Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/902 E. 2022/812 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/902
KARAR NO: 2022/812
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/07/2019
NUMARASI: 2018/999 Esas – 2019/727 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/06/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı ve davalılar vekillerince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı abonman nakliyat, emtia siortası ile sigortalı dava dışı … firmasına ait emtianın ABD’den Türkiye’ye havavyolu ile taşıma sürecinde 1.davalı sorumluluğunda hasarlı bir şekilde taşındığını, yükün 1 palet, bürüt 180 kg olduğunun hava yük senedi ile teyit edildiğini, 2. davalının akdi taşıyıcı, 1. davalının fiili taşıyıcı olarak taşıma sürecinde sorumluluk üstlendiğini, hasarın 1. davalı hasar raporu ile teyit edildiğini, davacının sigortalısına 3.755,36 USD tazminatı ödediğini, Bakırköy …İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyadan girişilen takibe itirazın haksız olduğunu beyan ederek, davanın kabulünü talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı … vekili, ABD-Türkiye taşıması kaynaklı ihtilafın 1999 Montreal Konvansiyonu hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğini, davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığını hava yük senedinde gönderenin dava dışı …, gönderilenin … firmaları olduğunun görüldüğü, firmasını gönderen, davalının taşıyıcı gözüktüğünü, hasar için yasal süre içinde ihbar yükümlülüğünü yerine getirilmediği, esasen emtianın alıcısına tam ve sağlam teslim edildiği hasarın 1. Davalı taşıma süresince meydana gelmediği, gümrük çıkış sürecinin tam ve sağlam yapıldığı, sorumluluk varsayımında ise sınırlı sorumluluk esas olduğu, ancak karar tarihinden itibaren faiz hesaplanabileceği, inkar tazminatı talep edilemeyeceğini beyan ederek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … vekili, davacının hasarın hava taşıma sürecinde meydana geldiğini ispat etmesi gerektiğini, dava konusu taşımada 1. davalını fiili taşımayı dava dışı … Lojistik için ifa ettiği, davanın bu firmaya yöneltilmesi gerekirken yanlış yöneltildiği, 2. davalının sıfatı bulunmadığı, oluşan hasarın sigorta kapsamında olup olmadığının belirlenmesi gerektiğini, davacının ödemesinin dayanağının belli olmadığını, ödeme tarihinden itibaren faiz talebinin haksız olduğu, icra inkar tazminatı talebinin yersiz olduğunu beyan ederek, davanın reddini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; yük senedi üzerinde adı yer almayan … A.Ş.’nin sigortacısı olan davacı sigortanın işbu konşimento açısından aktif dava ehliyeti bulunmadığından davanın reddine, olmadığı takdirde davacı tarafından ihbarda bulunma mükellefiyeti yerine getirilmediğinden dolayı davanın reddine, aksi takdirde davacının hukuki dayanağı olmayan maddi tazminat talebinin reddine, bir an için oratlığılının maddi tazminat ödemekle sorumlu tutulması halinde, sorumluluklarının sınırlı sorumluluk limitleri içinde davacının ancak gerçek zararı kadar olduğu göz önünde bulundurularak fazla talebinin reddine, davacının alacağı yargılamayı gerektirdiğinden ve likit olmadığından %20 icra inkar tazminat taleplerinin de reddine, tüm mahkeme masrafları ve ücreti vekaletin de davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, ” davacının yaptığı sigorta ödemesi ile sınırlı olarak sigortalısına TTK m.1472 ve TBK m.183 hükümlerine göre halef olduğu, davalıların uluslararası hava yolu ile kargo taşımayı üstlendiğini gözetilerek her ikisinin de taşıyıcı sıfatı ile sorumlu olduğu ve pasif husumete ehil olduğu, dava konusu taşıma işinin ABD’den Türkiye’ye gerçekleştirilen bir uluslararası hava taşıma işi olduğu anlaşılmakla, dava konusu uyuşmazlıkta; 26.03.2011 tarihinde Türkiye’nin taraf olduğu (yürürlük tarihi) … Konvansiyonu hükümlerinin uygulanması gerektiği, taşınan- 3 kap net 50×3=150 kg- ve bürüt 182 kg emtianın EX W bedeli 8,308,50 EURO’ olup; zayi olan mal bedeli 2769,50 EURO olup eksper raporu tarihi itibariyle 3.413,96 USD deye denk geldiği, meydana gelen zarar sebebiyle Montreal Konvansiyonu m.22 gereği davalının sorumluluğuna gidilebileceği, davalının sorumluluğunun, zayi birim başına 19 Özel Çekme Bedeli (SDR) hesabıyla; 60,67 kg mal için, 60,67 kg x 19 SDR=1.152,73 SDR miktarına denk geldiği, buna göre mahkememizce hüküm tarihi olan 04/07/2019 tarihindeki kur üzerinden hesaplanan 1.597,06 USD’nin davalı tarafça ödenmesi gerektiği anlaşılmakla açılan davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacağın hesabı teknik değerlendirme ve hesaplamayı gerektirmekle, alacak likit olmadığından, icra inkar tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşıyanın sınırlı sorumluluğunu gerektiren bir durum somut olay bakımından söz konusu olmadığını, davalılar aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, taşıyan sınırlı sorumlu olmasa dahi, davacının rücu edeceği tutarın 3.413,96 Usd olmadığını, davacının %10 ilave bedelinin de davalılardan talep hakkı bulunduğundan rücu edilebilecek asıl alacak tutarının 3.755,36 USD olması gerektiğini beyanla, ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalı … Lojıstık Ltd. Şti. vekili istinaf dilekçesinde özetle; dosya konusu tazminat alacağının rücu edilmesi talebi, hak düşürücü süre geçtiği için artık talep edilemez hale geldiğini, TTK’da 1188/3 maddesiyle hüküm altına alındığı üzere; ‘ancak, rücu davası açma hakkı, bu hakka sahip olan kişinin, istenen tazminat bedelini ödediği veya aleyhine açılan tazminat davasında dava dilekçesini tebellüğ ettiği tarihten itibaren doksan gün içinde kullanılmadıkça düşer.” denildiğini, davacı iddialarını ispatlayamadığından davanın reddi gerektiğini, zira davacı iddia ettiği üzere emtianın gördüğü hasarın taşıma sırasında olduğunu dahi ispatlayamadığını, taşınan malın hiçbir hasar kaydı olmaksızın tam ve sağlam olarak alıcısına teslim edildiğini ve gümrük çıkış kontrol fişi ile de sabit olduğunu, kargonun, varış yeri olan istanbul’da, herhangi bir aksaklık kaydı olmaksızın alıcısına teslim edildiği gümrük çıkış kontrol fişlerinden anlaşıldığından ve kargo, teslim almaya yetkili kişi tarafından itirazda bulunulmaksızın kabul olunduğundan, kargoların, taşıma belgesine uygun olarak ve eksiksiz teslim edildiği hususunda karine olduğunu, zira ttk madde 889’a göre; ‘eşyanın zıyaı veya hasara uğramış olduğu açıkça görülüyorsa, gönderen veya gönderilen en geç teslim anına kadar zıyaı veya hasarı bildirmezlerse, eşyanın sözleşmeye uygun olarak teslim edildiği varsayılır.’ bu karinenin aksinin ispat yükümlülüğünün davacıda olduğunu, hukuken kabul anlamına gelmemek kaydıyla, taşıma sözleşmesi konusu malın taşıma işi sırasında zarar gördüğü kabul edilse dahi, ilk derece mahkemesi taşıyıcının sorumluluğu açısından değerlendirme yapmamış olup, davacı tarafından dava dosyasına sunulan ekspertiz raporundaki eksiklikler sayın mahkeme tarafından incelenmeksizin kadar verildiğini, davalı taşıma sözleşmesi konusu emtianın hasarlı olduğunu tespit için yaptırdığı ekspertiz muayenesini müvekkil şirkete ihbar etmediğini, davalı şirketten hiçbir temsilcinin muayene sırasında hazır bulunmadığını, ilk derece mahkemesi gerekçeli kararında, her ne kadar montreal konvansiyonu hükmlerinin uygulanması gerektiğini belirtmişse de hasarın şartlarına uygun bir şekilde taraflarına bildirilmediğinin değerlendirilmediğini, hasarı tutanak ile teyit eden diğer davalı … a.o. olmakla, işbu durumda müvekkil şirketin hasardan haberdar olması beklenemeyeceğini, bu noktada davacı tarafından tarafımıza bildirim yapılması gerekliliği ilk derece mahkemesi tarafından gözetilmeksizin karar verildiğini, bu nedenle tarafımızca anılan karara karşı istinaf yoluna başvurma zorunluluğu doğduğunu, oluşan hasarların sigorta teminatı kapsamında olup olmadığınin değerlendirilmediğini, hukuken kabul anlamına gelmemek kaydıyla, faize ve başlangıç tarihlerine de ayrıca itirazlarını sunduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalı … Ortaklığı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşıma senedinin ise havayük senedi olarak düzenlenen bir belge olduğunu, davacının dava açma ehliyetinin olması için sigortalısının adının havayük senedinde yer alması-taşımanın tarafı olması gerektiğini, davacının halefiyet kurallarınca sigortalısının haklarına halef olması dava açması için yeterli olmadığını, bu nedenle, davacının davasını ancak üzerinde sigortalısının adının gönderici olarak gözüktüğü birinci yani ara taşıma senedine dayanarak açma hakkına sahip olduğunu, davacının davalıya ortaklık aleyhine açtığı davada aktif dava ehliyeti bulunmadığından davanın reddi geretiğini, Davacı sigorta şirketinin, sigortalısı durumundaki, … A.Ş., ile davalı … arasında herhangi bir taşıma sözleşmesi bulunmadığını, …’nin, … A.Ş.’ye karşı bir taşıma taahhüdü de olmadığından davacının, taşıma sözleşmesine dayanarak, …’ye husumet yöneltmesi söz konusu olmadığını, bu davalının pasif husumeti bulunmadığından reddedilmesi gerektiğini, 1999 tarihli Montreal Sözleşmesi’nin 31. maddesi uyarınca yükteki hasara ilişkin ihbarın 14 günlük süresi içinde, ayrıca, açıkça ve yazılı olarak taşıyıcıya yapılması gerekli olup, geçerlilik şartı olduğunu, İşbu emredici kuralın aksi kararlaştırılamayacak olup, hasara ilişkin ihbarın ayrı bir yazılı bildirimle taşıyıcının yetkili organına yapılması gerekli olup, tutulan tutanaklar ise mezkur Konvansiyon’un aradığı şartlarda bir hasar ihbarı sayılamayacağını, davacı vekilince, tutulan tutanakların hukuka aykırı olarak ihbar gibi değerlendirilmekle bunun da kabulü mümkün olmadığını, mezkur saptama, öncelikle, olayımıza tatbik edileceği belirtilen 1999 tarihli Montreal Sözleşmesi’nin 31. maddesinin sarih düzenlemesine aykırılık teşkil etmekle, işbu Konvansiyon’un 31/3 maddesinde; “Her şikayetin, yukarıda belirtilen süreler içinde (14 gün), ayrı bir yazılı bildirim olarak gönderilmesi veya verilmesi gerekir.” dendiğini, 1999 tarihli Montreal Sözleşmesi’nin m. 31/3’ün sarih ifadelerinden de anlaşılacağı üzere, ihbarın süresinde, ayrı bir yazılı bildirimle gönderilmek suretiyle yapılması gerektiğini, Montreal Sözleşmesi’ne uygun bir ihbarın, teslim almaya yetkili kişi tarafından, süresinde, ayrıca, yazılı olarak gönderilmesi ve taşıyıcı tarafından tebellüğ edilmesi gerektiğini. davacı tarafından 14 günlük hak düşürücü süresi içinde davalı Ortaklığımıza yapılmış bir hasar ihbarı bulunmadığını, yük taşımalarında davacı taraf, Konvansiyon’da öngörülen sınırlı sorumluluk limitlerini aşmamak kaydıyla, ancak ispat ettiği ölçüdeki gerçek zararını talep edebileceğini, davada SDR karar tarihindeki kurdan TL’ye çevrildiğini, bu nedenle, SDR karar tarihindeki kurdan milli paraya çevrildiğinden, ancak karar tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiğini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, havayolu taşıması sırasında oluşan hasar bedelini sigortalısına ödeyen sigorta şirketinin, ödediği bu bedeli taşıyan taraftan rücuen tahsili istemiyle başlattığı icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, hasarın taşıma sırasında meydana gelip gelmediği, hasarın taşıyıcıya ihbar edilip edilmediği, tarafların aktif ve pasif husumet ehliyetlerinin bulunup bulunmadığı, taşıyıcının sınırlı sorumluluktan yararlanıp yararlanamayacağı noktasındadır. Dava konusu taşımaya ilişkin, … (…) nolu havayolu ara taşıma senedi, 20/03/2018 tarihinde, davacının sigortalısı … İlaç San ve Tic. A.Ş.’nin … firmasından ithal ettiği 182 Kg. Ağırlığındaki ilaç hammadesinin … sefer nolu 26.03.2018 tarihli uçuş ile … havaalanından İstanbul’a taşınmasına ilişkin olarak, taşıyıcı acentesi sıfatıyla … tarafından düzenlenmiştir. Aynı taşımaya ilişkin … nolu ana taşıma senedi, 21/03/2018 tarihinde, … Tarafından … Tic. A.Ş.y’e gönderilen 738 Kg. Ağırlığında sigortalı emtianında bulunduğu karışık kargo yükünün … sefer nolu 26.03.2018 tarihli uçuş ile Chicago/ABD havaalanından İstanbul’a taşınmasına ilişkin olarak, taşıyıcı acentesi sıfatıyla … tarafından düzenlenmiştir. Gemlik/Türkiye limanından Houston/ABD limanına taşınmasına ilişkin olarak, taşıyıcı sıfatıyla … A. tarafından düzenlenmiş ve bu konşimentoda … firması yükün teslimi için ihbar olunacak kişi olarak gösterilmiştir. Ayrıca teslim yeri olarak Denver gösterilmiştir. Davaya konu taşımaya ilişkin olarak davalı … firması tarafından, alıcı … firmasına 27.03.2018 tarihinde navlun faturası kesmiştir. Taşımaya konu ithalata ilişkin satıcı tarafından, alıcı … A.Ş.’ye 19.03.2018 tarihli … nolu 8.308,50 USD bedelli fatura kesilmiştir. Faturada teslim şekli ex works olarak gösterilmiştir. Gümrük beyannamesinde de ödeme şekli mal mukabili olarak gösterilmiştir. Dava konusu taşımaya ilişkin olarak … tarafından 03.04.2018 tarihinde düzenlenen “kargo hasar raporunda” … sefer nolu uçuş ile taşınan emtiadan 1 varilin ezik olduğu ve hasarın hatalı yüklemeden kaynaklandığına dair kutucuklar işaretlenmiştir. Davacı sigorta şirketi tarafından davaya konu havayolu taşıması 31.12.2017 tarihinde “nakliyat emtea sigorta” ile ziya ve hasarlara karşı sigortalanmış bulunmaktadır. Bu sigorta poliçesinin sigortalısı alıcı şirkettir. Davacının sigortalısı tarafından tazminat talep edilmesi üzerine yapılan ekpertiz çalışması sonucunda 3.755,36 USD ödenmiştir. Davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçluları hakkında Bakırköy … icra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı takip dosyasında, “sigortalı emtiada meydana gelen hasar neticesinde rücu alacağı” sebebine dayalı olarak 3.755,36 Euro asıl alacağın tahsili istemiyle 09/08/2018 tarihli takip talebi ile ilamsız icra takibi başlatılmış, itiraz üzerine icra takibi durmuştur. Davacı tarafından, 2004 sayılı İcra Ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. Maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır. Davalılar esasa dair savunmalarının yanında aktif ve pasif husumet yönünden itirazlarını ileri sürmüşlerdir. Enstitü Yük Klozları[Havayolu] uyarınca istisnalar hariç, sigorta edile şeyin her türlü riziko nedeniyle uğrayacağı ziya ve hasar sigorta kapsamındadır. Eldeki davada, hasarın teminat harici kalmasına neden olacak herhangi bir istisnanın bulunduğu iddia ve ispat edilmemiştir. Buna göre, davaya konu hasar sigorta teminatı kapsamında olup, davacı halefiyet ilkesi gereğince aktif husumet ehliyetine sahiptir. 1999 tarihinde imzalanan Montreal Sözleşmesi(MS) Türkiye tarafından 02.04.2009 tarihli ve 5866 sayılı ‘Hava Yoluyla Uluslararası Taşımacılığa İlişkin Belirli Kuralların Birleştirilmesine Dair Sözleşme’nin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Resmi Gazetede yayımlanmasından sonra 26.03.2011 tarihi itibariyle de yürürlüğe konulmuştur. MS’nin 18/1. Maddesine göre, taşıyıcı, kargonun tahrip olması ya da kaybolması ya da kargoya zarar gelmesi durumunda uğranmış hasara karşı sadece, hasara bu şekilde uğranmasına neden olan olayın hava yoluyla taşıma esnasında meydana gelmiş olması durumunda sorumludur. MS’nin 39. Maddesinde göre de, Montreal Sözleşmesi’nin hükümlerine tâbi bir taşıma kontratını esas kişi olarak, bir yolcu ya da gönderen ile ya da yolcu veya gönderen adına hareket eden bir şahıs ile yapan kişi akdi-anlaşmalı taşıyıcı; akdi taşıyıcıdan aldığı yetkiyle, ancak bu Montreal Sözleşmesi’nin anlamı kapsamında müteselsil taşıyıcı kısmı ile ilgili olmadan, taşımanın tamamını ya da bir kısmını gerçekleştiren kimse ise fiili-gerçek taşıyıcıdır. Dosyada bulunan taşıma senetleri değerlendirildiğinde, davalı … fiili taşıyıcı konumundadır. Ayrıca navlun faturası davalı … firması tarafından alıcı … firmasına kesilmiştir. Taşıyan ile taşıtan arasındaki hukuki ilişkilerin navlun sözleşmesinin hükümlerine bağlı olması nedeniyle navlun faturası taşımaya karine teşkil eder. Bu bakımdan navlun faturası düzenleyen davalı … firmasının akdi taşıyıcı olduğunun kabulü gerekir. Davalı tarafça hasarın kendilerine ihbar edilmediği ve bu nedenle davacının dava hakkının bulunmadığı savunulmuştur. MS’nin 31/1. Maddesinde, kontrol edilmiş bagaj ya da kargoyu teslim almaya yetkili şahıs tarafından şikayetsiz olarak alınması, bagaj ve kargonun iyi koşullarda ve sırasıyla Madde 3’ün 2. paragrafında ve Madde 4’ün 2. paragrafında anılan taşıma dokümanına ya da farklı yöntemlerin içerdiği kayıtlara uygun olduklarına dair kesin olmayan karine teşkil edeceği, maddenini ikinci fıkrasında ise, hasar durumunda, teslim almaya yetkili şahıs hasarın fark edilmesinden sonra derhal ve en geç, kontrol edilmiş bagajlar durumunda alınan tarihten itibaren yedi (7) gün içerisinde ve kargo halinde de alınılan tarihten itibaren on dört (14) gün içerisinde taşıyıcıya şikayette bulunulması gerektiği düzenlenmiştir. Anılan maddenin bir ve ikinci fıkrası birlikte değerlendirildiğinde, 14 günlük ihbar süresi şikayetsiz olarak teslim alınan kargo halinde uygulanması mümkün olup, teslim anında kargonun hasarlı olduğunun taşıyıcının iştirakiyle düzenlenen bir belgeyle tespit edilmesi halinde hasar ihbarının yapıldığı kabul edilmelidir. Davaya konu hasara ilişkin olarak davalı … tarafından 03.04.2018 tarihinde “kargo hasar raporu” düzenlenmiştir. Her ne kadar davalı … firması söz konusu raporun … tarafından düzenlendiğini ve kendilerine hasarın ihbar edilmediğini savunmuş ise de, MS’nin 42. maddesindeki, taşıyıcıya bu Sözleşme kapsamında yapılacak, her türlü şikayet ya da verilecek her türlü talimatın, anlaşmalı taşıyıcıya ya da gerçek taşıyıcıya muhatap olmasına bakılmaksızın, eşit etkiye sahip olacağı şeklindeki düzenleme karşısında bu savunma yerinde değildir. Bu halde davacının, taşıyıcıya karşı dava hakkı düşmemiştir. Davacı tarafça yaptırılan eksper raporunda, karton varilin alt kısmının ezildiği ve delindiği belirtilmiş ve hasara forklift bıçak darbesinin neden olduğu düşüncesinde oldukları açıklanmıştır. Eksper raporunda tarif edilen hasar …’nin düzenlediği hasar tespit raporu ile de uyumludur. Taşıyıcı taraf, hasarlanan 1 varil emtiayı hasarlı olarak teslim aldığını iddia ve ispat etmediğine göre, taşıma sırasında oluşan bu hasardan dolayı sorumludur. Davacı sigorta şirketinin alıcının haklarına halef olabilmesi için sigorta poliçesi kapsamında bir ödeme yapması gerekir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 1472/1. Maddesinde, sigortacının, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçeceği, sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal edeceği düzenlenmiştir. Davacının düzenlediği nakliyat emtia sigortası ile … firmasının tüm dünya ülkelerinden Türkiye’ye ithal edeceği emtialar havayoluyla kargo taşıması da dahil olmak üzere sigortalamıştır. MS’nin 22/3. Maddesinde, kargo taşımacılığında, kontrol edilmiş kargonun taşıyıcının sorumluluğuna verildiği anda gönderen kargonun ulaşacağı yerde teslimi ile ilgili özel bir fayda beyanında bulunmadığı ve durumun gerektirmesi halinde ilave bir ödeme yapmadığı müddetçe, taşıyıcının kargonun tahrip olması, kaybolması ya da kargoya hasar gelmesi halinde her kilogram için sorumluluğunun 19 Özel Çekme Hakkı ile sınırlı olacağı, kargonun bir parçasının ya da içindeki malzemelerden herhangi birinin tahrip olması, kaybolması ya da gecikmesi durumunda, taşıyıcının sorumluluğunun sınırlı olduğu miktarın belirlenmesinde dikkate alınacak ağırlığın, sadece ilgili paket ya da paketlerin ağırlığının olacağı düzenlenmiştir. Davalı taşıyıcıların sınırlı sorumluluğunu ortadan kaldıran herhangi bir neden iddia ve ispat edilemediğine göre, davalı taşıyıcılar zarardan sınırlı sorumluluk esaslarına göre sorumludurlar. Eksper raporunda sovtaj imkanı bulunmadığı belirtilmiştir. Taşımaya konu emtianın ilaç hammaddesi olması ve kaerton varilde ezilme ve delinme olması, ayrıca bir miktar ürünün dışarıya sızmış olmas değerlendirildiğinde eksper raporundaki tespitin yerinde olduğu anlaşılmaktadır. Davaya konu hasarlı emtianın ağırlığı brüt 60,67 kg’dır. Buna göre, dava konusu hasar tutarı 1.152,73 SDR’dir. MS’nin 23. Maddesinde, adli yargılama durumunda, ulusal para birimlerine çevirimin, yargılamanın yapıldığı tarih itibariyle ulusal para birimlerinin Özel Çekme Hakkı bakımından değerine göre yapılacağı düzenlenmiştir. Buna göre, hüküm tarihine en yakın tarih itibariyle 1 SDR, 1,38546 ABD dolarına eşit olup, 1.152,73 SDR 1.597,06 dolara tekabül etmektedir. Davalı …, sorumluluk sınırının belirlenmesi için SDR’nin karar tarihindeki kur üzerinden TL’ye çevrilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de, davacının sigortalısının zararı dolar cinsinden meydana gelmiş olup, ayrıca davacının sigorta teminatları da dolar cinsinden olduğundan, zarar miktarının TL cinsinden belirlenmesi mümkün değildir. Kaldı ki, taşıyıcının sorumluluk sınırı dolar veya TL’ye göre değil SDR’ye göre belirlenmektedir. Davacı sigorta şirketi, poliçedeki %10 ilave bedeli de talep etme hakkı bulunduğunu ileri sürmüş ise de, poliçede belirtilen %10 ilave bedel davacı ile dava dışı sigortalı bakımından bağlayıcı olup, davacının bunu poliçenin tarafı olmayan ve poliçeye göre üçüncü kişi sayılan davalılara yansıtma olanağı bulunmadığı gibi, davalı taşıyıcı tarafın sorumluluk sınırının aşılması da mümkün değildir. Davalı … TTK’nın bir kısım hükümlerine dayanmış ise de, eldeki havayolu taşımasına 1999 tarihli montreal sözleşmesi uygulandığından; yine davalı tarafça dayanılan bagaj taşımalarına ilişkin Montreal Sözleşmesinin 17/2. Maddesinin eldeki uyuşmazlıkta uygulanmasına olanak yoktur. Eksper incelemesi ise sigorta şirketi tarafından kendi sorumluluğunu ve ödeyeceği tazminat miktarını tespit etmek amacıyla yaptırdığı bir inceleme olup, ekspertiz yapılacağının sorumlulara haber verilmesi gerekmediği gibi eksper raporunun da gönderilmesi gerekmez. MS’nin 22/6. Maddesine göre, sorumluluğa ilişkin sınırlar mahkemenin, kendi kurallarına uygun olarak, ilaveten, faizler dahil olmak üzere dava münasebetiyle davacının maruz kaldığı mahkeme masraflarının ve diğer harcamaların tamamını ya da bir kısmını hüküm olarak vermesine engel olmaz. Motreal Sözleşmesinde temerrüt ve faize ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu halde temerrüt ve faiz hakkında iç hukuk uygulanacaktır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu(TBK)’nun 114/2. Maddesinde, haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümlerin, kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hâllerine de uygulanacağı düzenlenmiştir. Haksız fiilde ise temerrüt, haksız fiil tarihi itibariyle gerçekleşir. Eldeki dava da zararın tazminine ilişkin olduğundan temerrüt hasar tarihi itibariyle gerçekleşmiştir. Ancak sigorta şirketi sigortalısına ödeme yaptığı tarihten itibaren alacağa faiz işletilmesini talep edebilir. İcra takibinde ise işlemiş faiz talep edilmemiş ve faizin takip tarihinden itibaren işletilmesi talep edilmiştir. Alacak yabancı para cinsinden olduğundan faiz oranının da 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesine göre belirlenmesi gerekir. Bu nedenle davalı …’nin faize ilişkin savunmaları yerinde değildir. Davacı kararı icra inkar tazminatı yönünden de istinaf etmiştir. İcra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için takibe konu alacağın likit olması zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut olduğunda ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Eldeki dava, temelinde taşınan emtiada meydana gelen zarar nedeniyle ödene tazminatın rücusuna ilişkin olup, tazminat miktarının belirlenmesi yargılamayı gerektirdiğinden alacak likit(belilenebilir) değildir. dolayısıyla icra inkar tazminatına hükmedilme şartları oluşmamıştır. Sonuç olarak; mahkemece, davalı taşıcıların sorumluluk sınırı dahilinde davanın kabulüne ve fazlaya dair istemlerin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından taraf vekillerinin yerinde görülmeyen istinaf başvurularının ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı ve davalılar vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,2-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,3-Davalı … Lojistik Limited Şirketi tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 161,57 TL harcın, alınması gerekli olan 646,24 TL harçtan mahsubu ile bakiye 484,67 TL istinaf karar harcının davalı … Lojistik Limited Şirketi’nden alınarak hazineye irat kaydına, 4-Davalı … tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 161,57 TL harcın, alınması gerekli olan 646,24 TL harçtan mahsubu ile bakiye 484,67 TL istinaf karar harcının davalı …’ndan alınarak hazineye irat kaydına, 5-Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 23/06/2022