Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/900 E. 2022/1139 K. 18.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/900
KARAR NO: 2022/1139
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/05/2019
NUMARASI: 2016/925 Esas – 2019/573 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/10/2022
Taraflar arasındaki İtirazın İptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında ticari ilişkiden kaynaklanan cari hesap ilişkisi bulunduğunu, söz konusu toplam tutarın 03.12.2015 tarih … nolu fatura, 08.12.2015 tarih … nolu fatura ve 08.12.2015 tarih … nolu faturalara dair cari hesap alacağı olduğunu, bu faturaların hiçbirine borçlu şirket tarafından itiraz edilmediğini, ticari defterlere işlendiğini, müvekkili şirketin toplam alacağının; 204.633,21 TL tutarında olup bir kısmının karşılığı için müvekkil şirkete çek verildiğini, bu çeklerin İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile takibe konulup tahsil edildiğini, takipteki borç tutarının, daha önce 29.04.2016 tarihli kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile yapmış oldukları takip ile ödenmiş bulunan 126.170,26 TL sonrası geri kalan alacakları olan 92,451,84 TL’nin tahsiline ilişkin olduğunu, daha öncesinde dava dışı … Şirketi, müvekkili şirket ve davalı Şirketin de dâhil olduğu, müvekkil şirketin alacağının tahsili için uzlaşma görüşmeleri gerçekleştirildiğini, bu müzakereler neticesinde tarafların imzalarının yer aldığı 23/03/2016 tarihli Protokolün düzenlendiğini, protokolde de zaten fatura ve defterlerle belli olan alacağın tekrar imza altına alındığını, faturalarla birlikte tüm borç kalemlerinin açıkça yazıldığını, alacağın likit olduğunu, bu alacağın tahsili için İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünden icra takibi yapıldığını, davalının bu takibe itiraz ettiğini, borçlunun yetki itirazının iptaline takibin İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden devamına borçlunun borca itirazının iptaline takibin devamına haksız itiraz eden borçlu aleyhine alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; iddia edilen faturaların müvekkili şirkete tebliğ edilmediğini, bu faturaların müvekkili şirket tarafından kabul edilmeyeceğini, borcun tasfiye protokolü ile müvekkil şirketin sorumlu tutulamayacağını, İcra takibinin haksız ve kötü niyetli olarak başlatıldığından değerin % 20’sinden az olmamak üzere davacı aleyhin kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İDM tarafından yapılan yargılama sonunda; “Mahkememizce bilirkişi incelemesi davacı defterleri üzerinde yapılmış olup mali müşavir bilirkişice, davalının davacıya 92.451,84TL borçlu olduğu bildirilmiş olsa da davacı vekilinden dava konusu faturalara ilişkin sevk irsaliyeleri istenmiş olup sevk irsaliyelerinde teslim alan kısımda isimleri bulunan kişilerin şirket çalışanı olup olmadığı hususunda davalı vekiline sorulması üzerine verilen yazılı beyanda davalı şirketin çalışanları olmadığını bildirmesi üzerine, İstanbul SGK İl Müdürlüğüne müzekkere yazılarak 2015 yılı Kasım-Aralık ayı davalı şirket çalışanlarının listesi celbedilmiştir. İlgili kayıtlar incelendiğinde sevk irsaliyelerinin teslim alan kısımda isimleri bulunan şahısların kaydına rastlanılmamıştır. Dolayısıyla faturalara konu malların sevk irsaliyesi altındaki imzaların davalı şirket çalışanlarına ait olduğu ispatlanamamış olup teslim hususu yazılı delille ispatlanamamıştır. Davacı vekili davalının vergi kayıtlarının celbedilmesini istese de dilekçesinde davalının vergi kayıtlarına açıkça dayanmamış olup davalı vekilincede vergi kayıtlarının celbine muvafakat etmediği için ilgili vergi kayıtları celbedilmemiştir. Davalının fatura alacaklarının ispatı için dosyaya sunduğu protokolde davalı şirket adına imza atan …’in ise davalı şirketin ticaret sicili kayıtları incelendiğinde davalı şirketin yetkilisi olmadığı tespit edilmiştir. Dolayısıyla davacı şirketin dava konusu yaptığı faturalara ilişkin teslim hususunun yazılı delille ispat edemediği!” gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.Karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvurusunda önceki iddialarını tekrarla birlikte özet olarak; mahkemec davalı şirketin ticari defterlerini incelemesi için bilirkişi görevlendirildiğini, davalı şirketin yerinde inceleme talebini kabul ettiğini, davalı şirketin inceleme günü defterlerini ibraz etmekten kaçındığını, bilirkişi raporunda da sabit olduğu şekilde, müvekkilinin ticari defeterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun yapıldığını ve borç bakiyesinin 92.451,84 TL olduğunun sabit olduğunu, HMK’nın 220. Maddesi gereğince davalının defterlerini ibrazdan kaçınmış olduğunu, bu nedenle müvekkilinin defterlerinin kabul edilmesi gerektiğini,- Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatının mümkün olduğunu, ticari defterlerin kesin delil olduğunu, ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabileceğini, karşı tarafın ticari defterlerini sunmadığı takdirde bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılması gerektiğini, YARGITAY 15. Hukuk Dairesi Esas: 2016/4087 Karar: 2017/261 sayılı kararında da bunların vurgulandığını, -Mahkemenin, malın teslimine ilişkin eksik inceleme yaparak sadece SGK İl Müdürlüğüne müzekkere yazılarak 2015 yılı Kasım-Aralık ayı davalı şirket çalışanlarının listesi celbini talep edildiğini, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında adet haline gelmiş olan mal teslimini görmezden gelerek, diğer zamanlarda yapılan teslimatlara ilişkin herhangi bir yeterli araştırma yapmadan, diğer sevk irsayelerini talep etmeden eksik inceleme ile karar verildiğini (YARGITAY Hukuk Genel Kurulu Esas: 2011/19-426 Karar: 2011/516 Karar Tarihi: 13.07.2011),-Davalı şirket adına imza atan …’in davalı şirketin ticaret sicili kayıtları incelendiğinde davalı şirketin yetkilisi olmadığı gerekçesiyle karar verilmiş ise de yapılan eksik incelemede Tamer Dinçşahin’in imzası bulunan protokolü davalı şirketin zimnen kabul edip etmediğini, daha önceden de bu şekilde işlemlerin yapılıp yapılmadığını, bu ilişkinin teammül haline gelip gelmediği hususlarını incelenmediğini, -Davalının sunmaması üzerine aydınlatma ilkesi gereğince dava dilekçesindeki her türlü yasal denilerek dayanmış olduklarından, BA-BS kayıtlarının celbedilmesini ettiklerini, usul ekonomisi ilkesince tarafların Yargıtay’ın her türlü yasal delilin kapsamı dışında bıraktığı yemin delili dışında diğer delillerin tek tek yazılması gerekmediğini, delilerin toplanmadığın ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, cari hesap alacağının tahsili talebiyle başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince, yukarıda yazılı gerekçe doğrultusunda davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı, davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davalının ticari defterlerinin incelenmesinin gerekip gerekmediği noktasındadır.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru sebepleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık yönüyle re’sen yapılmıştır.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 222. maddesine göre, Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Ayrıca ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.6098 sayılı TBK’nın 211/1 maddesi uyarınca Aksine sözleşme veya âdet yoksa, ölçme ve tartma gibi devir giderleri satıcıya, satılanı devralmak üzere yapılan giderler ve satılanın ifa yerinden başka yere taşınması gerektiğinde, taşıma giderleri alıcıya aittir.Malın teslimini ispat külfeti davacı satıcıya ait olup, yasal delillerle desteklenmediği sürece fatura ve davacı defter kayıtları tek başına alacağın varlığını ispatı için yeterli olmayıp, alacağın varlığının başka delillerle alacaklı tarafından kanıtlanması gerekir. (Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’ nin 2016/7819 Esas ve 2017/2738 Karar- sayılı 2014/12574 Esas – 2014/16692 Karar sayılı içtihatları) Somut olayda dava ve icra takibinin dayanağı faturaya konu ürünlerin teslimine ilişkin sevk irsaliyelerinde imzası bulunan şoförlerin, taraflar arasında yapılan ve inkar edilmeyen e posta yazışmalarından davalının yönlendirdiği ve onun adına taşıma yapan araç şoförleri olduğu anlaşılmaktadır.TTK 211 maddesi uyarınca satılanın ifa yerinden başka yere taşınmasına ilişkin masraflar alıcıya ait olup,davalı taraflar arasında bu düzenlemenin aksi yönünde bir uygulama olduğunu iddia ve ispat edememiştir. Davalı malları teslim alanların sigortalı çalışanı olmadığını ileri sürmüş ise de TTK 211 maddesi uyarınca; malların sigortalı olmasa da davalı çalışanına teslim edildiğinin kabulü gerekmiştir.Davalı taraf ticari defterlerini sunmamış, davacının delil niteliğine haiz defterlerine davacının ticari defterlerinde kayıtlı faturaya konu malların davalıya teslim edildiği ispatlandığından, davacının davalıdan 92.451,84TL alacaklı olduğunun kabulü yerine mahkemece yazılı gerekçe ve yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ileHMK 353(1)b-2 uyarınca hükmün kaldırılmasına, davacının davalıdan92.451,84TL alacaklı olduğu kabul edilerek davanın kabulü ile itirazın iptaline, 3095 sayılı yasanın 2 maddesi uyarıce tacir olan taraflar yönünden takibin değişen oranlarda işleyecek avans faiz ile devamına ve, takibe konu faturadan kaynaklanan likit ve belirlenebilir alacağın %20 si oranında davacı lehine icra inkar tazminatına karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,1-Davanın KABULÜNE,2-Davalı-borçlu aleyhine, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında yapılan icra takibine vaki itirazının İPTALİNE, takibin değişen oranlarda işleyecek avans faizi uygulanması suretiyle devamına,3-İtirazın iptaline karar verilen alacağın %20’si olan 18.490,36TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 6.315,38 TL harçtan peşin alınan 1.578,85 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.736,53‬ TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, 5-Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu başvuru harcı 29,20 TL, peşin harç 1.578,85 TL, posta ve tebligat gideri 921,6‬ TL, bilirkişi ücreti 600 TL olmak üzere toplam 3.129,65‬ TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Davacı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 14.792,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, 7-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacıya iadesine, 8-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak;a-Davacı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine,b-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 121,30 TL ile posta ve tebligat gideri 86,10 TL toplam 207,40 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 18/10/2022