Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/881 E. 2022/506 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/881
KARAR NO: 2022/506
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/07/2019
NUMARASI: 2016/758 Esas – 2019/745 Karar
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/04/2022
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin davalı firmadan, 66 serisi … lazer kanal … satın alınma hususunda anlaştığını, akabinde satın alınması için 05.09.2014 tarihinde İzmir … Noterliği’nin … yevmiye nolu finansal kiralama sözleşmesi ile … A.Ş. ile leasing sözleşmesi imzaladığını, dava konusu makinanın kurulumunun 09.10.2014 tarihinde davalı tarafından yapıldığını, ancak kurulumun yapıldığı tarihten sonra sürekli olarak arızalandığından davalıdan teknik destek alındığını, makina bir süre çalışmış ise de aynı sıkıntılar baş gösterince hiç beklenmeksizin 09.07.2015 tarihinde davalı firmaya müvekkili tarafından malın ayıplı olduğuna ilişkin bildirimde bulunulduğunu, buna rağmen davalının müvekkilini oyalamaya devam ettiğini ve bu tarihlerden sonra da 19.08.2015, 23.08.2015, 24.08.2015, 26.05.2016, 14.07.2016 tarihlerinde makine onarım işlemleri için gelmeye devam ettiğini, müvekkilinin de sırf işlerinin daha fazla sekteye uğramaması için bu onarımların yapılmasına rıza gösterdiğini, ancak dava konusu makinanın sürekli olarak arıza vermesi dolayısıyla müvekkilinin bu makinadan tam bir randıman sağlayamadığını, bunun üzerine bir kez daha davalıya 24.05.2016 tarihinde ihtarname gönderilmiş ise de, davalının ihtara cevap vermediğini, 16.04.2015 tarihli davalı firma ile yapılan mail görüşmelerinde, davalı firma sorunların devam etmesi halinde gerektiğinde malı yenisi ile değiştirebileceklerini vaad ettiğini, ancak bu tarihten sonra makinada aynı sorunların ortaya çıkması neticesinde 09.07.2015 tarihinde davalıya fax çekilerek bildirimde bulunulmuşsa da davalı firmanın vaadini yerine getirmediğini ileri sürerek malın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesine, bunun mümkün olmaması halinde ayıplı mal için ödenmiş olan 160.000,00.USD bedel ile 160,68.TL ihtarname ve 23.467,00.TL gümrük masrafının dava tarihinden itibaren avans faizi; 160.000,00.USD için 3095 Sayılı Kanunu’nun 4/a maddesi uyarınca faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 23.05.2019 tarihli celsede, terditli olarak açılan davada talebinin yalnızca bedel ve faiz olarak talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, dava konusu malın finans leasing tarafından leasing yoluyla davacıya satılmış olduğundan finansal kiralama şirketinden talep ve dava haklarını davacıya devrettiğine dair yazılı belgenin ibrazının zorunlu olduğunu, makinanın ayıplı olmadığını, makinada ortaya çıkan arızaların kullanım ve operatör hatasından kaynaklandığını, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporu sonucunda, açık ve gizli ayıplarda kural olarak ihbar zorunluluğu bulunmakla birlikte, ayıp garantisi bulunması halinde açık ayıplarda muayene ve süresinde ihbar yükümlülüğünü, gizli ayıplar yönününde de derhal ihbar yükümlülüğünü kaldırmayı ve garanti süresi içinde ortaya çıkan bu ayıpları bedelsiz olarak gidermeyi üstlendiği anlamına geldiği, garanti süresi içinde ortaya çıkan açık ve gizli ayıplarla ayıp ihbarında bulunmak zorunda kalmaksızın zamanaşımı süresi içinde ayıbın giderilmesi ve zararlarını isteyebileceği, sipariş teyit yazısına göre garanti süre 1 yıl olup, garanti başlangıcı makine kurulumu tarihi olan 09.10.2014 olduğu, ayıplar garanti süresi içinde gerçekleştiği gibi, ayıplara ilişkin garanti süresi içinde bir çok bildirim yapıldığı, bu hususta “09.10.2014 tarihinde ilk kurulumu yapılan pozlama makinasının garanti süresinin 09.10.2015 te bittiği düşünüldüğünde (diyotlar hariç) hem garanti süresinde ve daha sonra ve halen problemlerin devam ettiği tespit edildiği gibi, makinedeki sorunların kullanım hatasından ya da sipariş sözleşmesinin 7.maddesinde garanti haricinde olduğu belirtilen herhangi bir durumdan kaynaklanmadığı da belirlenmiş olduğundan, makinede tespit edilen gizli ayıbın gerek süre gerekse de nitelik bakımından sözleşmenin 7. Maddesi ile verilen garantinin kapsamında olduğu” teknik görüşü de bilirkişilerce mütalaa edildiği, ayıp olarak ileri sürelen hususların davacı kullanıcıdan kaynaklandığı iddia edilmiş ise de servis raporlarında kullanıcıdan kaynaklanan durumlar zaten uyarı olarak ayrıca belirtildiği, diğerler sorunların ise kullanıcıdan kaynaklandığına ilişkin bir tespit yapılmadığı, bu hususta bilirkişi raporu teknik görüşünde ”1-Davaya konu makinanın onarımmın, Çok komplike ve elektronik parça ağırlıklı olması yüksek maliyet getirebileceği düşüncesi ve ayrıca daha önce yapılan bir çok onarımın hep tekrar etmesi sebebiyle effektif bir yarar sağlamadığı kanaatindeyiz. 2-Servis raporları dikkatlice incelendiğinde 24-06-2015, 03-07-2015, 26-05-2016, 14-07-2016 tarihlerindenki benzer arızaların devam ettiği, özellikle tail clamp arızasının sürekli tekrar ettiği anlaşılmaktadır. Okunabilen servis raporlarından bu tekrarlar gözükmektedir. Ayrıca Çinden gelen teknisyenin bütün onaranları yaptıktan sonra aynı arızaların devam etmesi halinde firmanın yeni makina vereceği konusundaki yazısı dikkat çekicidir. 3-Meydana gelen arızaların büyük çoğunluğumun kullanım hatasından olmadığı ve imalat hatasından kaynakladığı kanaatindeyiz” şeklinde mahkemenin de kanaat getirdiği şekilde mütalaada bulunulduğu, satış sözleşmesinden dönen alıcı, satılanı, ondan elde ettiği yararları ile birlikte satıcıya geri vermekle yükümlü ise de bu yükümlülüğe ilişkin davalı ayrıca bir dava açmış olup, dava dosyamız kararlık aşamada olduğundan birleştirme kararı verilmesi beklenilmediği, davacı tarafın terditli olarak ileri sürdüğü haklardan; makinayı iade etmek kaydıyla ödediği bedelin iadesi ile birlikte menfi zararları kapsamında gümrük ve ihtarname masraflarının ödenmesine ilişkin ıslahı ve gümrük ve ihtarname masraflarının ödendiğine ilişkin dosya içinde bulunan belgeler dikkate alınarak davanın kabulü ile 1 adet orjinal lisanslı … Yazılımı (bilgisayar dahil) 1 Adet … Marka … madel Konvansiyonel … saatte 22 adet 1145×1410 mm kalıp üretim hızında. Yarı otomatik kalıp yükleme ünitesi, … kontrol yazılımı (bilgisayar dahil) 1 Adet Online kalıp banyo makinesi. Kimyasal takip sistemi dahil 1 adet yerli üretim stacker (kalıp istifleme) 1 adet kalıp densitometre ayıplı cihaz-aletlerin davalıya iadesi şartıyla 160.000 USD’nin dava tarihinden itibaren 3095 S.K.nun 4/a maddesi uyarınca faiziyle; 160,68-TL ve 23.467-TL’nin dava tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; davacı sözleşmeden döndüğüne göre satılanı ondan elde ettiği yararları ile birlikte satıcıya geri vermekle yükümlü bulunduğu halde hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu yönde herhangi bir araştırma ve tespit yapmadığını, aynı hususta İstanbul 8.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/417E. Sayılı dosyasından açılan davanın işbu davayla birleştirilmesi talebinin usule aykırı olarak kabul edilmediği gibi bekletici mesele de yapılmadığını, rapor veren bilirkişinin (makine mühendisi olduğu), bilirkişi ek raporunda “davaya konu makinanın onarımının , çok komplike ve elektronik parça ağırlıklı olduğu” bu nedenle elektrik ve elektronik mühendisinden rapor alınmasına karar verilmesi gerektiği yönündeki talepleri hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmediğini, terditli davada davacının dava dilekçesindeki taleplerinden birinden vazgeçerek talebini teke indirmesi için ıslaha gerek olmadığından mahkemenin davacı talebini ıslah olarak değerlendirmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, hükmün tefhim edildiği 11.07.2019 tarihli celsede tahkikatın bittiği ve sözlü yargılamaya geçildiği bildirilmeden hüküm tesis edildiğini, süresinde ayıp ihbarı yapılmadığını, bilirkişi raporunun aynen gerekçeli karara alındığını, bu haliyle mahkeme kararının gerekçesiz olduğunu, satılan mala garanti verilmiş olmasının ayıp ihbar sürelerini ortadan kaldırmadığını, dava konusu makina gizli veya açık ayıplı olmadığını, arızaların kullanım hatasından kaynaklandığını, dosyada alınan bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu, makinedeki arızaların tamiri ile amacına uygun olarak kullanılır hale getirilip getirilemeyeceği yönünden araştırma yapılmadığını, bu araştırma sonucuna göre, davada bedel iadesine değil, ayıp nedeni ile satış bedelinden indirim yapılmak suretiyle hüküm tesis edilip edilmeyeceği tespit edilmesi gerekirken, ağır sonuçlar doğurur şekilde bedel iadesine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, kök rapora itirazlarının ek raporda karşılanmadığını, davada birlikte teslim kuralı gereğince ancak makinenin iadesi anında müvekkili davalının temerrüde düşeceğinden mahkemece ayıplı olduğu iddia edilen makinenin teslim tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satım sözleşmesi kapsamında ayıplı olarak teslim edildiği iddia olunan emtia nedeniyle sözleşmeden dönülerek malın iadesi ile ödenen bedelin tahsili davasıdır. Davacı, davalıdan finansal kiralama yoluyla satın alınan … marka baskı makinasının ayıplı olduğundan bahisle ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini, mümkün olmadığı takdirde malın iadesi ile ayıplı mal için ödenen bedelinin yanında ihtarname ve gümrük masrafının davalıdan tahsilini istemiş, yargılamada malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi şeklindeki terditli talebinden vazgeçerek malın iadesi ile bedelin tahsilini istemiş, davalı satıma konu makinanın ayıplı olmadığını, arızaların kullanım hatasından kaynaklandığını, süresi içinde ayıp ihbarı yapılmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK.’nın 355.maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleriyle ve kamu düzeniyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava konusu makinanın finansal kiralama sözleşmesine dayalı olarak davacı kiracının zilyetliğinde olduğundan mülkiyeti finansal kiralama şirketine ait olup, finansal kiralama şirketi tarafından talep ve dava haklarını kiracı olan davacıya devrettiğine dair belgenin dosyaya ibraz edilmiş olduğu görülmekle eldeki davada davacının aktif husumet ehliyetinin bulunduğu anlaşılmıştır. İşbu davanın yargılaması sırasında, davalının davacı hakkında ayıplı maldan elde edilen gelirin tahsili için açmış olduğu İstanbul 8.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/417 E. sayılı dava dosyasının eldeki dava dosyası ile birleştirme ve/veya bekletici mesele yapılması taleplerinin reddedilmesinde yargılamanın makul süre içerisinde bitirilmesi, adil yargılanma ve mülkiyet hakkı dikkate alındığında usule ve yasaya aykırılık görülmediği gibi, hükmün tefhim edildiği ve her iki taraf vekilinin hazır olduğu 11.07.2019 tarihli celsede tahkikatın bittiği ve sözlü yargılamaya geçildiği bildirilerek taraflara son olarak diyeceklerinin sorulduğu görülmekle bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde değildir. Uyuşmazlık, satıma konu makinanın ayıplı olup olmadığı, ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı noktalarında toplanmaktadır. Kural olarak davacı alıcı, teslim edilen malın ayıplı olduğunu ve süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunduğunu yazılı delillerle ispatla yükümlüdür. Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda, davalı şirkete ait servis raporlarının incelenmesinden, dava konusu makinanın 09.10.2014 tarihinde kurulumundan ve davacı tarafından kullanılmaya başlanmasından sonra, davalı şirket tarafından 12.11.2014 tarihinden sonra müteaddit kereler makinadaki sorunların giderilmesi için onarım hizmeti verildiği ve fakat buna rağmen makinadaki özellikle “tail clamp” sorunun giderilemediği gibi pozlama makinasındaki cetvelin sık sık gevşemesi sorunun tam olarak çözülemediği, dava konusu makinanın gizli ayıp mal olduğu, arızaların kullanım hatasından kaynaklanmadığı belirtilmiştir. Nitekim, davalının servis raporlarında da kullanım ya da operatör hatasına ilişkin herhangi bir kayda rastlanılmadığı gibi davacının cihazla ilgili artan şikayetleri üzerine, davalı firmanın davacıya göndermiş olduğu 28.04.2015 tarihli e-mail ekinde yer alan imalatçı firmanın yazısında da cihazla ilgili olarak yurtdışından deneyimli mühendislerinden birini göndermeyi ve buna rağmen cihazda daha fazla sorun meydana gelmesi durumunda bu makinenin yeni bir makine ile değiştirme sorumluluğunu üstlendiği belirtilmiş olduğu, bu doğrultuda Çin’den gelen teknisyen tarafından makinanın gerekli olan bütün parçaları değiştirilerek ayarları yapılması karşın makinede arızaların devam ettiği dosya kapsamında sabit olmakla; bu durumda, dava konusu makinede sürekli meydana gelen arızaların onarıma rağmen giderilemediği, bu arızaların imalat hatasından gizli ayıp niteliğinde olduğu, kullanım ve/veya operatör hatasından kaynaklanmadığı, bu haliyle makinadaki sorunların makinadan beklenen faydanın sürekli olarak elde edilememesine neden olduğu sonuç ve kanaatına varılmıştır. Ayıp ihbarı yönünden ise, tacirler arasında satışa konu malın ayıplı çıkması halinde, alıcının yasal haklarını kullanabilmesi için 6102 sayılı TTK.’nun 23/1-c maddesindeki süreler içerisinde ayıp ihbarında bulunması zorunludur. Bu süreler, satılan malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise iki gün, açıkça belli değilse sekiz gündür. Gizli ayıp basit bir muayeneyle anlaşılamayacak durumda ise bu tür bir ayıbın ortaya çıkması halinde B.K.’nun 223-2. fıkrası uyarınca ayıbın derhal satıcıya bildirilmesi gerekir. Dosyada alınan bilirkişi raporunda ayıp ihbarı ile ilgili teknik servis raporlarının kabulü halinde ayıbın süresinde yapılmış olacağı görüşüne yer verilmiştir. Dosya içerisinde bulunan davalı servis raporlarından davacının gizli ayıbı öğrenmesinden itibaren yetkili servise başvurduğu ve davalının da arızayı kabul edip gidermeye çalıştığı anlaşılmaktadır. Nitekim bilirkişi raporuna göre, makinedeki ayıbın gizli olduğu ve cihazda sürekli meydana gelen ve bir türlü giderilemeyen arızalar nedeniyle cihazın bu haliyle kullanılamayacağı bildirilmiştir. Bu durumda mahkemenin mevcut delil durumuna göre, ihbarın süresinde yapıldığının kabulü gerekir. Tarafların yükümlülükleri birlikte ifa şeklindedir. Bu bakımdan davacı ancak dava konusu makinenin iade tarihinden itibaren makine bedeli alacağı için faiz talep edebilir. Bu itibarla mahkemece makine bedeline dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi doğru olmadığından hükmün bu yönden düzeltilmesi gerekmiştir. Açıklanan bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının düzeltilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, istinafa konu ilk derece mahkemesinin kararının HMK.’nın 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA, 1-Davanın Kabulü ile 1 adet orjinal lisanslı … Yazılımı (bilgisayar dahil) 1 Adet … Marka … madel Konvansiyonel … saatte 22 adet 1145×1410 mm kalıp üretim hızında. Yarı otomatik kalıp yükleme ünitesi, … kontrol yazılımı (bilgisayar dahil) 1 Adet Online kalıp banyo makinesi. Kimyasal takip sistemi dahil 1 adet yerli üretim stacker (kalıp istifleme) 1 adet kalıp densitometre ayıplı cihaz-aletlerin davalıya iadesi şartıyla 160.000 USD’nin cihazların iade tarihinden itibaren 3095 S.K.nun 4/a maddesi uyarınca faiziyle; 160,68-TL ve 23.467-TL’nin dava tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 35.139,46-TL ilam harcından peşin alınan 8.784,87-TL’nin mahsubu ile bakiye 26.354,59-TL ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yatırılan 8.784,87-TL peşin harç ve 29,20-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 8.814,07-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 34.526,47-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 5-Davacı tarafından yapılan 4.138,35-TL yargılama gideri davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 6-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine, 7-İstinaf yargılamasına ilişkin olarak; a-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde talep halinde davalıya ilk derece mahkemesince iadesine, b-Davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 121,30 TL istinaf başvuru harcı ve 32,50 TL posta masrafı olmak üzere toplam 153,80 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, c-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.