Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/875 E. 2022/774 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/875
KARAR NO: 2022/774
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/04/2019
NUMARASI: 2015/1129 Esas – 2019/493 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Bayilik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/06/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin davalı şirketin uzun yıllarca bayiliğini yaptığını, bayilik ilişkisinin 31.12.2014 tarihi itibariyle davalı şirketçe sonlandırıldığını, davalı şirketten alınan toplam 92.961,09 TL tutarındaki sağlam ürünlerin iade edildiğini, bozuk ürün teslimi ve palet ücreti nedeniyle ve sağlam ürün iadesiyle davalı şirketten 112.009,05 TL tutarında toplam alacaklarının oluştuğunu, ürünlerin tesliminin de sağlandığını, davalı şirketin müvekkili şirketin kesmiş olduğu 92.961,09 TL tutarlı 16.01.2015 tarih ve … nolu sağlam ürün iadesi faturalarına karşılık taraflarına 11.899,63 TL tutarında 31.01.2015 tarih ve … nolu fiyat farkı faturasını kestiğini, söz konusu faturanın müvekkili şirkete 05.02.2015 tarihinde tebliğ edildiğini ve müvekkilinin Çorum … Noterliği’nin 09.02.2015 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile faturaya itiraz ettiklerini, fiyat farkı faturası işleminin bayilik sözleşmesine ve bayi çalışma sirkülerine açıkça aykırılık teşkil ettiğini, müvekkili şirketçe yapılan sağlam ürün iadesinin davalı şirketin kullanmış olduğu … sistemindeki güncel fiyatlardan Iskontolar düşülerek iade edildiğini, bayi çalışma sirküsü ve yıllardır devam eden uygulamanın bu şekilde olduğunu, müvekkili şirketçe yapılan sağlam ürün iadesinin güncel fiyatlardan iskontolar düşülerek yapıldığını, davalı şirketin gönderdiği ihtarname ile “malların alındığı tarihteki fiyatları üzerinden iade edilmesi gerektiğini belirttiği ve davalı şirketin haksız işlemleri üzerine İstanbul … icra Müdürlüğünün … takip sayılı dosyası ile davalı şirket aleyhinde icra takibinin başlatıldığını, davalı şirket ile müvekkili şirket arasındaki uyuşmazlığın sağlam ürün iadesine konu malların alındığı mı yahut iade edildiği tarihteki güncel fiyatlar üzerinden faturalandırıp faturalandırılamayacağı üzerinde toplandığını, çalışma süresinin hiçbir yerinde iade edilen malın alındığı tarihteki fiyattan iade edileceğinden bahsedilmediğini, yalnızca iade edilen tarihteki iskontonun düşülerek iadenin gerçekleşeceğinden bahsedildiğini, iade faturasının da bu şekilde kesildiğini, müvekkilinin bu faturayı keserken … sistemine müdahale etme şansının dahi söz konusu olmadığını, müvekkilinin yalnızca mal ve adedi girebildiğini kalan fiyatlandırma işlemini sistemin kendisinin yaptığını, sağlam ürünlerin dışında bozuk ürün de iade ettiğini, ancak davalı şirketin bozuk ürünlerin iadesinde fiyat farkı faturası uygulaması yapmadığını, müvekkilinin bedelini ödediği bir malı, henüz değerlenmişken daha düşük bir fiyattan tekrar iade etmesinin hayatın olağan akışına da aykırı olduğunu, söz konusu haksız ve hukuksuz uygulamanın yalnızca müvekkili şirkete kötü niyetle uygulandığını, müvekkilinin yapmış olduğu araştırma neticesinde diğer bayilere kesinlikle kendisine uygulanan haksızlığın yapılmadığını, …San. Tic Ltd. Şti. ile davalı şirket arasında da sağlam ürün iadesinin söz konusu olduğunu ve davalı şirketin iade zamanında güncel fiyatlar üzerinden iadeyi kabul ettiğini, davalı şirketin müvekkili aleyhinde hukuksuz ve haksız uygulama peşinde olduğunu ileri sürerek; davalı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosya borcuna yapılan itirazın iptaline, haksız ve kötü niyetli itirazdan dolayı itiraza konu tutarın %20’sinden az olmamak üzere davalı aleyhine icra inkar tazminatına, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin söz konusu haksız faturaya yasal süresi içinde usulüne uygun olarak itiraz ettiğini, aynı doğrultuda cari hesap işlemlerine katmadığını, buna rağmen davacı tarafın ihtilafa konu faturanın da dahil olduğu icra takibi başlattığını, müvekkili şirketin gerek sözlü olarak, gerekse ihtarnamelerle ayrıntılı olarak açıklandığı üzere davacının haksız ve hukuka aykırı nitelikteki fark taleplerinin karşılanmadığını, takibin sadece bu kısmına itiraz ederek 100.109,42TL’nin diğer harç vs giderleri ile birlikte ödendiğini, davacının haksız ve sözleşmeye aykırı olan talebini sonuna kadar sürdürdüğünü ve bu davayı ikame ettiğini, davacı tarafın iade edilen ürünlerin birim fiyatlarını, aradaki bayilik sözleşmesinde yer alan iade şartlarının ve taraflar arasındaki teamüllere aykırı bir şekilde, ürünlerin müvekkili şirketten sevk edildiği tarihteki fiyatlar üzerinden değil, kendi fiyatlandırması üzerinden belirlediğini, sözleşmede iade alınacak ürünlerin fiyatlarının; raf ömrünün 1/3’ü dolmamış ürünler için …’in davacıya fatura düzenlediği üzerinden, raf ömrünün 2/3’ünü tamamlamış ürünler için …’in davacıya fatura düzenlediği carı fiyat listesinin %20 eksiği bedel üzerinden, raf ömrünün 2/3’ünü tamamlamış ancak raf ömrü tamamen dolmamış ürünler için …’in davacıya fatura düzenlediği cari fiyat listesinin %25 eksiği bedel üzerinden tespit edileceğinin açıkça belirtildiğini, davacının satın aldığı tarihlerdeki fiyatlandırmalar üzerinden hesaplandığında 75.056,90 TL tutarında fatura kesilmesi gerekirken, iade tarihindeki fiyatlar üzerinden 86.075,08TL tutarında fatura kesildiğini, davacı tarafça iade edilen ürünlerin tamamını ve aradaki hesaplama farkını gösteren “Sağlam İade Fark Formu” incelendiğinde hesaplamaların ayrıntılı olarak nasıl yapıldığı, yapılması gerektiği ve davacı tarafça nasıl hesaplanacağı, davacının göndermiş olduğu faturaya yasal süresi içerisinde itiraz ettiğini, davacının itiraza rağmen söz konusu faturayı cari hesabına işlediğini, bu doğrultuda icra takibi başlattığını aynı şekilde itiraz edilen ve iade edilen faturaya yapıldığı gibi ödeme emrine de kısmen itiraz edildiğini, davacı tarafın başka bir firma ile müvekkili şirket arasındaki iadeyi örnek göstermiş ise de, şirketler arasındaki ticari ilişkiler farklı olduğundan,ürünlerin alım tarihi ile iade tarihleri ve satış fiyatları arasında da farklılık olabileceğinden bu konunda davayla bir ilgisinin bulunmadığını ileri sürerek; davacı tarafın haksız, mesnetsiz ve hukuka aykırı olarak ikame etmiş olduğu davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerine bırakılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Taraflar arasındaki uyuşmazlığın iade faturasında güncel fiyatların mı baz alınacağı, malın satımına ilişkin faturanın kesildiği tarihteki fiyatların mı saz alınacağı noktasında toplandığı anlaşılmıştır. İade faturası ile iade edilen malın bedelinin satıcı tarafından kesilen faturadaki bedelin aynısı olması gerekir. İade edilen bir malın farklı bir bedelle iadesi söz konusu olamaz. Bir başka değişle müşteri; iade ettiği mal üzerinden kar ederek iade faturası kesemeyeceği gibi, aldığı fiyattan daha düşük bir bedelle de iade mümkün değildir. Bu ilkeler ile düzenlenen bilirkişi raporunda; İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibinde davacının davalıdan bakiye 368,40TL alacağı bulunduğu tespit edilmiş, açıklanan nedenle davanın kısmen kabulüne karar verilerek davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibine vaki itirazının 368,40 TL üzerinden iptali ile takibin bu miktar yönünden devamına, 368,40 TL alacağa takip tarihinden itibaren %50 ve değişen oranlarda kademeli olarak avans faizi işletilmesine, fazlaya dair talebin reddine, alacak likit olmadığından davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; iade faturasının malın alımı esnasında ki fiyattan kesileceğine dair yasal bir zorunluluk söz konusu olmadığı gibi Yerel Mahkeme kararında bu hususa ilişkin mevzuat hükmüne ve içtihada yer verilmediğini, davada bu durumun irdelenmesi gerektiğini, Davalı şirket ile davacı arasındaki bayilik ilişkisi etrafında kesilen tüm faturaların …(… ) sistemi üzerinden kesilmekte olup davacı iade fatura keserken fiyata kesinlikle müdahale edemediğini, davacının sadece mal adedini sisteme girmekte ve malların fiyatı davalının sistemince belirlendiğini, dolayısıyla davalı şirketin sistemi dahi güncel fiyatlar üzerinden işlem yaptığını, Bu hususa son bilirkişi raporunda ve Yerel Mahkeme kararında kesinlikle değinilmemiş ve açıklık getirilmediğini, mahkeme kararında neden son raporun ilk rapora tercih edildiği hususu gerekçelendirilmediğini, davalı şirketçe müvekkile ayrımcılık yapıldığı ve genel şirket uygulamasının müvekkile kötü niyetle uygulanmadığını, iade edilen malların güncel fiyatlar üzerinden faturalandırılmasının olması gerektiğini, taraflar arasında bayilik ilişkisi bittiğinde davacının sağlam ürünler dışında bozuk ürünleri de davalıya iade etmiş olup davalının bu ürünlerle ilgili fiyat farkına ses çıkarmadığını, bu hususta davalının iade alımında güncel fiyatları baz aldığının açık kanıtı olduğunu, 10.07.2017 tarihli ek raporda da belirtildiği üzere davalının davaya konu faturalara 8 günlük itiraz süresinde itiraz etmemiş ve fatura içeriklerinin kesinleştiğini, davacının bu faturayı keserken … sistemine müdahale etme şansı dahi söz konusu olmadığını, beyanla ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, bayilik sözleşmesinden kaynaklanan cari(açık) hesaba-faturaya dayalı alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davacı bayi tarafından kesilen iade faturasının malların alındığı tarihteki bedeli üzerinden mi yoksa iade tarihindeki güncel değerinden mi düzenlenip düzenlenmeyeceği noktasındadır. Davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçlusu hakkında, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, “.faturalar ve cari hesap ekstresi” sebebine dayalı olarak 112.001,85 TL asıl alacağın tahsili istemiyle 03/03/2015 tarihli takip talebi ile ilamsız icra takibi başlatılmış, takibin 11.892,43‬ TL’lik kısmına itiraz üzerine takip bu miktar itibariyle durmuştur. Davacı taraf, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 222. Maddesine göre, Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Ayrıca ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Mahkemece bilirkişi aracılığıyla tarafların ticari defterleri incelenmiştir. Davacının incelenen ticari defterlerine göre davalıdan 11.898,76 TL alacaklıdır. Davalının ticari defterlerine göre, davacının 92.961,09 TL bedelli iade faturası davalının defterlerinde kayıtlı olup, davacıya 112,001,85 TL borçlu iken 31.01.2015 tarihinde davacıya fiyat farkı faturası olarak kesilen 11.899,63 TL bedelli fatura ve icra dosyasına ödenen 100.109,42 TL’den sonra davalı 7.20 TL alacaklı duruma gelmiştir. Davalının 31.01.2015 tarih ve 11.899,63 TL bedelli fiyat farkı faturası davacının ticari defterlerinde kayıtlı değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 21/2. maddesinde, bir fatura alan kişinin aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılacağı düzenlenmiştir. Davalı borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerekir. Zira, davalının kendi ticari defterlerindeki kayıtlar aleyhine delil teşkil eder. Bu durumda davalı davacının faturalarını benimseyerek ticari defterine kaydettiğine göre, kendi ticari defter kayıtlarının aksini yazılı delille ispatlaması gerekir. Ayrıca davalının ticari defterlerinin lehine delil teşkil edebilmesi için, belgeleme ve kaydın belgeye(evrak-ı müsbiteye) dayanması ilkesi[“belge yoksa kayıtta yoktur” ilkesi]’ne(TTK’nın 64/2. Maddesi ve gerekçesinden) uygun olması gerekir. Bunun yanı sıra kaydın dayandığı belge dayanağının da ispatlanması gerekir. Davalı tarafça savunmanın dayanağına ilişkin fiyat farkı faturası sunulmuş ise de, davacının 92.961,09 TL bedelli iade faturası 8 gün içinde içeriğine itiraz edilmeyerek ve dolayısıyla içerik benimsenerek ticari defterlere kaydedildikten sonra, davalının 11.899,63 TL fiyat farkı faturası düzenlemesini haklı gösterir bir belge dosyada mevcut değildir. Bu nedenle davalının 11.899,63 TL fiyat farkı faturasının nazara alınması mümkün değildir. Her ne kadar mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda iade faturasının mal alım tarihindeki bedel üzerinden düzenlenmesi gerektiği ifade edilmiş ise de, davalı tarafça iade tarihindeki bedel üzerinden kesilen faturayı kabul edildiğinden, bu aşamada iade faturasının hangi tarihteki mal bedeli üzerinden düzenlenmesi gerektiğinin değerlendirilmesi mümkün değildir. Bu halde davalının kayıtlarından 11.899,63 TL fiyat farkı faturası çıkarılarak 11.892,43 TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile 368,40 TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi yerinde olmamıştır. İcra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için takibe konu alacağın likit olması zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut olduğunda ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Eldeki davada, dava konusu olan ve davalının ticari defterlerinde kayıtlı fatura alacağı likit (belirlenebilir) olup, davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesinin şartları oluşmuş bulunmaktadır. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; Mahkemece hatalı değerlendirme ile iade edilen malın farklı bir bedelle iadesinin söz konusu olamayacağından bahisle davanın 368,40 TL ile sınırlı olarak kabulüne karar verilmesi isabetli görülmemiş ve bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-Davanın KABULÜNE,2-Davalı-takip borçlusunun, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında yapılan icra takibine vaki itirazının İPTALİNE, 3-Kabulüne karar verilen alacağın %20’si olan 2.378,48 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,4-Başlangıçta peşin olarak alınan 203,1 TL harcın ve icra takibi peşin harcı 560,01 TL’nin alınması gerekli olan 812,37 TL harçtan mahsubu ile bakiye 49,26 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,5-Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu başvuru harcı 27,7 TL, peşin harç 203,1 TL, posta ve tebligat gideri 380,00 TL, bilirkişi ücreti 1750,00 TL olmak üzere toplam 2360,80 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Davacı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 5.100,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, 7-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacıya iadesine, 8-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak;a-Davacı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, b-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 121,30 TL ile posta ve tebligat gideri 41,50 TL toplam 162,8‬0 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.16/06/2022