Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/888 E. 2022/656 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/888
KARAR NO: 2022/656
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/07/2019
NUMARASI: 2018/882 Esas – 2019/827 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/05/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ticari ilişkide müvekkilinin, satıp teslim etiği emtia karşılığı, oluşan 15/12/2017-01/06/2018 dönemine ilişkin cari hesap borcunun ödenmemis üzerine Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında başlatılan takibe vaki itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına ve %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;avacı iddialarının gerçeği yansıtmadığını, takibe yönelik itirzda belirtildiği üzere müvekkilinin davacıya borcunun bulunmdağını, taraflar arasındaki ticarette tüm ödeme ve faturaların Türk Lirası cinsinden yapıldığını, davacının cari hesap alacağının bulunmadığını, takibe ekli cari hesap ekstresindeki dolar işaretinin sonradan el yazısı ile eklendiğini, 2 adet faturanın müvekkili şirketin kayıtlarında bulunmadığını, faturalara ilişkin mal ve hizmet teslim edilmediği gibi, faturaların da tebliğ edilmediğini savunarak, davanın karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Mahkememizce, sevk irsaliyeleri ve diğer deliler sunulması talep edilmiş, tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde mali müşavir bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılmıştır. Bilirkişi tarafından düzenlenen 15/01/2019 tarihli kök raporda taraf defterleri incelenmiş, BA-BS formlarının incelenmesi sonucu, asıl raporun düzenleneceği belirtilmiştir. Mahkememizce, formlar ilgili vergi dairesinden getirtilerek bilirkişiden 02/04/2019 tarihli rapor düzenlenmiştir. Bilirkişi raporunun incelenmesinde, BA-BS formlarının incelenmesi sonucu ve taraflar arasındaki yazışmaların değerlendirilmesi ile, davacı tarafından düzenlenen 15/01/2018 tarihli … sayılı fatura ile 19/01/2018 tarih … sayalı iki adet faturanın gerçek satış faturası olduğu, bu kapsamda davacının her iki fatura tutarı olan 34.855,97 TL alacaklı olduğu anlaşılmıştır. Takibe konu e-fatura olarak düzenlenen 19/01/2018 tarihli 13.235,62 TL bedelli fatura ile 15/01/2018 tarihli 26.083,89 Tl bedelli faturalara konu malın, davalıya teslim edilip edilmediğine ilişkin yazılı belgelerin sunulması için, son olarak 08/05/2019 tarihli oturumda davacıya süre verilmiştir. Bilirkişi taraflar arasındaki e-mail’deki birim fiyatlarla faturadaki birim fiyatlarının aynı olması nedeniyle, faturanın gerçek satışa ilişkin olduğunu bildirmiştir. 19/01/2018 tarihli fatura üzerinde … ismi yazılı olup, diğer faturada herhangi bir isim yazılı değildir. Fatura irsaliyeli fatura olmadığı için, üzerinde isim yazılı olması ancak faturanın tebliği anlamına gelir. Davalı şirketin getirtilen sicil kaydı ile SGK dönem bordrolarından … isimli çalışanı veya yetkilisinin bulunmadığı, anlaşılmıştır. Bu durumda satım sözleşmesinde satılanın, alıcıya usulüne uygun şekilde teslim edildiğini kanıtlama yükümlülüğü, satıcıda olduğundan, satıcının 2 fatura içeriği emtiayı davalıya teslimi gerekmektedir. Deliller arasında yemin delili bulunmadığından ve teslim olgusu usulüne uygun delillerle kanıtlanmadığından 2 adet fatura içeriği emtianın davalıya teslim edildiği kabul edilemeyceğinden davacının sabit görülmeyen davasının reddine, takip haksız olmakla birlikte kötü niyetli olmadığından davalının, kötü niyet tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ticari ilişkiden kaynaklı 5.049,76 USD (34.855,97 TL) ödenmemiş cari hesap ve fatura alacaklarına ilişkin icra takibi başlatıldığını, davalı borçlu yanca borca itiraz edilmesi üzerine tarafınca itirazın iptali için davası açıldığını, bilirkişi raporlarına göre alacağının sabit olduğunu, davalı yanın iddiaları somut gerçekliği yansıtmamakla gerek dosyaya sunulan deliller gerekse bilirkişi raporlarında öncelikle ticari teamül gereği işlemlerin döviz cinsinden yapıldığı dosyaya sunulan faturalarda fatura bedellerinin hem tl hem döviz cinsinden belirtildiği ve davalı firmanında kaşe ve imzasının bulunduğu belirtilerek davalı yanın genel geçer beyanları çürütülmüş taraflar arasında gerçekleşen mailde birim fiyat ve metre olarak hesaplama yapıldığında fatura miktarlarının uyuştuğunu, konu faturalardan birinde imzası bulunan … isimli kişinin şirket çalışanı olup olmadığı belli olmadığı raporu üzerine davalı yan iddia ve savunmalarını değiştirerek her iki bilirkişi raporunda sabit olunan alacağın üzerinde kötü niyetli olarak inkarda bulunmuş toplanan tüm deliller alacağımızı sabit kıldığından herhangi bir itiraz ve beyanı olmayan davalı yanın tahkikat aşamasında iddia ve savunmalarını genişletmesi ve değiştirmesi hususunda değerlendirilmesini talep etmekle, yerel mahkeme 08.05.2019 tarihli duruşmasında ihtilafa konu iki faturaya konu ürünlerin teslim edildiğine dair 2 hafta süre verilmiş olup bu süre kesin veyahut ihtarahatlı bir süre olmadığını, mahkemece yalnızca SGK ‘ya müzekkere yazılarak davalı şirket nezdinde … adlı kişinin şirket bünyesinde sigortalı olup olmadığının tespiti istenmiş olup SGK müzekkere cevabında ise şahsın SGK kayıtlarında olmadığı belirtilmiş mahkemece bu bilgi yeterli görülerek davanın reddedildiğini, mahkemece taleplerimiz göz ardı edildiğini, davalı firmanın ticari defter ve belgelerinin incelenmesi gerektiğini beyanla, ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davacı taraf, ticari teamül gereği taraflar arasındaki ticaretin dolar üzerinden yapıldığını iddia etmişse de bu hususun gerçeği yansıtmadığını, taraflar arasındaki ticarete konu tüm ödemeler ve faturalar Türk Lirası üzerinden yapılmakta olup, davacı tarafça, dolar üzerinden ticaret yapıldığına ilişkin iddiayı kanıtlayacak herhangi bir delil sunulamadığını, icra dosyasına ek olarak sunulan cari hesap ekstresinde de ‘Dolar Amblemi’ el yazısı ile eklenmek suretiyle yazılmış olup, taraflar arasındaki tüm ticaret TL üzerinden yapıldığını, İlk derece mahkemesine sunulan SGK kayıtlarında da görüleceği üzere … isimli şahsın davacı şirketle hiçbir ilgi ve alakası bulunadığını, tüzel kişilerde, fatura teslim alma yetkisinin kural olarak tüzel kişi yetkilileri veya tüzel kişinin yetkilendirdiği diğer şahıslarda olduğunu ve Davacı tarafça, tüm deliller ışığında alacağın sabit olduğu ileri sürülse de, uyuşmazlık konusu işle ilgili olarak ticari defterlere geçirilen kayıtlar birbirini doğrulamadığını beyanla, istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satım sözleşmesinden kaynaklanan fatura ve cari(açık) hesap alacağının tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, faturalara konu ürünlerin davalıya teslim edilip edilmediği ve davacının fatura ve cari hesaptan dolayı alacağının bulunup bulunmadığı noktasındadır. Davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçlusu hakkında, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, “.ödenmemiş faturalar ve cari hesap ekstresi” sebebine dayalı olarak 34.855,97 TL(5.049,76 USD) asıl alacağın tahsili istemiyle 14/08/2018 tarihli takip talebi ile ilamsız icra takibi başlatılmış, itiraz üzerine takip durmuştur. Davacı taraf, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır. Davalı taraf, davacıya borçlu olmadıklarını ve faturaların ticari defterlerinde kayıtlı olmadığını savunmuştur. Mahkemece bilirkişi aracılığıyla tarafların ticari defterleri incelenmiştir. Davacının incelenen ticari defterlerine göre davalıdan 5.049,76 USD (34.855,97 TL) alacaklıdır. Davalının ticari defterlerinde ise ihtilaf konusu faturalar kayıtlı değildir. Ticari defter ve kayıtların usulüne uygun tutulmuş olması yanında defterlerde yer alan kayıtların dayanağının da usulüne uygun olması gerekir. Davacının, usulüne uygun tutulan ticari defterlerinde kayıtlı olan faturaların dayanağının da usulüne uygun olduğunun ispatlanması gerekir. Fatura düzenlenmesi ve dayanağı kanıtlanamayan bu faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olması ve faturaya itiraz edilmemiş olması tek başına akdi ilişkinin kanıtı oluşturmaz(Yargıtay HGK’nun 19/09/2018 Tarih, 2017/19-915 Esas ve 2018/1338 Karar Sayılı İlamı). Davada ispat külfeti faturalar nedeniyle alacaklı olduğunu iddia eden davacının üzerindedir. Davacının faturalara konu malları davalıya teslim ettiğini usulüne uygun delillerle ispatlaması gerekir(Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 22/02/2016 Tarih, 2015/13357 Esas ve 2016/2695 Karar Sayılı İlamı). aynı şekilde akdi ilişkinin inkar edildiği hallerde, fatura düzenlenmesi ve tebliğ edilen bu faturaya süresinde itiraz edilmemesi tek başına alacağın varlığını göstermez. Yukarıda açıklandığı üzere davacının ticari defterlerinde kayıtlı olan faturaların dayanağının da usulüne uygun olduğunun ispatlanması gerekli olup, fatura düzenlenmesi ve dayanağı kanıtlanamayan bu faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olması ve/veya faturaya itiraz edilmemiş olması tek başına davacının iddialarını ispata elverişli değildir. Bu nedenle davacının ticari defterlerinin lehe delil niteliği bulunmamaktadır. Takip konusu 19/01/2018 tarihli e-faturada … isimli bir kişiye atfen imza yer almakla birlikte faturadaki malların teslimine ilişkin herhangi bir ibare bulunmamaktadır. Bu kişinin davalı çalışanı olup olmadığı bir yana, bu haliyle bahsi geçen imza malların teslim edildiğini ispata elverişli değildir. Faturaların tebliğ edilmiş olması hali dahi malların teslimini ispata yeterli değildir. Davacı taraf mail yazışmalarına dayanmış ise de, maillerde bir siparişten bahsedilmekle birlikte bu siparişin teslim edildiğine ilişkin davalıdan sadır olmuş bir beyan bulunmamaktadır. Bu durumda davacı taraf fatura ve cari hesap ekstresi uyarınca borç sebebine ilişkin olarak malların davalıya teslim edildiğini ispatlayamamıştır. Bu nedenle mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 25/05/2022