Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/879 E. 2022/313 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/879
KARAR NO: 2022/313
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/04/2019
NUMARASI: 2018/336 Esas-2019/508 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/03/2022
İlk derece mahkemesince verilen davanın reddine dair hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili; taraflar arasındaki alım satım ilişkisi kapsamında, davalıya … Bankası A.Ş’nin 31.12.2014 tarihli 10.000 USD bedelli çekinin verildiği ancak karşılığında kumaşların teslim edilmediği halde çekin ödendiği, haksız yere yapılan ödemenin iadesi için davalıya karşı yapılan icra takibine haksız itirazın iptali ile takibin devamına ve alacağın %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı tarafından cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, toplanan deliller kapsamında; davacının ticari defterlerinde, davalıya verilmiş olan dava konusu çekin kayıtlı olmadığı, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan alacaklı olup olmadığının tespitinin yapılamadığı, davacının davalıya göndermiş olduğu 26/12/2017 tarihli ödeme ihtarnamesine karşılık olarak davalının 20/01/2018 tarihli cevabi ihtarnamesinde davacı tarafla herhangi bir ticari ilişkisi bulunmadığı, ticari iş ve ilişkisinde olmayan 3. kişi olduğunu, toptan kumaş ticareti yapması hasebiyle ancak müşterileri üzerinden gelmiş olabileceğini, müvekkilinin dava konusu çeki … isimli şahıstan aldığını ve … arasında ticari iş ve işlemler olabileceğini, ciro zincirinde oluşan karışıklık sebebiyle davacının talepte bulunduğunu beyan etmiş olup, davacı ile davalı arasında ticari ilişki bulunduğuna dair yazılı bir delil bulunmadığı, dava konusu olan çekin muhatap bankaya ibrazında … A.Ş tarafından tahsil edildiği, çeke ilişkin davacının ödemede bulunmadığı, ibraz edilen belgelerden dava konusu çeki … isimli şahıstan ticari ilişki sebebiyle aldığı tespit edilmiş olduğundan davacı ve davalı arasında ticari ilişki bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili istinaf dlekçesiyle; davalının davaya cevap vermediği gibi delil de sunmadığı, dava dosyası bilirkişiye tevdii edilip rapor taraflara tebliğ edildiğinde davalını rapora itiraz ettiği, ancak davalının itiraz dilekçesi bilirkişi raporuna yönelik olmanın yanında davaya cevabı da içerdiği oysa davalının cevap hakkının bulunmadığı, mahkemece bu husus değerlendirilmeden davalının rapora itiraz dilekçesindeki hususlar esas alınarak karar verildiği, zira gerekçeli kararda, davalı tarafın itiraz dilekçesindeki hususları doğru kabul ederek, dava konusu çeki … isimli şahıstan ticari ilişki sebebiyle aldığı tespit edilmiş olduğundan davacı ile davalı arasında ticari ilişki bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddedildiği, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda müvekkilinin ticari defter ve belgelerinde …’in cari hesap bilgilerine rastlanmadığının belirtildiği, müvekkilinin … isimli şahsı tanımadığı gibi herhangi bir ticari ilişkilerinin de söz konusu olmadığı, davalı firmanın savunmasını dayandırdığı …’e ilişkin hususların müvekkili şirket açısından tamamen soyut bir iddiadan ibaret olduğu, Ayrıca davalının 20.01.2019 tarihli ihtarnamesinde … isminden hiçbir şekilde bahsetmediği, mahkemece davalı tarafın beyanı esas alınarak hüküm kurulup, başkaca hiçbir delilin değerlendirilmediği, Dava dosyasına sunulan çek arkasındaki ciro silsilesi incelendiğinde, müvekkilinin çeki davalıya vermiş olduğu ve davalının ise … A.Ş.’ye ciro ettiği, çek üzerinde dava dışı …’e ait herhangi bir ciro bulunmadığı, çekteki ciro silsisilesinden çekin müvekkili tarafından davalıya ciro edildiği ve davalının da bu çeki başkaca bir şirkete ciroladığının açık olduğu, davalı tarafın çek bedelini kendisi tahsil etmemiş olsa da ciro silsilesinden de anlaşılacağı üzere çeki başkaca bir şirkete ciro ederek işbu çekle ticari işlem gerçekleştirerek başkaca bir şirkete ödeme yaptığı, davalı tarafın çekin tahsilatını bizzat gerçekleştirmediği için davanın reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, çeki ciro ederek kullandığı, mahkemece yapılması gerekenin davalının kumaş teslimatını yapıp yapmadığının araştırılması olduğu, ancak böyle bir araştırmaya gidilmeden hüküm kurulduğu, Müvekkili ile davalı arasında her ne kadar kumaş alım satımı yapmak yönünde anlaşma sağlanmışsa da davalı taraf müvekkilce verilen çeki tahsil etmesine rağmen kumaş teslimatını gerçekleşmediğinden ticari ilişkinin tamamlanmadığı, çekin bu nedenle müvekkili şirketin ticari defterlerine işlenmediği, bunun yanında ödeme vasıtası olan çekin aynı zamanda ispat vasıtası olma özelliğinin bulunduğu, bilirkişi raporunda müvekkilinin, kayıt ve defterlerinde dava konusu çekin kayıtlı olmadığı ancak dosya konusu çekte ciro silsilesinde davacıdan sonraki cironun davalı şirket olduğu böylelikle davacının davalıya dava konusu çeki teslim etiğini ispatlamış olduğundan müvekkilinin davalıdan 10.000,00 USD asıl alacağı olduğunun belirtildiği, davalı tarafın rapora itirazı neticesinde alınan ek raporda da aynı açıklamanın yapıldığı ayrıca mahkemece 19. 09.2018 tarihli duruşmanın 3 nolu ara kararında tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmesine rağmen davalı tarafın ticari defter ve belgelerini dosyaya sunmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, süresinde bankaya ibrazla dava dışı hamile ödenen çekin, bedelsiz olduğu iddiasıyla davalıdan tahsilini teminen yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda yazılı gerekçe doğrultusunda davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı, davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru sebepleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık yönüyle re’sen yapılmıştır. Davacı, taraflar arasındaki ticari ilişki çerçevesinde davalıdan satın aldığı kumaşlar karşılığında 31.12.2014 tarihli 10.000 USD bedelli çekin verilmesine rağmen kumaşların teslim edilmediğini ileri sürerek çek bedelinin iadesini istemiş, davalı ise yasal süresinden sonra sunduğu beyan dilekçesiyle, davacı ile aralarında ticari ilişki bulunmadığı, çeki dava dışı kişiden aldığını savunmuştur. Dava konusu çek incelendiğinde; … Bankası A.Ş Laleli Şubesine ait keşideci … tarafından davacı … Ltd.Şti emrine düzenlenen 10.000 USD bedelli olup, davacının cirosuyla davalıya, davalı cirosuyla da dava dışı … A.Ş’ye geçtiği ve adı geçen şirket tarafından bankaya ibraz edilerek tahsil edildiği anlaşılmaktadır. Davacı tarafın iddiası esasen bedelsizlik iddiası olup, çekin sebepten mücerret, borç ikrarı içeren kambiyo niteliğine haiz olduğu gözetildiğinde; davacının öncelikle dava konusu çekin taraflar arasındaki kumaş satım sözleşmesi kapsamında davalıya satım bedeli olarak verildiğini yazılı belge ile ispatlaması gerekir. Bunun yanı sıra 6098 sayılı TBK.’nın 207. maddesinin ikinci fıkrasında, asıl olanın peşin satış olduğunun düzenlenmiş olmasına göre bu kuralın aksine taraflar arasındaki satımın, peşin satış olmadığı başka bir anlatımla satım bedeli olarak düzenlenen çekin mal teslim edilmeden önce avans olarak verildiği ve malın teslim edilmediğinin yine davacı tarafından yazılı belge ile ispatı gerekir. Davalı tarafından, satım sözleşmesinin varlığı inkar edilmiş olup, dosya kapsamında, dava konusu çekin, taraflar arasında varlığı iddia edilen kumaş satım sözleşmesine istinaden düzenlenen bir çek olduğuna ilişkin yazılı bir delil bulunmadığı gibi çekin avans çeki olduğunu ispat yarar yazılı bir delil de bulunmamaktadır. Ayrıca davacının ticari defterlerinde, davalı ile aralarında kumaş satım ilişkisi olduğunu gösteren davalıdan sadır bir fatura veya başkaca bir kayıt olmadığı bir yana esasen sadece böyle bir kaydın da ileri sürülen iddiaları ispata yeterli olduğu kabul edilemeyecek olması karşısında, bilirkişi raporunda, davacının çek nedeniyle alacaklı olduğunun belirtilmesinin sonuca etkisi yoktur. Hal böyle olunca düzgün ciro silsilesine haiz, sebepten mücerret, borç ikrarı niteliğinde kambiyo vasfında olan ve bankaya ibrazla hamiline ödenen çek bedelinin davalıdan iadesini teminen yapılan icra takibinin haklılığı kanıtlamadığından ilk derece mahkemesince takibe itiraz üzerine açılan davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı vekili tarafından yatırılan 44,40-TL istinaf peşin harcının alınması gereken 80,70-TL karar harcından mahsubu ile eksik olan 36,30-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 17/03/2022