Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/9 E. 2020/80 K. 01.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/9
KARAR NO : 2020/80
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/04/2018
NUMARASI : 2016/546 Esas – 2018/232 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/10/2020
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının, dava dışı … ile birlikte … Tic. Ltd. Şti.’nin ortağı olduğu, davalının dava dışı şahsın eşi olduğunu, taraflar arasında yaşanan güven bozucu davranışlar neticesinde şirketin tasfiyesi amacıyla davacı tarafından Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2011/509 esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, şirket müdürünün, şirketten şahsi olarak alacağı olduğunu beyan ederek şirket aleyhinde Kocaeli … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, yapılan icra takibinin hukuk düzeni tarafından kabul edilemeyeceğini, şirket müdürünün bu takibe dayanak olarak şirketi hiçbir şekilde bağlamayacak olan bir evrakı gösterdiğini, başlatılmış olan takibin kesinleştirilmesinin hileli yollarla sağlandığını, şirket müdürünün hem alacaklı asil, hem de borçlunun tek yetkili temsilcisi konusunda olması ve her iki taraf adına da işlem yapması nedeniyle ortaya çıkar çatışması çıktığını, takibin dürüştlük kurallarına aykırılık teşkil ettiğini, kötü niyetli olarak yapıldığını, takibin kesin hükümsüzlük ile sakat durumda olduğunu beyan ederek tedbir taleplerinin teminatsız olarak karara bağlanmasına, icra dosyasının tedbiren durdurulmasına, yapılacak tahsilatların alacaklıya ödenmemesine, Kocaeli … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının ve bu dosyaya dayanak teşkil eden işlemin/belgenin kesin hükümsüzlüğünün tespitine, icra takibinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: davacı vekilinin beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, yapılan icra takibinin gerçek bir borç alacak ilişkisine dayandığını, şahsi mal varlığından şirkete harcadığı para ve ödemelere ilişkin alacağın icra takibi ile istendiğini, şirketin mal varlığına haksız olarak el konulması nedeniyle şirket mal varlığı üzerine konulan tedbirin kaldırılacağı ve paranın kendisine ödeneceği inancı ile şirketin borçlarını ödediğini, yapılan tüm ödemelerin şirket kayıtlarına girdiğini, alacağın şirket kayıtlarıyla da ispatlanabileceğini, alacağın borçlanma belgesinde imzası olan … yetkili olduğu dönemdeki yapılan harcamalara ilişkin olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; “açılan davada talebe konu takibin muhatabı ve borçlusu şirkettir. Davacı talebi ise; iptali ve hükümsüzlüğü iddia edilen takibin, davacının kendi ortaklık hissesi yönünden iptaline ilişkindir. Şirketi ilgilendiren hususta davanın, şirketin yetkili organları tarafından; yetkili işlemi dava edilmekle, dolayısıyla zararı yönünden şirket ortağı tarafından da olsa şirket adına, şirketin yararına olmak üzere açılması gerekmesine rağmen, şirket ortağı davacının açtığı bu davada kendi hissesi yönünden hükümsüzlük ile iptal talep ettiğinden; 6100 sayılı HMK’nın dava şartlarına ilişkin 114/1-h bendinde ifade edilen “Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması” kuralına aykırı surette açıldığı, davanın şirket adına ve onun yararına açılması gerekmesine rağmen; davacının kendi adına olarak dava açmasında her hangi bir hukuki yararın bulunmadığı görülmüş, davanın bu nedenle usul yönünden reddine karar vermek gerekmiş” gerekçesi ile davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının kendi şirket hissesi yönünden yapılmış bir talep söz konusu olmadığını, dava dilekçesi bütünüyle incelendiğinde taleplerin şirket adına ve yararına dile getirildiğini, dava açmakta hem şirketin hem davacının hukuki yararının bulunduğunu, şirketin hareket kabiliyeti yok ise veya fiilen kullanılamıyor ise şirket ortağının gerek doğrudan kendi menfaatine, gerekse doğrudan şirketin menfaatine dava açabileceğini, şirket yetkilisinin kendi başlattığı icra takibinin iptali için takip başlatmasının beklenemeyeceğini, şirketin dava açabilecek başka bir yetkilisi veya organının bulunmadığını, icra takibi ile yapılan tahsilatın doğrudan davacının zarar görmesine neden olacağını, bu nedenle gerek davacının gerek şirketin hukuki yararının bulunduğunu, mahkeme kararının haksız olduğunu beyanla ilk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını, takibin iptalini, tahsil edilen paranını iadesini talep ve istinaf etmiştir.Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle: yapılan tüm işlemlerin hukuka uygun olduğunu, davacının takibin iptalinden şahsi bir hukuki yararı bulunmadığını, takip iptal edilse bile bunun şirket yararına olacağını, davacının davayı kendi adına açıp kendi lehine hak talep ettiği borçla ve takiple bir ilişiği bulunmadığını, şirket adına talep edilse bile şirket adına temsile yetkisi olmayan davacının davasının bu yönden de redde mahkum olduğunu, davalı ile davacı arasında hukuken bir borç ilişkisi olmayıp açılan menfi tespit davasının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacının açmış olduğu davanın haksız ve hukuka aykırı olduğunu beyanla istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava, Kocaeli … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ve bu dosyada takibe dayanak 07/02/2010 tarihli, 77.500,00 TL tutarlı belge nedeniyle …Tic. Ltd. Şti.’nin, şirket müdürü olan davalıya borçlu olmadığının tespiti(Menfi Tespit), davasıdır.İstinafa gelen uyuşmazlık, tek başına şirketi temsil yetkisi olmayan davacı ortağın, şirket müdürünün şirket hakkında başlattığı takiple ilgili olarak menfi tespit davası açıp açamayacağı noktasındadır.Usul hukukunda hukuki yarar mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için davacının bu davayı açmakta (veya mahkemeden hukuksal korunma istemekte) bir çıkarının olması gerektiğine ilişkin ilke anlamına gelir. Davacı tarafından açılan eldeki dava, şirket mal varlığının azalmasını önlemeye yönelik açıldığından davacının güncel bir hukuki yararının bulunduğunun kabulü gerekir.TTK’nın 623. Maddesine göre, şirketin yönetimi ve temsili şirket müdürüne aittir. Buna göre kanunda yazılı istisnalar saklı kalmak kaydıyla şirket adına ancak şirket müdürü tarafından dava açılabilir. Bu kapsamda şirketin borçlu olmadığına ilişkin menfi tespit davasının şirket tarafından bizzat açılması gerekir. Dava dilekçesinde açıkça “Kocaeli …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasını ve bu dosyaya dayanak teşkil eden işlemin (borca dayanak teşkil eden belgenin) müvekkile yönünden kesin hükümsüzlüğünün tespitine” karar verilmesi talep edilmiş olup, davanın şirket adına da açılmadığı anlaşıldığından davacının iş bu davayı açmasında aktif husumet ehliyeti bulunmamaktadır.Dava açıldığı tarih itibariyle menfi tespit istemli olarak açıldığından ve icra dosyasında yapılan tahsilatlar dava tarihinden sonra olduğundan yöneticinin sorumluluğuna ilişkin hükümlerin eldeki davaya uygulanma olanağı da yoktur.HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesince eldeki davanın açılmasında davacının hukuki yararı bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de davacının hukuki yararı bulunmakla birlikte aktif husumet ehliyetinin bulunmaması nedeniyle istinaf talebinin bu yönden kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak esas hakkında yeniden hüküm verilmek suretiyle davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir
HÜKÜM: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;Davacı vekilinin İstinaf talebinin KABULÜ İLE; Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/04/2018 Tarih, 2016/546 Esas ve 2018/232 sayılı kararının HMK’nın 353/(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1- Davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,2- Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 35,90 TL harçtan, peşin alınan 24,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 11,60-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3- Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerine bırakılmasına, 4- Davalı yargılama sırasında kendini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’nin 7/2. maddesi uyarınca 2.180,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi uyarınca, artan gider avansının davacıya iadesine,6-İstinaf karar harcı 35,90 TL’nin istem halinde davacıya iadesine,7-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,8- Gerekçeli kararın HMK.’nun 359-(3) maddesi uyarınca taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda,HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi 01/10/2020