Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/898 E. 2022/497 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/898
KARAR NO: 2022/497
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/05/2019
NUMARASI: 2017/979 Esas – 2019/502 Karar
DAVA: Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/04/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin … ( … ) adlı ABD bayraklı M/Y karakterinde, 16,76 boyunda …- … no’lu motorlara sahip teknenin maliki olduğunu, şirket yetkilisinin … olduğunu, şirketin kuruluşu, teknenin alımı ve mülkiyetine dair tüm bilgi ve belgeler gerek davalı sigorta hasar dosyasında olduğunu, … tarafından 18.09.2014 tarihinde … no’lu poliçe ile davalı şirkete sigorta ettirilmiş olduğunu, … no’lu “yatım paket poliçesi ” ile 18/09/2015-18/09/2016 tarihleri arası tarihler içinde yeniden (zeyilname) poliçe düzenlenmiş ve primleri de davalı tarafça tahsil edildiğini, tekne ile ilgili olarak 17.09.2014 tarihinde … AŞ. bağlama hizmeti sözleşmesi akdedildiğini, maliki olduğu teknenin satışı için ilana koyduğunu ve dava dışı ve kendisinin … olduğunu beyan şahsın, müvekkili şirket yetkilisi … ile irtibata geçtiğini, teknenin bir defaya mahsus gösterildiğini ve sonrasında ödeme ve devir işlemleri için şifahi mutabakat sağlandığını, mutabakattan günlerce ses alınmadığını, … adlı şahsın aramalara da cevap vermediğini, tekneye bakmaya giden şirket yetkilisi …’nin, teknenin yerinde olmadığını gördüğünü, teknenin bağlı olduğu Marina’nın üç güvenlik noktasından geçilerek ulaşılabilen bir yer olduğunu, teknenin yerinde olmaması güvenlik zaafıyetinin olduğunu, hırsızlık eyleminden ötürü müvekkilinin büyük mağduriyeti olduğunu, incelenen kayıtlar ve davalı sigorta eksperinden alınan bilgi dahilinde kendisini … olarak tanıtan ve Savcılık sorusturması sonucunda ise sahte kimlik kullandığını öğrendikleri kişi tarafından yapıldığını düşündükleri davalı şirket hasar dosyasında müvekkili rızası hilafına teknenin çalınmış olduğunu, davaya konu poliçeden kaynaklı teknenin hırsılık tarihi itibariye gerçek değerinin tespiti ve davalıdan tahsilini, hasar dosyasının oluştuğu ve hırsızlık eyleminin gerçekleştiği tarihten itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini ve müvekkiline ödenmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalıya tahmiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin ticaret merkezinin bulunduğu ve dava dilekçesinin de tebliğ edildiği adres, “… Cad. No: … Salıpazarı Beyoğlu / İstanbul” olup İstanbul Mahkemelerinin yetki sınırları içinde kaldığından mahkememizin yetkisizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine ve dosyanın yetkili İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini, sigortalı teknenin çalındığı beyan edilen … İşletme Müdürü … ile teknenin bakım işlerini yapan firma yetkilisi …’ın beyanlarına istinaden, davacı şirket yetkilisi …’in; teknenin, …’e bir defaya mahsus olarak gösterildiği şeklindeki beyanının gerçeğe uygun olmadığı, …’ün, sigortalının bilgisi dahilinde birçok kez tekneye gelmiş olduğunu, teknenin tek anahtarı olduğu ve kendilerinde bulunduğu beyan edilmesine rağmen müvekkil şirkete ibraz edilememiş olmasının da beyanların gerçeğe uygun olmadığı hususunu doğruladığı, … hakkında Hizmet Nedeniyle Görevi İhmal iddiasıyla Savcılığa yapılan suç duyurusunun “Suç Unsuruna Rastlanmadığı” gerekçesi ile Takipsizlikle sonuçlandığı, hasar sebebinin, sigortalı davacı şirketin gerekli özeni göstermemiş olmasından kaynaklandığı, bu hususunda poliçe teminatlarından … (01.01.85) kapsamındaki Tehlikeler başlığındaki 9.2. madde metninde açıklandığı şekilde hasarın sebebinin, sigortalı, gemi sahibi ve idarecilerinin gerekli özeni göstermemiş olmalarından kaynaklaması sebebiyle davacının davalı şirketten tazminat talep etme hakkı bulunmadığını, … A.Ş. ‘nın işletmeciliğini yaptığı marinada bağlı olduğu sırada hırsızlık hadisesi sonucu ortadan kaybolduğundan sigortalı firma açısından nihai sorumlunun bu şirket olup, müvekkili şirketin huzurdaki davanın sonunda tazminat ödemek durumunda kalması halinde söz konusu şirkete rücu hakkı söz konusu olacağından, davanın … A.Ş’ye ihbar edilmesini, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun iş bu davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı İhbar olunan … A.Ş vekili ihbara cevap dilekçesinde özetle; ihbar olunan müvekkili şirketin, marina işletmeciliği alanında yüksek güvenlik önlemleri ile hizmet vermekte olduğunu, davalıya ait teknenin çalınmasına sebebiyet vermediklerini, marinada güvenlik zaafiyetinin olmadığını, davalı teknesinin korunması için gerekli hassasiyeti, dikkati ve özeni gösterdiğini ve tekne davacının ağır kusurlu hareketleri sebebiyle çalındığını, davacının yetkilendirdiği kişi, kendisine verilen giriş kartı ile tekneyi çalan şahsı kısıtlı alana götürmesi ve davacının vermiş olduğu talimat üzerine tekneyi satın almak isteyen şahsın teknede yalnız bırakılması davacının dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davrandığını ve ağır kusuru/ihmali sebebi ile teknenin çalınmasına sebebiyet verdiğini, davacı gerekli koruma önlemlerini almamış ve rizikoya dayalı sigorta tazminatı alabilmek için birbiri ile çelişkili beyanlarda bulunduğunu, ihbar talebimizin kabulü ile davanın yukarıda bildirdiğimiz sigorta ve güvenlik şirketine ihbar edilmesini, davacı tarafın kötüniyetli olarak sigorta tazminatı talep ettiğinden davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “davanın, davacı şirkete ait ve davalı sigorta şirketine Yatım Paket Poliçesi ile sigortalı teknenin çalındığı iddiasıyla yat bedelinin tahsili talebine ilişkin olduğu, teknenin davacı … Ltd. adlı firma adına kayıtlı olduğu, sigortalı teknenin jurnal kaydından 10.10.2015 tarihinde meydana geldiği anlaşılan olayın … no.lu Yatım Paket Poliçesinin teminat süresi olan 18.09.2015-18.09.2016 vadeleri içinde meydana geldiği, çalındığı iddia edilen teknenin bu süre zarfında … A.Ş. (…-…) ile imzalanan bağlama hizmeti sözleşmesi ile adı geçen marinada bağlı olduğu, davacı şirket tarafından marina ve dava dışı … hakkında savcılığa şikayette bulunulduğu, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/161643 Soruşturma nolu dosyasında; şikayet edilen …’ün tekneyi çalan şahıs olmadığı anlaşıldığından bu şahıs hakkında ve …’nın da hizmet nedeniyle kusuru olmadığından şirket hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, yatı çalan şahıs hakkında daimi arama kararı olduğu, savcılıkta alınan beyanlardan davacı şirket çalışanı …’nin davacı şirketin yetkilisi …’e ait … (…) isimli …da demirli bulunan yatın satışı için verilen talimat gereğince bahse konu tekne ile ilgili satış ilanı verildiği, bu ilan üzerine … isimli şahsın … ile irtibata geçtiği, … ile birlikte randevu üzerine bir araya gelindiği, ücret, ödeme şekli ve zamanı hakkında şifahi görüşmeler yapıldığı, dava dışı şahsın talebi üzerine teknenin dış temizliğini yapan … isimli firma sahibi … Bey’in bir defaya mahsus tekneyi gösterdiği, davacı firma yetkilerinin …’ten bir daha haber alınamayınca vazgeçtiğini düşündükleri, aradan bir zaman geçtikten sonra …’nin tekneye bakmaya gittiğinde teknenin yerinde olmadığını gördüğü ve marina yetkililerine haber verdiklerinde, teknenin … tarafından çalındığını öğrendikleri, ancak davacı şirket yetkilisinin olayı öğrendiği tarihle ilgili farklı zaman dilimlerinde birbiri ile çelişkili beyanlarda bulunması ve somut olayı Sigorta Şirketine 30.11.2015, yetkili makamlara (Liman Başkanlığına ve Sahil Güvenlik Marmara ve Boğazlar Bölge Komutanlığına) 03.12.2015 tarihinde, yani olayın öğrenilmesinden yaklaşık 1,5 ay sonra bildirildiği, dava konusu teknenin sigortalanmış olduğu … no.lu poliçe, “…( 01.11.85) kapsamında düzenlendiği, söz konusu klozun 13. maddesinde Tazminat Talebi Bildirimi ve Teklif Alma başlığı altında “13. l.Bu sigorta kapsamında bir tazminat talebine neden olabilecek herhangi olay için sigortacılara derhal bildirilecek ve her hangi hırsızlık veya kötü niyetli hasar da hemen polise rapor edilecektir.”, 15. maddesinde Sigortalının Görevi başlığı altında “15.1.Her hangi zıya veya kaza halinde, bu sigorta gereği tazmin edilebilecek bir zararı önlemek veya azaltmak amacı ile makul önlemler almak sigortalı ve onun adamları ve temsilcilerinin görevidir” ifadesinin yer aldığı, davacı şirket yetkilisinin durumu olaydan 1,5 ay sonra yetkililere bildirmiş olmakla bu yükümlülüklerini yerine getirmediği, geçen bu süre zarfinda teknenin bulunabilme imkânını ortadan kaldırdığı, her ne kadar marinaya karadan giriş noktasında 3 ayrı kontrolden geçilerek iskeleye bağlı tekne ve yatlara ulaşılabilmesine rağmen denizden mendirek tarafından limana yaklaşan teknelerin hiçbir engele takılmadan yat limanına kadar girebileceği ve pontonlara bağlı bulunan teknelere ulaşmanın diğer bir yolu da 2 farklı sabit güvenlik noktasından geçildikten ve teknelerin bulunduğu bölgeye ulaştıktan sonra, sığ gibi görünen ancak insan boyundan derin olan deniz suyu üzerinden yüzerek teknelere ulaşılabileceği anlaşılmışsa da davacı şirketin yaklaşık 200.000 EUR değerindeki tekneyi satın almak üzere görmeye gelen müşterinin teknenin içini görmeden, tekne ve makinesinin performansını görmek için deneme seyrine çıkmadan ve/veya teknenin altında bir hasar olup olmadığını görmek üzere çekeğe almadan satın almak istemesinden şüphe duymaması, teknede … cihazı ve teknenin kontak anahtar sisteminde hırsızlığa karşı güvenlik sağlayan beyin/çip sistemi olmadığı halde, müşterinin teknede yalnız kalmasına izin verilmesi dikkate alındığında, hasarın, sigortalı, gemi sahibi ve idarecilerinin gerekli özeni göstermemiş olmalarının da etkisinin bulunduğu, dolayısıyla söz konusu rizikonun bir deniz rizikosu değil, emniyeti suistimalden kaynaklı hasar olduğu anlaşılmakla davanın reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; :dava konusu uyuşmazlığın davacı ve davalı yanında ihbar olunan’ı ilgilendirdiğini, davalının ödeme yapması gerektiği durumda, ihbar olunana rücu davası açabileceğini, davacının teknenin çalınması nedeniyle sigortadan alamadığı tazminatı, ihbar olunandan alma ihtimali olduğunu, Mahkemenin bu olayın çözümünde tarafların sorumluluklarını net olarak ortaya koyması gerektiğini, tekneyi çalan hırsızın, müşteri diyaloğu çerçevesinde müvekkiliyle temasa geçerek, tekneyi, marinayı keşfetmiş ve hısızlığı gerçekleştirmiş olduğunu, sigorta eksperi raporunda hırsızın beş tekne daha çaldığını, hırsızın bilinçli ve uzman olduğunu dile getirildiğini, sigorta eksperinin bunları dile getirirken olayı hırsızlık değilde emniyeti suistimale sokmasının anlaşılır olmadığını, bu nedenle AİS sisteminin olmayışı veya kontak anahtarının çipli olmayışı isnatlarının kötü niyetli olduğunu, müvekkiline ikinci anahtarı teknede bıraktığı suçlamasının asılsız olduğunu, daha önce belirtiğimiz gibi teknelerin marinaya giriş ve çıkışının denetlenmesinin marina işletmesinin görevi olup aksi durumda Liman Başkanlığındaki ilgili yetkililere bilgi vermesinin şart olduğunu, ancak marina işletmesinin böyle bir bilgiyi Liman başkanlığına vermediğini, bu nedenle müvekkilinin şikayet konusunda geç kaldığı tartışmasının anlam ifade etmediğini, müvekkilinin olay üzerine sigortaya bildirim yapması üzerine, sigorta eksperi de kendisine liman başkanlığı ve emniyet müdürlüğüne başvuru yapması gerektiğini söylediğini, müvekkilinin ve çalışanlarının da Liman başkanlıklarına ve Emniyet Müdürlüklerine başvuru yaptığını, müvekkilinin olayı duyar duymaz marina işletme müdürüne bildirdiğini, marina işletme müdürünün bu konuları çözeceğini düşündüğünü, ancak marina işletme müdürlüğünün üzerine düşeni yapmadığını, bu nedenle müvekkili tarafın şikayet konusunda geç kaldığı gerekçesini kabul etmediklerini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, yat poliçesi ile teminat altına alınan riskin gerçekleşmesi nedeniyle oluşan zararın sigorta şirketi tarafından tazmini davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davaya konu yatın marinadan davacının rızası dışında götürülmesi şeklinde oluşan zararın sigorta poliçesi kapsamında olup olmadığı noktasındadır. Davacı şirkete ait olan … isimli yat davalı şigorta şirketi tarafından “Yatım Paket Poliçesi” ile sigortalanmıştır. Davaya konu yat ihbar olunan tarafından işletilen marinada iken 10/10/2015 tarihinde davacının rızası hilafına marinadan alınarak götürülmüştür. Davacı taraf, davaya konu yatın çalındığından bahisle zararın sigorta poliçesi kapsamında tazmin edilmesi istemiyle eldeki davayı açmıştır. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 4/1. maddesine göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. TTK’nın 5/1. Maddesine göre de, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın tüm ticari davalara asliye ticaret mahkemesi bakmakla görevlidir. Ancak TTK’nın 5/2. Maddesinde ise, bir yerde ticaret davalarına bakan birden çok asliye ticaret mahkemesi varsa, iş durumunun gerekli kıldığı yerlerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca, asliye ticaret mahkemelerinden biri veya birkaçı münhasıran bu Kanundan ve diğer kanunlardan doğan deniz ticaretine ve deniz sigortalarına ilişkin hukuk davalarına bakmakla görevlendirilebileceği düzenlenmiştir. HSYK ‘nın 20/07/2004 tarih ve 370 sayılı kararı ile İstanbul ‘da kurulup faaliyete geçirilen denizcilik ihtisas mahkemesinin yargı alanının İstanbul İli mülki sınırları olarak belirlenmiş ve yine 09/09/2014 tarihli ticaret mahkemesi hakimleri ile bazı yer adli yargı hakimlerinin müstemir yetkilerinin düzenlenmesine ilişkin yetki kararnamesi ile 6102 sayılı TTK 5/2 maddesi gereğince İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi TTK ‘dan ve diğer kanunlardan doğan deniz ticareti ve deniz sigortalarına ilişkin hukuk davalarına bakmak üzere münhasıran görevlendirilmiştir. Dava, yat sigorta poliçesine dayanan sigorta tazminatı alacağının sigorta şirketinden tahsili talebine ilişkin olup sigortalı yatın, TTK’nın 931. maddesindeki tanıma uygun bir gemi niteliğinde olan davaya konu uyuşmazlık deniz sigortasına ilişkindir. Dolayısıyla deniz sigortasına ilişkin bir uyuşmazlıktan kaynaklanan eldeki bu davada asliye ticaret mahkemesi değil, deniz ihtisas mahkemesi görevlidir. Asliye ticaret mahkemesi ile deniz ihtisas mahkemesi arasındaki ilişki görev ilişkisi olup HMK’nın 114/1-c maddesine göre dava şartlarından olan mahkemenin görevli olması davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden(HMK m. 115/1) ve istinaf aşamasında dahi kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle resen nazara alınır. Bu açıklamalara göre, deniz sigortasından kaynaklanan iş bu uyuşmazlıkta görevli mahkemenin İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi(Denizcilik İhtisas Mahkemesi) olmasına rağmen, görevsiz mahkeme tarafından işin esasına girilerek davanın sonuçlandırılması doğru olmamıştır. 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun HMK’nın 114/1-c bendinde mahkemenin görevli olması ve HMK’nın 115/2. Maddesinde de, mahkemece giderilmesi mümkün olmayan bir dava şartı noksanlığı tespit edilirse davanın usulden reddine karar verileceği düzenlenmiştir. HMK’nın 115/1. Maddesine göre ise, mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Buna göre HMK’nın 355. Maddesi uyarınca yalnızca kamu düzenine aykırılık sebebi ile sınırlı olarak bu aşamada davacı vekilinin istinaf sebepleri incelenmeksizin yapılan istinaf incelemesi sonunda, istinaf başvurusunun kabulü ile görevsiz mahkemece verilen kararının kaldırılmasına ve dairemizce görevsizlik kararı verilerek dava dosyasının görevli İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi(Denizcilik İhtisas Mahkemesi)’ne gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstinaf incelemesine konu kararın, HMK.’nun 353(1)a-3 uyarınca usulden KALDIRILMASINA, 1- Kararı veren mahkemenin görevsiz olması nedeniyle HMK’nın 115/2. maddesi uyarınca davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE, 2- HMK’nın 20. Maddesi uyarınca, taraflardan birinin, görevsizlik kararının tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde istinaf incelemesine konu kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dosyanın görevli İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi(Denizcilik İhtisas Mahkemesi)’ne GÖNDERİLMESİNE, aksi takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin kararın tebliği ile İHTARINA, 3-HMK.’nun 331/2 maddesi uyarınca harç ve istinaf aşaması dahil yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya bir başka mahkemede devam edilmemesi ve davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde ise yargılama harç ve giderlerinin davanın açıldığı mahkemece karara bağlanmasına, 4-Kararın, HMK’nın 359/4. maddesi uyarınca istinaf incelemesine konu kararı veren İlk Derece Mahkemesince taraflara resen tebliğine, 5-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istem halinde davacıya iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nın 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.21/04/2022