibariyle davacı tarafın, davalının taraf olduğu aynı nitelikte çok sayıda dava bulunduğunu beyan etmesi üzerine, UYAP üzerinden yapılan inceleme sonucu, davalı taraf hakkında farklı hırsızlık suçlarına konu çok sayıda çeki elinde bulundurması nedeniyle başlatılan ceza kovuşturması bulunduğu, bunun yanı sıra davalının farklı çok sayıda olayda, hırsızlık yoluyla elden çıkan çekleri benzer cirantalardan ciro yoluyla devralıp, bir çoğunu son hamil olarak farklı kişiler/firmalar aleyhine icra takiplerine konu ettiği tespit edilmiştir. Kargodan çalınan ve Türkiye’nin çeşitli yerlerinde kaybolan çek veya bonoların bir şekilde davalı şirketin eline geçmiş olması hayatın olağan akışına aykırı olup, bu durumda davalı şirketin basiretli bir işadamı gibi davranma yükümlülüğü gereği çekin iktisabında, gerekli dikkat ve özeni göstermemesi nedeniyle ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir(Yargıtay 11. HD’nin 26.05.2021 tarih, 2020/5570 E. – 2021/4450 K. sayılı kararı).Buna göre, davalı … dava konusu çekin yetkili hamili değildir. Bu durumdu davalı tarafından ağır kusurlu olarak iktisap edilen çekin davalıdan istirdatı ile davacıya verilmesi gerekir. Ancak çek bedeli yargılama sırasında davalı tarafından tahsil edilmiştir. Bu halde de, çek bedelinin davacıya ödenmesi gerekir. Davalı tarafça, sözlü yargılama usulüne geçileceğinin kendilerine bildirilmediği ve bu konuda süre verilmediği ileri sürülmüş ise de, karar tarihi itibariyle miktar veya değeri yüz bin Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır. Basit yargılama usulünde de sözlü yargılama aşaması bulunmamaktadır. Bu nedenle mahkemece sözlü yargılama aşamasına geçilmeden karar verildiği iddiası dinlenebilir değildir. Bu nedene mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 597,50 TL harcın, alınması gerekli olan 2.390,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.792,5‬ TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderleriniz kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 27/09/2022